İzlekler için Sosyal Medya

ınspector clouseau

29 Mart 2018 Perşembe

Beklenmedik bir biçimde CEO kaybı






Günaydın,
Yazının fon müziği: The Red Capes r Coming

OHA!! CEO yok, kompile!!


Mesela ölmek gibi düşünün. Evde oturuyorsunuz böyle şirketteki önem derecenize göre mesaj geliyor ya da telefon ile aranıyorsunuz. Belki de sizi aldırmak için helikopter gönderiyorlar...

"Bu gibi durumlar için bir manuel var mı?" dediğinizi duyar gibiyim, dur ya hatta bir adım ileri gideyim. Siz değerli takipçilerimden gelen soruları cevaplamak için çok zaman bulamıyorum, malumunuz sabbaticaldayım yine. Ama arasından bir soru seçtim, CEO öldü ne yapalım? diyorlar, vallahi müthiş soru. 

Öncelikle CEO'nuz öldüyse hemen bir basın açıklaması yayınlayın, fotoğraflarını vesikalık boy çoğaltıp, iğneler ile birlikte hazır tutun, tören için gerekecek. 

Aklı başında olan yöneticelerin zaten bununla ilgili bir fikri vardır, muhteşem İK organizasyonu gerekli yedeklemeleri yıllar öncesinden yaptığı için yetenek olarak belirlenen dandik bir m-seviyesi çalışanın da yedeği bulunur. CEO deyince de onun içinde içeriden bir adaylar grubu belirlenir ve de istikbalde değerlendirilmek üzere geliştirilir bu adaylar. Olmadı dışarıdan alınır, ailenin bir ferdi getirilir çok da büyütmemek lazım. 
NŞA'da İK, YK(Yönetim Kurulu'na)'ya şirketin tüm liderlik kadroları ile ilgili yıllık rapor veriyordur zaten. CEO'nun altında birkaç kademe oluyor(böyle duyarsınız koridorda en eksi bir, en eksi iki falan diye sayarlar) hah işte onları da kurula tanıtmıştır diye düşünüyorum. So bu isimler hakkında bilgi sahibi olur, isimler kulaklara tanıdık gelir, olay özelinde ya bizim şu pazarlamanın başında zeki bir kız vardı onu bu projeye versek gibi basite indirgenmiş cümleler kurarlar. 
Hımmm diyelim ki böyle kurul yok, yetenek kıtlığı var, tam bir davar gibi yönetiliyor şirket ho-hoooooooo sesleri eşliğinde işte bu noktada danışmanlık şirketlerinden yardım alınabilir, bu kadar plansız, iç görüsüz olduğunuza inanamıyor ve sizi kınıyoruz. 

  • Adayı dışarıdan alın, ne bileyim Şerif Kaynar'a falan gidin... Hayır, bana gelemezsiniz, Alfred izin vermez. 
  • Kurul, İK, CEO birleşip GE'nin C Oturumu gibi bir organizasyona gitmesini sağlayabilirsiniz, eski ama bilindik bir yöntemdir. Adayları 2-3-4 yıl içinde CEO'luğa falan hazırlarsınız. So her aday hakkında detaylı bir karne, dosya, paket hazırlanır. 
  • Yakın gelecekte şirketin karşılacağı zorluklara bağlı olarak ihtiyacı olacağı yeteneklerin üzerinden geçin, olm benim CEO arkadaşlarım da var. Hooop aday havuzu ne güzel de daraldı. 
  • Adayların yeteneklerini test etmek için ortamlar yaratın, sonuçta YK'sınız, İK'sınız. Özel uzmanlık alanlarına sahip olan yöneticilerin ne kadar esnek, öğrenmeye hevesli, fark yaratan olduğunu görmek için fırsat. Mesela GE'de İK yönetim kadrosundan geçen her çalışan efsane şirketlerde efsane yerlere gelmişti, boru değil. Joe Ruocco Goodyear'a, Laszlo Bock Google'a oradan HUMU'ya gitti. Biliyorlar da böyle şeyler uyguluyorlardı. Bu arada İK iş ortağı olmaya fazla daldığında tarafsızlığını kaybeder mi, bu durum gölge alan yaratır mı gibi dezavantajları da değerlendirmeli. Minnoş İK, canım benim. 
  • Görevin gerektirdiği aday listesi çok kısa ise dış adaylara başvurun. Sanırım bir döngünün içerisine girdik. Danışmanlığa gideceksen kırbacını ve temel yetkinlikleri, su götürmez ölçütleri onlarla paylaş. Pazardan domates almıyorsun. So babalar gibi referans sorguları 7-8 aşamalı görüşmeler, ikna turları sizi bekler, geçmişler olsun. 


CEO'nun doğal şartlarla gidişi, emekliliğinin gelmesi, depresyona girip gitmek istemesinde stres o kadar yüksek değil ama C seviye çocukların kendilerini daha ekstrem sporlara verip kayak kazasında ya da trafik kazasında ölmesini istemiyor şirketler, dedeler için de durum aynı. Bununla ilgili Jony Ive'in(Apple) bir olayı vardı ama bu elbette başka bir hikayenin konusu...

Yani CEO üretme konusunda yetersiz olabiliyor şirketler. Sanırım bir CEO açığı var, acilen bir CEO sertifika programı açılıp bu konuda aksiyon alınmalı diye düşünüyorum(ben size bu blogda kötü şaka yapma garantisini taaaaa 2012'de verdim). 

Evet Weirdos, karnım acıktı, avokado yemek için ayrılmam lazım, olur da bir gün aniden CEO'suz kalırsanız ne yapacağınızı artık biliyorsunuz. 

Aniden kaybolan CEO'ların Azizi,

Coco




24 Mart 2018 Cumartesi

İş Arama Sanatı

Kendi işimi kendim yaparım tanrısı, Floransa
Yazının fon müziği: Is it too much that i'm asking for


Bir pazar gününün muhteşem olabilmesi gri bulutlar ve güzel bir yağmur ile mümkündür. Bebek zırlaması, köpek havlaması, alt komşunun papağının sürekli ötmesi değil özel kılan. 
Kendini iyi tanıyan daha iyi iş arar. Başkalarını kontrol eden kişi güçlü olabilir ama kendini kontrol eden owwww beybili boy. 

İş Avı
Eskiden birlikte çalıştığınız direktörlere dair bilmeniz gereken bir şey daha var(diğer bilmeniz gerekenleri önceki yazılardan bulabilirsiniz 7869 tane anı yazdım burada) küstah, angut, leş olmalarının yanında... Telefon numaranızı size sormadan iş arayan kuzenlerine verebilirler ve bir cumartesi günü öğleden sonrasında Steve Madden belgeseli izlerken whatsapp’a iş arıyorum, telefonunuzu kuzenimden aldım, görüşebilirsek şahane olur mesajı düşer. Ben de tam bunu hayal ediyordum. 
Ya da herhangi bir alanda kariyeri olan bir ahbabınıza cv’nizi yapıştırma isteği gelir ve size iş bulmasını istiyor olabilirsiniz. Bu gayet normal bir dürtü olmakla birlikte insanların bu türde bir yükümlülükleri yok hatırlatmak isterim. İyi bir şirkette(kime göre neye göre değişkenlik gösterir), iyi bir kariyere sahip olabilir ya da kendi şirketi olabilir her neyse. Bir insanın size iş bulmasını istiyorsanız ve bu kişi kariyer danışmanı/avcısı vs. değil ise ne kadar krediniz olduğunu düşünün önce, kimsiniz, nesiniz, yeteneğiniz ne, onun öncesinde acaba bir yeteneğiniz var mı, ne sunabilirsiniz, her şeyden öndemli insanlar size referans olur mu ya da kardeşinize, kuzeninize, sevgilinize, halanıza, halanızın iş yapış şekline? Son 3 işinizi arkadaşlarınız mı buldu, vesile mi oldular, siz yokken o ortamda sizden bahsedildiği için bir telefon aldınız mı hiç mesela…

Bana Şans Vermiyorlar!
Ya sana kim neden şans versin, en büyük tutkun nedir işe dair, neler seni motive ediyor, aklında ne var, mesela düzgün cümle kurabiliyor musun onları anlat. Neden kariyer değişikliği istiyorsun, ne vaat ediyorsun, değişime ne kadar açıktın bunlardan bahset biraz. Sanal dünyada var mısın, sosyal ağın dışında kimler biliyor seni, e bugünlerde önemli bunlar. Kasım ayında işsizlik % 12,1'e yükselmiş(şaşırdık mı). Genç işsizliğin oranı ise 3,5 puan artarak %22,8 olmuş. Her yıl nice binlerce koç yiğit işgücüne katılmak için okuldan mezun oluyor. Yine döndük geldik baba parasına, var mı, varsa acayip iyi bir şey bu, krizde falan sana çok bir şey olmuyor, sarsılıyorsun ama minnacık. 

Dönelim arkadaşlara. İşte bu İK’nın yanından bile geçmeyen arkadaşlarınıza, tanıdıklarınıza, dostlarınıza, anneninizin ahbaplarına cv gönderirken biraz farkında olun. CV’mi ilet, paylaş, bana bir iş bulalım yaaaaaaa diye sağa sola attığınız özgeçmişleriniz, istiyorsunuz ki el üstünde tutulsun, o şirket şehrin diğer yakasında olmasın, başka bir coğrafik bölgede olmasın, boş pozisyon olsun ama sizin istediğiniz zaman istediğiniz yerde olsun, işe alımcı sizi arasın ama siz o kadar da istekli gözükmeyin, bu arada işe alımcı 7/24 emre amade olsun… Bu arada araya koyduğunuz kişi de tüm süreçte size asistan gibi yardım etsin. İzninizle "H.sssssskt.r oradan." diyorum. İnsanın vesile olacağı, diğerkam olacağı, fayda yaratmaya çalışacağı, evrenden aldığını topluma geri vereceği varsa da vermek istemiyor. Neye ihtiyacınız olduğunu anlatın, nasıl yardımcı olursa faydalı olur anlatın, hah bir de sorun önce bana yardım edebilir misin diye, emrivakiler güzel değildir. 
Hemen yıllar öncesinden örnekleyelim:

Leartes’den mail geldi bir gün, Şule’nin cv’sini gönderiyorum sana, bizim Mustafa’nın kızı, bu sefer acil iş bulmamız gerek(lazım, şart).
Cevap: Neden? Biz Şule Esirgeme Kurumu muyuz? 
Laertes beni cv doktoru olarak görüyordu. İK’yı sevmiyordu, ek olarak tiksiniyordu. Laertes komik bir faniydi. Laertes olayların acıklı yanına odaklanmayı, mazlum edebiyatını, yazık bak başına neler gelmiş falan pazarlamasını severdi, yani bazen. Şule’nin cv’sine bakıyorum, bakıyorum, bakıyorum ve bakıyorum. Sanki bana Şule, bana mühendis, lisans eğitimleri tamam, kelimeler hatalı yazılmış, fotoğraf falan umrumda değil zira fotoğraflı cv isteyenler köylüdür. Sorry, Şule için kimseye referans olamam, bana ulaşan bir cv notuyla belki bir yerlere iletebilirim. O kadar. Şule’ye ne olduğu başka bir hikayenin konusu elbette. Geçelim. 

Yıllar boyunca şirketin birine danışmanlık teklifi veren ama bunun ilerisine gidemeyen bir arkadaşım vardı. Şirketin yöneticisi Pınar Hn. minimum 3 tedarikçiden teklif almalı satınalma stratejisiyle ilerleyen gayet sıkıcı bir tipti. Gel zaman git zaman burnundan kıl aldırmayan, haydi bize bir teklif hazırlayın da günümüz şenlensin diyen Pınar şirketten ayrılıyor. Bunun haberini yine kendisinin linkedin mesajı ile öğreniyoruz. 
“Sizinle kahve içmemi gerektiren önemli bir durum var.” tacizleri başlıyor, telefondan, mailden, linkedin mesajından.

Şuur 2.0
Weirdos danışmanlar, avukatlar, koçlarla bir kahve içmek istediğinizde ya kahveyi siz ödersiniz ya da o fakin görüşme saatinin bedelini... Telefonu önce açan kapatır, davet eden hesabı öder, çatal solda bıçak sağda durur offff...
Sizinle bir kahve içelim. 
Sizinle acil bir kahve içelim.
Sizinle görüşmem gereken çok önemli bir konu var. 
Sizinle başım dertte, ne yapsam bilmiyorum?

“Acilen Suzan Hanımla( öeh artık hangi Suzan olduğunu anlamışsınızdır) beni tanıştırmalısınız, şirketlerinin bana ihtiyacı var, biliyorsunuz ABC Holding’ten ayrıldım, Suzan Hanım’ın ise beni mutlaka tanıması lazım bana referans olmalısınız…” Görüyorsunuz değil mi, istediğinde gayet hızlı olabiliyor bu insanlar ve gayet şuursuz. 
Hanımefendi geri zekalı mısınız diyemediğinden arkadaşım, en kibar haliyle bu noktada destek olamayacağını söylüyor, sonrası afra tafra. 

Bunlar hep dilimize iyi çevrilmemiş kariyer blogu saçmalıklarını okuduğunuzdan, berbat bir lise ekolünden gelmenizden daha da berbat bir aile terbiyesi almanızdan ileri geliyor olabilir ya da basit bir anlatımla öküzsünüz.
Yahu insaf birlikte iş yaptığım bir şirketin sahibine seni neden övüyorum? Sen kimsin? Daha önce ne yaptın ki istikbalde dahi böyle bir kredin olduğunu düşünüyorsun? 
Bu hikaye bir yere gidecek sanıyorsun ama gitmeyecek, cv çöplüklerinde kaybolacak cv’leriniz, kariyer avcıları sizi görmezden gelecek. Dünyayı romantizm, kibarlık ve Justin Thorudöğün çorapları kurtaracak siz de kibar olmayı öğreneceksiniz önce. Birinin telefonunu başka birine izin olmadan vermezsiniz ya tehlike kodu 157 olmayan bir hareket bu. 
So, ikisinin arasını bulmalısınız, ne istediğinizi anlatın, çabalayın ama yılmayın, umuyorum ki istediğiniz işi bulacaksınız. Ben size güveniyorum, siz de kendinize güvenin, saçmalamadan tabii. Direktör hakkında fikrim değişmedi, telefonumu sağa sola vermeye devam ediyor, ben işe alım yapmıyorum pampa demem de işe yaramadı. 

Güvendiği arkadaşlarından tavsiye alanların ve CV'si uzay boşluğuna gidenlerin Azizi;

Dr. Coco