İzlekler için Sosyal Medya

ınspector clouseau

30 Haziran 2018 Cumartesi

Network Vampirleri


Interview with the Vampire kutsalımdır.
 Yazının fon müziği uzaklardan çok uzaklardan-In a black out

Her şey o ilk tanışma ile başlıyor, birebirde sizinle tanışıyor ilk adımı atıyorlar ise predator gibi davranıyorlar, çok basit siz onun işi için yeni bir kurbansınız. Size ürün ya da hizmet satacak, küçük küçük iyilikler yapacak sonra one for me one for you mantığı ile kendisi için bir feyvır yapmanızı isteyecek. Gerekirse bekleyecek, 1 ay, 2 ay, 4, 9, 1 yıl bekleyecek. Sonuç Odaklılık denen bir yetkinlik var haliyle. İçinden aman avcı vurma beni'yi söylemeye başla lütfen.
Hikaye genelde başına kötü şeyler gelmesi ile devam edecek, tarihin en bilindik dolandırcılarına baktığında bu klişe davranışı göreceksin, Sülün Osman'lar, Yalçın Doğan'lar böyle böyle zengin oldu.
İlgi çekmek, ihtiyaç oluşturmak için hikayeler uyduracaklar, yaşadıkları olayların farklı versiyonlarını çalışıp gelecekler, genel eğilimi yalan söyleme üzerine. Tamam hikaye olmadığında bağlantı kopuyor da tüm hayatını baştan yazmak da diğerlerine haksızlık.
Kart alıp kart verirler, bir şeyler içelimcileri de vardır, ne flörtler dönüyor, happy hour, mutlaka bir yemek yiyelim, konserde buluşalım mı, yaz partisi var gelsene, sosyal medyadan ya da sektör gruplarından biliyordur seni ve sinsice yaklaşır. Olan introvertlere oluyor, ayıp, yazık.

5 ay önce, İstanbul

Yakın bir arkadaşımla bilindik bir cafede geyik yapıyoruz, hararetli bir şekilde yaptığımız bu geyik münasebetsizin biri tarafından bölünüyor. Mindfulness ilgili çalıştığını söylüyor, aah bir dakika önce arkadaşımı hatırlıyormuş gibi yapıyor, böyle sanki birazdan dilinin ucuna adı gelecekmiş gibi, adını söylüyor ya siz şey değil misiniz? Şeyyyyyy veeeee bingo soyadını da söyledi ama oyunculuk berbat. Merhaba benim kendi şirketim vardı, kurumsal hayattan sıkıldım, sonra dedim ki kendi kendime ben artık Mindfulness ile uğraşmalıyım. E ok tamam da bundan bize ne? 22 dakika boyunca geriye dönük sonradan hazırlanmış başarı hikayesini, ups & downslarını dinledik(buraya kadar plaza çöplük Türkçesi kullandığımı anlamış olmanız gerek). Yine de mindfulness ne demek anlatmadı(hayır bu konuda Ece'yi biliyoruz zaten sen ne zırvalıyorsun ibiş), şu kadar takipçim var, bu kadar salon dolduruyorum, ben de keynote speakerım, ben de İstanbul çocuğuyum. Kartını verdi, ve yeni saçmalıklar anlatmaya devam etti, sabrımın sonuna gelmiştim, hikayenizi 2 cümlede toparlarsanız sevinirim çünkü uzay zaman büküldü ve ben şu anda 1500 yaşına geldim dedim. Bu arada adamın takipçilerine bakmış, gerçek bir kaybeden olduğu halde kendine bir phoenix senaryosu yazdığını çözmüştüm. Ya siz ne biçim yaratıklarsınız, insanların gözünün içine baka baka yalan söylüyorsunuz. E kendisi elbette kurum eğitimlerine davet edilmeyecekler defterine kaydedildi. Siz sanıyor musunuz ki özel hayatınızda yediğiniz herzelerin bir şekilde o çok önemsediğiniz bireysel markanıza etki etmeyeceğini ya da personanızın sizi ele vermeyeceğini? Her şeyin bedeli var Weirdos. Ve inanın bana en iyi ikinci olduğunuzu iddia etseniz, fiyat düşürseniz, insanlara yakın davransanız da bir noktada kaybedeceksiniz. Kaldı ki bu tip takipçinizim diyordu ama konuşma sonrasında sosyal medya hesabından ekliyordu avını. So naive.


Dün gece, 02:24 suları, Kuşadası

İçiyoruz, 4 İK'cı gecesi yaptık yine, kilit pozisyonda çalışan bu tipler işler güçler konusunda birbirini güncelliyor, gerekirse mentorluk gerekirse koçluk, yönetim kurulunda aşçı, sokakta şuursuz... Şununla çalıştım, sunumu şöyle berbat, eğitimde büyük pot kırdı bakının kızı bizde çalışıyor bakanın fotoğrafı üzerinden giydirdi, bir dediği diğerini tutmaz patolojik yalancıdır tedavi görüyor, hımm o mu sektörün yıldızı ama tam bir paçoz,  o iyi mi bence o biraz ruh hastası, o kadın çok zeki çok hızlı yükselecek, yerinde olsam onunla tek başıma kalmazdım, sizin yeni ceo nasıl, savcılıkta nasıl ifade verdin gibi gayet minnoş şeylerden bahsettik. E haliyle güvenlik hattı gibi düşünün kim kime önerilecek, hangi riskler var değerlendiriliyor. Ya biz onunla çalışmayalım, bu kadar ilkesizlik kurum kültürümüze aykırı... Kara kutu gibiyiz.

Aslında al gülüm-ver gülüm ilişkisi de olabilir tabii. Eğer İK'cı isen insanlar seni 'sana bir işim düştü.' diye rahatlıkla arayabilir, aslında bunu oldukça etkili bulmuyor değiliz, gereksiz girizgah yok, sunum istiyor, rapor istiyor, yeni bir proje için taslak istiyor, bir adayı var önermek istiyor ya da sürecini sormak istiyor... Sorun istemesinde değil, inisiyatif sende yapabileceğin bir şey varsa ve yapmak istiyorsan devam ediyorsun. Yapmak istemiyorsan ahhhhh çok isterim ama yapamıyorum diyorsun. Sorun şu, karşılığında bu arkadaş sana ne fayda sağlayacak. Bak gördün mü, istersek biz de FIRSATÇI bir pislik olabiliyoruz. Zaman dediğimiz şey çok değerli o yüzden saçma sapan şeylerle harcamamalıyız. Ben bugün size bir iyilik yapıyorsam sizin de bana zamanı gelince iyilik yapacağınızı elbette biliyorum. Yoksa benim beddualar tutuyor biliyorsunuz, hatta bedduaları 2 yapalım ve bu hafta içinde korkunç bir şey yaşa mesela evine hırsız girsin.

So sosyal ağınızı genişletirken düşünün, bu insanı hayatıma sokmak istiyor muyum, bir şeyler vermeye hazır mıyım, paylaşmak istiyor muyum, esneyebilir miyim, güvenebilir miyim, iş yaptırabilir miyim, referans olabilir miyim, gerekirse kendisini harcar mıyım? Bunların cevabını verdikten sonra hayatına rahatlıkla devam edebilirsin. Sonuçta mezarlıklar vazgeçilmez insanlar ve olağanüstü kariyer hikayelerine sahip kafatasları ile dolu. Yakın bir zamanda-geçen hafta-eski ekipten Mia bir facebook güncellemesinde 10 yıl önceki ekipten birinin beğenisini görmüş.
-Coco senin ilişki ağının genişliği ve İK dünyasının küçüklüğü inanamıyorooooomm...
diye mesaj attı. E o şirket nasıl, bu direktör psikopat mı diye sorduğunuzda sizi aydınlatırken sorun yok tabii, aklı olan bu olaylardan ibret alır kime diyorum.

Anormal durumlar, krizler, zorluklar beraberinde anormal liderleri getirir. Solo başarı elde edenlerin dışında, bir ekiple çalışan ama başarıyı solo sunan tiplerle de karşılaşacaksınız. İstediğini aldıktan sonra 3'lere 5'lere 7'lere karışanlar göreceksiniz, sonra ağlamayın. Benim kartvizitim herkeste bulunmuyor mesela, ben hep evdeyim çocuklar.

Karaktersiz eğitimcilerin düşmanı, kandırılan ve duyguları ile oynananların Azizi,
Medeniyet Yoksunu İnsan Eğitiminden Sorumlu Başkan Yardımcısı,
Coco Athena Andre Lourdes Lisa Leyla Fatoş Maya de Medina

P.S: Beni kızdırmak istemezsiniz.



21 Haziran 2018 Perşembe

Yarın Gel Başla

Melhabaaaaaa Weirdos.
Yazının fon müziği: Stealth'ten geliyor Judgement Day

Yoğun bir haftanın ardından söz verdiğim gibi son dönemde rezalet geçen iş görüşmelerini sizinle paylaşacağım. Annesinin bir tanesini oldukça sinir ettiler bu ara.
Kutlu'nun doğum gününü 2 görüşme arasında kutlamayı unuttuğum için ayrıca bir trip yedim, otelin çalışmaları halen devam ediyor, turizm tarafında sektörün iyileşmesi seçim sonrası iyi senaryo ile anca 2019 sonu diyor, moraller bozuk. Haberlerde olduğu gibi pembe bir tablo ve turist yağışı yok.

Izy'nin ekibine yeni birilerini arıyoruz bu arada görüşülen adaylar 1997'li ve civarında, "Eeeee evi de siz tutacaksınız değil mi?" gibi soruları var, şehir dışından geliyorlar. Teknoloji şirketlerinin bazıları nadiren de olsa stajyerlerine ve sürekli çalışanlarına bu gibi hizmetler veriyor bunu biliyor olmalısınız. Aday bizim liseden mezun olduğumuz, okulu 2,5 yılda bitirdiğimiz o efsane yılda doğmuş haliyle kendi aramızda şakalaşıyoruz. Izy görüşmelerimin nasıl geçtiğini soruyor, biraz twitter canlı yayını yaptıktan sonra ona da anlatıyorum.

Startup'tan hallice bir şirketin HR tarafındaki yönetici kadrolarından bir için görüşüyoruz. Odada iki masa var, İK'cı kız çocuğu ve ben yüksek sandalyelere oturduğumuzdan bu tavuskuşu karaktere(kendisini Milli Dallama olarak etiketleyelim) alçak sandalye kalıyor. 1-2 saniye yaşadığı tereddüt sonrası yandaki masaya geçmeyi teklif ediyor, ofis masası diyeyim, bu sefer kendisi yüksek sandalyeye oturuyor, pozisyon hakkında tam bir tanıma ve hakimiyete sahip olmayan İK'cı kızın 4 dakika kadar ıııııııı, aaaaa, şeeeyyyyylerle dolu konuşmasını dinliyorum, daha sonra yönetici kendilerini anlatıyor. Sonra beni tanımak istiyor, anlatıyorum, not alıyor, anlatıyorum not alıyor, anlatıyorum not alıyor... Daha sonra teknik bir şey soruyor, bu konuyu biliyor musunuz deyince "Sanırım son 20 dakikadır anlattıklarım anlaşılmadı?" diyorum gayet retorik. İşte bu an Weirdos ego çarpışmaları olarak tarihe geçiyor, o zaman bana yasanın çıkış tarihini söyleyin diyor, aklımdan okeaaayyyyy bu görüşme sona ermiştir deyip ayağa kalkmak geçiyor ama en sevdiğim ayakkabılarımı tamamlanmamış bir görüşme için giymedim. Kalıyorum. Bu ne lan ilkokul seviyesi sözlüye kalkmış gibi.
Niyetim onu anladığımı söyleyip beklemediği anda bir darbe daha indirmek. İdiotta, piyasada satış görüşmesine çıkmış gibi görüşme yapıyor, eski şirkette kiminle çalıştığımı soruyor, 1000 yıl önce birlikte çalıştığım yönetici ile akşam üzeri bir görüşmem var, adını söylüyorum, 1 numarayı da söylüyorum, best practice ve ödülleri de anlatıyorum, durun, daha yeni başladım, o keko daha üniversite öğrencisiyken şu anda rakibi olan ama sektörü domine eden bu business tanrıları ile bana hava atamaz, aklını alırım.
Sonra şirketler, pozisyonlar ve ücret bandına giriyor, yanlış soruları yanlış biçimde sorduğu için bu oyunu sonuna kadar devam ettiriyorum, son bir darbe daha indireceğim, çok istiyorsanız şirketten randevu alın ve oradaki yöneticilere sorun ben çalışan bilgilerini sizinle paylaşmak durumunda değilim, kaldı ki ücret araştırmalarını takip edebilirsiniz(belli ki yanından bile geçmiyorsunuz).
Beyaz gömleğinin içine atlet giymemiş kılları gözüken biri ile bu kadar sohbet etmem bile fazla. 32 derece sıcakta gerçekten çekilmiyorsunuz kurt adam. 
Aday dediğiniz kişi, sizin şirketinizde işe başlayana kadar sizden biri değildir, konuğunuzdur sizin, öyle ki sizin bir marka elçisi, ajanı falan olmanızı bekliyoruz. Aday aptal saptamalarınıza, çıkarımlarınıza, önyargılarınıza, genel geçer doğrularınıza ve sizin sonradan yazılmış başarı hikayelerinizle mastürbasyon yapar gibi anlatmanıza tahammül etmek zorunda değildir, tolere etmek zorunda falan da değil, bir kere o sizden biri değil. Is that clear?

Görüşmenin sonuna doğru siz beni yanlış anladınız, high profile tipler ile çalıştığınızdan... diye bir şeyler geveliyor ve sonra çalışma şekillerini anlatıyor, Yüce İsa gerçekten amelasyon bir tarz. Ücret beklentisine giriyor, well hello bu kısmı çok seveceksiniz Weirdos, şoka girmemesi için rakamların net olduğunu söylüyorum, son birkaç işimdeki paketi paylaşıyorum, rakamları yazıyor, cv'nin üzerine iyice eğildi, sınav kağıdına yapışan çocuk gibi bir şeye dönüştü, yanına yıldız koydu, parantez içine aldı, altını çizdi, o sırada çok eğlendiğimi söylemeliyim. Sonra ne oldu anlayamadım brüt değil mi bu rakamlar dedi, HOLD FOR APPLAUSE. Brüt mü, brüt senin anandır kıl yumağı.




Yeni işe başlayan işe alımcılar ve ik profesyonelleri için minik bir hatırlatma; dinlemeyen yönetici hep olacaktır, belki içsesine yenik düşmüştür o arada, belki kafasında tasarladığı bir şey var, belki programı sıkışık, belki aday olarak onu zorladınız bu durumla başa çıkmaya çalışıyor ya da bir zurna kim bilir. O nedenle mümkünse iş görüşmesine girecek her zurnanın teknik olarak mülakat deneyimi vb. bir eğitim almasını sağlarsanız daha az görüşme kazası olur.

Ben birkaç soru sordum, kaynak yaratma, turnover ve ekibin büyüklüğüne dair. Sonra kapanış kısmına geçtik, ne dersiniz bu iş tanımı sizi tatmin eder mi falan dedi, bana tutku, enerji lazım dedi, cool bir pislik gibi oturuyordum, ellerimi kule şeklinde birleştirmiştim, oğlak burcuydum, yüz ifademden bir halt anlamanız mümkün değildi, ne passion ne passion. Elini taşın altına sokup, çamurla uğraşacak sonra da ellerini yıkayıp hanımefendi olacak biri deyince, kız lisesi mezunu olup kiraz sapına diliyle düğüm atanlar şakası yapmak geldi aklıma ya da peçete ile düşmanı etkisiz hale getirme şakası ama bu elemana çok fazla gelebilirdi. Yatakta aşçı, sokakta kelle avcısı, mutfakta kiralık katil arıyordu belli, ciğer sökmek için ideal.

-Süreç 4 hafta içerisinde sonlanacak ama biz yarın gelsin başlasın istiyoruz dedi. Tanrı aşkına Arthur bu kadar çaresiz birini en son ne zaman gördüğümü hatırlamıyorum.

Ayrıldık ve Jess ile yemekte buluştum, Kutlu'yu sordu, bugün doğum günü arayacağım dedim, Jess yeni işine başladı, annesi yaşında bir yönetici ile çalışıyor ve en büyük mutluluğu kadının Kemerburgaz'daki evinden bahsetmemesi. Kutlu'yu aramayı unuttum. Damn.

Eve gidip duş aldım ve ikinci görüşme öncesi biraz dizi izledim, sonra Demeter'e uğradım kahve içtik. Daha güzel görüşmeler de yaptım tabii. Gelenektir eski çalışma arkadaşlarınız ya da yöneticilerinizle buluşursanız, şu an bir dostumla birlikteyiz tarzı açıklamalar yaparsınız telefonda. "Senin için ne yapabilirim Coco?" gibi sorular geldiğinde doğru yerdesiniz demektir. Kendisi ne yapabileceğini söyler, kısıtlarını anlatır sen ne yapabileceğini ve nerede çok güçlü olmadığını söylersin. 1,5 saatin sonunda kaliteli zaman geçirmenin verdiği keyif ile ayrılırsın. Üstelik sana psikolojik alt sınır olarak ücret beklentini sorar ve aynı dili konuşmanın verdiği mutluluk ile zamanda geriye gidersin. 12 yıl öncenin detaylarını konuşursun. Efsoooooooooooooo güzel zamanlardı. Kim nerede hangi pozisyonda ne yapıyor falan güncellersiniz birbirinizi, sonuç olarak ne zaman nasıl bir fırsat gelir belli olmaz.

Bunun öncesinde hakiki bir denyo ceo ile görüştüm, adama neden ona hizmet veremeyeceğimi ve nerenin kendisi için daha iyi olacağını anlattım. Nasıl yani, nasıl ona hizmet vermezmişim. Dostlar, Weirdos, İzlerler, Romalılar! Neyi yapıp neyi yapmayacağınızı ya da yapamayacağınızı siz biliyorsunuz. Kariyerinizde en dip noktada ne olsun istersiniz, ruhunuzu ne kadara satarsınız işte bunlar hep farkındalık. Unutmayın hiçbir şeye mecbur değilsiniz.
Tam bir hayal kırıklığı idi, Şerif Kaynar ile yemek yediğini ve CFO adayları önerdiğini anlatıyor, bir CFO'nun hangi akla hizmet 1 yıldır işsiz olduğunu sorguluyordu. Bal gibi kuşak farkı ve g.tlük kokusu alıyordunuz. Kime hizmet vereceğiniz sizi bağlar gerisi ninja kaplumbağalar.

Son hayal kırıklığı ise linkedin'den buldu beni. Üst düzey yönetici/ortak olduğu için ve sektörden bildiğimden okeay gidip bir görüşeyim dedim. Uyanmam gereken noktayı kaçırmıştım. Sana İK ile ilgili bir tip dokunmalıydı. Görüşmeye geç katıldı, bir çanta içerisinden dergi, broşür, altı çizili yerleri falan gösterdi, tam bir Burhan Pazarlama A.Ş. -_- Tarihin en düşük baz maaşı ve saçma prim hesaplaması ile cv'min arkasına çizerek anlattı, öyle bir matematik ki her çeyrekte tokalaşıp ne kazanacağını konuşuyorsun, ayrıca normalden daha fazla çalışılan mesai saatleri ve ek olarak müşteri görüşmeleri, kotalar. Üstelik en sevdiğim favori şirkete de b.k attı, rakibi kötüleyenle olmaz.

Size İK dışında biri ulaşıyorsa bu üst düzey yönetici asistanı veya beyin avcısı olmalı aksi takdirde kekremsi bir görüşme yapıyorsunuz. Ayrıca Odtü ve Bilkent kökenli 7-8 asistanınız oluyor.

Okeay burada bitiriyorum, daha anlatacağım çok şey var ama netflix'te en sevdiğim dizi bekliyor.
Yarın gel başla diyenlerden uzak duruyorsunuz, doğru kararlar veriyorsunuz, kadehleri göreyim.


Kariyer Leşi Toplama Dairesi Başganı & Kariyer Kazalarını Önleme Timi Fahri Konsolosu
Coconut Lightbringer



9 Haziran 2018 Cumartesi

Konuşmacılar İçin Ölümcül İpuçları




Yazının fon müziği: Kaleo'dan geliyor.

Merhabalar,
Blogla ilgilenmeye ilgilenmeye blog ölmüş, hiç söylemiyorsunuz. Elbette bunda son zamanlarda klinik yöneticiliği yapmamın etkisi de olabilir. Efsane saçma hikayeler ve karakterler biriktiriyorum. CEO asistanları mı dersiniz, kafayı yemiş hayal gören avukatlar mı tam bir sirk.
Arada kendime ayırdığım, yüksek konsantrasyonlu bir saatim oluyor o nedenle de kütüphanemde yer alan yarısı, yarısının 3/4 fazlası, 25 katının 8 eksiği okunmuş kitapların birini her gün yanımda götürüyorum. Asıl amaç beklemede olan 87 okunacak kitap sayısını düşürmek ve 470 olan kitap sayısınını da minimalize etmek çünkü evde odalar ve mutfak dair her boşlukta kitap var, şehrin kimi yerlerine bıraktığım kitapları saymıyorum. Okunmuş kitap hediye etme fikrim var, insanlar tuhaf buluyor halbuki efsane bir kitap zevkim olduğunu herkes bilir. Şirketlere kütüphane küratörlüğü yapmıştım hatırlayınız. Ayrıca sahip olduklarımız bizi ele geçiriyor, halbuki bizler sahip olduklarımızdan daha fazlasıyız Weirdos.

Bu haftanın şanslılarından biri Scott Stratten'in Sosyal Medyada Yapılan Büyük İşler kitabı. 2013 gibi almış olabilirim, yığının içinde çift kapağı ile ilgi çekiyor, arka kapak Sosyal Medyada Yapılan Vasat İşler, elmanın da rengi kahverengiye dönmüş, çürümüş.
Sosyal medyanın güzel yanlarından biri gerçek bir topluluk oluşturması,çevrimiçi kalabalığın fikrini sorma, duygusal olarak kendini iyi hissetmediğinde onlarla paylaşman ve sana harika enerji ve destek ile geri dönmeleri. Avatarlar ve personaların harika dünyasına hoş geldiniz.

3. kariyeri zirve ameleliği olanların en büyük ızdırabıdır kötü konuşmacılar, berbat görseller, oynatılamayan videolar, açılmayan keynotelar ve daha nice konuşmacı klişeleri.
O sahnede olmanızın bir sebebi var, ilham vereceksiniz, uzmanlığınızı paylaşacaksınız ve aldıklarınızı topluluğa geri vereceksiniz. Burada evrene vereceksiniz demek isterdim ama haydi ama bu size haksızlık olur, omuzlarına böyle ağır bir yük bindirmek istemem.
Doyurucu bir içerik sağlamak için işlerin daha yolunda gitmesini sağlayacak ipuçları için buyursunlar:


  1. Kendiniz olun.
  2. Ama unutmayın önemli olan siz değilsiniz(so bir film, bir kitap, yeni bir s.kko yönetim kavramı ve kızınız ile ilgili gereksiz bir detay klişesine düşmeyin).
  3. Konuşmacı olmayın konuşan bir uzman olun.
  4. Tutkulu konuşun(nice yürüyen ölü dataya boğup uyuttu bizi).
  5. Her seferinde sunumuzunu değiştirin. 
  6. Organizasyon ekibi, teknik ekip ile iyi geçinin, kabak çiçeği gibi sahnede olacaksınız ve gök tengri bilir başınıza neler gelecek.
  7. Konuşma öncesi bağlantı kurun, hashtag kasın. 
  8. İzleyicilerin zamanına saygı gösterin, öküz gibi uzatmayın, insanları germenin alemi yok, konuşmanızın 25 dakika olacağı size 1 yıl öncesinden tebliğ ediliyor. 
  9. Sahneden satış yapmayın ve bunu yapmıyorken seyircilere size buradan satış yapacak değilim demeyin, qöylüsünüz. Kitabınızda olanlar orada kalsın, bankanızda, holdinginizde whatever.
  10. Cep telefonlarını düşünmeyin, üzgünüm ama sosyal medya çağındasınız ve o aletlerin olmadığı bir okazyon olmayacak. İnsanlar sizi dinlemek yerine telefonla oynuyorsa zaten geçmiş olsun. 
  11. Hatalara takılmayın/teknik hatadan bahsediyor, ne yapalım siz de her koşulda ve şartta oynayacak video getirseydiniz. Artık çok geç.
  12. Güçlü ve merak uyandıran bir soru ile başlayın, Merhaba Ben Hazreti Coco diye kendini tanıtmaya gerek yok zaten arkandaki perdede eşek kadar adın yazılı, kalabalığı övmenize de gerek yok, fak yu hepiniz benim için buradasınız da demeyin. Tanrım, çok dengesizsiniz. 
  13. Hikayeci olmaya çalışın, orijinal olsun, size ait olsun, saçmalamayın başkasının hikayesini anlatamazsınız hırsızlar!!!!
  14. Soru ve cevap için zaman ayırın.
  15. Geribildirim için kullanışlı sayfalar hazırlayın ve her türlü yoruma hazır olun. 
  16. Zamanınıza paha biçin, beni üniversiteye davet ettiklerinde kimin karşılayacağını sormuştum, doçentin biri bunu okuluna borçlusun gibi bir şey zırvaladığında uçak bileti için TC Kimlik No'yu kiminle paylaşmam gerek diyerek çenesini kapatmıştım. 
  17. Tüm konuşmalarınızı kaydedin. 
  18. Referans isteyin, bunlar önemli. 
  19. Konuşmaya devam edin. 
  20. Son olarak diyorlar ki önemli olan siz değilsiniz, izleyicinin beklentilerine odaklanın, ihtiyaç duyduklarında görmek istedikleri kişi olun. 

Haydi yine iyisiniz köfteler speaker ecınsiy falan sizi çağırabilir bu ipuçları ile elbette o zaman bana olan gelato borcunuzu ödeme vaktiniz gelecek. Size yaptığım her iyiliğin karşılığı olacak bunu biliyorsunuz. Ve bunun karşılığında bir şey yapmanızı istersem seve seve yapacaksınız. 

Sazlıklardan Havalanan Süper Kahramanınız,
Saint Coco Morningstar