İzlekler için Sosyal Medya

ınspector clouseau

29 Eylül 2014 Pazartesi

İş hayatı vs Kariyer planı

İş arayışınız sizi bir yere götürmüyor ise geleceğinizi yeniden yaratmak zorundasınız.

Hadi ama o kadar da zor değildi.Herkes kapısının önünü süpürse, herkes cv'sini güncel tutsa ve doğru cümleleri kullansa...

Sabah insanıyım, hep sabah insanıydım, hem sabahlayabilirdim konuşmaktan bitap düşüp hem de sabah enerji bombası gibi odanın ortasına düşebilirdim.


Üniversitedeyiz, Sonny'nin evindeyim, sabah 5, uyursan uyanamazsın dedi, iddiaya girdik, uyandım, o zombi halde derse girdim, sonra da mesaj attım, naber düdük?
(Evet mesaj, çocuklar messenger bile o yıllarda yeni icat edilmişti)

Sanırım anneannem yüzünden oldu bütün bunlar, genetik dağılımda onun erken kalkma olayı bana bulaşmış, evde herkes uyurken sabah 6'da çizgifilm izleyen sen değil miydin?






Bugüne gel,

İlk zamanlar, yok diye canım çok sıkılıyordu, seyahatler, toplantılar, görüşmeler arasında gidip geliyordum, kafamı toplamam gerekiyordu. Bir sabah 6'da uçaktayım, gerzek bir iOS güncellemesini yapmam gerekirken, hafıza sorunu yaşıyordum. Bugün olduğu gibi, videoları izledim(dizi), app temizliğine gittim, taslak yazıları ekonomikleştirdim, sıra fotoğraflara gelmişti.

Aeh evet bir dönem 4000 fotoğraflık arşivimle mutlu olurken, temizlik zamanı gelince zor olmadı değil. Hatta ben ölünce arşivim Selin'e kalacaktı. Derken yavaş yavaş silmeye başladım, Ocak, Şubat, Mart, geçtiğimiz yaz, gönderilenler, yüklenenler, çatırt, bu kalbimin kırılma sesiydi. Öyle salak yerlerde kırılıyor ki insan, bulutların üzerinde o pembe yavruağzı güneş ışıklarına bakıyorum ondan gözlerim yaşardı diyebilecekken çalan bir şarkı, aptal bir fotoğraf, yapılan bir şakayı hatırlayıp, gözlerden su akması. 
Allah'tan cenaze gözlüklerim gözümdeydi de, eeeee. Eee'si bir halta yaramıyordu, makyajım bozuldu, burnum kızardı sonra, lanet olsun 30 dakika sonra ineceğiz ve sabahın köründe bir ton adamla toplantım var, kendimi toplamam gerekiyor, en olmadık yerde aklıma geliyor, tuvaletteyim kapıyı kapatıp oturuyorum, denyo bir Fransız filmi sahnesi gibi, ağır sessizlik, düşüncelerimi duymaya çalışıyorum, bir yaylı çalıyor mesela viyolonsel en olmadık zamanda, en hüzünlü şekilde. Belli ki tartışmışız, sinirlenip ekran görüntüsü almışım, arada kaynamış.

-Önemlisin demekle bunu hissettirmek aynı şey değil
-Ne ben senin kurtarıcınım ne de sen benim için savaşacaksın!

Oooo, yine Osmanlı göndermeleri yapmışım, vay efendim siz bizim sakalımızı kestiniz biz sizin kolunuzu, sen padişahsan gel ordunun başına geç yok eğer ben padişahsam emrediyorum ordunun ...

Al sana Leyla'nın uçağı düşmüş, boğazımda bir düğüm...


5-10 dakika içinde kendimi topluyorum, çok zor değil, sadece arada kalkanları indiriyorum o da kendimle başbaşa kalınca. Yanımdaki davar bir halt anlamadan toparlıyorum kendimi, burnumu çekmiyorum, başımı geriye atarsam sümüğümü yutacağım. Sola bakmaktan boynuma kramp girdi, gözlerimi kapatıyorum ve başka bir şey düşünüyorum. Başka bir şey düşünmek istiyorum.
Oyalanmam gerek, saldırıyorum işe.
Yıl içerisinde benden beklenen 128 kariyer hareketinin 106sını ilk 8 ayda tamamlıyorum, so aslında zor değil bu tip şeyler.
Olay komple konsantre olmak, doğru hamleyi yapmak ile ilgili.
Benim işimde sıkıcı yanlar, Operasyonel zırvalar, referanslar, eğitim zırvaları, yok pointer kayıp, yok iptaller, telefon mülakatları, çok zorlanırsam asistanlığıma bir geri dönüş yaşıyorum, bildiğim şeyler, 10.000 saat kuralını aşalı çok oldu, vahşi batının en hızlı telefon mülakatlarını/mülakatlarını yapan ekipteydim. Ve ülke toplantısında minnoşluğumuzdan değil hayvani bir rakam ürettiğimizden dolayı alkışlandık, ülkedeki en iyi örnektik hatta best practice olayı idi bizimkisi. Agresive hedefleri olan bir ekip, haliyle biraz çizmiştik, yıllar sonra bunlar işime çok yarayacaktı.

Eğer bir asistanın ve zamanın varsa yayarsın, eğer bir asistanın yoksa, Operasyonel işlerde boğulma ihtimalin varsa, en iyi taramayı yapar, iyi filtreler ve nokta atışı yaparsın. #consulting 101, Amerika'yı yeniden keşfetmeyin minnoşlar

Odaklan, yoğunlaş, yap
Dağılmamak en önemlisi, kafanı dağıtma, masanı dağıtma

Selin yine Lucas'dan bahsediyorum diye beynimin etini yiyecekti, ki dönem dönem yaptı da, sonra bir akşam yemekte sordu "cidden hem bu kadar sosyal medyada olup hem nasıl çalışıyorsun, ben boş vaktinin çok olduğunu düşünüyorum..."

  • Bir çok etmen vardı, bunlardan biri database search yapmak zorunda değilim, sadece ilana başvuran adaylar davet ediliyor dolayısıyla proaktif işe alım yapmak zorunda değilim. 
  • Hızlıydım, benzerlerimden daha hızlıydım, çok güçlü bir gözlem yeteneğim vardı, yoluma çıkacak her türlü pürüzü ilk toplantıda direktöre anlattım ve engelleri önümden kaldırdı(bug bulmak benim işim-kimse artistlik yapmaya kalkmasın).
  • Referanslı/torpilli aday konusunda çok şeffafız, işimize yaramayacaksa kimsenin vakti harcanmasın diye telefonda adaya bilgi veriliyor.
  • Eğitimler, haftaiçi yapılıyor, haftasonu olan var ise haftaiçi izin kullanıyorum. Hatırlatın da bir ara outdoor eğitim nasıl oluyor, nasıl tasarlıyoruz, ne zırvalıklar onları anlatayım.
  • Bu açık kapanır mı? Insanın kendine inanması şart, güçlü yanlarımı öne çıkarırım, savaş baltasını da aldığım da tamam, yaratıcılık yapacak alanı bırakırsanız her personel iyi çalışır.
  • Kaynak yaratma/resourcing faaliyeti, sosyal medya hesabı yönetimi derken, onları da gerçekleştirdim, performans görüşmesinde %98 gibi bir oran verildi hedefler tutmuş.
  • Harika bir terfi sistemi kariyer planlama var, eee sistem böyle olunca, ben sadece! işe odaklanınca son çeyreğe pek iş bırakmadım, yardırmıştım moruk.


Sırf O aklıma gelmesin diye hedefleri tamamlamak over performans göstermek oww yea. Evet kabul ediyorum, çene ishali olmuş gibi yazdım, yazdım, ilgim çabuk dağılıyor diye aynı anda bir çok şeyle ilgilendim ama konu işim olduğunda kralı gelse tanımam. I'm fakin selebriti.

Sabah 5'te uyandığım günler vardı, beynim çok daha hızlı çalışıyordu, bazen salyam akıyordu, bazen uykulu gözlerim kırmızı olduğu halde uyuyamıyorum uçakta, Almanca rapor çözümlemeye çalışıyordum sırma saç ile akşam da aynısını yapıyordu.

Bolca seyahat, bolca otel konaklaması, bol mil birikmesi, bol tatil, ırgatlığın lüzumu yok.
Insanlar iş yapmak için değil işinden olmamak için çalışır, 30 yıl falan daha çalışma hayatınız olduğunu düşünüyorsanız kaldırın kıçınızı ya sevdiğiniz işi yapın ya da sevdiğiniz şirkete geçin, aeh evet ağaç değilsiniz klişesi. Mızırdanmak çözüm değil.

Günün sonunda; tutkununuzu kariyerinizi ilerletmek için kullanın ve aklınızı işinize verin. Sevilmek bir noktadan sonra basic ihtiyaç olmuyor, evet yine maslow, yine seviyeyi yükselttim piç.






Alçaklara yağan karınız,

Coco

Yazının fon müziği: tabii ki Beethoven Symphony 7 sonra da requiem ile üzerinden geçin 1 doz lakme flower düet alın



28 Eylül 2014 Pazar

Birazdan Kudurur Deniz

Günaydın,

Çok uyudum ve uyandım. İğrenç bir haftayı bitirip şehirden uzaklaştım daha kötü bir hafta bekliyor. 

Enteresan bir boyun ağrısı ile uğraşıyorum. 

Toplantılar sonrası kendime küçük bir tatili  uygun görüp Maynard, Pate ve Avi ile buluştum. Değişiklik iyidir.

Bu sabah manzaram böyle, 



Hava soğuk, burun kırmızı, gözler şiş, sabaha kadar konuşmaktan boğaz hafif ağrılı ses telleri yorgun. Durum raporu bu kadar... İşte o an bir fırtına kopar, açılacaktık vazgeçtik, sarsar bu.

Hava arada açıyor, İstanbul ise griymiş, dönüşe daha var, buranın keyfini çıkarıyorum. Arınma ihtiyacı başka bir şey birazdan yakınlardaki harabede gezmeye çıkacağım, tapınak mapınak.

Ruh hali: Kötü şeylere tahammülüm yok. Bu şişeyi kır, şarap fıçılarını parçala  ve üzüm bağlarını da kökünden sök!!

Yazının fon müziği: Melis Kar-Acıyor uzun süredir beni etkileyen pop şarkısı olmamıştı sonuna kadar dinledim, güzel.

Pazar notları.

Always yours,

Coco

24 Eylül 2014 Çarşamba

İş Görüşmesine Giderken Kullanılacak Bahaneler/Mazeretler

Telefon acı acı çalar. Arayan münasebetsiz bir ikacıdır...





Eski ekip ile wassuptan konuşuyorduk, birine HRBP gerekiyormuş, birinin tatili gelmiş, Muhteşem evi taşımış o hikaye bomba, biri yeni iş görüşmesine çağrılmış. Aynı anda başka bir ikacı dostum aradı "ey yüce insan bana mülakata gitmek için mazeret bul" dedi, bulur musun dedi, bulur musunuz, yüce fikrinizi paylaşır mısınız your highness dedi. Elbette arzulanan haftasonu brunch ile yapılan görüşme, skype, evden görüşme, chatle görüşme, falan filan... 


Lakin minnoş o dediğin masallarda oluyor hadi gerçek dünyaya geri dön ve haftaiçi mesai saatlerinde iş görüşmesine git. #kahrolika al sana bombe, şimdi sizlerle, adayların, arkadaşlarımın, dostların, Romalıların ve yakın dostlarımın hatta ika profesyonellerinin kullandığı bahaneleri sıralıyorum:


1-Dadım öldü
2-Sevgilim öldü| biri öldü X
3-Boru patlayabilir, Berlin'deyken evde fare olabilir @selinyetimoğlu
4-Tez ile ilgili sıkıntı çıkabilir
5-Çocuk hasta/çocuk zırlıyor
6-Arabam kaza yaptı, ben yapmadım araba yaptı, benim araban bumble bee çünkü arabam bozuldu, arabam üzgün ona destek olmam lazım
7-Hatun bendeydi gece, yorulmuşum, uyanamadım(taymlaynda bir doktor)
8-Diş, sulu zırtlak, tapu, noter, (zenginsen), banka vb---> Art
9-Sabah yanlışlıkla Gebze'de bir firmanın Servisi'ne binmiştim, uyanınca fark ettim. Gelmişken bir arkadaşa uğradım---> Bıyık
10-Bahçeye meteor düştü--->Alper(avukat)
11-Aileyi Sabiha Gökçen'den almam gerekiyor deyip İkitelli'ye iş görüşmesine gitmek---> Vespalı kız
12-Tesisat bozuldu
13-Eve hırsız girdi
14-Midem bozuldu--->Muhteşem Bey ve harika tespitleri
15-İşe gelip çıkacaksan sonra "doktor randevum var"---> Daisy
16-Sabah düştüm, sabah belim tutuldu 😈
17-Ailem taşınıyor onlara yardım etmem lazım e sonuçta yaşlıları sevindirmek sevaptır
18-Potansiyel müşteri ziyareti yaptım ama iletişim bilgilerini paylaşamam
19-Devlet dairesi uzantıyı her şey ehliyetimi kaybettim bile olabilir
20-O sabah olmuş olan bir kaza, köprü tıkanıklığı bilmem ne haberi, metro patladı??




Ve bittabi hepimizin arzuladığı yönetici ile paylaşıp ben bir gideyim bakayım piyasa ederim nedir, bundan sonra herkes ederi kadar, önce lafa bakarım adam mı diye sonra söyleyene bakarım laf mı diye diyerek bayrağa seslenerek iş görüşmesine gitmek. Şanslı bir azınlık bunu yapabiliyor, imkansız değil, umarım başınıza gelir.







Always yours,

Coco

Yazının fon müziği: palavra palavra palavra
Ruh hali: I'm too pretty to work, oje rengi beğenmem gerek


23 Eylül 2014 Salı

21 Eylül 2014 Pazar

İşyerinde Mutlu Olmayı Etkileyen 13 Faktör

İş, işgücü, işyeri, işsiz, işli, iş arkadaşı, iş stresi, iş hayatı, iş aracı... Şimdilik aklıma gelen kelimeler bunlar.


Eğitimlerimi tamamladım geçen hafta, yıl sonuna kadar başka bir eğitime katılmayacağım. Eğitimdeyken yer yer çok sıkıldım, o noktada düşündüm, sanırım yanlış eğitimi seçmiştim, işin içine yaratıcılık, beyin falan giriyor deyince bir heyecanla katalogdan eğitimi seçtim, boş vaktim de çoktu gittim lakin eğitimcinin sorduğu çoğu soruyu cevapladığımda canım sıkılmaya başladı.

Tamam, şirketin tanımadığım yerlerinden insanlarla da tanıştım, bu güzel. Yetişkin eğitimlerinin en büyük sorunlarından biri sanırım, beklenti ile gitmek, gitmeden önce eğitmenin cv'sini okuyorum, davetiyede gönderiliyor çünkü. Okudum okudum okudum, uuuuuuu, neler de yapmış neler. Eğitimde kendi şirketinde yaptıklarını anlattıktan sonra eski genel müdürünün bilmem ne ekibi hakkında söylediklerini anlatmaya başladığım anda eğitim çekiciliğini kaybetmeye başladı. 

Gerçi yaratıcılık adı altında bir atm'ye olmayan ama olsa iyi olurdu dediğimiz özellikler isimli çalışma sırasında eğlenmedim değil, banka aplikasyonlarına bulut ekran ekleyip, retinadan daha farklı çözüm üretmeye çalışmak, ürün geliştirme ekibi gibi şeyler renkliydi. 1 hafta sonra iPhone 6-6s modellerindeki bazı yeni özelliklerin ile benim atm yeniliklerimi ile benzediğini gördüm, hımmmm çok yaratıcıyım.

Tuğla örneğinde yapılanın benzerini isteyince eğitmen, eğitim salonunda 3 cisim belirleyip onların farklı kullanım alanlarını saymaya başlayınca benim cisimlerim doğal olarak kapı engeli olarak kullanılmaya başlandı. Kapı engeli ile ilgili ciddi bir problemim olmalı. Çok okumak mı ilgi alanı mı yoksa bilemiyorum dedim ya yer yer eğitimden sıkıldım, bir bölümünde kartlarla kendimizi anlatmamız ve sınırlı sayıda kart seçebileceğimiz söylendiğinde masanın başında oldukça uygun kartları seçmeye çalışırken buldum kendimi. Ve kendi panomda bunları anlatırken, benim kafam serbest çağrışımlar ile çalışır diye ekledim evet artık dünya daha aydınlık ve insanlar daha mutluydu.


Eğitimin bir yerinde(genelde diğerlerinde olduğu gibi) Maslow ve piramidine geldi konu, sosyal medyada son(zemin) basamağa wi-fi eklenen moronic örneğinin dışında işletme 101 alan diğer dünyalıların bildiği bu über piramid bilmeyenler için ilginç. Temel ihtiyaçlardan kendini gerçekleştirme, varoluş ve sorgulamaya giden bir şekil.









Okeay, iş eksenli düşünüyorum, siz de düşünebilirsiniz, işe dair neler sizi mutlu eder? Ben birkaçını sıralayacağım;


1-İşyerinin eve olan uzaklığı
2-Ücret
3-Kiminle çalışacağın-yönetici-kime raporlama yapıyorsun
4-Kimlerle çalışıyorsun-ekip arkadaşların-iç müşterilerin
5-Çalışma saatleri+esnek çalışma stili/evden çalışma
6-Tatiller/doğum günü izinleri(btw ben doğum günü izni kullanılabilen şirketlerde çalıştım bana bununla gelmeyin artık
7-Yan haklar
8-Stres düzeyi/anksiyete en sevdiğim-kurban rolü oynayan çalışma arkadaşları, sürekli söylenen potansiyel erkek arkadaş/ağaç değilsin yerini değiştir diyen klişe bilge tavırları
9-Yaratıcı iş ortamı
10-Ürüne ya da markaya inanma(bazılarının böyle motivasyonları var guys, ben anlamıyore)
11-Şirketin iş dünyasındaki prestiji
12-Kariyer planı demeden 11 madde yazabildim 
13-Sosyal medya gücü+Sosyal sorumluluk


İşyerinde mutluluktan ölen kahramanınız,

Coco

Ruh hali: Gülben Ergen yapmacıklığı
Yazının fon müziği: Teoman-Mutlu Son







Eylül'de gel

Uzun süredir sabahlamıyordum, i mean Demir Demirkan dinleyerek, yıllar yıllar öncesine gittim.

Süper serin sabahlar var artık İstanbul'da, en sevdiğim, böyle yakında battaniyeye sarılacak olmanın verdiği coşku, Eylül ayına özel playlist ile programlanmış sabah müzikleri, uyanmak, miskinlik yapmak, tavanla konuşmak, naber tavan baban nabiyo???



Efendim her Eylül ayı rutini belli, yaz mevsimi biter, yılsonu hazırlıkları başlar, kahramanlarımız yıllık dönüşümlerine girer, kilo verir, düşünce sistemini değiştirir, yeni bir şey yapar, kurs bulur, karıya kıza sarkar(both cins), ev alır, araba alır, koca/karı alır, kıyafet alır, düğüne gider, ağaç diker falan.

Temizlik yapar, deli gibi temizlik yapar. Melankoli default, eskiye özlem duyar, Anar, canı acır, bazen gözyaşı döker, bazen bağıra bağıra şarkı söyler, hamaktan düşer bazısı, toprağı öper, benim gibi toprak yiyeni de mevcuttur.

Acele acele devam ettiği hayatında tabiri caizse tatlı tatlı frene basar. Şunun şurasında 10 gün var Eylül ayının bitmesine, bir Coco klasiği yaşınıyor. Geriye sayıyorum ben, her türlü, 100'den aşağı 10 haftadan aşağı, plaka İstanbul için geriye sayıyorum. Geçen yıl bu zamanlar ne oldu, ne olmuştu, ne olacaktı da ben neye engel oldum, kaybettiklerim kazandıklarım, al sana pros/cons.

Tam tur, yine karışık, yine en övündüğüm konu kusmamış olmam, yanlışlıkla kimseyi aramamış olmam.
Aman yine çok güzel değilsiniz, yine çiçek değil, cuma akşamı başlayıp pazar akşamına kadar devam eden rakı kadehi, boğaz da balık keyfi, şarap kadehi, martini kadehi(yazar burada kendisine laf sokuyor), kına/düğün/nişan/baby shower vırt zırt, cenaze, mevlid, brunch fotolarında boğulmak... Tespit kasmayacağım şimdi, kahvaltı yapmalıyım, incir reçeli gönderilmiş özel, onu tadayım, ama önce bol su.

Depresyon hırkasını zayıf gösteriyor diye lacivert seçen kahramanınız,

Coco

C, eski bir yalan











15 Eylül 2014 Pazartesi

Harikulade işyeri isimleri


No çimento


Plaza dili ve edebiyatı


Yıldız tarihi 76288363261(28)




İş dünyasında hayatta kalma rehberi-bab 1

Profesyonel iş hayatının içindeyseniz belli bazı kelimeleri/kalıpları kullanma, onlara maruz bırakılmaya alışmanız gerekiyor. Kullanılanan dili anlamanız işinizi kolaylaştırırken, aynı işi daha az enerji kullanarak yapmanızı sağlayacaktır.

Son dönem için;

Akış
Akışta kalmak
An'ı yakalamak
An'da kalmak
Kendini gerçekleştirmek
Olumlamak/okumlamak
Globalde neler oluyor takip etmek
Yeni trendler
Algı yönetimi
Konjonktür
Bizim odağımız şu
Günün sonunda elimde kaç elma var
Dip toplam
Son çeyrek
Yangın olması
Konumlandırma
Mindset(bu aslında plaza dili ve edebiyatı ana malzemesi)


Ayrıca yabancı ortaklı şirkette çalışıyorum diye türkçeyi eğip bükmek, araya ingilizce serpiştirmek g.tlüktür, başka açıklaması yok. CEO yarım yamalak Türkçe konuşurken sempatik ama sen çemçük ağızlı gibi sıkeycıl ayarlarken sempatik değil my friend.

Lise 2 Edebiyat Hocanız,

Coco



11 Eylül 2014 Perşembe

İK, Acının Farklı Şekilde Ulaştığı Departman

Kariyerinizin hangi basamağında olursanız olun, kahramanları savunmak için ve organizasyon kültürünüzü kötülere karşı korumak için, yaratıcılığınızı kullanın.

Sanırım çok aklı başında bir giriş cümlesi oldu.

NEREYE SIÇACAKLAR?



Sıklıkla tekrarlıyorum, tuvaletler bizi köleleştiriyor, gittiğim her şehirde wc kapılarının fotosunu çekseydim şahane bir bölümle karşınıza çıkabilirdim. Olmadı.

Tüm ayı programlayan bünyeler olduk son günlerde çünkü son çeyrek(Q4) geliyor, son düzlük, köprüden önce son çıkış hatta Mersindeyseniz son kaçış rampası falan bile olabilir. Şu anda arkadaşlarımla buluşmak için Ekim programını yapıyorum, geçtiğimiz hafta Kutlu aradı, jeep almış kendine sıkılmış, sonra ilk aldığı hafta kaza yapmış, "n'apalım demiş çarptığı kadına, kasko şirketleri bunun için var".
Kızdan ayrılmış, nişanlısı(hani sosis parmaklarında yüzükler diye şarkı söylüyordum ya bir ara) ayrılmış kızdan, kız ağlamış(ow yeaaa her zamanki Kutlu, okulda da kızların kalbini kırardı/tipik Tekirdağ profili, şarköy marköy, Çorlu, kapaklı falan) bir hata mı yaptım demiş. Yahu ne hatası yapacaksın minnoş kız, hatayı bizim oğlan yaptı. 

Bkz: kızdan ayrılan buraya geliyor. Neyse işte moralini bozma pampa, ben demiştim zaten, önümüzdeki maçlara bakalım dedim, belki Mardin'e ya da Nemrut'a gideceğiz olmadı Yunanistan, işte bunlar hep program. Ada'dan tarihi ev almış, butik otel yapacakmış, e güzel haberler bunlar, ben de onör konuğu olacağım, hatta odalardan birine benim ismimi verecek.

Bir başka arkadaşımla buluştum, onun hali daha da içler acısı. 

İK boktan işlerin yapıldığı yerdir bazen.

Kurumsal bir şirket düşünün, bayağı bir kurumsal ama, bizimki ikasında çalışıyor burada ve yönetici. Idari işlerden başka yönetici geliyor ve diyor ki "Houston, we have a problem". Kadınlar tuvaletini kullanan bir çalışan, kim olduğu bilinmiyor-klozete çömelerek işini hallediyor ve olay yerini olduğu gibi bırakıyor.

Shit happens! And life goes on.

Kim olduğunu bilmiyorlar ama hangi katta olduğunu biliyorlar, Plaza'da koridorlarda kamera var lakin tuvallette yok(bilerek yanlış yazdım) oh camoonnnn. Ne yapacağız diyordu, ağlıyordu, ağlıyordu, biz de herkesin tuvalet kültürü var diyordu. Aslında bunu yapan bayan kökenli çalışanınız farklı kattan geliyor da olabilir, idari işler yardım istiyordu, ikanın başı ne yapacağını bilmiyordu ve vakti zamanında tuvalette elimi yıkarken iş teklifi alan ben buna hunharca gülüyordum. Belki oryantasyon gününde nasıl ve nereye sıçacaklarını söyleyebilirlerdi.

Düşünmeme izin ver dedim, düşündüm ve bu anı bir yere bağlanmayacak sayın okuyucu, varsa önerin yorumunu okumayı isterim.

Tuvalet dedektifleri isimli bir grup kurulsun, tuvalete girişte kart okutulsun falan >_<

Neyse gitmem gerek, plaza türkçesi konuşmam gereken bir toplantım var, eğitim, eğitim bütçesi, eğitmen scoopu falan.

Tuvaletlerinizin Azizi,

Coco

Öpiyim mi ?


10 Eylül 2014 Çarşamba

Head Hunting

Diyelim ki en iyileri alıyormuşsunuz işe. En iyi okul en iyi üniversite değil kast ettiğim en iyi performans gösteren, diyelim ki head hunting.




Cv'sinde imla hatası yapan adayı elediniz çünkü global bir markada çalışıyor kendisi ve şirket adını yanlış yazmış. 

Bu sizi kötü birisi mi yapar?

Sanmıyorum, hepimiz yetişkin insanlarız.

Coco


8 Eylül 2014 Pazartesi

Autumn leaves&fool moon




Yeteri kadar müzik ve fantastik kahraman.

Moonlight Sonata ile başlar daha gotik şeylere doğru yol alırım.

Ruh hali; yanındayken kendimi gotik bir romanın kahramanı gibi hissediyordum.

6 Eylül 2014 Cumartesi

Think outside the box


Yaratıcı düşün, sıradışı ol, savaşçı olma sanatçı ol, sığır olma centilmen ol yoksa kızı kaybedeceksin demeye çalıştım.

Hayal gücünüzü çalıştırın, kutunun dışına çıkın, eskimiş çoraplarınızı atın, at gözlüklerinizden kurtulun.

Outliers, sayfa 66

Aşağıdaki cisimlerin aklınıza gelen bütün farklı kullanım alanlarını yazın.

1-Tuğla
2-Battaniye

Uhm, buna farklılık testi diyorlar, tek doğru yanıt yok(evet, tek doğru yok, böğürüyorum burada anlatıyorum, kafa basmıyor tabi, mülakat sorularının tek doğru cevabı yok, yetkinlik ölçüyoruz, pozisyon ne istiyorsa o, role girme yani, gerek yok böyle bir şeye). Testi uygulayan kişinin aradığı şey yanıtlarınızın sayısı ve benzersizliği(bir tür nasıl işliyor o kafa, düşünme şekli nasıl, analitik or embesil).

2 denek var,
Bunlardan biri tuğla için;
Dükkan camını kırmak, ev inşa etmek, Rus ruleri oynamak, kuş tüyü yorganı tutturmak, boş cola şişesi kırmak gibi cevap veriyor.
Battaniye için, çadır yapmak, yatak örtüsü, ormanda gizlice seks yaparken gizlenmek için(bakın bilimsel kitaplarda da yazıyor), dumanla işaret vermek, havlu yerine, yelken olarak, miyoplar için hedef olarak atış taliminde, gökdelenden atlayan için kurtargaç olarak...








Gelelim diğer sığır deneğe,
Tuğla, bir şeyler inşa etmek için, fırlatmak için kullanılır(yaşa)
Battaniye, sıcak tutmak, yangın söndürme, hamak, sedye...

Yani diyor ki yüksek iq ile başarı arasında korelasyon var da at gibi görme at gibi düşünme, kutunun dışına çık biraz. 9 nokta verilip 4 çizgi ile çakışmayacak şekilde tüm noktaların üzerinden bir kerede falan geçmeniz istenir yarın bir gün, aman.

Terman'ın hatası olarak geçiyor bu durum kitapta(hadi ama Terman'ı tanımıyor olamazsınız, IQ testleri falan, 5 yaşındaydım özel çocuk diye fişlemişlerdi beni, eğitimler meğitimler sonrasını biliyorsunuz).



Diyelim ki elinizde bir tuğla var, ben verdim, yönlendirmeli bir şey yapıyorum.

Size tuğla verdim, ne yaparsınız?

O tuğla ile ne yaparsınız aslında. "Bana su verdi, bana su verdiiiii" mi dersiniz notre dame de Paris quasimodo gibi(ya bu kamburun müzikali yüzünden bile azar işittim ben oyh, mutlu musun)...

Süper gücün olsa bu ne olurdu? Ne yapardın?

-Ya ne yapacağım tabii ki bunu gizlerdim, süper kahramanlık bunu gerektirir, ben utangaç bir insanım.


Ben tabi durur muyum, durmam, kül yutmam, hemen tuğla ile ne yaparımı yazmaya başladım, cam kırarım manyağım çünkü, 9 taş oynarım, ezerim çamur yaparım boya yaparım, duvar yaparım, takoz olarak kullanırım, arabanın lastiklerini çıkarırım(manyağım çünkü) arabayı tuğlaların üzerine koyarım, istediğim kadar tuğlam var çünkü tuğla sınırı yok, ibiş. Ha bir de kapı önüne engel yaparım kapı çarpmasın. Yanak çocuğa 8e kadar çıktım sen ne yaptın dediydim, beni sallamadı, görüyorsunuz ika camiası beni ciddiye bile almıyor.

Battaniye, yatağa sererim, piknik örtüsü yaparım daha önce süper Kahraman pelerini yaparım, sonra uçan halı yaparım, perde gibi kullanırım ihtilalde ışık sızmasın diye yapmışlar, yastık yaparım, kedi oyuncağı yaparım tırnaklarını geçirsin diye, kapı önüne engel yaparım(evet kapı ile ilgili bir takıntım var, neden bilmiyorum).
Aynısı kalem için yaptım, saç tokası, saat, askı, kapı önüne engele geldim yine. Sanırım beni küçükken çok kapı önüne koydular, bunun başka bir açıklaması olamaz...







Be openminded be cool derken, beyninizde kullanmadığınız kaslarınızı kullanmanızı tavsiye ederim çocuk.

Şuraya da bir beyin çizelim, mutlu çalılıkların arasına, malum burası baya boş kalmış.

Indigo çocuğunuz, 160 IQ ile evde kalan kahramanınız, 

Coco

P.S. mensa'ya 1 puanla kaçırdım yaaaaaaaa.