İzlekler için Sosyal Medya

ınspector clouseau

4 Mart 2019 Pazartesi

Bir İşe Alımcının Aşırı Acıklı Hikayesi





Diyetisyenin ofisinden çıktım, ilginç 8 yıldır süren maceramda arada blok düşüşler yaşıyorum, neye dayanarak dersen disiplin, program, adanmışlık olunca geçen hafta gibi 2,3 kilo verebiliyorsun. Sonrası verdiğin kiloları geri almak akıllım, böylece bir loopun içinde mutlu mesut devam edebilirsin. Hedefim 7 kilo vermek sonrası okeay, finito, bir daha hiç böyle şeylerle uğraşmayacağım.
Yeni listem zorlu, avokadolar, bebek ıspanaklar, lime/yeşil limonlar havalarda uçuşuyor.
Akaretler'de markete giriyorum, ıvır zıvır alışverişimi yaptıktan sonra kasaya doğru ilerlerken indirimli kitap sepeti çıkıyor karşıma, yıllardır almıyorum böyle şeyler, Yüce Tanrı'm hanidir acilen kitap satın almazsa ölecek hastalığımdan eser yoktu, görevli deli gibi sepettekileri alışveriş arabasına tıkarken üstten bir tane seçiyorum, aşırı dandik gözüküyor ama komik bir kitap biliyorum. Avokado almak ve kartla ödemek için şu kendin ödemeli kasaya geçiyorum. Tam bir şehirli bireyim.
Oldukça iyi bir gün, sanırım puanım 6/100.

Şu anda evdeyim ve dışarıda şahane bir fırtına var, yağmur, şimşekler, gök gürültüsü ufuuuuuuuu Thor parti veriyor gibi. Akşam yemeğinde de havuç sote yedim. Gong Therapy açtım bir yandan şimşek izleyip bir yandan soda içiyorum.

Kitabı okumaya başladım, kitabın beni çağırması fikri oldukça cazip, bir yetenek avcısının gereksiz ve komik hikayesini anlatıyor, şimdi ben gülmeyeyim de kimler gülsün.

Dün bir görüşme yaptım, satış kökenli GMY çıldırmış şekilde satış ekibi sana yeni pozisyon getirirse ne yaparsın sorusunu sordu. Ben mi yanlış anlıyorum, aynı dili mi konuşmuyoruz diye düşündüm. Satışın bana yeni pozisyon getirmesinde ne sıkıntı var? Ayrıca nasıl bir organizasyondayız ki hedeflerden haberim yok, çeyrek bazında ne olacak, ayrıca aynı marka için savaşmıyor muyuz, beraber yükselmeyecek miyiz, bu neden bir sorun olsun dedim. Anlamadı beni galiba. Kafasındaki sorulara uygun cevapları alamadığını, şablonu denk getiremediğimi düşündüm. Şirketimiz hangi kaslarını geliştirmeli sence, fikirlerini alalım...

Weirdos: Klasik İK yanılgısına düşmemek, kendi departmanına odaklanıp şirketi tanımamaktan bahsediyorum, şirkette çıkan ürünlerini bilmeniz gerekir, pazarlama, ar-ge hangi dili konuşuyor, kampanya var mı, satış sonrası hizmetler neler, işletme körlüğü var mı, pazarda durum nasıl, hukuk direktörü mailleri okuduğu için şutlanacak mı, ihracattaki hıyar hesabına para mı geçirmiş, vizyon misyon, ücret bantları, danışmanlık şirketleri ile ilişkiler,  toplu işe alım yapmanız gereken olan bir durum yaşanırsa teknoloji şirinlerinden yardım istemeniz gerekecek mi, yedekleme planı var mı, yetenek için hangi yol izleniyor gibi, finansallar doğru okunuyor mu, rakip şirkette o anda o pozisyonda kim var gibi soruları bir işe alımcının yanıtlaması asgari müşterekte gerekir diye düşünümlüyorum. Deal?

Okeay sıradan bir yetenek avcısı değildim, harika faturaların büyüsüne inanırım, sıradan bir işe alımcı da değilim, hangi kısmını anlamadı bilemiyorum, başkanlık ödüllerini, pozisyon kapatma sürelerini ve sıfır turnover ile 3 haneli yerleştirme rakamlarını paylaştım hala bana primler ama primler diyordu. Hay s.keym primlerini diye bir cümle kuramayacağım için malum şirketlerde aldığım ücretleri aktardım, sonuç BRÜT BUNLAR DEĞİL Mİ?
-Değil canım, değil hayatımın anlamı, değil bebeğim, cümleye girerken net rakam dedim, 5 hane dedim, euro falan dedim aday yerleştirme sayısına göre 1 maaş+..... öss full paket dedim, ayrıca uçak biletleri ve konserler... kulaklarında mı sorun var anlamıyorum ki? Koskoca imparatorluk vergi ile dönüyor sanıyor sanırım.

Kafanıza iyice işlesin diye söylüyorum kriz, ekonomik erime, işsizlik bahanesi ile kurumsal diye tanımladığınız şirketler ücret pazarlığına geldiğinizde ağlayacaklar, ama konjonktür falan deyip minimum beklentinizin altına inmeye çalışacaklar, burada eğer kadın iseniz erkek adayların pazarlık konusunda oldukça iddialı olduklarını hatırlayın. Sonra performans dönemi yöneticiniz ile ömö öcrettön mömnön döğölöm konuşması yapacak olan ben değilim. Olmuyorsa da olmuyordur, eğer sizi istiyorlarsa sınırları zorlayacaklar, içeriden bildiriyorum. Satış direktörünün bilmediği bir şey var, kayalardan kayarım yoktur benim ayarım.

If you pay peanuts you'll hire monkeys neresini anlamıyorsun?





Şirketimizin kendini geliştirmesi gereken alanlar, sence işe alımcıların hedefleri ne olmalı, 300 pozisyonu ne kadar zamanda kapatırlar gibi fantastik sorular geldi. Sanırım solo dünyadan komün hayatına geçmek zor. Ayrıca görüşmeye starbucks kahvesi ile girip direkt ilk adımla konuştu benimle, sana kahve söyleyebilirim, sade değil mi diye sordu, hayır şekerli dedim, sade kahve getirdiler. Bazen Willy'i özlüyorum en azından kahveleri doğru düzgün söylerdi, Willy'i özlemek mi alskdşakldşalskdşkas dünyanın en kötü şakalarından birini yaptım az önce.

Eve dönerken linkedin'den gelen mesajlara bakıyorum, Hınç yine tuhaf tuhaf şeyler yazmış, şirketin girişine kendi fotoğrafımı asmamı önermiş, wtf neyim ben sit-com kahramanı mı? Atina ekibine ödül verecekmiş bık bık bık. Teklifi değerlendirmemi istiyor yok benim için farklı bir meydan okuma olabilirmiş, yok sistem kurulacakmış sürekli bir pozitif bakış açısı sunuyor, sanırım midem bulanıyor bu kadar ponçiklik yeter.

Görüşmeyi 2 hafta önce ayarlamış, saat 13:00 olarak netleşmişlerdi, telefonda acaba 14:00 bilemedin 13:30 mu yapsam diye geçirmiş, okeay bu sefer uyumlu olacağım demiştim kendi kendime, çünkü çok yakın bir arkadaşım rica etmişti, görüş onlarla diye. Ama sorun şu, GMY ve üzeri pozisyonlar söz konusu olduğunda öğle yemeği arasından sonra görüşmeye gelen yönetici birey sayısı düşüktür, genelde denk getiremezler, yemekli toplantı da olmadı. Asansörde İK direktörünü görüyorum, saçlar dağınık, no makyaj, kot pantolon, fark etmemiş gibi yapıp 22. katta iniyorum, 14 dakika sonra mülakat odasında, kıyafetler değişmiş, makyaj yapılmış, 14 dakika boyunca neden oturduğumu soracak olursanız sanırım o berbat kahveyi içmek istiyordum, umarsızca çaresizce daha absürt ne gelecek merak ediyordum belki who knows. Söylemeyi unuttum, şirket 1,2 km uzaklıkta evime bunun da etkisi olabilir.

Sonlara gelirken;
Yemekli görüşmelere davet edilmeyi tercih edin, yönetici programına göre görüşme saatiniz değiştirilmek istenirse ne kadar esneyebileceğinizi düşünün, saçma sorulara hazırlıklı olun, şablon sorulara jenerik yanıtlar yeterli olmayabilir karşı tarafa sorular sorun, bilmediğinizde bilmiyorum diyin, profesyonel hayat, ağlamayın, her iş görüşmesi mükemmel olmayacak, hepsinde kendinizi rahat hissetmeyeceksiniz, bazen siz o pozisyon yetersiz olacaksınız, bazen görüşmeciler, bazen şirket.

Ama odadan çıktığınızda sizden iyi bahsedildiği için orada olduğunuzu hatırlayın. Beni siz çağırdınız, ben size başvurmadım da diyebilirsiniz, son 3 işimi arkadaşlarım buldu, beni beyin avcıları avladı da diyebilirsiniz, şirketinizde çalışmak benim için en büyük düş çok heyecanlıyım da diyebilirsiniz. Hayır böyle coşkularınız varsa ne mutlu size.

Kariyer ile ilgili belirgin örnekler, uç deneyimler anlatmayı tercih ediyorum bunun yanında çalıştığı şirketten, halinden, hayatından memnun olan milyonlar var. Abartmayalım. Herkes transfer olmak ya da kariyerinde dramatik sıçrama yapmak zorunda değil.
Hepinize esenlikler dilerken, harika bir kariyer günü geçirmeniz isteğimi yinelemek isterim.
En kalbi duygularımla,

Coco Kariyer Turşusu

1 Mart 2019 Cuma

Yaratıcılık / Beyin

Merhaba beyinleri kendilerinden de öte takipçilerim Weirdos.

Rönesans döneminde, ki kendine gelme, ışık saçma, eski canlılığı yendiden kazanma, yeniden doğuş olarak bilinir hatta ve hatta il rinascimento-Giorgio Vasari'nin bu sözcüğü uydurduğu söylenir(Ben söyleyenlerin yalancısıyım) bir yarışma düzenlenir, amaç barbar sürülerinin yıkıp geçtiği İtalya'da sanatı, resim sanatını yeniden canlandırma isteği.
Giotto diye bir eleman var, sanatçı, mimar, heykeltraş vb. Papa VIII. Boniface için Roma San Pietro Bazilikası'ndaki freskleri yapacak. Yarışma düzenleniyor tüm ressamlar karmaşık tasarımlar sunuyorlar. Giotto ise sadece elini kullanarak mükemmel bir çember çiziyor, "Sie monakonun qöylüleri, risk budur!!" diyor. Bu kendinden emin, cesur hareketliyle yarışmayı kazanıyor. Ölümünden epey sonra Lorenzo il Magnifico, Duomo'da kendisi için bir anıt dikilmesini istiyor ve üzerinde şu yazılar bulunuyormuş.

Ben, ölmüş resim sanatını yeniden canlandırdım. 
Sizden bir sanatı canlandırmanızı beklemiyorlardır ama kendi hayatınızda devrim yarattığınız bir an var mı? Bunu düşünmenizi isterdim.

Yaratıcılık, beyin, çevresel faktörler okumlaması yaparken Da Vinci's Demons dizisinin çemçük ağızlı Lorenzo'su karşıma çıktı normal olarak. Evet kendisinin hastasıyım, iyi ki vardı ve sanatçıları himayesine aldı, destekledi, motive etti, biz de hala Leonardo ve Michelangelo gibi büyük dehaların çalışmalarını izleyebiliyoruz. Kendisi aslında banker bir aileden geliyordu. Leonardo'yu evinde misafir etmiş bıdı bıdı bıdı(açın diziyi falan izleyin de bir fikriniz olsun). Arşivdeki Floransa fotolarını bulamadığım için paylaşamıyorum. Halbuki Duomo önündeki fotoğrafımı paylaşacaktım sizinle.

Modern dünyaya dönecek olursak meslekler ve hikayeler çöplüğünde durum farklı değil, 'yetenek' dediğimiz bireylerin kendini gerçekleştirmesi, yeni şeyler yaratması, düşünmesi, ilerlemesi için benzer modeller kullanılmaya devam ediyor. Yeni bir proje hayata geçirecekse bütçesini kullanacağı bir sponsor arayışına giriyor şirkette mesela. Koçluklar, eğitimler, mentorluklar, tersine mentorluklar, semi allahülimenler vs. tonla. So yetenek avcısı bir yöneticiysen eğer o ışığı bul, o yolu aç/alan yarat, o yeteneği  işle, engel olma derdim, bana sorsaydın ama neyse ki sormuyorsun.

İnsanların yaratıcılıklarını geliştirmesi için birkaç öneri sunmuşlar bakıyorum, herkeste işlemeyebilir, beynin plastikliği diye muhteşem bir kavram var. Keşke sinapslar falan bütün evrene yayılsa ama ergenlikle birlikte kendimizi şekle sokmaya, çocukluktan beri gelişen sinapsları budamaya başlıyormuşuz. Beynin plastikliği: uyum sağlama yeteneği, muhteşem tepkileri ve sonsuza kadar değişen bir organ olmasını ifade ediyor.
Daha iyi beyinler geliştirmek için:


  • Yeni ve bilmediğiniz bir alan seçin/bilgi sahası ve bu sahayı derinlemesine keşfe çıkın. 
  • Her gün düşünmeye biraz zaman ayırın. 
  • Her gün meditasyon yapın. 
  • Gözlem yapma alıştırmaları yapın, denyo gibi insalara gözünüzü dikmeyin ama. 
  • Tanımlama alıştırmaları yapın. 
  • İmgeleme alıştırmaları yapın, hayal kurun. Bkz: Çılgın Bediş gündüz düşleri
Deneyin derdim, denemekten çekinmeyin, oha ya hayat çok uzun, hata yapmak için bir sürü zamanınız var, başkalarının sizin yeteneklerinizi hafife almasına takılmayın. 

Yaratmak gök tanrılara mahsus diyorsanız o başka bir hikayenin konusu. 

Küçükken sürekli beyin salatası yedirilmiş kahramanınız,

Coco Sol Beyin(Sağı da çok iyi kullanıyorum merak etme)