İzlekler için Sosyal Medya

ınspector clouseau

17 Nisan 2015 Cuma

Neden Başarısız Oluyorsunuz?

Ne kadar saçma bir başlık oldu bu, sorunun cevabını vermeyeceğim, reddediyorum.

 



Hello izlekler, weirdos, Romalılar, çok değerli vaktimden zaman ayırdığım kitle,  sen n’aber? Havalar nasıl, hayat? 

Başarı ve başarısızlık tanımı ile başlayalım, önce kendini ne yaptığında başarılı hissediyorsun onu bul, yapmayınca başarısız mı oluyorsun yoksa sen uslanmaz bir erteleyici misin yoksa sen tembel misin, bu iç çatışmalarınla oynarken, koçların kullandığı abidik gubidik bir çember var ondan faydalanabilirsin. Sen nerenin koçusun sorusuna Irene Adler koçu cevabı vererek göğe yükselen biri canlanıyor gözümde, Sherlock göndermesi yaptım ya, uf yanımda olsanız da bunları açıklamak zorunda kalmasam. Sherlock beklerken ciğerimiz soldu da yaşlandık. 

Evet kafanız ve ilginiz dağılmadan devam ediyorum. Koçların tekerleği, iş bu tekerleğin bölümleri var, hayatınızda kritik önem taşıyan başlıkları ekliyorsunuz; sosyal çevre, statü, kariyer, ruh-ruhani şeyler, sağlık, ilişki, finansal refah falan(birebir böyle değil aslında). Yani ne istiyorsun sen Hacı? Dünya barışı ise unut, güzellik yarışmalarında kaldı o doksanların en popüler soru-cevap seçeneği idi. Bunları bir belirle, sonra bak hangisinde neredesin, başarı dediğin şey bu unsurların neresinden geçiyor, içi, dışı, kenarı. Daha sonra Rodin heykeli gibi otur ve düşün, anda kal, namaste,  bak bakalım asıl istediğin şey bu mu, araştır, kıçını kaldır, oku, sor, sosyalleş…Daha sonra o tekerleğin içinde grafik oluşturuyorsun örümcek ağına dönüyor, aslında büzüşen/içe çöken karadeliğe maruz kalmış bir yıldız gibi göründüğü de olmuş, oluyor… Bunun seni götürdüğü nokta, nerede tatmin oldun nerede olmadın onu görmek, farkında ol, sen ne yapıyorsun kendine? Wtf!

Kendine bir rol belirliyor olman onu harikulade bir şekilde sergileyeceğin anlamına gelmiyor, bazen oynadığın rol üzerine birkaç beden bol biliyor bu noktada kendi benliğinle çatışmaya giriyorsun, ardından saçma sızıntılar ve çiğ hareketler geliyor. İsim vermeyeceğim bu hikayede. 

Eğitimlere katılıyorsun, hani anlatmıştım ya, 30 yaş üzeri plaza insanlarının bilimsel metodların dışına çıkıp eğlence maskesi altında falcı teyze aradıkları bir dönem vardır. Onları deneyimlersin, yea ben inanmıyorum’lar, yerini numeroloji ve pin kodu’na bırakır, doğu mistisizminde boğulur huzuru turuncu esvaplı rahiplerde ararsın, kalp ritmine göre zikir yapan şalvarlı tiplerden iğrenirken doğunun mistisizmi ve güneşi selamlama duruşu kalbini çalar. Hayatın boyunca ararsın benim bu dünyaya geliş nedenim ne? Ay ben öğrenmek, öğretmek ve dönüştürmek için geldim… Harika bir ruhum var, iç organlarımın güzelliği de sivilcelerime yansımış, şuradan kötü reikiler alıyorum. Bazen kendini bulanlar olmuyor değil oluyor, o nedenle otur, ara, bul, senin bu yolculuğun seni nereye götürüyor, önemli olan durak değil yolculuk diyorsan buyur, ilk adımı atabilirsin. 

Buraya kadar başarı/başarısızlık tanımını yaptığını ve ne yapmak istediğini bulduğunu düşünüyorum, good job Daver. #alkışlıyoruz

 

Bazı gerçekler var, limit gökyüzü ve evet sen uçamayan bir memelisin, ayrıca atmosferde yukarı çıktıkça oksijen seviyesi seni zorlayacaktır, optimum denge denilen kavramı hayatına oturt bir zahmet, her zorluğu aşamazsın, her istediğini yapamazsın, 1000 yılın geyiği, akıllı finansal seçimler, toz pembe kalpsel seçimler yapman beklenir, çok çalışmak ile verimli çalışmak arasında Büyük Kanyon kadar fark vardır.





İnanmak önemli tabii, inanç, gaz, dinginlik falan istiyorsan Yoda alıntıları sana yardımcı olabilir, hava soğuk sen giyinmelisin gocuk benzeri bilge sözlerde elbette inanlar için türlü dersler vardır.

Hedeflerin olmalı, olsun, büyük hedef demiyorum, 500K tl gelir-ciro-zart-zurt artışı değil belki de kendine minik hedefler koyarak başlayabilirsin.

Zamanını iyi yönet, boş geçirmek istiyorsan boş geçir, mal gibi yatmak istiyorsan yat, futbol izle, maça git, neyse ne, çalışırken çalış, boş zamanını boş geçir lakin planla. Gece 4’te rapor yazıp uyuyunca sabah biraz morona bağlıyorsun, ayrıca çirkin de gözüküyorsun bebek.

Tembellik. Çalışmak ibadettir, zibilyon kez söyledim babandan miras kalmadıysa seve seve çalışacaksın, ya girişimci ol ya da işçi, seçim senin.

Korku. Aptal gözükmekten korkarsın, korkma, aptalsın, herkes aptal. Soru sor, kendine güven, bilmiyorum de.

Negatifsin. Senin kıçında pireler uçuşurken yöneticilerin, iç müşterilerin, dış müşterilerin, sosyal çevren, iş çevren senin hakkında konuşur. Hatta beyin avcıları bile senin hakkında bir şeyler biliyordur, repütasyon bebeğim, şanın yürüyor, sonra ben neden terfi alamadım, neden bölümüm değişti, neden 360 skorum düşük, bıdı bıdı deme. Kullanılan kişilik envanterinde kabak gibi gözükür, tolere edilirse işe alınırsın, edilemezse sana maille ya da telefonla yollarına başka adayla devam ettiklerini söylerler ve bunu kibarca yaparlar. Politik olarak doğru kavramı bu yüzden kullanılır. Adayın güveni çok yüksek demeyiz, adayın yüksek seviyede özgüveni olduğu gözlemlenmiştir deriz, merhaba narkisos ben Coco benim de özgüvenim yerlerde.

Onlar şöyle, onlar böyle… bu kafa ile olmaz, onları bırak, kritik noktalarda yaşadığın zorlukları anlat, alarm üret(mmmmhhhh bunu eski direktörüm kullanırdı, canım benim, lepoar deseni kendisine ne de yakışmazdı). Mızmızlananları sevmezler, senden belirli seviyedeki zorlukların üstesinden gelmen ve minimum eskalasyon yapman beklenir. Eskalasyon için bkz: plaza dili ve edebiyatı bölümü, anlattım bunları daha önce.

Sen Bihter Ziyagil’sin büyük düşün, Sen Hilmi Önal’sın kim olduğunu görsünler. Bir adım geriye gidiyorum büyük resmi görüyorum, anın fotoğrafını çekiyorum geyiklerini yavaşça yere bırak, aferin, good boy. İleriye bak, hayal et, tasarla, bundan bir yıl sonra hala bu dandik iş tanımı ile mi çalışıyorsun, o zaman sızlanmayı bırak, işinde bir şeyler geliştirmek istiyorsan buyur adım at, bireysel olarak harekete geçme konusunda motivasyonu yüksek tespiti yaparlar o zaman.

Sosyal medya bağımlısı olabilirsin, insanlar fırsat bekliyor dostum, açık verme, bu bir bağımlılık. Ben mi? Olm şaşkın mısınız, benim işim gücüm yok ki, ben bir hayali kahramanım, istediğim gibi sosyal medyada zaman geçirebilirim. 127 kişiyi işe yerleştirirken neredeydiniz geçen yıl, huh?

Yere yapışmaktan hoşlanmaz insan, değişen bir şey yok yerçekimi ivmesini 9.8 alabilirsiniz, biraz kabuk bağlıyor o kadar.

Sıkıldım, çok da şey yapmamak lazım, dünyanın sonu ya da ölüm değil, kendinizi bir şey ispatlamak, olduğunuzdan farklı göstermek zorunda değilsiniz, sizi bu halinizle bile sevenler olabilir. Ama en çok beni sevin tamam mı?

Başarısızlık dediğimiz şey kendi kodlamalarımız dışında çevresel faktörlerin devreye girmesi ve diğer insanların seni parmakla göstermesi sonucu ego’nun uf olmasıdır. Ego uf olunca yanakların kızarır. Ego iyidir, 3 harflidir, 3 harfliler iyidir. Korku sonradan öğreniliyor falan.

 

Öperler,

Coco

 

P.S. Bir sonraki yazının konusu belli;

İK’ya giden yollar iyi niyet taşları ile döşelidir, hea döşeli taşları kime döşedikleri hakkında brief vereceğim size.

Yazının fon müziği: Blue-Curtain Falls


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder