İzlekler için Sosyal Medya

ınspector clouseau

13 Temmuz 2015 Pazartesi

Koçluk




Soyadı Koç olanların daha rahat yaptıkları şey diye dalga geçerken geçenlerde bir grup koçun arasına düştüm, değişik değişik türleri var bunların. Kişisel Gelişim, Yeme-İçme, Oyuncu, Yönetici, Öğrenci Koçu falan diye ayrılıyor. 

Haydi gelin yıllar yıllar öncesine gidelim de size ders notlarımdan alıntılar paylaşayım. Yönetim bir sanattır vs. yönetim bir bilimdir noktasından çıktık, önce bunu tartıştırdılar bize, bildiğin münazara becerilerini kullanmak için düzenlenmiş kurgu bir durum, ben bu hırbolarla aynı grupta fikrimi savunmam dedim, madem ikisinden birini seçmek zorundaydık sanat olanı seçecektim. Hem o ara tiyatro kulübünün provalarına ara sıra gidiyordum, hem 2. sergiyi açacaktım ve resim yapmaya devam ediyordum, bir yandan müzik falan tanrım okul İtalya'da olsa Nirvana'ya ulaşacak kendimi post apokaliptik bir restorasyon dönemi içerisinde tanımlayacaktım. 
Hafta sonu tur rehberliği yapıyorum, şarap tadım degüstasyon Anzaklarla partilemeler hea o zaman Ian vardı enternasyonal günlerdi. İşte bunun da etkisi ile çoğunluğun bilim tezini savunduğu grup çalışmasında sanattır!! Açılın ben farklı olma eğiliminde bir insanım diyerek konuya atladım. Kargo pantolonu giyip şapka taktığım bir dönemdi, şapkalarım 4 Non Blondes solistininkiler kadar çirkin değildi ama beni parmakla gösteriyorlardı, monakonun kırsalları. 
Klikler, entropi kavramı, strateji, uzun vadede başarısız yatırım projeleri üzerine de konuşuyorduk güzel zamanlardı, esnek çalışma şekilleri, yeni meslekler, yaklaşımlar...
Derin temizliğe girdim günlük u know, kitaplar, dolaplar derken eski albümleri buldum, vay vay vay, aman tanrım beynimin gerisine tıktığım şeyler hortladı. Yazımı istediğim zaman doktor yazısına çevirebilmek, sesimi farklı tonlarda kullanabilmek ve sorulan soruyu tamamlanmadan cevaplayabilmek gibi yeteneklerim vardı. 
O bizim göz bebeğimiz, hatırlarsın profesör demişti bunu, utanmıştın, kırmızı yanak sana yakışmıyor. Dur ya okula gideyim ben bu ara yine Rock Star muamelesi göreyim. 
Yönetim başkalarına iş yaptırma sanatıdır, başkalarının aracılığı ile iş başarma ve amaçlara ulaşma sürecidir. Uhm nasıl da yardırmışım, yıllar sonra yönetim guruları kitapları okuyacak, kendi kişisel koçumla çalışma yapacak, kariyer tavsiye isteyenleri dinleyecektim. 
Yönetim bir sanattır, tabii tabii Savaş Sanatı'nı okuyacak, komodinin üzerinden hiç kaldırmayacaktım, en sevdiğim alıntı; regard your soldiers as your children... olacak evrilecek, yazı içerisinde çalışanlarınıza en sevdiğiniz evlatlarınız gibi davranın şeklinde yer alacak, bayrağa seslenmeye çalışacaktım.

Liderlik kavramı yeni yeni gelecekti ajandamızda yer bulacaktı, Amerikan yapımlardan apartma tipler iş dünyasında yerini alacak, politik liderlerden global liderlere pürüssüz geçiş olacak, eğitim departmanında çalışırken liderlik eğitimlerini tasarlayacaktım, tatlılık, minnoşluk. 
Yetenek savaşları yıllar sonra gelecek, GE'ye aşık olacak uzaktan takip edecektim. Jack Welch okuyacaktım ama 30 Rock Jack Donaghy'e tapacaktım. 
Yöneticilerin astlarına, üstlerine, eşitlerine sorumlulukları vardır, bittabi, kontrast hataları, Hale etkisi, snob judgement, kişisel önyargılar, davranışlar yerine kişilere odaklanma ve yanlış geri bildirimlere şahit olacaktım. Yıllar içerisinde bu tipler gugıllamayı öğrenip, kişisel gelişim eğitimlerinde kaşarlanacak bazen ikacılık oynayacak bazen harikalar yaratacaktı. Tüm bunları izlemek bir bakıma keyifliydi. 
Yöneticide olması gerekenler, dinleme becerisi, teknik beceri, finansal bilgi, kavramsal beceriler falan diye sıralanıyordu... Yöneticilik ile ilgili terimler ise Coach, Lider, Kolaylaştırıcı, Mentor, Mümkün Kılıcı, Destekleyici(evet evet destekli sütyen) olarak sıralanıyordu yine. Akademik dünyanın en güzel yanı pratik hayat hakkında sınırlı bilgi üzerine servis edilmiş büyük büyük cümlelerdi o zamanlar. 
Koçluk yeni rollerinde yöneticilere daha verimli, etkin olmarını sağlayan bir yaklaşım olarak sunuluyordu. Farklı bilgi, beceri, birikim, ilgi alanları olan insanları bir araya getiren, onları sorumluluk almaları için yüreklendiren, endorse eden, aslansın sen kaplansın sen, yürü beah diyen katılımcı bir atmosfer sağlayan yüz yüze liderlik tarzı. 10 yıl sonra 8500 tane koçluk şekli, tanımı, platformu olacaktı piyasada, bu niş alanı görenler ve inanlar için elbette ibret alınacak ve domine edilecek pazarlar vardı. 

Bu insanlar birlikte çalıştığı kişilerin yeteneklerini kullanabilmeleri için devreye girecek, işi yönetmeleri için insanları yönetecekti. Sorunlar karşısında çalışanın işini daha etkin bir şekilde yönetebilmesi adına doğrudan yaptığı görüşmeler olacaktı, gündemli olacaktı, 30-40 dakika sürecekti, çalışanın nerede olmak istediğini ifade etmesine yardımcı olacaktı, oraya ulaşmasında mihmandarlık yapacaktı. Öğrenmeyi kolaylaştıracaktı, öğreten değil, öğrenmeyi kolaylaştıran olacaktı/facilitator, gelecekteki başarıya odaklanacak, zeki, çevik, ahlaksız değil, dürüst, açık ve adil olacaktı. Ya işte empati gösterecek, tepeden bakacak sorunu çalışanın da aynı şekilde big picture odaklı görmesini sağlayacaktı, adamım be kahraman gibi kahraman. GERİ BİLDİRİM VERECEKti, oh god i love feedback, say that aloud.





Sonra ne olacaktı; 

  • Astlar gelişecek,
  • Katılımcı olacak,
  • Performans değerlenmesi yaparken astlar ile açık iletişim kurulmuş olacak,
  • Yetki devri olacak, yönetici yöneticiliğini yapacaktı,
  • Yenilikçi olacaktı ekip, değişimi yönetecekti,
  • Terfiler artacak, 
  • Kişilerin güçlü olduğu yönlere kaymalarına yardımcı olacak,
  • Gerçekçi hedefler belirlenecek,
  • Daha istikrarlı bir yönetim ekibi oluşacak,
  • Bireyin kendine güveni artacak, astın daha rahat konuşmasını sağlayacak ortam yaratacak, feedback sessionı domine etmeyecek(bu kısım çemçük ağızlı plaza profesyonelleri için geldi), yargılamayacak, destekleyecekti.
Hepimiz cennete gidecektik.Fark yaratma yoluyla meritokrasiyi besleyecek, aynılıktan kurtulup sıradanlığı ortadan kaldıracaktık, çok şükür. Size okulu derece ile bitirdiğimi ve diplomamı İlahiyat Dekanı'nın verdiğini anlatmış mıydım, unutun bunu anlatmayacağım. 


Geri bildirim yaparken dikkat edilse fena olmayacak şeyler;
Spesifik olmalı, zamanında gecikmeden verilmeli, yapıcı bir dil kullanılmalı, kişiye overdose bilgi verilmemeli, zaman ve mekandan münezzeh değil uygun yer uygun ortam olmalı, bir de karşıdakinin söylediklerinizi anladığından emin olmalısınız. * Hatırlatın bir ara feedback maceralarımı anlatayım, asfalt ağladı be. 


Gideyim de kendime Sporcu Koçu bulayım, hatırlarsınız en son Fitness Hocası Efe olayından bu yana personal trainer kullanmıyorum, napim ya, geniş omuzlu yüksek bireyleri seviyorum ama bu başka bir hikayenin konusu. Hey 1 kilo verdim, kutlayalım mı, ceviz yeriz malum fındık intoleransı var bende yiyince tuhaflıklar oluyor.

Geleceğin Liderlik Koçu Coco(yazma buraya, yazma, gerçek oluyor sonra).



Aldatılanların ve İtelenmişlerin hatta tekme yemişlerin ve tuvalette iş teklifi almışların Azizi,

Hadi Öperler ne zamandır öpmüyordum. 

Yazının fon müziği: Lenny Kravitz- Are U gonna go my Way 







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder