İzlekler için Sosyal Medya

ınspector clouseau

23 Ekim 2016 Pazar

İK'cım Dağlarda Gezer

Çok yakın iki arkadaşımla sabahın körü kahvaltısında buluştuk. En son bir araya gelmemizin üzerinden 2 dolunay geçmişti. Havalı gözlüklerimle sabah serinliğine ve deniz manzarasına karşı otururken sinsice arkamdan yaklaşıp "Naydın, buranın sahibi gibi oturuyorsun." dedi minnoş olan.
Şanslıyım, oldukça şanslı, über arkadaşlarım var, gidelim deseler nereye diye sormayacağım.
Bir diğeri plazanın üst katında çalıştığından o sırada katılamadı bize, siparişler 27 dakika sonra geldi, hafta içi boş vaktimizin çok olduğunu düşünenler de var sanırım.
Konumuz iş, aş, aşk sıralamasıyla gitti.
Bilmem gereken ne var? sorusu ile başlamayı seviyorum, karşımdakinin önceliği ne ona göre ben en önemli hikayemi anlatmaya başlayacağım. Ekipleyken de böyle, sorun ne, senin yorumun ne, çözümün bizi nereye götürür, o yolu tercih edersek neyi kaybederiz. Ewwwwwww ne kadar da prenses ve makyavelist bir insan.

Eski sevgili gündemi ile başladık, eski sevgilisi ile görüşen insan en asil duygunun insanı mıdır?
Biz İK'cıların dandik problemlerinden biri de iş görüşmesi yapacak insanların bize dost gibi yaklaşmaları, aslında bir çıkar ilişkisi başlatmaya çalışmadıklarını gösterme çabası, iş görüşmesi ya da performans görüşmesine giriş, gelişme, geri bildirim, kapanış ve/veya ayrılık. İstiklal Marşı. Mezarımın taşına "Çok Şey Gördüm, Yüzüstü Gömün Beni" yazsınlar. Son 2 yılımı sorun tespiti ve ayıklamaya ayırmıştım, eser miktarda iyileştirme önerisi sunmuş, CDO şapkası takmış gibiydim. Bir duruma baktığımda, gözlemlediğimde kritik sorunları görüyor olmam işim açısından bir avantajdı ama bunu kullanabileceğim rolü bulmam gerekiyordu zira normal iş dünyası tipleri brutal gerçeklikle başa çıkma konusunda sizin gibi esnek olamayabiliyor. Gerçekleri olduğu gibi kabul eden dostlarım da yok değil.
Bizim minnak eski sevgilisi ile görüşüyormuş, minnoş ise buna tepkili, ikisini atışırken dinlemek paha biçilemez. Benzer hikayeyi Nazlı yaşamıştı, acıklı biten bir işe alım hikayesi 2000'lerin ortaları mmmhhh hala değişen bir şeylerin olmaması bir bakıma eğlenceli.

İK'cıdan sevgili olmaz. #fwb olur, hold for applause, hold for applause, fade out.  Şaka oradan geldi, minnak her gelene more than welcome diyor, minnoş ise anı yaşamayı seviyor, anda kalma konusunda master degree.
Sana gelince "Seninki imkansızı iste, biraz zaman alsın. Columbia mülakatları gibi zorlu." dediğinde içten gelen kocaman bir kahkaha. Hayır acımadı, oğlakım ben. Öyleydi, zaman kaybı yaşamamak adına cut the crap diyerek süreci baştan ben iyi bir arkadaş olmam diyerek sonralandırıyordum. Ne saadet.
Biraz direktör dedikodusu yaptık, biraz transfer, eğitim falan bir de danışmanlık. Uyuşturucu kullanan çalışan ile ilgili problem nasıl çözülmeye çalışılır falan.

Nazım'ın bir şiiri geldi aklıma(gölgesi) ve dolayısıyla o şiirin yazıldığı kadın Suat. Platonik sabahların ilham perisi, rüzgar eserken kuşlar da uçsun, fonda klişe huysuz ve tatlı kadın çalsın ya da durun Güzide Kasacı-Ya Rab Kalbimin Sahibi Nerede olsun yazının fon müziği. Reel hayatta şiirsel bir durum yaşayamıyoruz bari okuyalım. Ben inanıyorum, gelecek ama İK'cı olmayacak, olmasın da. Bu arada Suat'ı Fosforlu Cevriye'den biliyorsunuz zaten, asıl adı Saadet imiş.

Teyze bu;




Şiir de bu;

Ağlasa da gizliyor gözlerinin yaşını;
Bir kere eğemedim bu kadının başını.
Kaç kere sürükledi gururumu ölüme
Fırtınalar yaratan benim coşkun gönlüme.
Cevapları öyle heycansız ki onun,
Kaç kere iman ettim, hiçliğine ruhunun.
Kaç kere hissettim ki, yine bu gece gibi
Güzelliğin önünde, dolup, çarpmalı kalbi
Ne mehtabın aksine yelken açan bir sandal
Ne de ayaklarında kırılan ince bir dal
Onun taştan kalbini sevdaya koşturmuyor.
Bir çiçeğin önünde bir dakkika durmuyor…
Dönüyoruz yine biz uzun bir gezintiden
Gönlümün elemini döküyorken ona ben
O bana kendisini gülerek naklediyor
"Bilseniz mavi boncuk nasıl yaraştı." diyor.
Ya bu kadın delidir, yahut ben çıldırmışım
Ben ki; bir çok kereler kırılmışım, kırmışım
Ömrümde duymamıştım böyle derin bir acı
Birden onun yüzüne haykırma ihtiyacı
İçimde alev alev tutuştu yangın gibi
Bir dakika kendimin olamadım sahibi
Hiç olmazsa öcümü böyle alırım dedim
Yolda mağrur duran gölgesini çiğnedim.

Esenlikler dilerim, hepinize harikulade pazarlar efemmmmm.
K2'nizin İK'cısı,
Coconut Dağlarda Gezen



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder