İzlekler için Sosyal Medya

ınspector clouseau

26 Şubat 2014 Çarşamba

Bir kendim bir ben gidiyorum


Kelle avcısı mode on;


Kayseri, Erkilet havaalanı, evet Erkilet güzeli de bağlar bozuyor. İstanbul'un yumuşak havasına rağmen burada donduran düzeltiyorum iç organ büzüştüren bir soğuk var. Ve Tanrı'nın tüm güzelliğini iç organlarına vermiş olan kahramanınız yani ben Coco( ahah Sarıgül gibi kendimden bir başkaçıymışcasına bahsetmek çok hoşuma gidiyor) güzelliğime nazar değecek diye çok korkuyorum. Evet, en son Kapadokya gezim sırasında buradaydım, zaten araba ile yola çıkmıyor isen uçakla ulaşım en mantıklısı, hala gitmemiş olamazsınız, gitmediyseniz ben size mihmandarlık yaparım hem Konak da hazır...

Tek başına yolculuk ne mümkün, yanında birileri oturur, yanına yönetici oturur, tam bir şeyler okuyup hayal dünyasına dalacakken, kahve içelim der, açıklar kapanacak mı der, domates taban fiyatlarından bahseder.
Teşekkür ederim ben kahve içmiyorum deyip, elma suyu rica ediyoruz, tangır tungur bir yolculuk sonrasında otobüs terminalinden hallice olan ülkemizin nadide havalimanına iniyoruz. Bir diğeri için bakınız Adana Şakşirpaşa bir diğeri için Eskişehir'deki o minik olan...

Şöför alacak, ama biraz bekleyeceğiz çünkü Avrupa Yakası'dan gelecek olanlar diğer uçakla gelecek, dayanamıyor bizimki Şahin sucuklarının bir yeri var böyle şarküteri lokanta bozması hemen köşede bizi oraya bırakıyorlar.Bu arada ben hiç nakit taşımıyorum U know, şirket sağolsun charge etme konusunda adeta vaka çalısması olarak gösterilecek profesyonellikte.

Why kelle avcısı? Neden headhunt?

Ciddiyim geçen Ankara'ya gittim 20 YTL vardı, biraz da şerit altın(şaka) alanda atm'ye uğrarım dedim unuttum, 2 gün dolandım her şeyi birileri ödüyor, kapıları birileri açıyor ve her şey daha iyi olacak, göreceksiniz( şüpheniz olmasın danışmanlık şahane bir şey gelsenize, önceden 2000 YTL taksi masrafı vardı şimdi şöför var, iyi düşün iyi olsun, o karakule'de çalışacağım hacı, orman manzaralı, göreceksin).

A evet havaalanındayım yine, yanımda bir teyze sudoku çözüyor, onun yanında 150 kiloluk bir morbid obez Fransız o da sudoku çözüyor, Atatürk havalimanı ne sıkıcı, pıfffff, davar kere davar, niye oradan gidersin...(bak kendime laf attım)

Sağ tarafımda bir kız var, annesiyle konuşuyor ve 6 kelimede bir kez "heee" diyor, ona heeee çok deyin neye uğradığını şaşırsın(anladın sen). Neyse kitap okumak için uğraşırken kızın hikayesi beni boğuyor, kuzenine gelmiş heeeee, kuzeni eve tüp istemiş 6 tane, yanımda para yok demiş, tüpleri arabaya yüklemiş, tüpçüye arkamdan gel demiş, kendini kaybettirmiş yolda, tüpçü şikayetçi olmuş, polisler çocuğu bulup içeri almışlar heee heee heeex12
Sonra kalkıyor o yanımdan yeşil gözlü adam geliyor, pıffff, pofff diyor, tam konuşacak kitaba gömülüyorum No, bugün yeteri kadar hikaye dinledim, kendi kendine söyleniyor, asistanı istanbul ankara olan uçağı, izmir ankara almış en yakın saatli doğru uçuş 3 saat sonraymış da, şöförü kemal bey onu beklemesinmiş de... Asistan önemli hacı bizimki de adaylara adres maili göndermemiş patlamıştık, ankara da göreceğim aday Adana'ya gitmiş, bir keresinde oteli yanlış ayarlamışlardı, bir keresinde böff sıkıldım sıkıntı oluyor bazen işte... kötü olan havaalanında beklemek.
mesela adana'da tipler default belli, pgs uçuşlarında hep bir bagaj sorunu yaşanır, klavyeyi kabinde götürmek isteyen havalı müzisyen kitler herkesi, böyle ülke olmaz, böyle uçak olmaz, olmaz olsun böyle Adana falan...ve insanlar söylenmeye başlar o zaman gelmeseydin, evet sığır parçası low cost uçuşlar böyle, klavye için ya koltuk alacaksın ya da kargo bölümünde götürülecek... pigisis en sevdiğim o değil de pegasus'un başvuran adaydan başvuru ücreti talep ettiği günleri hatırlar mısınız? belki hala ediyordur, bilmiyorum, hangi boşluktan yararlandıklarını hatırlamıyorum, bilen hatırlayan varsa lütfen yorum yapmaktan çekinmeyin... danışmanlık firmaları bile bu şekilde bir uygulama yapamazken diye tartışmalar olmuştu bir ara..
yanımda bir japon var uçakta horluyor, thy'ciler çok bozdu yeaaa diyenler var, onur'un koltukları dar, sunexpress'in online check-in'i hep hata verir, thy şurup şişesi yüzünden el bagajını kabul etmez. drama queen'e bağlayıp tüm şurubu içeyim mi ya da parfüm limiti dolan kadının acı haykırışı gibi şişeyi yere atıp sirtaki mi yapayım, evet Atatürk havalimanından insan manzaraları. 
esenboğacılar mıncıklamaya bayılır, sallanmadan x-ray'den geçersen ötmezsin çok basit, yoksa ayakkabılarını çıkarttırırlar, şurup için rapor isterler, arama bahanesi ile mıncık mıncık makarna olursun... samsun küçük, yavaş, izmir kapalı halı sahadan bozma, çirkin, sakil, antalya enternasyonal, esenboğa koyu yeşil ve gri, ortaya su konmuş, ağaçlar böyle bir huzur hali ta ki insanlarını görene kadar bir de klasik müzik çalar, mis, btw unutmadan tezek kokusu karşılar protokol yolunu daha körükten itibaren. Doğuyu da sonra anlatırım olur mu?
kayseri'de sucuk yedik onu anlatacaktim aslinda, kokmaz mi dedim Cengizhan'a, yok digest ederiz o saate kadar dedi, avam miyiz neyiz?

sucuklu sabahlariniz olsun, pastirmali sofralar, menemenli kahvaltılar yok menemenli kahvaltı, No more, tip.

Otel macerası anlatacaktım ben yea, neyse uçağa biniyorum, sonra görüşürüz...




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder