İzlekler için Sosyal Medya

ınspector clouseau

3 Mayıs 2015 Pazar

Hobi olarak İK yapacaklara tavsiyeler

1- Yapmayın *swh

Nasıl ki uyuyanın uyanığa 9 osuruk borcu varsa olanın da olmayana borcu olmasa da sorumluluğu var, yani çıkış noktam bu olacak. Önce biraz hikaye yazayım sonra İK ile ilgili saçmalarım olur mu? Olur olur, siz beni seviyorsunuz. Ben de sizi valla bak, bazen çok seviyorum. 
O arada neler oldu?  Şehre geri döndüm, yoğunluk aynı, kafa dağınıklığı aynı, evin dağınıklığı aynı. Eşya bakıyorum bir yandan bir yandan dolapları boşaltıyorum falan. Acayip bir yoğunluk, ajanda üzerine ajanda bizim çocuklarla bile buluşamıyorum, zombi gibi uyuyorum, vapurda kitap okuyorum, ayakta uyuyorum, izliyorum etrafı gözlerim doysun, güzel günler. Ayh bir de Milletçe alkışlıyorum. Tepkili adaylara hoş geldiniz deyip onları 8,5 saatlik görüşmelere giriyorum, beynim yandı. 
İşten çıkartma görüşmeleri ne zor olur bir bilseniz ama nereden bileceksiniz anlatan mı var. 
Geçen gün bir aday görüşmede kocasının kendisini dövdüğünden bahsetti, böyle bir durumda sükuneti bozmadan karşı tarafı da daraltmadan üstesinden gelmesi gerekiyor. Bir diğerinin babası ölmüştü zor dönemden geçiyordu, bir diğeri kanser tedavisi görmüştü ve daha 30'undaydı. Geçen yıl bir adayın eşi kanser tedavisi görmüş ve psikolojisi etkilenmiş, o şehirde yaşamak istemediği için iş başvurusu yaptığını anlatmıştı, Kay'a inme inmişti ama öncesinde ne kanseri olduğunu sormuştu... Aslında o kadar laylaylom değil İK ya da biz robotik canlılar değiliz, Daniel bu durumlardan çok çabuk etkilenirdi, bir defasında birlikte girdiğimiz görüşmede oldukça kötü bir hikaye dinledik, adaylar kimi zaman açılır hatta şunu söyleyebilirim bazen tanımadığımız insanlara daha kolay açılırız, hatırla bunu sorardın ya hep... Daniel diyordum, Dayanamadı ve izin isteyip dışarı çıktı ve yaklaşık 30 dk. sonra kırmızı bir burunla girdi içeri özür dileyerek. Öykümüz de burada başlasın.
İşte bu bizim hikayemiz, mini mini birler, ikacı olmak isteyen başka departmanların insanları, sektör ve alan değiştirmek isteyenler ve hobi olarak İK yapmak isteyenler için;





Sabahları kalkıyorum yüzümü yıkıyorum, dişlerimi fırçalıyordum, euro ne olmuş dolar ne olacak dinliyor ve evden çıkıyorum, bu demek oluyor ki İK yapacağım. Şimdi herkes aynı boyutta şirketlerde çalışmıyor 
Ben böyle öküz gibi, at gibi, dinozor gibi büyük şirketlerde İK yapıyorum, helikopterle seyahatim falan var biraz daha kasıp Astral seyahat falan planlıyorum, btw Virgin'in Türkiye Pazarına girmeye çalıştığını biliyor muydunuz, neyse bu başka bir hikayenin konusu, dedim ya gossip girl tarzına dönebilirim her an. Tek başına ik diye bir şey yok yapı büyüdükçe kırılımları artabilir. 
Ama Amelasyon işi çoktur bak, havalılar vardır, nerdler vardır kime sorsan en önemli iş onların işi.

Kariyer Yönetimi; kariyeri yönetirler, işe alımla başlar şirketten şutlanana kadar devam eder, ok tamam kendin de gidebilirsin. Unutma kendin gidersen biraz zor alırsın o tazminatı, dur küsüratlı sayı vereyim de salladığım anlaşılmasın çalışanların %17'si hem istifa eder hem de tazminat alır mmmmhhh(uydurdum bir googlelamak lazım). Bazen de evlenirsin, kadınsındır pozitif ayrımcılık gereği alırsın evlilik tazminatını, gay evliliği ülkemizde hiçbir eyalette asdfghjkl ne diyorum ben yea yine USA moduna geçtim, canım biz de yok o dediğinden. 
Bu birimde çalışanlar şirket personelinin kariyer yollarını belirler, performans göstergelerini alır. Amelasyon excel listelerinde vlookup ile bir şeyler çakıştırır, değerlendirme merkezi uygulamalarına falan katılır ya da takip eder falan sonra işte puf birden bir uyanırsınız sizi senyör ya da ekip lideri ya da senyör Manager yapmışlar, müdür yapmışlar ama altınıza kimseyi vermemişle/hey buradan kim altta kim üstte şakası yapmıyorum siz şimdi hayal edin, altında kimse olmayıp fotokopi çeken bir müdür ağlıyordu, ağlıyordu neden benim bir asistanım, bir uzmanım yok diyordu falan. 
İşte komitelere falan katılır, büyükbaşlar ile toplantıya katılır, şekil yapar falan, hep takım elbise falan giyeriz, böyle ceket etek kombinleri falan(yalan ya kotla işe gittiğimiz de olur). 
Unvan ve iş tanımlarının oluşturulması, diğer birimlerin dürtülmesi yoluyla toparlama, kontrol, prosedüre geçilmesi, güncellenmesi falan.
Kritik görevlerin belirlenmesi. Bu görev çok kritik der ve işi biter.
Kariyer yolunun oluşturulması, ölürse kim ne yapar, pilav dağıtıyor muyuz, masasına ya da odasına kim geçecek, oda yeniden dekore ettirilecek mi?
Pozisyonlar arası geçiş sürelerinin belirlenmesi mesela örnek veriyorum, bakın atmıyorum, sallamıyorum, uçan tekme atacak bir durum yok, örnek veriyorum, her pozisyon arası geçiş süresi 2 yıl. Bu şirketten şirkete, pozisyondan pozisyona değişir, yetenek metenek olaylarında bambaşka hal alır, anlayamazsınız. 
Rotasyon, yatay-dikey mmmh hareketlerin belirlenmesi.
Atama planı yapılması, isteğe göre içine biraz Çilek biraz Dom Perignon kim istemez...retorikti.
Yetenek komitesi için ön hazırlık yapılması, raporlar, amelasyonluklar diz boyu yine.
Terfiye konu olan süper kahraman yeteneklerin belirlenmesi.
Koçluk, mentorluk türlü gubidiklerin ve eğitimlerin ayarlanması(burada eğitime dokunabiliriz merhaba canım).
İç koçluk dış koçluk, yardırma durumları.
Departmanlar arası diyalog dolayısıyla uluslararası diplomasi falan.
Son raporlar ve go, yeni dönem taytıllarınız ve maaşlarınız hazır, afiyet olsun.
Daha var da öyle her şeyi yazamam, karşılığında ne alıyorum çemkirme, birisi de çıkıp al sana pamuk şeker, işte çikolata, martini, iskender demiyor.

Ne isteyelim bu kişiden? Ne bileyim liderlik, etki yaratma, teşvik etme falan olsun, zorluklardan hoşlansın, iş ve yaşam dengesi sağlasın, müşteri odağı 5 üzeri 4 olsun, hızlı karar verebilsin, vizyon misyon misyoner lejyoner falan olsun, çok boyutlu düşünsün(3 boyut yeter normal insanlar için). Yenilikçi olsun, değişimi sevsin, belirsizliğe dur desin.

Btw yazılarımı sola yatık yazıyorum ki çok resmi gözükmesin organik bir bağ olsun aramızda her ne kadar ben hayali olsam da özel bir insan yavrusuyum.


Ne demek merak işten atıldılar mı? Çocuklar bu işlerde duygusallığa gerek yok, ilk işimden atılırken direktör bana "Cumhurbaşkanı gibi imzan var" derken "ama bu kalem kırmızı değil" cevabı verdim ben. Ağlamayalım, olur geçer, önünüze bakın güzel günler göreceğiz, bakın bana istediğim gün evden çalışabiliyorum.

Merak etmeyin bu bir seri yazısı, diğer İK bölümleri ile devam edeceğim.

Arkası yarın da hr kronikleri: 
İDARİ İŞLER-Aslında o kadar da idare edemiyoruz.

Your beloved Princess,

Coco

Yazının fon müziğini eklemeyi unutmuşum: we are young-boyce avenue'den.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder