İzlekler için Sosyal Medya

ınspector clouseau

16 Eylül 2016 Cuma

Sınır Tanımayan İK'cılar






Bu yazımı gelişeme açıklara, şirkete kendini adayanlara, zirve amelesi olarak gezenlere, dönüşte Anadolu'nun nadide yerlerinde İK yapmaya çalışanlara adıyorum.
Anadolu dediğimiz şey biliyorsunuz İstanbul dışındaki her yer.
Ankara ve İzmir'de İK yapılıyor şeklinde dedikodular var, gülmeniz bittiyse devam ediyorum. Elbette danışmanlık yaparsınız onu şimdilik park ediyor ve daha sakin bir görünüşe ulaşmanız adına bir kutuya kilitliyor veeeee ambara atıyorum. Komik olmayın. Şaka şaka Sınır Tanımayan İK'cılar sizlersiniz.

İK çok rerörerörerö çıkışı yıl 2016 olmasına rağmen devam ediyor. Bir defasında ne iş yaptığımı anlatmak için çok özel bir topluluk içerisinde yönetici seviyesinde bir dostuma "tırnak içinde söylüyorum, senin pozisyonunda çalışan bir kişinin terfi edip etmeyeceğine karar veriyorum, hımmm evet şut da var" demiştim. İşimizin bir bölümü de farklı görüşte ve anlayışsızlıktaki vasat modellere, anlayacağı iletişim kanalını kullanarak kendimi(zi) ve işimi(zi) anlatmak. Basit, iyidir.
Sakin bebeğim. Atomu parçalamıyoruz ama elimdeki kişilik envanteri senin takım içindeki oyunculuğundan tut, liderlik, execution, satış profiline kadar ne kadar ıvır zıvır bilgi varsa veriyor. Değerlendirme Merkezi, simülasyon, solüsyon ve çekomastik de yararlandığımız diğer enstrümanlar.

Unutma, İK'cı sadece işe almak, işten çıkarma işlemlerini tamamlamak, işveren markası faaliyeti yürütmek ve mesela şirketin görünen yüzü, vitrini olmak demek değil.

Sen hiç pozisyon kapama baskısı altında kalmadın, zımbasız çalışmadın, masasız çalışmadın, gece 12'de direktör arayıp nerede bizim aday sorusu sormadı,  or gece restaurantta mülakat yapman istenmedi, yanlış işe alım maliyetini denyo bir direktöre açıklamak durumunda kalmadın, işe alınmayacağını öğrenen adayla konuşmak zorunda kalmadın/bölge müdürünün asistanının çaycıyla dedikodu yapması sonucu olmuştu, yanlış ilan veren şubeler yüzünden dava süreci başlatmadın.

YK kararı nedeniyle belki bir denetim sonrası küçülme kararı çıkmıştır ve senin haberin yoktur-toplu işten çıkartma yapmadın. İşletmenin yararı için, maksimum fayda, minimum hasar için bu işi profesyonellerin yapması gerektiğini bilmiyorsundur belki de. Yetenek süreci başlatıp, sürecin ortasında fonksiyon müdürleri ve süreç sahipleri tarafından sırtında bıçaklanmadın. Geri bildirim vermeye utandıkları ve çalışanlarla yüzleşmeye cesaretleri olmadığı için "tamamen İK'nın kararı" açıklamasını pişkin bir şekilde yapan yöneticilerle çalışmadın mesela. Sonra gelişim alanı raporu sununca yüzüne bön bön baktılar.
147 gün olan pozisyon kapamanın 2. gününde acil diye mesajlar almadın. Ama çok acil. %149 turnover ile çalışmadın. Holdingin 2 şirketini kapatmadın, sendika sürecini yönetmedin. Çalışanlardan biri öldü mesela mesajını yayınlamadın.
Minnoş minnoş İK'nı yapıyorsun sen, kuralına uygun hatta ve hatta kitabına uygun, master planın var, İK stratejik ortak hatta stratejik derinlik, bütçe Allahuekber Dağları civarında. Yönetici kaprisine maruz bırakılabilirsin. İşte bu tam da annesi arkeolog, babası kimya mühendisi bir kahramana göre bir iş. Yönetici denen radyasyon yayan varlık.
Senden duyduğunu çarpıtarak tüm şirkete anlatan hikayeci orta seviye beyaz yaka olabilir. Daha neler neler ama o başka bir hikayenin konusu.

Sokakta İK'cı, mutfakta İK'cı, yatakta İK'cı. İşte şimdi s.çtınız. 

Bu işi sevdiğimiz için yaptığımızı unutuyor olabilir misin beyaz yakalı? En azından ben ve en yakın arkadaşlarım öyle. Evet yakın arkadaşlarımın bazıları İK'cı ama İK'cıdan sevgili olmaz bunu unutma. Kötü performans şakaları falan. Zamanda geriye gidelim, lisans 1. sınıf, Profesör soruyor mezun olunca ne olacaksınız, Ebru diye bir kız var motor olacağım ben diyor, bir diğeri akademisyen bana geliyor sıra İK diyorum aşırı süper İstanbul aksanımla. Ne istediğini bilmek önemli.

Önümüzdeki yıl İK olarak yine yetenek, mutluluk ekseninde gezineceğiz, bazıları işveren markası diyecek, bazı fosiller yine Y Kuşağı diyecek, btw şu Finansbank Hakan Bey bu sene 2 organizasyon programında karşıma çıktı, lanet olsun dostum aşırı mutsuzum hiç şaşırtmayan ve ilham vermeyen sunumlar yapacak. Sınır tanımayacak ve oturumun sonuna kadar kalacağım, 2016 KPI'larından biri de bu, karadelik olup içe doğru çökeceğim...
Hiçbir şey anlatmayıp çok şey anlatmış gibi yazılar yazabiliriz bu yıl, harika bir projeyi tamamlayabiliriz. Hindistan'a gidip bir köye su getirilmesi için koşmadık, o nedenle aramızdan bu tip bir hikaye anlatan yok. Türkiye'de de bunu yapmadık henüz. Aslında ülkede İK yapmak başlı başına bir sınır tanımama durumu, HAHAHAHAHHAHAHAHAHHAHAHAHAHAHA çok kişisel bir şaka yaptım. Gök Tanrı affetsin.

Diğer sınır tanımayanlar maratona katılacak, bir yardım fonu için toplantı organize edecek, bir diğeri adayların tümüne otomatik mail gönderdiği için ödül alacak, bir diğeri nokta atışı işe yerleştirme yapacak, mutluluk dağıtacağız, bir diğeri çalışanların çekmecelerine mandalina koyacak. Acayip sınır tanımayan işler yapacağız. Şair burada kendisini daha da zorlaması gerektiğini, anlam arayışını ve 762 gündür işe alım yapmadığını anlatıyor aslında. Ellerde titreme, gözde seğirme, çenede hafif bir tik... Son kitabım Zombi İK ile tüm şarküterilerde olacağım günü bekliyorum.

İşte geldik bir yazının daha sonuna. Gökten 3 elma düşmüş hem de kırmızı.

Border Müfettişiniz Coco,
Sevgilerimle


Yazının fon müziği Kanlıca sabahında gün doğarken iyi gidiyor; Noa & Mira Awad- A Word




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder