İzlekler için Sosyal Medya

ınspector clouseau

3 Mart 2014 Pazartesi

Hr kronikleri: Otel günlükleri



Bir şeyi o kadar çok istemek ki olmaması

Yoğun bir dönemdeyim biliyorsunuz, son zamanlarda eksenim kaymış, gündemim çok dolu, oldukça duygusal ciklemelerimle arzı endam eyliyorum. 

Majesteleri bugün ne yapmak ister???

Hafta seyahat ile başladı, bir kaç gün şehirdışında takıldım, minimum eşya ile gitmeye çalışıyorum, bu ara kendimle olan derdim esneklik kazanmak, toleransı arttırmak, kişisel hedefim bu, iş hayatında ve özel hayatta başarmaya çalışıyorum. Ve fark ettim ki bozuk olanı düzeltmeye olan eğilimim kendim üzerinde çok da işe yaramıyor, kafamda bitiremediğim meseleler var bunu farklı kişilik tiplerindeki arkadaşlarıma ve dostlarıma soruyorum, maksat onaylarını almak tabii ki, hani şu bahsettiğim elbise üzerinde nasıl durmuş, çok şık çok bışırılı hikayesi gibi.

Aslında neyin doğru olduğunu çok iyi biliyorum uygulama kısmına gelince bir enteresan atalet durumu ortaya çıkıyor. Swot falan işte :)

Ok sabahın köründe kalkıp havaalanına gittim, şu laptop olayına aşırı gıcığım, bir yandan maillere bakmak bir yanda toplantı yapmak, ertesi gün mülakat yapmak sonraki gün eğitime katılmak bıdı bıdı...
Şöför geldi oldukça rahat bir yolculuk sonrası alandayım, ilaçların el bagajına alınmama durumu var, mini bir stres yaşatıyorlar. Burnum tıkalı spreyi sıkıyorum, bayılmak istiyorum, insanlar iletişim konusunda çok istekli. Sonra işte varıyorum, valiz, mont, laptop çantası falan derken kendimi dışarı zor atıyorum, başım zonkluyor. Bir diğer şöför hazır, dışarıda beni bekliyor, çantalarımı alıyor arabaya doğru geçiyoruz, kapıyı açıyor, vay efendim başbakan geleceği için bayağı karışıklık yaşanmış o sabah bilmem ne, kulaklarım zonkluyor bir yandan diğer yandan sorularını cevaplamaya çalışıyorum. Otele geçiyoruz, geçen sefer kaldığım otelde değilim bu kez, check-in yapıyorum, odaya çıkıyorum, birazdan ofise gideceğiz..
Otellerle aranız nasıl? Benim fena sayılmaz, genelde ısı ile ilgili sorunum oluyor, valizi boşaltıyorum, ilaçları komodine koyuyorum çünkü kendimi evimde hissetmem gerek, şaka öyle bir derdim yok, mobilim ben ve hedefim daha da esnek olmak, takım elbisemi askıya asıyorum, kasaya bir şeyler koyuyorum, lobiye iniyorum, toplantı yapacağımız adamlardan biri gelmiş, bu şehir ne tuhaf, bürokrasi ne iğrenç bir şey. Mestan Bey geliyor, ofise geçebilirmişiz, her şey tamammış. Okeay diyorum, çok uykum var ve gözüm kaşınıyor, 6'ya kadar ofis sonrası dağılma, yaşasın akşam yemek var ve ben katılmak zorunda değilim, arkadaşım gelip beni otelden alacak ve gecelere akacağız. Yemek yiyoruz ve sonra bir bara gidiyoruz, bir şeyler içip lisans zamanlarından bahsediyoruz, bi'kaç hikaye anlatıyor, gülüyorum ve farkına varıyorum ben bugün hiç içten gülmedim bu saate kadar... Bir insanın telefonda yalan söylediğini anlayabiliyorsanız hayat bazen çekilmez oluyor.


Neyse otele geliyorum, ilaçlarının vakti geçti ve de içmemem gereken şeyler içtim, duş alıyorum, saçlarımı ev topuzu yapıyorum, yalnızım o zaman Batman kostümüm beni korur. Biraz müzik dinliyorum, biraz italyan kanalı izliyorum, bol su ve ilaçlar. 


 Efendim İtalya'da bir mezar taşı, hikayesi pek acıklıdır, onu başka zaman anlatırım, uyumam lazım.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder