İzlekler için Sosyal Medya

ınspector clouseau

29 Nisan 2013 Pazartesi

Pazartesi

Kaptanın seyir defteri yıldız tarihi 2804201374645353

Sürünerek uyandım yataktan, pazartesilerle sorunu olmayan ben pes etme hacı modunda uyandığımda o gün hiç iyi geçmiyor.

Dün sabah uyandığımda da öyle olmuştu Ankara'dan arkadaşlarım geldi ve Cumartesi eğlencenin dibine vurma sonrasında ayılmak zor oldu. Aslında o kadar zor olmadı uyurum 9'a kadar diye düşünüyordum benim için 9'da uyanmak mucizevi bir olay. Hangover durumu sonrasında salyalarım akarken gözümü açtığımda bir yaratık gördüm yatakta, o da nesi, hacı böyle nah elim kadar çekirge mi desem böcek mi desem ne desem hayvani bir hayvan var yatağımda, halbuki roma tanrıları falan olmalıydı yaratık deyince. Bahar geldi pencereler açık uyuyayım modunda iken balkona yakın dut ağacı vasıtası ile evi yaratık basmış. Bütün cool halim gitti, mantık çerçevesinde yaklaşımım yok, noldu coco( cüccük hareketi yapıyorum burada kendime artista) neredeyse yuvarlanarak çıktım yataktan.
Kafamın ağrısına mı bulanık gözlerime mi yoksa yatağımda bir yaratığın olmasına üzüleyim bilemedim peçete ile almaya korktum banyodan bir havlu aldım devasa, hesapta havlu ile düşmanı etkisiz hale getireceğim, korku sonradan öğrenilen bir duygu çocukken her halta uçarak atlayan ben çamurun pisliğin içinde korkusuzca geçen yılanlı bir tarlada gezebilen, kuzukulağı toplayan kedi köpek bilumum ördekle ilişki kurabilen ateşböceği toplayan ben ne olmuştu da böcekten korkar olmuştum??
Neyse havlu ilk atışta işe yaramadı alamamışım ikincisinde gayet nazikçe balkona yöneldim ve onu arka bahçeye gönderdim özgürlüğüne kavuştu bence o da mutlu zira sabaha kadar sıkılmıştır evde ot yok bişi yok...

Nasıl tırstıysam artık bu sabah yavaş yavaş açtım gözlerimi yokladım kendimi arog'dak Arif karakteri gibi heryerim yerimde heryerim yerimde diye, sonra yatağın kalanına baktım uçsuz bucaksız alanda şükür böcek ya da çekirge her neyse yoktu bir şey. Ve hatırladım shit bugün Pazartesi, işe gitmek istemiyorum, haftasonu sürdüğüm yeşil ojeleri tam çıkaramadım boya yapmıştım gibi gözüküyor haftasonu sanatsal faaliyetlerde bulundum diye hava atabilirim oysa ki.

Sallana sallana hazırlandım, geldim, kahvaltımı yaparken da Vinci's Demons izledim, sonra görüşme listemi cvleri almaya gittim, taşınıyorlardı geçen hafta koli boşaltıyorlardı gittiğimde -2 ye inmişler daha tuhaf gözüküyor herkesin yeri değişmiş, cvler dedim valla kolilerde dediler, fak, koli açmalarını mı bekleyeceğim derken birkaç dakika sonra buldular, sonra diğerleri ile konuşurken yönetici falan işte 1 Mayıs ta çalışıyoruz hepimiz dedi, you fucking out of mind!!!!
Kötü bir şey olacağını biliyordum ne zaman ayaklarımı sürürsem böyle oluyor, öngörüye gel, Çarşamba günü sıcak yataklarınızda ya da adada ya da Boğaz'da işçi Bayramı'nı kutlarken siz ben gelmeyen adaylar için burada olacağım. Görürsün bak, yanım da kitap ve izlenecek film getireceğim bu böyle olmaz, neyse ya istanbul 1 Mayıs'ta kalabalık olur değmezdi zaten, tanrım züğürt tesellisine gel. Her yer Turist kaynıyor Arapça biliyorsanız pratik yapma şansınız olur:)
Liste geldi 36 kişi çağırmışlar, oha Allah'tan hepsi gelmiyor, kendime bir enerji içeceği alayım da 10 dakikada bir aday göreyim, hay bin kunduz.

Kendimi "allam, sana kolay gelsin" derken buldum
İyi bir çocuk olmuştum halbuki bu ara niye böyle oldu ki?

Oww yea 22 aday geldi beyin oldu sünger makine mühendisleri ve hostesler hep bu kadar garip mi olmuştur?


27 Nisan 2013 Cumartesi

Aday bana emmi dedi



Aday bana emmi dedi

Masa önemli ama bugün 12 kişilik yemek masasında mülakat yaptım mesela ayaklarımı uzattığım halde adaya değmedi, mülakat formu yoktu boş bir a4 e ezbere soru sordum, neyse geçti gitti..

Aday bana emmi dedi



Aday bana emmi dedi



Aday bana emmi dedi



Aday bana emmi dedi



Aday bana emmi dedi

Serin başlayan bir istanbul sabahından merhaba.

Pazartesileri seven bünyem bugün pazartesiden hiç hoşlanmıyor.

Haftasonu sürtüp yapılacak hiçbir işimi tamamlayamamış olmanın verdiği hüzün ile merhaba yeni hafta merhaba.

Bugün başka bir ilginçlik olmaz ise aday bana Şubat'ta şöyle demişti;

Aday bana emmi dedi



25 Nisan 2013 Perşembe

Aday bugün bana ne dedi?

Küçük başarılar parmak hesabı elektrik gidince, yanlış hesap Bağdat'tan döner hacı, %140 turnover mı olur lan!!! Küçülüyoruz resmen ahahah

Ayrıca aday bugün bana ne dedi bölümü ile günlük yayın yapmayı planlıyorum, bakıyoruz 2. Fotoğrafa



Fark yarat

Klişenin dibindeyim, yine bir röportaj yazma dönemi, sanıyor musun ki gördüğün direktörler, gmyler röportajları kendileri yazıyor? Dergilerde ki soruları kendileri cevaplıyor.

Coco'nun kalemi iyidir dediler işi bana kitlediler, bana yalan söylediler bna yalan söylediler kaderden bahsetmediler.

Nefret ederdim kompozisyon yazmaktan, dağınıklık kafam, sürekli başka şeyler düşünür serbest çağrışımda quantum leap yapardım. Zaten 5 yaşında başladım okula, hayat benim için çok
zordu:( bilmiyorsun dövdüler beni çok gözlüklüydüm, burnumdan sümükler aktı böyle.

Metafor bütün sanatların can damarıdır...


Giriş gelişme sonuç(sıçış olabilir bağlayamazsam eğer)

Domates biber alayına gider, alayına isyan ölümüne Trabzon gücü diye bitirsem olur mu?

Fark yaratmak, kadın işgücünün önemi, turnoversal salınımlar üzerinde çalışıyorum, peki bu yazı sonrasında ödülüm ne olacak? Bir çikolata bile almıyorlar bana, fotoğraf benim değil yazı benim? Bu çelişki nasıl olacak?

Çocuk işçiler sömürülmesin, esnek çalışmaya hayır!!!



Kafa yapan ilanlar

Arabada 5 evde 15

24 Nisan 2013 Çarşamba

Hediye alma-verme prosedürü


Hediye prosedürü diye bir şey var hacı, öyle her hediyeyi kabul edemiyorsun etsen bile sonra çekilişe katılması için bağışlıyorsun, gidiyor güzelim laptop ve tablet ya da montblanc ağlıyorsun, için için.
Jestler güzeldir, benim işim insanları bir yerden alıp başka bir yere getirmek ve o arada bu macerada ona eşlik etmek bir nevi mihmandar.
Yıllardır türlü hediyeler gelir çiçeklerle başladı bu, kokulu çiçekler, kurutulmuş çiçekler, sonra kuru kayısı, ardından 1 kasa elma, sonra 1 çuval patates, ajandalar( en sevdiğim bu yalnız bayılıyorum ajandalara), kahve fincanı sağolsunlar, kedi yollayan oldu plastik merak etmeyin, konser bileti jesti var meyve sepeti, ve bükmek için çikolata.

Yılbaşı sepetleri de güzel olur, çanta falan alırlar, uzun süredir hediye gelmedi eski şirket ne kadar kötüyse sen düşün artık sadece Bursa'dan çikolata kaplı kestane, İzmir'den dibek kahvesi.

Ağaç göndermişti bir adayım beklemekten ağaç oldum demeye mi çalışmış geyikleri dönmüştü, bilirsiniz benim ekipten birine gelen çiçeği kıskanıp Ankara'daki arkadaşını arayan ve kendine zorla çiçek gönderten denyo ir yöneticim vardı.

Yemek olunca kemirgenler tayfası toplanıyor, çiçek olunca yenilebilir çiçek gelmedi bugüne kadar dolayısıyla "hımmmm, hııııııııı, oooooo" çıkışı dışında bir şey duymadım.

Biz hobbitler hediyeyi çok severiz, adaylarımızın mutlu birer çalışan olarak yeni şirketlerinde devam etmeleri ve bir gülümseme en büyük hediyedir( klişede tavan öğretmenler günü ve anneler gününde hiç gerek yoktu klişesi kadar sıradan),

Hediye candır oğlum!! Kimi yiyorsunuz?

Harikulade işyeri isimleri



Rafael Nadal ile mülakata başlıyorum

Mülakat kronikleri

Long weekend sonrasında bu sabah zorlayarak da işe geldim, oldukça güneşli bir gün.
Bahar artık sıcak yüzünü gösteriyor İstanbul'da, birkaç hafta içerisinde ağaçlarda pamukçuklar oluşacak ve sonrasında uçuş uçuş her yer.
Tatil dönüşü mülakat listeme bakıyorum 25 kişi var bugün gelecek, satış pozisyonları, nedir efendim sahada çalışacak, havanın sıcak olması ya da soğuk olması fark yaratmayacak hayatında, dışadönük, iletişim becerileri üst düzeyde, hayır cevabını evete giden yolda bir basamak olarak görecek, aktif, dinamik, akıcı ifadeler kullanan, deneyimli şse anasının gözü adaylar ile görüşeceğim.

Hanımlar overlok makinesi ayağınıza geldi

Öyle olmuyor işte, ilana yeterli sayıda başvuru olmaması halinde aday veritabanı ya da yeni kaynak yaratma çabaları ile oran buradan bulunan cv'ler.. En güzeli adaylardan öğrendiğimiz kapanan, küçülmen şirketler, bu noktada anahtar kelime ile aratıp şirkette kim cvsini güncellemişse ağzını burnunu kırıyoruz:p rakibin
Sabah ilk adayım geldi, nasıl cici, nasıl önyargısızım, gündeme bir bakış attım, erken gelmiş o zaman beklemesin dedim, zira cuma günü felaketini yeniden yaşamak istemem.
Ön lisans pazarlama bölümü mezunu, ilana kendi başvuru yapmış, iyi güzel gidiyor, enerjik, ifade akıcı, haydi kariyer hedeflerini sormaya..

İka istiyorum ben diyor, ik? Ya şekerim her şey ne güzeldi, bak almış gidiyorduk, nereden çıktı ik? Ben ikayı çok istiyorum hayalim bu diyor, satışta çok zaman kaybetmek istemiyorum, zaten tüm başvurularım ika pozisyonları için diyor, yavrum, evladım, çocuğum ilanda eşek kadar satış yazmıyor mu? 23 Nisan' dündü, o zaman olsa gel otur lakin ik dediğin iki ucu keskin bir bıçak, işe alıma gelince adayın kullandığı bir kelime nedeniyle depresyon tedavisi gördüğünü anlamak gerek, zira ondan sonraki adayım Magic mushroom tarlasına dalmış çılgın bir kız çocuğu idi, ondan sonraki aşırı terleme sorunu olan beklentileri karşılanmamış sırtından vurulmuş, hayalleri yıkılmış bir outsourcetu, ne bekliyordu acaba? Cennetin altın anahtarının verileceğini mi?
Keşke mülakatlar kayıt altına alınıp ders şeklinde sunulabilse, kötü oyunculuktan bahsetmiyorum, heineken mülakatına bakın, adayların yüz ifadelerine:)
Saat 14:00 ve şu ana kadar 7 aday gördüm, 1 olumlu var. Hepsi kötü değildi bugün adayımız tenisçi, ceketi çıkardı aman tanrım, ceketin altın rafael nadal varmış, adayın yüzü değişti, takım elbiseliyken seyfettin idi ceketi çıkardı nadal, ulalaaaaaaa. Çalıştığı bankada prosedürler değişiklikler sonucu terfi sürecinde bir değişikliği olmuş, terfi yerine Eflak-Boğdan'ı önermişler, bu da leş çalıştığın yerden başka bir şehire git oraya alış, sürün orada sosyal hayat yoksa fotosenteze bağla ve sonra komşun sana gözleme getirsin, evet evet gideceği nokta bu ne yazık ki gerçi kiranı ve yol masrafını(araba falan veriyorlar şükür) karşıladıklarından para biriktirme ya da gittiğin olağanüstü hal bölgesinin kralı olma şansında yok değil. Nadal anlatıyor ben dinliyorum, ohhh baba emniyetçi anne anaokulu örtmeni, kollar gömleği yırtacak birazdan, süreci de anlatıp kapanışa hazırlanıyorum diyorum ki sevgili fernando yok yok o başka bir hikayenin konusu, rafael bey diyorum İspanyollar gibi peltek konuşabilmek gibi über yeteneklerim vardır benim. Vaktiniz var mı diyorum, insan isterse her şey için zaman yaratabiliyor diyor dinlese sevgili Rafo süreci uzatmak istemiyorum hemen test sürecini tamamlayıp yönetici ile tanıştırayım, bi drink alalım, sen tenis oyna ben izleyeyim demek istiyorum, ohoooooooo. Yanlış anladığını anladığında sahte sahte gülüyoruz, sahtekarca mı deseydim. Sonra rafael bana çiçek yolluyor:p yek yea daha bugün görüştük işe bir girsin sonra yollar.
Yönetici mülakatı olumlu geçiyor, teklif zamanı:) ücret çalıştırılacak, ikacı jargonu canım ücret çalıştırılır, outsource çalıştırılır. Yalnız küçük bir problemimiz var, ihbar süresi kullanmak zorunda kalabilir. O nedenle uzun süre göremeyeceğim kendisini.
Son 32 dakikadır aday yok, pink Floyd dinleyip bu sıcakta neden klimanın çalışmadığını anlamaya çalışıyorum.

Cuma'ya ve dolayısıyla haftasonu tatiline 2 gün var ve 1 adayım var olumlu geriye kaldı 183, bu açıklar dolar mı? Turnover düşer mi? Coco öcün alır mı?


Ben bi keresinde attan düştüm anlatım mı onu ya?

Bu yazının fon müziğide nina simone/ i put a spell on you, evet kulaklarınız bayram etsin.

23 Nisan 2013 Salı

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı

Sevgili günlük anlamadım ne olduğunu önce, servise bindim, çocuğun biri öksürüyor görmüyorum ama anlam veremiyorumda.
Geldiğimizde binaya güvenlikten geçerken ellerinde çocukları ile çalışanlar geliyor, güvenlik dehşet içeren bakışlarımı görünce bugün 23 Nisan diyor, önceden kutlanıyormuş malum benim mailim falan yoktu o dönemler ne bileyim ben. çocuk şenliğinin ortasına düştüm iyi mi, daha bir gün önce eski ekibimden doğum yapan bir arkadaşıma gitmiş yeterince çocuk-bebek-bok-kusmuk muhabbetine doymuşken yavaşça invisible mode on halinde odama geçtim.
Önce normaldi sadece Barış Manço şarkıları çalıyordu, sonra ali desidero'ya geçiş, ilerleyen dakikalarda palyaçolar, 1.90'lık tavşan adamlar çıktı ortaya, follow the white rabbit moduna geçtim, welcome alice:))
kapıyı kapattım çocuk sesleri geliyordu bağırtılar "babaaaaaaaa, annneeeeee" müzik yayını klasik müzikten barış manço'ya döndü, arkadaşım eşek, bugün Bayram sonrasında "ayı" çalmaya başladı, tüm gün mü böyle olacak acaba diye düşündüm, yeterince çocuk muhabbeti yaptığımız yetmiyormuş gibi bu seste nasıl görüşme yapacağım lan ben. Çocuklar çiçektir, oku bakayım ayı, yalnız kızlar!!!
"bana ne yaaaaaaaaaaaaaaaaaaa, onu bana ver, wraaaağğğğğğğğğ'lara" döndü, servisler geldikçe mutlu ebeveynler ve çocukları görüyorum. negzel sümükleri akan çocuklar, daha tatlı olanı varsa salyası akanlardır, kurumsal iletişim kafada ışıklı yanan kulaklarla geziyorlar, o habis yöneticiler olmuş sevgi kelebeği, aralarında habisliğinden bir şey kaybetmeyen çocuğuna bağıranlar yok değil, turnikeden kaçıp giriş kapısına doğru koşan peşinden koşan Arda'nın annesi mesela. "Arda çabbuk!! Buraya gel, kime diyorum!!!!" Diye cıyaklarken lobide bekleyen adaylarım evet 1 tane değil çünkü über bir sistemle 10 dakikada bir aday davet edilmiş, bu noktada mülakatım geliyor aklıma söylenene göre bu şirkette davet edilip katılan aday oranı %70 32 kişi davet edilmiş buyur çarp. Adaylar soran gözlerle bakıp kınarken bir yandanda kaynaşıyorlar.
Ve benim maratonum başlıyor, günün sonunda 18 adayımla görüşürken 2 tane de sürpriz adayla görüştüm danışmanlık firması yanlış lokasyona göndermiş 2 adayı topla bakıyım evet.
Beyin sünger olmuş süblimleşmiş sesim kısılmış, öksürükten nefesim kesilmişti ve bu harika günün sonunda 1 aday tüm süreci tamamlamıştı bakalım oda teklifi kabul edecek mi?

Her gelen adaya, ya bugün bizim çocuk festivalimiz var o yüzden yoksa palyaço çalıştırmıyoruz, evet burası sirk;) demek durumunda kaldım.

Aslına bakarsan çalışan bağlılığı, işveren markası olma adına iyi bir adım ama işe alımın en yoğun olduğu güne denk gelmek zorunda mıydı? Zorunda mıyım??? O değil de adayın biri çocuğu ile gelmiş görüşmeye, owww yeaaaaa:)

23 Nisan çocukken daha eğlenceli idi tabi yağmur yapmayan günlerde rengarenk çocuklara ait bir gün olarak kalmış aklımda, sonra geçiş evresi başladı 23 Nisan çocuk bayramı iken biz 19 mayıslara önem vermeye başladık, duruşumuz o yöndeydi, 30 Ağustos yaz tatiline denk geldiğinden genelde yazlıkta olurdum, yıllar sonra çalışma hayatında izin günü demek oldu, ta ki etrafta tepişen çocukları görene kadar. Barış manço şarkıları çalmaya başlayınca gözlerim yaşardı, böyle de bir etkisi var, ah barış abi aşk olsun.

Long weekend candır derken tüm çocukların ulusal egemenlik( evet benim için hala öyle) ve çocuk bayramını kutlarım.

Haydi şimdi herkes çiçek olsun bakiim. Zigotken böyleydin, büyüdün hala böylesin












20 Nisan 2013 Cumartesi

Çağrı Merkezi

Dinle gerizekalı çağrı merkezleri size yardımcı olmayı isteyen, iletişimi seven, işe ihtiyacı olan, dinleme beceri yüksek kişilerin çalıştığı işyerleridir.
Bu kişiler firmanın kendisi değildir, hatta firmanın içinde bile olmayabilirler, hatalı üreten onlar değil, yazılımı yapan onlar değildir, papağan gibi standart cümleleri sıralayıp, senin küfürlerini kişisel almamaya çalışır, sen telefonundan bazı siteleri açamıyorsan sorunun nedeni o değil o ülkenin bir ucundan sana yardımcı olmaya çalışır, gülümseyen bir ses tonu ile konuşur, arada mute tuşuna basar, günde 200 defa adını söyler, hatta o çağrı karşılamaktan kahve molasını kullanamaz.

Bazıları outbound'dır, satış hedefi vardır. Tabii ki de bu onun seçimi ama bu senin aptal kaptislerini çekmek zorunda olduğunu göstermiyor.

İnsanlığından bir şeyler kaybetmenin acıklı olduğunu düşünüyorum, tolerans önemli, herkes bilgili, herkesin egosu tavan, 4 milyar yıllık bir devinimin ürünüsün ve hala evrimini tamamlayamamış olman ne kadar acıklı. Tekâmül olayından bahsetmiyorum. Kişisel gelişim vırt zırt diye hikayeden yaşamana laf ediyorum, aldığın eğitimleri arkadaşların arasında artistik bir biçimde kullanıp, verimlilik, farkındalık, algı yönetimi diye gezinirken, dünyanın geri kalanına çemkirmek niye.

Kaliteyi bende çok severim o ayrı, hakkını sonuna kadar ara.

Bu yazıyı İsmail abi montesini görünce yazdım birden, empatiden öleceğim bir dönem olmuştu çm'de, adaylara üzülüyordum, çalışanlara üzülüyordum,kendime üzülüyordum halim acıklıydı, tanrım ben buraya nasıl geldim diye, o ara sanırım kendime sorun çözücü etiketi yapıştırmıştım.

Neyse hacı böyleyken böyle.

Kalplere Vur Bir Zımba


Zımbanın olmadığı yerde çalışmayacaksın


Vakti zamanında ekipçe onsite olarak çalıştığımız bir yer vardı, yeni taşınmıştık, bizim için mülakat odaları hazırlanmıştı, masalar monte edilmişti.
Telefon bağlanmıştı, ilk günümüzde inşaat biriminden Tanju Bey alakadar olmuş, bize yardımcı olmaya çalışmıştı, girişimiz vip kapısındaydı ve güvenlikte oldukça nazikti.
Sonra ajandalarımızla girdik, o gün sadece kırmızı ajandalarımız vardı, masalarımızı beğendik o zamanlar panik atak eğitim kökenli bir yöneticim vardı, coco aşağı coco yukarı, ne yesek coco, coco tchibo'dan kahve alma görevini sana veriyorum, ayyyyy kaç kişi alacağız acaba diye bildiğin kafada atlar geziniyor. 3 hafta sonra kendimi öldürmek istiyordum, kübiklerimizin birbirine dönük olan yüzlerinde oturuyorduk her şeyi bana soruyordu, owww yoooo aman tanrım.sonra evlendi ve ayrıldı, gerçi onun yerine bir zebani geldi yönetici olarak çok aradık kendisini çoookkk.
Sonra yerleştik işte aday davet edeceğiz ilk gün telefonları anlamaya çözmeye, teknik ekibin monte olaylarına, yeni bölümü merak eden firma çalışanlarının tuhaf bakışlarına alışmaya çalışarak geçti.
Sonra aday davet etmeye başladık, adayı davet ediyoruz ama boktan bir sokak ismimiz var anlatana kadar canımız çıkıyor, kodluyoruz falan,  yol tarifi, hangi araçlar geçer, o zamanlar Google earth yandex hak getire, adaya adresi mail atmak wuhuuuuu ne ütopik şeyler. Cvleri yazdırdık, zımba yok. Zımba mı? Bir insan hayatında zımbanın ne anlamı olabilir değil mi? Ataç yok, sonra onu fark ettik bir işe alım merkezindeyiz ve ödünç kalemlerden sonra deli gibi zımba aramaya başladık. Tanju'nun yardımları saymakla bitmez, satınalmaya haber verildi 3. Günün şafağında zımbalarımız geldi ama biz cvlerin kulaklarını katladık, kaybeden olur diye de 2. Sayfaya x-man'in cvsinin 2. Sayfası 3. Sayfası falan yazıyor o kadar ilkellik. Kurumsal bünyede olunca yetki olmadan sıçamıyorsun bile ya insan bir zımba için 3 gün bekler mi yuh! Postitler 2 hafta sonra geldi sen düşün.
Daha sonra da hep yeni taşınılmış ofislerde çalıştığımdan bir zımbam olması benim için önemliydi çünkü diğer insan yavrularından bir iyilik istemek benim için çok zor olyor, bunun için çocukluğa inmek ya da yoksunluk sendromunu bir araştırmak gerekebilir.

Bir sonraki çalıştığım şirket Altunizade'deydi ve taşındı ben görüşmeleri Altunizade de yaptım sonra işe başladığımda o haftasonu taşınmışlar, ilk iş günümde bildiğin koli boşalttım, sonraki işyerimde plazaya yeni taşınmışlardı, eşya falan vardı da bana masa yoktu, pc yoktu, telefon yoktu, el elde baş başta oturdum prosedür okudum bütün gün. sonraki işyerimde iki ayrı binada görev yapılıyordu ne masam, ne bilgisayarım, ne kullanıcı adım falan vardı, ik diğer binada görüşmeler diğer binada idi, iki diğer bina bir öbür yapar, bir mülakat odası verdiler orada da zırt pırt elektrik kesiliyor, jenaratör devreye girmiyor karanlıkta adayla oturuyorduk, rahatsızlık dizboyu. ve yine zımbam yoktu, 4. günün sonunda diğer binaya geçip  "hacı ya ataç verin ya zımba, bu iş böyle olmaz" dedim bana zımbalamayan bir zımba verdiler. 5. gün sinirlerim buraya kadar gelmişti, bura işte anla, bana ya çalışan bir zımba verin ya da ben sizi zımbalayacağım, beni kötü kalpli olmak zorunda bırakmayın dedim, tersim çok pis hacı mesajını verdim alttan, sağolsunlar bu sefer verdiler çalışan bir zımba ama zımba teli için yine satınalma biriminden yenilerin gelmesi beklendi. olayı büyüttüğümü mü düşünüyorsun, zımbalanmamış cv, test sonucu, simülasyon uygulamasının başına neler açacağını bilemezsin, kaybederler, cvyi kaybederler, sınav sonucunu kaybederler, opq sonucunu kaybeder ki bu gizli bilgidir/ test kitapçığını kaybederler hard olanı softu her türlü bulursun da ,o nedenle kınama, ben işimi çok düzgün yaparım, bu tür gerzekliklere tahammülüm yok. eğer beni kınıyorsan umarım benden beter durumlar yaşarsın!!!!!! bilgisayarını, ipadini çalarlan inşalla, telefondaki numaraların kaybolur, raporların uçar, bildiklerini unutursun işalla, amin.

ama sonra tabi tabletle yapılan görüşmelere girdim, kağıt israfını önleyen, yeşil çözümler kapsamında, tabi şimdi o günleri hatırlayınca, nasa teknolojisi gibi oluyor bugün ki uygulamalar. bu noktada Cengiz Çatalkaya ve ekibinin yeşil ofis olayını atlamayalım

allam, uçak kazası verme.

zeki müren'den sizler için geliyore;

http://youtu.be/iBjssi09e0E








18 Nisan 2013 Perşembe

İşyeri plaza amortisman vs.


İşyeri

Çalıştığın yer+servis+araç(sahadaysan falan) işte bunları kapsar.

Atlamış olabilirim, ama ben aslında hep istediğim binalarda çalıştım bunu biliyor muydunuz? Tabiisi de bilmiyorsunuz.
Şöyle ki ; şekilci bir pislik olduğumdan mimariyi çok severim:) yok yea şekilci değilim ben, servislerde geçti ömrüm trafik nedeni ile ne ara yolardan geçtik pek fazla alternatif yol kullandık. Avrupa yakasında çalıştığım bir dönemde sabahın köründe yola çıkardık, köprüye bağlamadan son çıkışta orada saniyelik farklarda trafiğe takılırsınız İstanbul'da, istanbullunun çilesidir.
Bir gün yine tıngır mıngır giderken 3 katlı kendi halinde bir bina gördüm uykumun arasında, hede hödö merkezi diye tabelası vardı, sanırım orada başladı eve yakın işyeri neyse o zaman projem 2. Defa ötelenmiş bir belirsiz dönemdeyiz yine, deli gibi işe alımın yapıldığı bir yer ben jr'ım bu arada belirtelim. Bir gün telefonum çaldı, arayan hede hödö'den epru hanım, firma ortağı torbalak Hanım'ın benimle görüşmek istediğini söyledi. Aaaa, daha neler, gittim görüştüm, reddedemeyeceğim bir teklif yaptılar. Bende zıpladım hemen, ok dedim, ihbar süresi kullandırttılar bana outsource'sun ama 1 yılı geçmiş daha doğrusu 2 ayı geçmiş bilirsiniz teknik kısım ben personel çalışkan ilişkileri kısmından hoşlanmam pek. Neyse kullandım ihbarımı vs, verdim istifa mektubum u bir de veda maili yazdım. 1 hafta tatil yapıp başladım yeni işime, toplantılar, müşteri ziyaretleri bilmem ne derken maillere müdahale başladı, bu tombalak bizim gönderdiğimiz her maili görüyormuş ya;) obarey tüm mailler ona da düşüyormuş, SGK primlerini düşük göstermiş sonra orada bir yanlış anlama olmuş diye geçiştiriyor, neyse benim orada olduğum dönem 2 defa taşındı firma, eve yakın derken saçma sapan bir hal aldı. Ondan sonraki dönemlerde direk danışmanlık ofisinde çalışmamaya dikkat ettim.
Sonra benim evime yakın bir Plaza inşaatı vardı, bayağı bir bekledim, ne zaman ki logoyu yapıştırdılar uuu beybi olur bu iş deyip ilanlarına başvurdum, sevdiğim ya da sektörel bir tercihim olmayan bir şirketti, herşey bir haftada olup bitti, tek adayları bendim sanırım. Teklif yaptılar 1 hafta içerisinde başladım maceralarının çoğu bu Plaza'da geçti, terastan görüyordum şirketi, o projem pek uzun sürdü yine sona erdi.

Cv'im günceldir benim ilanları da takip ederim sonra aslında çalışmak istediğim yine eve yakın bir şirket vardı ilanına başvuru yapmadım ama onlar bana ulaştı aehhhh evet fraternetykardeşliğinden sonra bir dönem orada çalıştım. Ama biliyorsunuz orada yoğun bir foseptik kokusu vardı, kısa bir dönem bulundum nihayetinde görmek istediğim bir binaydı.
Avrupa yakasındakilere gelince onlarda plazaydı ve çalışmak istediğim şirketlerdi, binayı beğenmediğim bir işyerine vardı orada da yine proje için müşterinin plazasında görev aldık(ekiple) ve sorun halledildi.

Gelelim şimdiki zamana,

Bugünlerde bir kara kule beğeniyorum sevgili dostlarım, henüz tamamlanmadı:) ama ilgiyle bekliyorum, allam dualarımı kabul et, sübhaneke dedim, henüz ses yok, rehavete kapılıp dinlendiğim şu günlerde güzel bir haber gelmesini bekliyorum. Manzarası şahane ormana bakıyore, pek uzun, pek iç karartıcı bir kara kule( hayır bir stephen King romanı tarzı değil). Aslında deniz gören bir yerde olabilir fena olmazdı sanki, böyle bir dinginlik huzur stayla. Ama No fabrika.

Peki bu benim beğendiğim binalarda çalışmamın bilimsel bir açıklaması var mı? Tabiisi de yok, secret falan demeyelim, zira yine hayatımda istediğim bir çok şey gerçekleşmiyor. Üniversitedeken hayatım kolaydı, vize-finalde çıkacak soruları bilirdim ve sadece o konulara göz atardım böyle parapsikolojik hallerim mi var acaba?

Eksik bir şey mi var hayatımda :)

Çalıştığınız yerlerin fotoğrafını göndersenize:p belki ilham alırım.



16 Nisan 2013 Salı

projeyi tiyatrocu selamı vererek bitirmek

İstifa şarkıları

Bu sefer kendim için

2 yıllık projemin sonuna geldik, benim accountum olan(brech breh) departmana alım yapılmayacağı için artık varlık nedenim ortadan kalktı.
3 ay daha uzatalım projeyi şimdi bir 5 ay daha yol sonunu bekleyelim hayde birde nisanı görelim derken veda vakti geldi çattı.
Bu güzel haberi yöneticim paylaştı ama bu sefer sana harika bir haberim var dedi ekibin içinde. Herkes yine uzayacağını düşünürken ben artık bu sefer bitiyor dedim, nihayet.
Sonra sende zaten sıkılmıştı, önünü görmen gerekiyor, sana her türlü desteğe açığız, senin için bakarak oluruz, sana çok malzeme verdik, desteğin için sağol, emeğine sağlık (oh shit klişenin dibine vurduk) dedi masabaşı toplantımızda. Ekip arkada cavcaklı bakıyor, sen mi söylemek istersin, istersen ben söyleyeyim, yarın söylerim yok bugün öğleden sonra söyleyeyim diye sıraladı, takip edebiliyorsunuz değil mi;)
Sözleşmem 5 defa uzatıldığı için süreli sözleşmeden belirsize döndüğü için hem iş sona erecek hem de tazminat hakkı kazanmıştım. Bu noktada teknik bilgi vereyim 3 defa uzatılırsa sözleşme güzel bir tazminat alabiliyorsun her şey çok güzel.
Ekip şaşırdı gerçi Ece benim gibi düşünüyordu, o arada çalışkan ilişkileri hesaplamalara başladı 3-4 gün uğraştılar, onay sürecine girdi CEO onayı ıvır zıvır derken bende işlerimi toparlamaya giriştim, bu arada foseptik kokulu binadan kurtulup Plaza'ya geri dönmüştüm. Arıza bölge müdürleri kendi çaplarında saçmalamaya giderken sanırım en keyifli an " hacı ben gidiyorum yeaa" dediğim an oldu, tosun paşa teatraldir owww yoooo nasıl olur diyordu, güvendiği son kalede ayrılacaktı gm'den.
Antalya'yı son kez ziyarete gittim, kendi pozisyonum için de değil üstelik görüyorsun outsource olunca diğerlerinin pozisyonları da kitlenin sana nasıl olsa gidiyor son bir kez daha gönderelim diye, keltoş'u gördüm hoş geldiniz yolculuk nasıldı falan(keltoş hani beni almaya araç göndermesi zoruna giden bölge müdürü, bürokrat kılıklı) gittim oturdum ofisine davet edince. Bacak back üzerine attı, coco hanım 3 adayımız var size haber verecektik, telefon mülakatı yapılabilir mi?(maliyet manyağı olduğundan tekrar uçak bileti için ödeme yapılmasını istemiyor, THY ile uçtuğumu duyunca gözleri pörtlemişti, pegasus ile uçuyormuş kendisi ikarus ile uçsa da eğlensek biraz, uçak saatini değiştirmeye çalışmıştı 6 dan sonra aday göreyim diye bu da böyle saçma bir anımdı) o gün göremeyecektim zira vaktim yoktu. Anlattı anlattı anlattı kafam şişti, o anlatırken ben parmaklarıma kule yapıyordum, sonra dostum anlatıyordun güzel oluyor da benim proje haftaya bitiyor dedim. O anı görmeliydiniz sayın hacılar. O minicik an mikro ifadeler kafasını ellerinin arasına aldı, yediği herzeleri hatırladı, arkamdan konuştuğu maili yanlışlıkla bana attığı günü :)))) ahahahahaha gerzomat neyse derin bir nefes aldı, bugüne kadar yapmış olduğumuz yani desteğiniz için teşekkürler, hakkınızı helal edin, yanlış anlamalar içinde ( burada duruyor ve gerisi yok bu onun özür dileme şekli)
Tosun paşa SGK girişi yapılmamış adayı işe başlattığında benimde onun bölgesinde görüşmelerim vardı gm'ye bildirmem gerek dediğinde bildiğin beni odaya tıkmıştı, çıkartmamıştı ard arda aday görmüştük ve çemkirmişti sizin işiniz aday görmek diye. Ya ben ne saçma bir yerde çalıştım:) şimdi ağlayacak durumdaydı yaptığı domuzluklar için özür diliyordu( bu ifadeyi kullandı) oo karma sen ne harikasın.
Diğerleri ile major bir olay yaşamadım tavuskuşu hariç , tavuskuşu tam bir çıkarcı orço olduğundan ona son gün söyledim.
Veda maili geldi çattı, iş ortaklığımızın sona erdiğini fast muvin sektöründe devam edeceğimi ilettim ha evet bağlı olduğum danışmanlık şirketi hızlı tüketim falan sektöründe hayvani bir şirket ayarladı bakalım.
Asistanlar cici insanlar aradılar, Adana bölge müdürü ( hayır aç mısın diye soran değil, hacivat olan dostane bir veda konuşması yaptı)

Ekibe gelince türlü etkinlikler düzenledik, her gün başka bir yerde yemek yedik, ofise pastalar söyledik, hediyeler ve son gün. Kapanış konuşması yapmam için ısrar ettiler, bir klasik olan bardağa bıçak ile vurma hareketi yapıp ayağa kalktım. RESTAURANTtaki herkes bize bakıyordu. Güzel bir an direktör, müdürler, ekibin geri kalanı, deneyim-yolculuk-macera ile başladım, 2 ay için başlayan bu proje 2 yıl sürdü, sizin gibi değerli ekip arkadaşları ile çalışmak ... İlham veriyorsunuz... Ödül aldığınızı sünnetinizi de görürüz inşallah sübhaneke dedim. Sağlam bir alkış koptu. Muhteşem tebrik etti konuşurken hiç takılmadan diye, ne takılacağım, böyle bir sirkten ayrılınca herkes harika konuşma yapar:)
Direktörümüz teşekkür etti ayrıca. Sonra konuşma yaparken ki fotoğrafım şarap klübü başkanı coco fotoşopu ile tüm ekibe mail olarak gönderildi.
Bu arada bazı arkadaşları neler olduğunu anlayamamış, bu kadar eklenerek işten mi ayrılır insan diye telefo ettiler. Gerçekten bankadan eğlenip işten ayrılan var mı? Ne çektin be coco? Ama değdi galiba, an itibari ile roma tanrısı gibi yan yatıp üzüm yiyorum, Mango yiyorum, çilek yiyorum, tatil candır.
Bir ajandam var hepsi bir şeyler yazdı, lisedeki hatıra defteri gibi:)
Sonra ne oldu, evim ve eski işyerime çok yakın olduğundan yemeklerde ekiple buluştum, dedikoduları paylaştılar..

Bu projeyi sonlardırırken kendi istifa şarkımı düşünüyorum ne olur diye "hey jude" olabilir evet evet olabilir o olmazsa hair müzikalinden "let the sunshine" olur. Flo rida "Good feeling" de gayet uygun:)

Ay bayılazaaaam

15 Nisan 2013 Pazartesi

Aday bana emmi dedi

Biraz ara verelim işe güce,

Yoğun bir haftaya başladım, kapanışa hazırlanıyorum,

Alt başlık projeyi tiyatrocu selamı vererek bitirmek.


Ben sana komando olamazsın demedim/ crossfit



Isınmaya ip atlama ile başlıyorsun,
sonra mekikler,
Squatlar,

pushuplar ardı ardına geliyor,
Havlu düşmüyor elinden,
Wrahhhhhh wraheyyy bröhhhhhh owwww yeaaaaa gibi sesler, ağırlıkları fırlatarak atmalar,
kalbin yerinden çıkacakmış gibi iken nefes almakta zorlanıyorsun,
Deadliftler içimde birşeylerin öldüğü kesin,
squatlar sonrasında yere yığılma gereksiz bir mutluluk hali arada oksijensizlikten mide bulantısı, nabız birden yükseliyor sonra yavaş yavaş dünyaya geri dönüyorsun,
adaptasyon haftalar halinde gidiyor,
ertesi gün et kesiği denen hadiseyi yaşıyorsun, ağrı kesici falan hikaye, çıkışta gayet alyanak haller, 6 ay sonra kesin orduya girebilirim diyorsun halat tırmanmalar falan var.

böyle insanlıktan çıkıyorsun anlayacağın, ama klasik fitnesstan farklı olması, öyle salonda aynadır, koşu bandıdır olmaması güzel, kendine bakıp harcayacak vaktin yok, eğitmenler tepende dolayısıyla acı yok rocky deyip kendini motive ediyorsun.
kısaca "vücudum enstrümanım"diyebilirsin bu disiplinde. ha birde ağrıdan zorlanmadan dolayı güzel küfür ediyorsun, bağırıyorsun. yeni başladığımda kendimi patates gibi hissediyordum hacılar, böyle iş çıkışı sonrasında kalan enerji kırıntını harca ve sonrasında derin uyu evet uykusuzluğa birebir, bebek gibi uyuyorsun, oh mis.

Adaptasyonu bitirip (4hafta)toplu çalışmaya başladığın ilk gün tüm grup hareketleri bitiriyor, sen tamamlayana kadar bekliyor... Bırakamıyorsun, herkes destek, gruptasın acı yok coco, dont give up haller, dilin dışarıda sıkıyorum kendimi, ciğerlerim patlayacak, geriye sayıyor herkes, acıdan ağlayacağım, 3 hoca 8 üye bekliyor, son 3,2,1nasıl atığımı bilmiyorum yere yığılıyorum, alkış, kıyamet, atp kalmadı beynimde, nefes alırken salaklaşıyorum, örtmen bacakları havaya kaldırmış tebrik ediyorlar, sırtımı dönüp uyumak istiyorum. Mutluyum, yorgunum, değişikim.

İyi hoş gitti sonra dizimde sıvı birikti, ara verdim, zor ama şahane, yurtdışından kardeşler geliyor, herkes roma tanrısı, gözlerim Bayram ediyor oğlum;)))))

12 Nisan 2013 Cuma

Yangın var

1 gerçek yangın
2 pozisyon açıkları olarak yangın
3 yangın tatbikatı

Yangın tatbikatı

Mülakat odamda oturuyorum, dışarıda her zamanki sesler, Cafe'ye gidenler, müzik sesi, kart okutma sesi.
Mülakat saatine 35 dakika var,
Kapının önüne bir Sedye kondu, cafedeki garson içine yattı itfaiye adamcıkları onun fotoğrafını çektiler, gülüşmeler, şakalar.
Ne olduğunu da bilmiyorum kapıyı kapatayım dedim o arada bir duman kapladı her yeri sirenler ötmeye başladı, fak. Daha bronşitim yeni iyileşiyor, bok kokusu varken etrafta birde duman bastı, telefonumu aldım çıkışa yöneldim, güvenlik sırıtıyor.
Ne bakıyon demek istedim ama ben öyle bakıyon falan diyemem, öksürmeye başladım. Azrail etrafımda dolanıyor. Neyse herkes şen şakrak devam ediyor, boş bir alana doğru yönlendiriliyoruz. Her katın numarasının yer aldığı alanlar var. Ben giriş katttayım, ayrıca görev yerim bu bina değil, ben plaza gurusuyum, büyük asansörlerde çıkarken iyi günler iyi çalışmalar gibi güzel dileklerle sona erdiririm yolculuğumu. Ama burası öyle mi? Öküz yuvası, asansör sırası beklerken önüne geçenler, ittirenler, günaydın demeyenler, servis bile bu tuhaf insanlarla dolu. Giriş katta olduğum için zemin, giriş, lobi insanları gibi bir yazı bekliyorum yok, ayrıca tatbikat bana haber verilmedi, neyse 1. Kat insanlarının arasına katılıyorum, önümde neden hafta işe aldığım4 cıvır cıvır adayım var, kaynaşmışlar, espriler komiklikler şakalar.
Bölüm sorumluları sayıları veriyor, masacaktı görevlilere benim bulunduğum sırasının yetkili teyzesi mediha, saymadı falan herhalde bir anda vahiy geldi, gidip bir rakam söyledi. Herkes sırasında beklerken, kafamı sağa doğru çevirdim yangın tatbikatındayız ve geri kalan 8 sıradan dumanlar yükseliyor, ooooo dostum sen yanlış anlamışsın bu sigara molası değil, yanıyoruz lan burada, gerizekalı zaten nefes alamıyorum bir de suratıma doğru üflüyor embesilin biri.

Anons geliyor bir kaç dakika sonra toplama işlemi tamamlanmış. 701 kişi hah bu arada rekor kırmışız geçen yıla göre 3 dakikada toplanılmış ve sigara içilmeye başlanmış.

Geri dönüyoruz, sürü halinde. Koku hala var, duman, havalandırmalar çok şahane çalışmamış yine.

Haftanın sonu baharat gibi.

Cuma, bitse de eve gitsek:)




**Evdeyim canım No traffic No stress;)

*Fotoraf doğananıl'dan araklamasyon

11 Nisan 2013 Perşembe

Linkedin

Profesyonellerin buluşma noktası.

İş dünyasında Network yaptığımız yer, iş görüşmesine giderken yöneticiye ya da ik uzmanına baktığımız bilgi edindiğimiz platform.

Bir süredir karşılaştığımız tırnak içinde ilginç profilleri birbirimizle paylaşıyorduk.
Kandil kutlayanlar, emlak satışı yapmaya çalışanlar, kişisel gelişim eğitimlerini kakalamak isteyen kişisel gelişimciler, reklam maliyetlerini düşürmeye çalışan çakallar vb.

Ama en ilginç olanına bugün rastladım. Full Services olayına girmiş bir abi var, nudist bir çalışma ile katılmış linkedin'e.

Bakalım linkedin bu konuda ne yapacak?

9 Nisan 2013 Salı

Çalışma ortamı/ bok kokusu eşliğinde mülakat saçmalatmaca


BEN YAPMADIM MİKİ YAPTI


Evet bir motivasyon kaynağı, konfor alanı parçası olarak çalışma ortamı önemlidir.


Ses-gürültü/ parfüm kullanma sıklığı ve frekansı, yönetim katında olması ile yönetimin yol geçen hanı kıvamında dolandığı bir kat olabilir mesela.

Bu ara projenin operasyon ayağında olduğumdan farklı bir binada çalışıyorum, yokuş aşağı kalıyor, saçma sapan bir yerde, böyle pencereler yerin altında. Dolayısıyla sıkıntılı yetmezmiş gibi sokakta foseptik kokusu var. Aman tanrım sabah servisten iniyorsun, lağıma düştüğünü sanıyorsun, böyle uykusu falansan uyanmamaya imkan yok. Tavşan gibi açılıyor gözlerin, baykuş gibi açılıyor. Hemen kendine geliyorsun. Güvenlikten geçiyorum, günaydınlarımı söylüyorum, kartı okutuyorum sol koridordan devam edip odama gidiyorum, penceresiz, buzlu camlı, damacananın ve çay setinin olduğu şahane mezarıma giriyorum. Işığı açıyorum, havalandırmayı açıyorum çünkü içerisi bok kokuyor.
Havalandırma sayesinde koku daha da çekilmez bir hal alıyor. Mülakatları beklerken film izliyorum, kitap okuyorum, kapıyı açıyorum ki belki lobiden hava gelir de o iğrenç kokudan kurtulurum. Neyse herhalde o arada beyin ve koku hücrelerimin bazılarını yitirdiğimden normale dönüyor herşey.

Sonra resepsiyondan arıyorlar coco adayınız geldi, kaldırıyorum kıçımı mülakat formu, cv takılıyor sekreter altlığına adayı almaya gidiyorum. Ooooooo oksijen ne güzel şey, biraz daha odada kalsam azot döngüsüne katılacağım.

Adayla dönüyoruz şanslıysam odadaki koku gitmiş oluyor, eğer şanssız isem;

Adayla görüşmenin ortasındayken Lost'taki black smoke gibi koku geliyor ve adayın gözleri kayıyor ve aday ölüyor

Ya da aday kokuya dayanıklı çıkıyor ama yüzünde bir ifade beliriyor, burada profiler olan ben acıklı bir şekilde okuyorum, "wtf man bu kokuda ne? Ben salmadım yoksa bu yetkili abla mı saldı?" Yok lan diyorum bakışlarıma sevgili aday, ben osurmam valla bak yoga yapıyorum veganım ben( burası kocaman yalan ama aday varken de salacak kadar şuursuz değildir ikacılar)

Empati kurmaktan kanser olacağım diye beklerken kokudan gideceğim, aday işin boktanlığını tuvalette iş teklifi alarak anlamayabilir belki benim gibi olacak diye bir kural yok ama bu kokuda nasıl çalışsın yahu.

Yemeğe gidip dönüyorum, bazen kokudan kaçmak için en yakın alışveriş merkezine atıyorum kendimi.

Tanrım, nasıl bir bedduadır bu, son zamanlarda kimseyi üzmedim, Aday böğrüme şemsiye sapladı giderken yine de iyi davrandım, adayın annesi mülakat odasına girdi aday sınavdayken ona bile iyi davrandım. Peki; eli, eli, lema sabachtani???

Kimse bana idari işler bina yönetimi ile konuşmadın mı demesin, konuştum tabisii, noldu? Gözlerim doldu, terkettiler lan beni burada, çürüyerek öleceğim:/






Aday bana emmi dedi



7 Nisan 2013 Pazar

Aklın Yeni Sınırları



Yazar: Daniel H. Pink

Soyadının pink olması ne şahanedir değil mi? Ama pink Floyd olsaydı bak o zaman harikulade olurdu.

Bu kitabı bana Özge Şen önerdi ve iyi ki önerisini dinledim, subliminal sonrasında aklın yeni sınırları bünyeme iyi geldi . Yeni bir şeyler öğrenirken keyif de alınıyor bu kitaptan, ayrıca iki kitabında üst üste gelen Paul Ekman göndermeleri hoşuma gitti.

Kapağında barkodla bütünleşik piyano tuşları görseli var turuncuya yakın bir sarı tonu kullanılmış, arka kapakta tom peters, po bronson ve Seth Godin'in yazıları bulunuyor.

4. Bölüme( TASARIM) geldiğimde hallmark'tan Gordon MacKenzie'nin okullarda yaptığı konuşmalarda çocuklara " aranızda kaç sanatçı var?" Sorusunu sorduğunu okudum, bismillah, merhaba tony buzan :))))) o benim, o benim, i'm the artist one:) anaokulu ve birinci sınıflarda herkes el kaldırırsın 2. Sınıf itibariyle sayı düşmeye başlıyor, tıpkı tony'nin anlattığı gibi( evet tony ne diyeyim tony bey hazretleri mi?) hepimiz Dali ya da Degas olmayabiliriz diyor özetle ama 2013 olmuş biraz yaratıcı ol artık diyor kibarca.
Tek takıldığım konu kitap ile ilgili yunanlılar tarafından İ.Ö. 550 civarında icat edilen yazı dili cümlesi what about sümerler hacı derler adama, yani sola beyinin çalışmasında etkili oldu diyor da sümerce sağdan sola yazılan bir dil miydi? Muazzez İlmiye Çığ'a bir danışmak gerekebilir bu konu ile ilgili.
Bir eleştiri de orijinal sayfadaki görsellere yönlendiriyor dolayısıyla 220. Sayfaya bak dediğinde fotoğraf değil yazı görüyorsun Türkçe basımda.
Farklılaşma üzerine yaratıcılık, tasarım, büyük resmi görme ve empati üzerine konuşuyor yazar ve anlam ile bitiriyor, yeni yönelimin anlamı aramaya dönük oluşu.
Rahatlıkla okunan ve öğreten bir kitap ben şiddetle tavsiye ediyorum.
Teşekkürler Özge Şen:)))))))

Ve evet sol beynin yanında sağ beynimi de kullanan biriyim ve bundan dolayı çok mutluyum.





















4 Nisan 2013 Perşembe

Havada aşk kokusu var/ love is in the air

Bursa yeşil bursa

Evet, bölge müdürlüğü var Bursa'da çalıştığım insanlar satış işinde oldukça rahat, bulunduğu kabın şeklini alır gibi yapar, herkesi müşteri olarak görür, samimi gibi yapar ıvır zıvır.

Derken günlerden bir gün, bölge müdürü konuşuyor, sen olaylara bak seeennnnn, Bursa'dan toplu olarak 8 kişi işten çıkarıldı, performans falan deniyor ama çalışkan ilişkileri ile yapılan bir sohbet esnasındaaçığa çıkıyor ki kazın ayağı hiç öyle değil.
Bizim bu ekip lideri mesela ceyda olsun adı, evli iki çocuk annesi, kocası da bir boya fabrikasının finans sorumlusu, havuzlu sitede oturur, çocuklarına kayınvalide bakar, bu arkadaşta satış satış diye kendini parçalıyor. Artık nasıl parçalamışsa kendini o arada bir gönül ilişkisi oluyor, uuuu beybi.
Genç delikanlı ilde kanı kaynayan ekip lideri ateşli ceyda siz bi güzel öpüşürken falan fotoğraf çekinin yetmezmiş gibi de iş bilgisayarına yükle fotoğrafı. Atılan satış elemanlarından biri burada atılcan diyelim meğer şantaj yapmış ceyda'ya. Atılcan'ın fotoğraflara ulaşma hikayesi ise ayrı mesele. Tabi bursa gezimiz sırasında yolda ben küçük macerayı öğrendim zira 8 kişilik ekstra açığımı anlamaya çalışıyorum, performans falan hikaye.
Ofise ulaştık, hello everyone diye girdik el salladık klasik öpüştük(ıyyyyy) o da nesi, Ceyda eline kocası Caner'in adını dövme yaptırmış, bu ne sevgi ahhhhh. Ceyda'cım diyorum aaa ne kadar güzel olmuş, farklı, çık bışırılı. Geçiştirdi Ceyda, valla dedim cesaret işi Ceyda bir insanın ismini dövme yaptırmak. Ayrılmak var bunun ucunda mazallah ya boynuz falan olsa ya aldatılsan'ın kurumsal şeklini söyledim.(o gıcığın bölgeler toplantısında kaliteli cv istiyoruz diye çemkirmesini unutmadım ben, 30 tane adamın içinde, gerizekalı nohut beyinli, noooldoooo şimdi dövmeler falan kaliteli cvler?)
Çok leş bir durum ya, Ceyda başı sıkışınca gitmiş genel müdür yardımcısına ağlamış, ben bir bok yedim ağalar, kurtarın beni, gmy de ceydacım olur öyle şeyler biz birbirimize benzeriz deyip atılcan'ı atmış.
Burada dikkat edilmesi gereken konu kullanılan cihazlarda kullanıcı adı password durumları varsa kitleyiniz hacılar, özel görüntülerin şirket dışı konuların iş hayatınızda yeri olmamalı, insanlar mail içerikleri nedeniyle işten atılırken bu tür açıklar vermemek gerekir. Mailinizin yedeğini alamazsınız, güvenliği ihlal edemezsiniz, yöneticinizle birlikte olursunuz ama yani şirketin bilmesine gerek yok.
Profesyonel iş yaşamında bilmezden gelme durumu vardır. Şakaklarıma kar mı yağmış durumu her yerde, unutma kimse soru. Dinlemek istemez, garip bir herşey yolunda kafası yaşanır.


Ceyda' ya gelince Aralık'ta işten ayrıldı kendi Ofisi'ni açtı, yanında birkaç minyonunu da götürdü. Caner'le birlikteler hem evde hem işte.

Gün geçmiyor ki bir olay yaşamayalım sayın seyirciler, yooo hayır ceydalar Motordur diyen ben değilim sevgili bölge müdürü.



3 Nisan 2013 Çarşamba

Hedefler

Soru: kısa ve uzun vadedeki hedeflerinizden bahseder misiniz?

Evet iş görüşmesinde abidik gubidik sorular sorarız adaya pozisyona bağlı olarak, böyle sakin sakin yımşak yımşak.

Efsane cevaplar geliyor bazen, epic yani. İşte aşağıdaki de benim cevabım olsun, adaya güçlü yanlarınız nedir dedim bugün güçlüyüm deyip pazularını gösterdi, aaaa canımmmm:)


Plan


Öncelikle öyle her yere gidip her şekilde eğleneceğim böyle parasıyla görgüsüzlük yapacağım bir koca bulacağım,( be a gold digger)
Sonra bışırılı, ayyyyy çok hoş, diyerek insanları övermiş gibi yapıp sonraaaaa arkalarından türlü bizans oyunları çevireceğim,
Sonra evleneceğim tabii, önce Facebook hesabımı kocamla birleştirip herkesin aklını alacağım, Twitter ı kapatacağım hacı kusura bakmayın, foursquare açık olur, klout puanım düşecek tabii ama olsun, herşey kocam için,
Sonra çocuk yapacağım, hemen anne-çocuk temalı yazılar yazacağım, görsellere boğacağım hepinizi,
O dönem çalışırken ne kadar bebek sitesi varsa gireceğim, alışveriş yapacağım,
Çocuk doğacak, fotoğraflarını paylaşacağım ama en önemlisi profil fotom çiçekten bebeke dönecek, sonra yavaşlama beyninizi yiyeceğim , bugün osurdu, bugün cıvık sıçtı, mamamızı yedik, ilk yoğurdumuz, ismini de böyle çok arayacağım herkese ilgileniyormuş gibi fikir soracağım ama fantastico bir isim koyacağım ışılsu cennette uçan böcekli Çiğ tanesinin üzerindeki polen gibi ya da cennette ters dönmüş bir ağaç ya da ay ışığında çölde yürürken saçları savrulan uzun kirpikli kepçe kulaklı kız çocuğu anlamına gelen über bir isim bulacağım, evet.
Biz diline dönecek anlattıklarım 1 yaşını salyaları akarken kalabalık bir parti ile kutlayacağım,
İşe dönüşüm şahane olacak, hormonlarım sayesinde herkesin burnundan getireceğim,
Sabahları onu anlatacağım uyanmamış insanlara,
Evdeki bakıcıdan bahsedeceğim, ay şekerim yani .... Asıllı more than welcome ama yani diye zırvayalacağım,
2 yaşında kreş arayacağım sınıfların adı kelebekler, sürüngenler, kafadanbacaklılar falan olacak ay ben ayılardan fantastico' nun annesi coco diye telefon açacağım,
Bu arada kocamla aram açılacak, çocuk ondan çok daha önemli, terfi alıp direktör olacağım, ayyyyy o hala müdür, kıçım.
E bu gelişmeler olurken sizden de biraz ayrı kalacağım, hedef kitlem değişecek, arkadaş çevrem çocuklu kadınlara dönecek, ünlü doktorlara gideceğim, bekarlara akıl vereceğim, şöyle yapma böyle yap, maceracı ol!!!
Plaza hayatından sızlanacağım ay yani bırakıp gitsem şuralara diyeceğim,
Bu arada iş flörtleri devam edecek şimdi ki aklım olsa evlenmezdim geyiğine gireceğim, sonra Allah belamı verecek ay daraldım, bu ne biçim hikaye.

Hadi öperler


Haiku

en mutlu anımdı...
tazminatımı alıp istifa ettim

Al sana haiku:)

Konuşarak İkna Psikolojisi



Orijinal adı: Talk Your Way to The Top
Yazar: Kevin Hogan

Bu kitaba ik zirve'sinde yenibiriş standında rastladım, hediye olarak veriyordu yenibiriş. Fosforlu yeşil kapağı beni al diye bağırıyordu aslına bakarsanız.
Hayatınızı değiştirecek iletişim sırları üst başlığı ile Kevin hogan'ın istediğiniz kişiye 8 dakikada nasıl evet dedirtiniz? Kitabına gönderme yapılıyor kapağında.

Kişisel gelişim kitabı olduğunu söylemeye gerek yok, içerisindeki bilgiler ne yazık ki güncel değil, 1980ler ve 1990lardan örnekler barındırıyor ve klasik bir anlatım stili var, bir gerizekalıya anlatırmışcasına açıklayıcı, ilk 30 sayfada kitabın nelere yardımcı olacağı sıklıkla tekrarlanıyor.
Kişisel gelişim dünyasına adım atanlar için başlangıç seviyesinde okuyabilir ama iş dünyasının profesyonellerini sıkacaktır.

Arada egzersizler bulunuyor, cevaplamak ilginç olabilir lakin yeni bir şey öğretmiyor.

Girişte Viktor Frankl Man's Search for Meaning'e gönderme yapınca umutlanıyorum biraz ama ne yazık ki bu kitap bana istediğimi veremiyor.

Hah unutmadan basım yılı 2000 sen düşün.

Yine de teşekkürler yenibiriş, kitap candır.

1 Nisan 2013 Pazartesi

Gerçek kesit/ eş zamanlı mülakat deneyimleri

Aday manyak çıktı

Aday personele patara çatara girdi lan!!!! Bizim de elimiz armut toplamıyordu tabiisi biz de girdik personele, uçan tekme attık. Yek yeaaa öyle olmadı.


Şöyle oldu,

Fabrikasyon görüşmelere devam ediyoruz yani aralıksız toplu işe alımdan bahsediyorum. Zaten hastayım geberiyorum, asistanlar arıyor nasılsın, ekipten arıyorlar, samimiyetlerinden hala şüphe edebiliyorum ne kadar fesat oldum böyle antibiyotiklerin etkisi olabilir de...
Şu an çalıştığım şirket çok büyük, i mean huge, personel sayısı 5 haneli, her yerde reklamları var reklamlarımız mı deseydim? Gerek var mı? Yani ben outsourceum benimsememe gerek var mı? Whatever
O kadar boktan reklamları var ki en az Ferhat göçer' li olanlar kadar kötü, sigortalatmak kadar çiğ( ergolaşmak başka desenize siz şuna), şu bal reklamları gibi, evet, samimiyetten uzak.

7 psycopaths
Bazen adaylar gelmiyor sabahları, kimi kandırıyorum gelmiyorlar lan işte, sabah sabah bekliyorum keriz gibi benchmark yapıyorum, anılarımı yazıyorum ya da film izliyorum bazen de veep falan. Geçen gün kitap vardı dolabın üzerinde ekipten biri geldi odama( mülakat odası) ooo kitaplar okunuyor dedi, nasıl bir dışavurum anlayamadım, adaylar rahatsız olacaksa veya yasaksa kaldırayım dedim, kitap okumak kötü mü? Zaten hastayım beaaaaa, sesim çıkmıyor, adaylar halime üzülüyorlar neredeyse empatiden ölecekler, içlerinden bence lan bu kızcağız bu halde çalıştırılıyorsa bu şirket bize ne yapmaz diyollardır hacı amca. Neyse madem öyle film izleyeyim dedim, 7 psycopaths i selin yetimoğlu için daha sonra anlatacağım,
Sabah filmin bir kısmını izledim sonra adaylarım gelmeye başladı. Papağan gibi anlattım şirketi, bazıları bomba yalnız benim arkamda bir pano var 2009'a kadar yapılanlar, başarılar, ödüller yazıyor, benim sempatik adaylarım duvardan o yazıyı okuyor bana, bir an onu durdurup peki "2009dan sonra ne oldu ?"diye sormak geliyor içimden:)))))
Bugün bir tanesine kariyer hedeflerini sordum nişanlanacağım ben dedi, ooooo dedim paşam, bizzz nişanlıyızzzzz deryalar ikimiz de bir boydayız biz delikanlıyıızzzzzzzz, o noktada 1 haftadır konuşmadığım sevgilim geldi, bak millet kariyer planını nişanlanmak üzerine yapıyor sen neyi icat ettin acaba??? Evet hastaydım ve benimle ilgilenmedi, kendimi Türk filmine ve antibiyotiğe verdim intikamım acı olazak.
Bugün ki adaylarım daha az saykoydu ama cuma doktora gitmeden önce süpersonic bir olay yaşadım lannnnn!!!
Listede dipnot düşülmüş çok istekli diye, hayda, referansı değil ama istekli, önce ilana başvurmuş, sonra aramış pozisyon ile ilgileniyorum, sonra kendini davet ettirmiş, sonra sinsice girmiş içeri güvenlikten kartı almış, bekler gibi yapmış, ve abrakadabra...

O yoğunlukta adaylar birikmiş çapraz görüyoruz adayları yöneticilerle, geç gelen adaylardan biri önce ortalıkta dolanmaya başlamış, tuvalet, CAFE derken huooop yok olmuş aday. Resepsiyon bana haber vermeyi atlamış, sonra bir ara akıllarına geldi, Cafe'de bulamıyorlar, lövöböde yok, derken üst kata gittiği bilgisi geliyor, hastayım lan geberiyorum, sırtımda ağrı, ciğerim böğürlerimde, atak geçiriyorum bir yandan neyse çıktık operasyona, hani filmlerde vardır ya böyle kritik bir an, herkes donar.
Sahne
Otomatik kapı açılır, jamiryo ve hassan kapıdan çıkıyor lobide aday personele çotonk diye geçiriyor zaman yavaş akıyor gibi böyle bir salınım söz konusu what is Matrix diyorum.

Aday bunu bildiğin bayağıdır planlamış, önce ilana başvurmuş, sonra aramış pozisyon ile ilgileniyorum, sonra kendini davet ettirmiş, sonra sinsice girmiş içeri güvenlikten kartı almış, bekler gibi yapmış, ve abrakadabra...
Operasyona çıkmış, ziyaretçi kartı ile yukarı çıkması kapıdan girmesi mümkün değil sinsice beklemiş biri kapıdan çıkarken süzülmüş içer sonra nedendir bilinmeyen bir sebepten(eski erkek arkadaş) gıccık olduğu bizim çalışanı bulmuş, jamiryoya sormuş demiş nerede bizim bıdık, kıllanmış jamiryo ama bıdıkı da çağırmış, derler ki göz göze geldikleri an birşey olacağını anlamışlar( ya ne olacağıdı) sen bizim Zehra çilingiroğlu kılıklı aday bıdık'a bir salladı( işte ben o kısımda gördüm sadece) dedim iyi ki demlik çaydanlık falan yok, otomattan alıyorlar bizimkiler çayı ahaha damacanayı indirebilirdi de kafasına, bıdıkı revire alıyorlar, benim panik atak şahane doktor kıza travma geçiriyorsunuz diyor, bana mı öyle geliyor yoksa bu doktor alice in wonderland'deki beyaz sayko tavşana mı benziyor?

Önce çok güldüm sonra hemen polis çağırdım, alo 911 mı?
Zehra'yı çekiyorlar tenhaya, bi'güzel polis çağırıyollar, olaylar olaylar.

P.s. Can güvenliğim yok lan benim, biri silahla gelir, öbürü kocasıyla, geçen birinin babası tutturdu giricem bende diye, amca manyak mısın dedim, oyun parkı mı lan!!!!! Ahahaha çalışanı dövdü aday lan Osmanlı pokesi attı kızın feleği şaştı, yıldızları gördü,
Sonra gerizekalılardan biri adayınıza sahip çıkın dedi, bana bana bihtere yani, o an aklıma geçenlerde kurumsallığınız güvenlikten belli xrayden geçiriyor gelenleri diyen aday geldi, ben sizin hizmet anlayışınızı kınayayım ne diyeyim??
Aday bildiğin kusursuz bir plan kurmuş sadece sonunda kızı dövdükten sonra kimseye görünmeden, buharlaşarak ortamdan ayrılacağını düşünmüştü galiba:)

(Bkz: Yılmaz'ı emesenden silecen)