İzlekler için Sosyal Medya

ınspector clouseau

31 Mayıs 2013 Cuma

Diren gezi parkı / bu sabah istanbul




Gezi parkı

Bu fotoğraf, işimdeyim gücümdeyim diyor.



Demokrasi çok güzel gelsenize!!!!!!


Güzel olan ne varsa yıkıyorlar. Ne estetik, ne güzellik, ne aşk ne sanat. Sen ne yaptın diye sorduklarında göz yumdum diyeceksin. Metroyu kapat, parkı kapat, ver GAZI.

Ağaçlara sarılma isteği falan uyanıyor insanda acaba sıra Dolmabahçe'dekilere gelecek mi? Ya da gülhane parkındaki ceviz ağacına? Ne sen bunun farkındasın ne de polis farkında.

Sabah 5te ezan sonrasında yine biber gazları ile tomalarla, tazyikli sularla, dalarak, bombalayarak, tekme tokat girildi gezi Parkı'na, birinin bacağında patlamış, diyorlar ki biri duvarın altında kaldı, dün jammerlar vardı, bağlantı gitti haber alamadık, redhack devrede.

Uyuduk uyandık, televizyon kanalları bir garip sanki hiçbir şey olmamış gibi, aslında öyle bir yer yok gibi orwelist bir 1984 içerisinde gibi, Twitterdan takip ediyoruz, İbrahim Tatlıses artık şarkı söyleyebiliyormuş ama tiz seslere çıkamamış, cumhurbaşkanı Türkmenistan gezisinde ağaç dikmiş, birlik mesajları falan.

İstiklal caddesi beyaz bir bulut altında, Bünyamin Sürmeli çöl tozlarının yoğunluğunun düştüğünden falan bahsediyor, astımı olanlar dışarı çıkmasın.

An itibari ile Taksim'e giriş yasak, giremiyorsun düşünsene, maymuna bağlamışlar, kimse görmedi duymadı.

"kıyametin kopacağını bilseniz elinizdeki fidanı dikiniz" diyen peygamberin her yer avm dolsun diyen ümmeti çapsız fikirlerle nereye kadar? Doğayı mı sevdin, hayvanı mı sevdin, vatandaşını mı sevdin ki sen herkese herşeye tolere edilebilir kayıp olarak bakıyorsun?

Gün V'yi tekrar izleme günü.



30 Mayıs 2013 Perşembe

The lake house / göl evi

Aeh evet çalışmıyorken gündüz uyuyunca tabi sabah ta 6 da uyanınca sonra kahvaltıya hisar'a gidince sonra alışverişe çıkınca, dönüşte yatağa bırakınca kendini iş yok güç yok.
Öyle zebani gibi kalınca gece gece ne yapacaksın? 

Fantastik boombastic filmler izleyeceksin, her zaman lotr izlemiyorum marvel izlemiyorum, müzikleri şahane olan bir film, mantık hatası var deme hazı benim varoluş nedeni bir mantıksızlık üzerine kurulu zaten.

Orijinali Kore yapımıymış tabii bir Özcan deniz yeniden çekimi değil, şükürler olsun.

Öyle bir göl evi var, Alex var bi tane mimar, malum mimarları hep sevmişimdir, keşke mimarlar bütün evrene yayılsa, tutamıyorum kendimi. 
Sonra doktor bi kız var keyt, böyle insanların hayatını kurtarıyor falan.
Sonra mektup var, ya bak işte sanırım el yazısı olayı beni etkiliyor o nedenle bu filmi seviyor olabilirim ama camdan bir göl evi hadisesi de şahane, köpek olmasa da olur diyorum ama taksim gezi parkı yıkılmasın ayrıca.

Uzaylılar gelsin beni alsın bende bir uzaylıyım aslında diye düşünürken bir yandan valiz hazırlamalıyım, İzmir iyice germeye başladı, hediyeler, tablolar paketlenmeli, şarj aletleri, güneş kremleri falan, zaman da yolculuk ne güzel olurdu değil mi? 

Mektupla iletişim kurmaya çalışan iki insan, mektup, beklemek yani, yani zaman, zaman zaman biliyor musun beklemek nasıl bir şey? Hiç bekledin mi? Beklemek çok değerlidir, yolculuğun bir parçası, kafanda yazıyorsun bir yandan senaryolar, olaylar olaylar.

Neyse gel zaman git zaman mektuplar sıklaşıyor falan bir yerde keyt elinde harita ile şehri turluyor, bak bu sevimli :) sonra bir duvar yazısı çıkıyor karşısına "together" yazan.
İki insanın birbirini tanımadan hayatının bir bölümünü paylaşması, ilişki durumu: ilkokul kompozisyon terk.



Keyt: Ha ha çok komik, ne yaptın? Kahvaltıda palyaço mu yedin? Diyor 



Alex: Harika bu ilk kavgamız, hakkında şarkı yazıp gidip san Francisco' da söyleyebilirsin. Diyor

Evet bu kadar anlatacaklarım, çocuk ölüyor tekrar diriliyor ah o da nesi spoylır/ ölmüyor şaka ama kız ağlıyor, ağlatmayın lan kızları!!

Mutlu sonlara bayılıyorum, bazen de bayılmıyorum, computer melankoli nedir??

Bitirirken aklıma the fall geliyor roy ne diyordu? There is No happy endings with me, evet nedir meali yetmez ama hayır.


29 Mayıs 2013 Çarşamba

İstifa


Bazen churn de işe yaramaz/Fenerbahçe 


Sevmiyorum seni süt oğlan, yok sana tazminat mazminat

28 Mayıs 2013 Salı

Aday bana emmi dedi


Ele güne karşı/ pepe pepe çok üzülüyor



O düğünlerin Kamber'i benim, wedding crush yapmaya gidiyorum.  28.05.2013( ne korkunç bir tarih)

Patatese bağlamış bir haldeyim, tam öğleden sonra uykusunu uyuyordum ki normalde gündüz uymayan bünyem mevsimsel değişmeler ve kafein nedeni ile saçmalıyor, klasik ikacı hastalığı mide rahatsızlığından musdaripim zaten, gece gündüz ilaç alıyorum, bazen unutuyorum hatırlatan da yok, tanrım! Johannes brahms eşliğinde sızmışken eski yöneticilerden biri arıyor adayımla ilgili soru soruyor, ne  adayı diyorum allahıma yan bakar bir halde, ya diyorum Murat koyumda tur at!!! Ben artık sizin için çalışmıyorum/bu noktada yine kendimi kiralık katile bağlamış bir halde yakalıyorum, 8160 kez leon izleyince tabi, bi de olay şu yani uykudan uyanmışım hem de ses yüzünden, yo dostum bu bana yapacağın en kötü şeylerden biri, ses nedeni ile uykudan uyanırsam cidden bir predator oluyorum hele bir de odada parfüm falan sıkıldıysa hollaleyyyyyy!!!! Kafana saat falan fırlatabilirim, ne bulursam terlik, telefon parçalamışlığım var, kulaklarım çok hassas benim, küçük ama işlevselliğin bokunu çıkarmış durumda. Murat diyorum, ben artık sizin için çalışmıyorum diğer kardeşleri ara, bozuluyor, ya sabah yine resepsiyon aradı Coco adayınız var diye, şaka mı lan bu her hafta böyle arayacak mısınız? O kadar mı vazgeçemediniz benden? Aeh evet pek lovable bir insanım o ayrı.

Geçen gün topuğumda oluşan çatlak nedeni ile nütricina kremleri kullanayım dedim, oh kişisel bakım, anlamıyorum hem cinslerimi hani şu duş sonrası saatlerce ayna karşısında vakit geçirme ah birde kuaför de geçen saatler. Neyse sürdüm kremi giydim çorapları, sonra ertesi gün nasıl etkili bir krem ise cort diye bir kaydım hem ayağımı burktum yetmedi sakatladığım dizimden de ses geldi buz kasetleri ile pek içli dışlıyım bugünlerde. Nütricina yüzünden ölen tek Türk olarak tarihte yerimi alacaktım. Yalnız olmanın zorluklarından biri de yemek yerken boğazına bir şey kaçtığında sırtını pışpışlayacak kimsenin olmaması ya da taptaplamak ya da boy boylamak soy soylamak. Amerikan filmi klişelerine gelince havaalanında karşılaşılan yakışıklılar, uçak flörtleri falan hikaye, noluyor hacı diye celallenemiyorum biri uçakta bana asılınca ne olur örneğini çapkın pilot örneğinde paylaşmıştım. Yalan eğitimi alan biriyle nereye gider o yol  hacivatlar. Ve evet iş hayatının stres dolu gününü evinde sonlardırırmak isteyen şehir kadını mesela liz lemon gelsin aklına bu noktada yemek yerken boğazına bir şey takılır mesela diyet yaptığı için salata olsun bu( ha kaktüs yiyorum bugünlerde) öksürmeye başladın hazır bronşiti yeni geçmişken önce kendimi duvardan duvara çarpıyorum işe yaramayınca koltuğa böyle yanlamasına kolçağa doğru göbek tekmesi atıyorum hop takılan salata minderde ayyyy negzel oldu kustum.

Acayip pasta yemeği isteğim vardı dün ama böyle kocaman bir üçgen dilimi ne bileyim bir fondüyü bir milföyü mideye indirebilirim ölüyorum, lakin bu diyet nedeni ile düğün falan bahane bibendum brövesini başkasına vermek istiyorum derdim o, Anılman'den öneri geldi birazcık ye, oldu ben de öyle diyordum neyse yemedim, meğer halam geliyormuş olay oymuş. Neyse haftasonu için yapacak bişi buldum İzmir de sevünç pastanesine gideceğim lalalalalalalalalala, atlas klişe bulsa da tehdit ettim döverim seni dedim, bekleyin izmirin pastları sizi bükeceğim:)

Haberlere bakıyordum taksim gezi parkı için olan biten değinilmeyen konular falan, zil çaldı, kim o dedim, hırsız dedi( oowwww yaviz yaviz)

Hatıra olsun diye düğün davetiyesi getiren eski sevgili de neyin nesidir?

Hırsız diyorumbuna rağmen açıyorsun dedi, allahım bu saçmalık ne zaman bitecek, kulaklarım diyorum, seni duyabiliyor, ses tonun seni ele veriyor( ayrıca aramızda bir hırsız varsa  o da benim vakti zamanında sen kalbini çaldım tebessümü yetiyor). İçeri davet ediyorum.

Napıyosun diye soruyor, ya napıyorum görmüyor musun? Pijamalarını giymişim, gözümde gözlük saçlar papaz gibi( ama bu halimle bile sana nasıl koydum ifadem yüzümde, ben terk ettim oğlum seni, koydum götüne tekmeyi) , uyuyordum diyorum, iş güç diyor çalışmıyorum projem yeni bitti diyorum. Hemen birkaç pozisyon sayıyor biri de kendi şirketinde uhm evet ilanı gördüm diyorum, referans olarak verebilirim cv'nin diyor, tey allam bi sen eksiktin, ah sağol bu çok iyi diyorum ama bunu. Gerçek olmadığını ikimizde biliyoruz. Salona geçiyoruz, kitapları kurcalamaya başlıyor, bi'drink diyorum mesela zıkkımın dibi, i would love 2 diyor, bir acı kahve o zaman zira rakıyı içip geçmişten yeterince bahsedildiğine göre kahve içelim ve gelecekten bahsedelim.


Sen neler yapıyorsun diyor var mı biri yo diyorum takılıyorum, geçen bişeyler yazmışsın diyor ya ben yazıyorum da harbi bu kadar ciddi almaları neden acaba? Bildiğin mahallenin soytarısı kıvamında huni takacaksına kişisel iletilerim var benim, mesela bir Trakya atasözü der ki; dün başka bugün başka abe sokayım böyle aşka (evet arakladım bir yerlerden) adam bunu ciddi almış, bir de saçmalıyor düğünüme niye gelmiyorsun? Dinle gerizekalı gelirdim ama o gün ne yazık ki daha önemli bir düğüne katılmam gerek Allah'ın izmirinde, izmire de ne kadar bayıldığımı bilen bilir. Hea yazdım ama ben hep yazarım öyle şeyler, buna mı takıldın eldivenle sevilmeyecek ismi olan bir kızla evleniyorsun ben de nikahına beni çağır sevgilim şarkısı eşliğinde gelip sana ATA altını mı takayım, yok takarım ama skeycılım dolu, ya o düğünde oynar halay bile çekerim ama üzgünüm. Ay bu arada kızın ne iş yaptığını falan da sormadım farkındaysan kız zaten konunun çok dışında beyond o derece. Tablolara bakıyor duvardaki acaba hediye falan mı etsem? Aslında vakti zamanında istedi ama yok yok boşver gereksiz bir melankoli olmasın. Uygunsuz olur herhalde, o arada destiny's child say my name çalmaya başlıyor, ow yo, kültür şoku yaşıyoruz:) beyonce ring on it çalmadı allahtan woh hoh ho ho ho hoooo diye dans etmeye başlayabilirdim zira ahahahahaha. tanrım beyin hücrelerime iyi davran nolur alzheimer olmayayım. Kahveler bitiyor, davetiyeyi veriyor, çok naziksin diyorum, katılmayacaksın ama diyor, küçükkende bu kadar idiottu, üzgünüm diyorum, eşlik ediyorum kendisine. C yah demeden önce aaa çok şık bir davetiye diye ekliyorum, sanatçı gözü ve yalancı habis mr hyde devrede. Göbek falan atarsın güzel geçer düğünün diye teselli ediyorum, atmam ben diyor ben mi atayım senin göbeciklerini, hadi see you diyorum sevgili müstakbel eşine selamlarımı ilet diyorum.

Aslına bakarsan bir vEda sayılır. 

Sabah koşuları, paten, basketbol, şiirler, doğum günü hediyeleri, doğum günümde babasının ölmesi ve bir sürü görüntü jet hızıyla akıyor,palyaçolu kapımı kapatırken, evet kapımda saray soytarısı gelenleri karşılıyor. 

Aeh evet bizde aile lanetidir, sevglilerimizin başkası ile evlenmesi, eli eline değen kim varsa, bu ne lan dilek ağacı gibiyim:)

Neyse hazırlanmam gereken başka bir organizasyon var hem okul arkadaşlarımı gıcık edeceğim, yılar öncesinin saçmalıklarından bahsedip bir sürü dedikodu yapacağız.

Hah bu yazıyı noktalarken mfö ele güne karşı çalıyor, karma is a bitch.

Always yours,

Coco




Demokrasi çok güzel gelsenize




27 Mayıs 2013 Pazartesi

Cam tavan etkisi


Cam tavan etkisi: işletme giriş 101

Nedir cam tavan, ofiste her yer cam, yönetici odası üst katta, kadın yürürken donu gözüküyor, çarpık mantığa gel.

Cam tavan kadınların yöneticiliğe erkek cinsiyete sahip olan çalışanlara göre daha zor ulaşabiliyor olma durumu.

Hava gibi bir şey göremiyorsun ama bir takım engeller var biliyorsun, bu noktada devreye giren pozitif ayrımcı bir tavır. İngilizce söyleyelim glass ceiling, cümle içinde kullanalım, i have a glass ceiling.

Babamin glass ceilingi var.

Yok öyle bir şey diyen varsa beri gelsin, taş olursun.



26 Mayıs 2013 Pazar

kurumsal koku kimliklendirmesi

scent marketing diye geçiyor, nedir bu?


Bugünlerde emniyet müdürlüğü için kurumsal kokunun "biber gazı" olduğunu söyleyebiliriz,  Taksim'den Beşiktaş'a kokuyu almak mümkün, bu biber gazı bi harika dostum.

bu işte turkcell'in yasemin bazlı kokusu ya da afm'ye girdiğinde gelen mısır patlağı kokusu, esansı ne dersen.

seni daha fazla alışveriş yapman, daha uzun süre o mekanda vakit geçirmen için kullanılan bir şey, şey işte, uygulama diyelim.

vakko da kullanmış bunu mesela.

koku hafızan üzerinden gidiyor olay, bir koku seni yıllar öncesine götürebilir, mutlu bir an'a da götürebilir mesela, yer imgesi karşına çıkabilir, anılarını harekete geçirir, çocukluğuna bile geri dönebilirsin, pek ya marka? üst notada kullanılan portakal çiçeği de olabiliyor bu kavrulmuş leblebi kokusu da..

bunu kullanan firmalar,

bakınız turkcell,
bakınız kıcthenette,
bakınız avea,
bakınız köfteci ramiz,
bakınız burger king,
bakınız shell,
bakınız vakko,
bakınız marriott,
bakınız nike.

öyle glade alıp evin köşesine koymak değil bahsettiğim şey, tüm ördeklere saygılarımı sunuyorum:)





Bana bir halay başı verin beyne giden damarları açayım-Liderlik




Çok canım sıkılıyor, kuş vuralım istersen. 

Küçük parmaklarınız hazırsa halay çekmeye başlayabiliriz.

Liderlik deyince aklıma gelen en önemli noktalardan biri halayın birleştirici etkisi, halay başı yani liderliğin gelebileceği en üst nokta.

Halay başı kim çeker? Bir edalı kız çeker, evet ve 1-2-3-4, sol.


  • Bu noktada lider olarak halay başı büyük bir sorumluluk üstlenmekte, tetikleyici, etkileyici, birleştirici böyle çimento gibi bir görevi var onun, nereye gidecekler kaç adımla hangi tempoda uyum nasıl arada göz teması kuracak sonra coşacak, lilili lolololo falan yapacak. 
  • Kasap Havası'ndan Hava Nagila'ya geçiş sırasında en ufak bir aksama olamamasını sağlayan kişidir lider.
  • Ekibin diğer üyelerine değerli olduklarını hissettirir, bir şeyler başarmanın hazzını herkesle yaşar, paylaşır, üstlenir mojosu ile kitleleri peşinden koşturur.
  • Mesela toplu işten çıkartma yapacaklardır, işe alım yaparken lider liderdir, gereken noktada her türlü desteği sağlar verir bütçeyi, kapıları açar, onaylar çok hızlı gelir, çıkarırken de uçakta nasıl da düşüyorduk, ölmedik toplantıya yetiştik ve bugün önemli bir görevimiz var temalı konuşma yaparak lider, konuyu güzel bağlar "ölmedik ve toplu çıkarım yapacağız".
  • Vizyon sahibidir, ileriyi görür, kişilere takılmaz, sinerji, gestalt bunlar önemli şeyler.
  • Lider osurursa cemaatin ne yapabileceğini hepimiz biliyoruz, ilham verendir.
  • Karizması vardır, zihni mıncıklar.
  • İyi bir dinleyicidir.
  • Senkronizedir. 
  • Analitiktir.
  • Detayları kaçırmaz, ufak bir virgül hatasını kabul etmez.
  • Tatlı serttir, arada keskin bakış atar, durdurur, yerinde saydırır, tekrar başlar, tey 1 tey 2 tey 3.
  • Sesini yükseltmez, haza bir salon hanımefendisi ve/veya beyefendisidir. Masaya oturduğunda hangi çatal hangi balık için bilir, hızlı yemez şakalar yapar iyi dinler ya da iyi dinliyor taklidi yapar.
  • Biliyorsunuz benim dedelerim hep lidermiş, when i was a little lider çocukları örgütleyip türlü görevler başarmıştım, bazıları lider doğabilir, evet.
  • İyi bir lider öğreticidir, öğrenir, paylaşır...Bu noktada Akın Öngör'ün benden sonra devam kitabını okumanızı tavsiye ederim.
  • Ardımızda imzamızı, kişisel markamızı, Carbon ayak izlerimizi bırakıyoruz, hepimiz lideriz diye bir durum yok uçmayalım please. 





Yaptığımız işe odaklanıp fark yaratan işler çıkarıyoruz ortaya, her birimiz nev'i şahsına münhasır tipleriz, gelişim alanlarımız güçlü olan yanlarımız var, kendi küçük dikdörtgenlerimizde sıkışıp kalmak yerine bir halaybaşı liderliğinde ormanda kaybolmayı öneriyorum. 

Nasıl olsa lider bizi düzlüğe çıkarır, ayı gördüğünde sessizce kımıldamadan durarak zor durumdan kurtulmamızı sağlar veyahut iyi bir koşucu olduğumuzu görürüz.

Türk yöneticisinin analitik zeka eksikliğine hiç girmedim farkındaysan.
Düğünlerde Halay Başı, cenazelerde gözyaşı olan kahramanınız,

Coco Always Yours Şemmamme

Alayına isyan

25 Mayıs 2013 Cumartesi

Adayların harika dünyası

İş aramak zor empati kurabiliyorum o konuda, hatta bir şey söyleyeyim sana/size inanabiliyor musun bu ara ben bile iş arıyorum ben ben, Coco, hayırların yıkılmaz kalesi, dertlilerin köşe minderi, sevilmeyen anti Kahraman, rezillik ayakkabısındaki yapışan sakız...aha bu arada 300 Spartalı başladı, gözlere dikkat hemen gözlük takıyorum, Spartans! Tonight we dine in hell.
Ben de uzun süre iş aradım üniversite eğitimi sonrasında baya baya(gülücük burada) iş aradım, ne bankacılar, ne sigorta şirketleri, iletişimciler ve hatta turizmciler hayır dedim yo yo man dedim. 
Çok saçma sapan mülakatlara girdim, eğitim verme konusunda deneyimim olmamasına rağmen notlarımı da alıp gelip eğitim vermem falan istendi, maaş/ücret beklentisinde bu kadar sana yeter yea biraz idare edersin diyenler, servis yok 3 araç değiştirmek senin için sorun olmayacaktır diyenler, bekarsın  o zaman bölgelere sen gidersin diğer arkadaşlar evli diyenler, Magic mushroom serbestte benim mi haberim yok, bir alice harikalar diyarında gibi kafam mı güzel, kafam güzel ona kimse bir şey demez de, bu yaşadıklarım gerçek mi?


O ne özgüven o? 

Şuursuzluk bambaşka  bir konu, aşırı özgüven falan, benim bu halim yılların ürünü öyle her işe ok dememem insanların sen çalışmak istemiyorsun galiba yorumuna neden oluyor bazen ama öyle değil kazın ayağı, yanlış işte çalışınca mutsuz oluyorsun, daha mutsuz olacak yer kalmadı benim hayatımda.
Tokalaşmak için elini uzatmayan ayılar mı dersin? Acil toplantı ayağına yemeğe gidip seni 1 saat bekleten mi? Cv'yi incelemeden saçmalayanlar mı? Kendi ulaştığı halde neden başvurdunuz diyenler mi? Uzman diye çağırıp asistanlık teklif edenler mi? Liste çok uzun ..
O zamanda şekilci bir pisliktim, görüşmeye gittiğimde saçlarım fönlü tırnaklarım french ojeli gömleğim mutlaka beyaz! Çanta ve ayakkabı istediğim gibi!(hala öyle)

Yıllar sonra lanetlendiğimden midir nedir bilmiyorum, aslında çok renkli mülakat süreçleri geçirdim ama cidden çok değişik adaylar ile tanıştım.
Füzo tayt giyen.
Sakız çiğneyen.
Alkol almış gelmiş, ohhhhhhhhh.
Kafada güneş gözlüğü, buna gerçekten anlam veremiyorum, kapalı ortamda mesela 4 duvar ya da 3 duvar 1 yekpare pencere ya da full cam odadayız, olayın nedir ablacım/abicim ağızda sakız, kafada gözlük, badana stayla makyaj, file bluz tarlabaşındayız sanki!
Bir rahatlık, bir oyunbazlık, göz kırpmalar, gerdan kıran adayım oldu benim yea.

Yapma canım, yapma arkadaşım,

Sana şirketi anlatıyorum, pozisyonu anlatıyorum hala bana haftaiçi her gün gelecek miyiz yeaaaa diye soruyorsun? Mal mısın? Home Agent home Officer dedim mi ben şimdi, etkin dinleme "0" otur.

Amcasının baldızının eltisinin kuzeni şirkette müdür, adını bilmiyor, müdür dediği kişi muhaberat çıkıyor hayır sonuç müdür olmasına göre değişmeyecek ama mülakat formunda yazımın yanına yorum yazılan bir iş ortağıyım ben fazla şaşırmamak gerek.
Allah rızası için telefonda konuşmaktan korkma, soru sor, sor benim ya da asistanın işi sana bilgi vermek, saçma sapan bir görüşme için gelme.
Beklentilerin konusunda açık ve net ol, kimse sana gül bahçesi vaad etmiyor, ütopya değil, ayrı dünyaların insanları olabiliriz belki ama biraz şöör ya şöörsüz adaylar da bir yere kadar sempatik.
Bazen şirketi incelesen mesela ya da pozisyon ile ilgili sorsan soruştursan negzel olur.
Stres yapma, sen harikasın sadece kendini ifade et yeter.
Eski şirketine bok at yöneticini yerden yere vur evet bizim senden beklediğimiz bu, ne kadar ezildiğini dünyanın ne kadar boktan olduğunu bir de senden duymak İnan bizi motive edecek.
Dinleme sen beni dinleme ki ne zaman geri dönüş yapacaksınız, ha yani olumsuz olsa da dönüş yapacaksınız de, yetmedi tehdit maili at, bana bak kızım de!( kimse bana kızım diyemez !!!! Marty mcfly stayla).
Psikolojimi bozdunuz diye mail at ki daha da güzelleşsin dünya.
Eve gidince ara ben eve geldim haber bekliyorum sizden de.
Sosyal medyada açık profil kullan, yetmedi görüşmeci hakkında işkembeden salla, bak bu harikadır.
Pozisyonun sana uygun olmadığını söyle, önce baya kasıl, ne veriyorsunuz? Siz bi anlatın falan diye güzel bir giriş yap ki sana tapalım, peygamberliğini ilan et ki peşinden gelelim, çölde ütü bul voltron oluştur götü ol. Sonra ya ben bu işi yaparım yeaaa diye pozisyonu tekrar talep et, tabii tabi sesli düşün:)
Şakalar komikliklerin ardı arkası kesilmesin...

Aslında sadece kendin ol sevgili aday, o yayılmış ağzını topla, salyan bir akmasın, Türkçe yabancı dilin gibi davranma, yaneee, handle ediyorum, bu hiç match etmiyor deme, zaten pozisyon için uygun olduğunda hiçbir aklı başında ikacı seni göndermeye kıyamaz.
Pamuklara sararız lan seni, teklif yaparız, pışpışlarız, oryante ederiz, yardımcı oluruz, güzin abla staylaya bağlayan bile gördüm, ben hep siz derim mesela.

Gökten sapır sapır diye başlayan el hubb şarkısı size gelsin.

Always yours,

Coco











24 Mayıs 2013 Cuma

işten ayrılma nedenleri


yazıldığı gibi aktarıyorum bu kez;
  • üst ast ilişkisinin abartılması ve değmicek pürüzler
  • SİGORTASIZ VE MAAŞIN AZ OLMASI(artık tümü büyük harf yazmayın lan! bağırıyor etkisi oluyor işte)
  • Muhasebe mesleğine başlamak(allahına yan bakmış belli)
  • yemekten yabancı cisim çıkması
  • bana gülüyollardı
  • eylenceli ve temiz olmaması
  • satış yapmak/hedeflerle çalışmak(aktif saha elemanı ilanına başvurmuş)
  • sesi kısılıyordu(çm agent poz. için başvurmuş-nodül varmış ek bilgi: nodül varsa seni işe almazlar hacı)
  • polis olmak için(kpss ıvır zıvır yine deniyormuş haydi kolay gelsin)


coco lazanyalar diyarında, dur panpa! love is over there

iş hayatının sıkıcılığından kurtaran dostlar, arkadaşlar romalılar olmalı insanın hayatında.
bazen süper kahramanlar her türlü saçmaladığında mantık aramayan, sessizliğini paylaşabilen falan, yeaaa gözüme kum kaçtı çok duygusalım bu aralar.

Aslına bakarsan o roadtriple kendi arızalarımızı tamir etmeye yolumuzu bulmaya aydınlanmaya gidiyorduk,
Belki de bulmak istediğimiz huzurdu, yaralarımız vardı çok derin 
O sağlıksız bir evliliği bitirmişti
Benim kafam karman çorman hayatım boktan bir haldeydi, duygusal yeme bozukluğu ve 4 yaşından beri profesyonel olarak sıkılma durumu

Çok eskiden rastlaşacaktık

Sosyal medyada harikalar yaratıyorduk beraber saçmalama levelımız limitlessdı, insanın kankası üzülünce kendisi de üzülüyor, hastalandı karaciğer hasarı, tedaviye başlandı, zor bir dönem geçirdik. Siyaset Dünyası'sının cici abilerindendi kendisi sonra geride kalmayı seçti, ama hala çok gülüyoruz kendisine, siyasi dedikodu kadar eğlenceli bir şey var mı, sonra bir gün izzet çapa kılıklı bir adamla ümreye gitti, arınacağım Coco diyordu. Ok dedim, git bana da hurma getir, kudüs hurması getirdi, ironiden anlamayan nesle aşina değiliz. Aynı siyasi görüşe sahip değildik tabiisi, o alkolik bir muhafazakar ile ki kendi çevresi kınıyordu bu halinden ötürü ben de apolitik liberacci, ohh negzel giydiriyoruz. 
Aşık oldu nasıl leş bir hal, 11 kilo verdi o haliyle bana hava atmayı bırakmadı bu arada, haindir hiç affetmez. 
 bel altı bir vuruş yaparak karşılık verdim, yorum üzerine bildiğin işime bok attı:

-oha lan bildiin kalem kırıyon igrenc plaza azraili

***************
Dido güzellik uzmanı;

Atlas: Etrafta bu kadar çirkin varken sen nie issizsin Dido 
Coco: çok çirkinsin ve aptlasın keşke ölsen diye bir nida ile çirkinleri güzelleştirmekte Dido
Atlas: Ben Dido doktora tezi olabilirim, seviyeyi yükseltme lan!!
Coco: Babam beni terk etti. Tyler beni terk etti...Ben Jack'in kırık kalbiyim.
Atlas: Ve Dido o olaydan sonra kendi dinini kurup yasamaya karar verdi, İlk ayeti "ben daha güzelini yaptım" oldu
in Coco we trust, beni türk ikacılarına teslim edin
*********************
vakti zamanında 2000 yılı falan biri demişti bana, lakonik bir tarzın var falan diye tabi o zaman öğrenciyim meraklıyım, oo tarzım da var imiş diye, o azeriye sevgiler selamlar, bak yıllar sonra lakonik olduğumu hatırladım bu pazar sabahında:

alıntı:
büyük iskender'in babası makedonyalı filip:philip of macedonia` ordularıyla sparta'ya saldırmaya hazırlanırken kentinin çevresini kuşattığı krala onu korkutmak, tedirgin ederek moral bakımından zayıflatmak için haberci ile bir mesaj gönderir:"if we capture your city we will burn it to the ground."kralın tek bir kelimeden oluşan cevabı ise tam spartalılara göredir:"if." (evet antik yunanda ingilizce resmi dildi)
dip not: spartalılar az konuşur öz konuşur, babam da az konuşur o zaman babam spartalı ayrıca iyi bir dinleyicidir, ayrıca ben de iyi bir dinleyiciyim, ama bunun yanında konuşurum da hatta konuşmazsam patlarım.

lakonik: az laf çok iş, özlü söz söyleme falan, lakin sen konuşurken karşındakini bayıltabiliyorsun, algısı pekmez kıvamını alıyor.
*********************
Atlas: sen iyi bir insansın, Burç senin olsun,
Coco: Neden? cami mi yaptırdım?ya iyi de o kadar kendimle başbaşa kaldım ki kendimden çocuğum olsun diyorum,
Atlas: Mümkün mü o?
Coco: Amazon kurbağalarında oluyor ama?

sonrası eşeyli üreme, eşeysiz üreme veya bölünerek çoğalma yolundaki...

Atlas: Burç senin olsun lan, o senin için çok renkli bir oyuncak
Coco: Atlas ne şahane bir insansın, Atlas bana Burç al!
*******************
Jerseysisini giymiş bir gün almaya geldi bölge müdürlüğüne, görüşmeleri bitirdim, bölge müdürü konuyu uzattı da uzattı, süslüyü bilirsiniz kendini anlatmaya bayılır. Aaaa şu an bir dejavu yaşıyorum dediğinde dejavu değil o aslında beyindeki loplar arasındaki elektriksel yük dengesizliği nedeni ile hatırlıyormuş gibi oluyorsun dedim, o an inme indi bizimkine sonra ben reenkarnosyana inanıyorum dedi, hacı önceki hayatında kesin kedindin derken artık çıkmam gerekiyor dedim. Olayı na anlattığımda yürüyen ansiklopedi gibisin bizler ilkel tipleriz, tırsıyoruz senin gibilerden dedi.  Kutlu da buna benzer bir şey söyleyince kendimi sorgulamadım değil, tut kendini dedi tutamıyorum çıkıyor ağzımdan dedim, aptal kız taklidi yapamıyor musun dedi, inanmıyoraaaoommmm dedim oldu mu? 
Gerçekten erkekler sürekli takdir edilmekten ve nurhayat gibi sen bilirsin triplerinden mi hoşlanır? 
Ve bir klasik icebreakerlar sonrasında e-5 in ortasında araba kilitlendi, süslüye çok mu kötü davranmıştım?? Karma is a bitch!
Sorunu halletmeye geldiler yeni araç verildi yemeğe gittik bir yandan yeni aşkı aslında üniversite aşkı olan hatunu anlatırken bir yandan yaşadıklarını mantığa oturtmaya çalışıyordu. Dışarıdan bakıldığında çektiği acıyı görmek çok üzüntü veriyordu, samimiydi, bu döneme kadar bastırdığı her şey gün yüzüne çıkmıştı, bir garip isyean anarchy hâli yaşıyordu, 


Amerika'ya gidecekken acayip popüler olduğu yıllar bizimkinin, bir düğünde eski karısına rastlıyor, bu kızla evlenmem gerek diyor, gitmiyor, evleniyor da, merhaba türk kezbanı ne romantik değil mi? yıllar sonra boşandığında kaportayı toparlamak biz arkadaşlarına düşüyor. aradan zaman geçiyor, üniversitedeki aşkı ile karşılaşlıyor bir gün, piiii yine aşık oluyor, tanrım.
Üniversite sevgilisi ise toz oluyor, edebiyat aşkı ile yanıp tutuşup terk ediyor Atlas'ı

aşık olan şaire bağlayan insanı dinlemek ne zordu bilir misin? üstelik herkes iyi şiir okuyamayabilir:)


35 yaş realitesi diye bir şey var demek ki, araba camının güzelliğinden falan bahsettiğini bilirim.

yıllardır konuştuğumuz road trip candır geyiği hayata geçiyor, izmirde düğün ve doğum günü var kavalye yok, bir adım öne çıktı! ben gelirim dedi, ooooo arkadaşlıkları sınamak için alışverişe ya da yolculuğa çık derler, alışveriş kısmında sorunsuz olduğunu söylemek gerekir. yolculuk kısmını ise göreceğiz, istanbul-yalova-bursa üzerinden ki bu noktada bursa'da vedat milorculuk oynayabiliriz, oradan da susurluk atlaya atlaya manisa izmir karşıyaka falan kuşadası ne bileyim bir şirince, efes, şarap tarih mitoloji.. bunlar güzel şeyler.

devam edecek...

23 Mayıs 2013 Perşembe

Büyüdük aniden




çocukluk dönemi sanrılarım;


*çay tabağında desen olan mevlanayı "allah" sanırdım,

*filmlerde izlediğim yunanlı tanrılara inanmadığım için başıma çok kötü şeyler geleceğini sanırdım,

*annemi visitors dizisinden, fare yiyen tiplerden sanırdım,

*neşeli günler hiç bitmecek sanırdım,

*ölmeyi bayılmak sanırdım,

*kızarmış ekmeğin yanmış kısmını yiyince para bulacağım sanırdım.

*bitkisel hayattaki insanların gerçekten sebzeye dönüştüğünü sanırdım, kabak mesela,

*cüneyt arkın'ı  CÜNEY TARKIN sanırdım, aslında fahrettin cüreklibakur'muş ne alake?

*yabancı dizilerdeki herkesin türkçe bildiğini sanırdım ama bir türlü dudak hareketlerini okuyamazdım,5 yaşındaydım lan!!

*müzeyyen senar'ı kurbağa sanardım lan ben,

*malazgirt ile ilgili anadolu'nun kapıları türklere açıldı deyince gerçekten iki kapı açıldı ve içeri girdik sanırdım,

*allahu ekberi allahımekmek sanırdım ananemin yanına gidince, düzeltince güdümlü terlik atardı kendisi,

*sıhhatler olsun'u saatler olsun du ne manasızdı,

*o da beni seviyor sanırdım,

*cırcır böceğini ishal olmuş bir böcek olduğunu sanırdım.


***the end****

21 Mayıs 2013 Salı

Çalışmıyorken

İşsizliğin ilk günü
Cumartesi sabah 6 da uyandım, burnum tıkalı, laylaylom galiba bana göre sevmeler mode on. Öğlen konuklarım var oturup kahve içip dedikodu yapacağız.
Pazar 6:30 da uyandım gelişme kaydediyorum, konuşmaktan çenem ağrıdı. Bruchvari bir işe girişiyorum Coco in the kitchen, ne zamandır domestic faaliyetim yok, peynirlere düğüm atıyorum o derece martha stewart bir haldeyim, diyetteyim 3 kilo verdim, pek ses getirmedi :) acayip bir haldeyim, takdir edilmeye ihtiyacım var, acayipsin diye mesaj atanlar nerede acaba? 10:30 itibari ile her şey hazır, 11 gibi herkes masada. 
Greetings! tünaydınlar diyorum, malum günaydın/tünaydın benim için çok önemli. Öncelikle geldiği için tek tek herkese teşekkürlerimi sunuyorum, bu denyo pazar gününde yalnız kalmak istemiyorum, bu hafta yarış falan da yok ki izleyeyim. Sütümü içiyorum uzun uzun uzaklara bakıyorum, hikaye anlatmamı istiyorlar anlatmaya başlıyorum onlar kaşındı vay başıma gelenler klasmanından harika seçkilerim var, zaten süt kafa yapıyor.
4e doğru kahve içiyoruz5te gidiyorlar, uyusam mı acaba?
Pazartesi 6 da uyandım, piiii servis şöförüne haber vermeyi unututtum, 7 de arıyorum ben gelmeyeceğim artık diyorum "hiç mi?" diye soruyor, ah yok biraz geleceğim diyorum sonra bunu Anıl'a anlatmak üzere saklı tutuyorum.
Pislik yapmak geçiyor içimden acayip habis bir ruh halindeyim, enteresan bir gerginlik var uçak bileti almam gerek saatlere bakıyorum aman da Cumartesi ne kadar yakın falan derken düğünün önümüzdeki hafta olduğunu fark ediyorum, fak, ya niye kimse söylemiyor o zamana kadar tırnağımda uzar hem:) holley. Öğlen eski! İşimden çemkirgen jeyda arıyor, bismillah "aliyö" diye açıyorum telefonu, Coco'cum naber diyor valla iyi işte erik yiyorum diyorum kütür kütür( yalancılar pinokyo olsaydı eğer jeyda konuda ünlü bir pinokyo olurdu- kimseyi yalan söylediğini anlayacak kadar tanımak istemiyorum yeaaa diye bunalıma giriyorum 2 saniyede) cuma 2 tane aday vardı olumlu, yöneticiye sunulacak, eee diyorum, cvler yok diyor lan git! Verdim diyorum asistan Merve'ye zaten şu doksanlarda doğanların yarısı merve yarısı irem, yokmuş, ağzıma mı soktum acaba? Yok diyorum, verdim ben, istifa dilekçesi ile birlikte, 1 ayda kaybettikleri 8. Aday, nasıl bir iş yapış şekilleri varsa artık. Neyse öptüm, diyor arkasında bebek tonunda konuşuyor bıybıy( babay dedi/ çemçük ağızlı yea). Telefonlar susmuyor, tüm gün telefondayım bu ne ya, tatildeyim lan ben, neyse 5e doğru sızıyorum, ağzımdan salyaları akıyor uyandığımda ay ne pis histir o! Shit kafamda atlar. Sonra yemek yiyorum yine erikler, atlar diziler hava sıcak bu ne yea, yağmur yağsın!
Salı:
6:30 cidden neler oluyor 2 günde bir 30 dakika ara ile mi uyanacağım, uyku yok, biraz kitap okuyorum, şöför arıyor çubuklu'dan sizi mi alıyordum diye adam , amca gerçekten beni biraz gelecek sanmış, yok diyorum hacı emmi, bitti o iş.
O sinirle kalkıyorum, kısa bir kahvaltı, sonra Banu'ya yazıyı gönderdim, konuk sanatçı oldum ben yea, sonrasında evin altını üstüne getiriyorum, dolapları boşaltıyorum, aynı anda ne bu kaos hoşuma mı gidiyor, çocukluğuma gidiyor aklım, elbise giy çıkar giy çıkar ohoooo ev değil çöp ev, domestic konusunda iyice geliştim, bugün ki planım cam silmek ve silerken düşmek pokemon gibi.saat 3 ve enteresan bir şekilde uyurgezer gibi doğruca yatağa gidiyorum, çapraz böyle verev yatıyorum ben, nefis bişi, o da nesi yine uyuyakalmışım, noluyor lan?!! Böyle olmaması gerekiyordu.  Telefon çalıyor uyanıyorum,  tarçın arıyor, tarçın çocukluk arkadaşım, noldo diyor uyuyorum diyorum, ona da anlamsız geliyor, depresyondayım falan da haberim mi yok? Neyse spora başlamış, hafif göbeği varmış, ya deve gibisin ne göbeği diyorum, yoksa hayatına yeni biri mi girdi diyorum, - kim girebilir diyor lan benim hayatıma , ahahah hayatımda duyduğum en saçma cümle, akşam salata yemek için sözleşiyoruz, süperman in gelmesine daha var( man of steel) şimdiden okazyon planı yapıyor, ben süperman sevmiyorum pelerinli tayt giyiyor falan diyorum lakin Batman geliyor aklıma.. Halbuki tony öyle mi keşke süper kahramanlar bütün evrene yayılsa.
Dışarıda salata yiyip bunun için para veriyor olmak uyuz bir durum, t-bone yiyip zayıflasak ya.
Kapatıyorum, linkedinden geçen hafta arayışımız hakkında mail gönderip telefonumu isteyen teyze arıyor, açıyorum gözlerimi gündüz uyumak ne boktan şey. Neyse teyzenin hikayeye gel, arayışı falan yok, hikaye, danışmanlık şirketi ziyarete gelmek istiyormuş. Bu ne ya, e o zaman doğrudan söyle söyleyeceğini bi bu bi de linkedinde ekleyip sonra hemen eğitim ve anket sorgusu gönderenler var ona uyuz oluyorum. Tamam çm agentlarına ve anketörlere iyi davranan bir insanım ama kandil kutlamanız bir yandan, ilana başvurdum buradan da cv göndereyim mi abla diye mail atmanız falan?
Neyse yarın evden çıkıp sabahtan önce Boğaz'da bir kahvaltı sonra doğru gözlük almaya. Nihayet geldi gözlüğüm, çok daha Zeki gözükeceğim artık, evet.

Ulufeler yatmış panpa



Yoksa siz maaşınızı hala elden mi alıyorsunuz?

17 Mayıs 2013 Cuma

What do you feel report


Cuma!!!???? :))))))


What do you feel raporumu yazdım one page, 30 dakikalık aralıklarla:) kutlama yemeğimi go mongo da yiyorum.


Eve gelen temizlikçiye ayıp olmasın diye temizlik yapmak gibi diyetisyene gitmeden önce kilo verme çabası
Yemek kartında kalan bakiyeyle çikolata alıp çocuklara vermek gibi 
Önünde 1 tabak mantı var iken karşındakinin ton balığı ve ayran ile öğleden sonra komaya girmişcesine uyumak gibi bir hal

Geldi yaz ayları gevşer gönül yayları, 

Düğün mevsimi açıldı canlar, dün akşam aldığım acı bir haberle 1 Haziran itibari ile altıncıkları takmaya başlıyoruz.

Aynı gün eski sevgilimin de düğününün olması süper oldu, ondan yırttım, gidip düğününde göbecikler atmak zorunda kalmayacağım, lakin İzmir'in o sıcağı da katlanılmaz. Hazırlıksız yakalandım. Gelişim alanı; sürprizlere açık ol, ama yuh yani 2 hafta kala mı haber verilir, shit happens life goes on.

Klasik Mayıs sıkıntımız ortak derdimiz yaz geliyor kilo vermeliyim fit olmalıyım bu bibendum halimden kurtulmam gerek diyen plaza insanları birleşin. Şok diyet yapalım:) valla çok güzel olacak:( kilo vermek bir başarı hikayesi değildir beyaz yakalı, bir başarısızlık hikayesidir, bunu görüşmelerinde anlatma, kendini phoenix gibi sanabilirsin ama heyhat, o kiloları verirken yaşamış olduğun sefahat hayatı!!!! Bıldır ki hurmalara bağlamasyon..

Manikürler, pedikürler, hafif bir bronz görüntü olsun diye solaryumlar, çok büyük dertlerim var benim, neyse ki anıl bu konularda büyük destekçi;) 
Zaten tırnağım kırıldı, hangisi diyensoracak olursan ki sorduğunu düşünüyorum, yoksa burada monolog şeklinde oluyor kendimi multiple personality disorder sanıyorum, bir de hayali arkadaşlarım varmış gibi oluyor...
Evet tırnağa gelecek olursak, tırnaklara bakar vaziyette sol elde soldan ikinci tırnak kendini feda etti( burada anıl'a teşekkürler yüzük parmak dedi, şükürler olsun onunla halay çekmek zorunda değiliz halay parmağı ve tırnağı yerinde) keltoş gibi kaldı. 

Reklamlar; kalıcı makyaj ve tırnak olayları için Emsal Doğan is number 1, varsa böyle konulara ilginiz buyrunuz gidiniz, ayrıca süper geyik bir profesyonel.

Hem evropa hem anadolu yakasında istanbul için şiddetle tavsiye edilir. 


16 Mayıs 2013 Perşembe

Son iş günü


Bugün, 

Bir projeyi daha tiyatrocu selamı vererek bitiriyorum, bakalım akşama kadar başıma neler gelecek.
A bilseniz işin son günü nasıl keyifli geçer, dert yok tasa yok 0'dan büyüğüz, kritik gündem toplantısı  yok, asistan sızlanmaları yok, hedef baskısı yok.
Artista var bugün, komiklikler var şakalar var:) hunileri takalım Nuri'leri bekleyelim, dünden kötü olmaz ya? Ter kokusu ile öldürecek bir aday daha gelmez ya bugün?

Dönemsel ya da outsource ya da toplu işe alımların en güzel yanı, yatışşşşş daha güzeli ekibin seninle devam etmek istemesi ve senin onları refuse etmen, olmuyor böyle yeteneklerimi kullanamıyorum dedim, ikimizinde kedi olduğu paralel bir evrende buluşuruz dedim. 486 aday 67 olumlu/ teklif dedim, c U in hell dedim.

No more monkey Business 

Günaydın planet earth, burkina fasolular hariç.


Naber Çelik? Atatürk nasıl?




14 Mayıs 2013 Salı

Toplu işten çıkarma


Göz göze durup bakınca göreceğiz, neyiz ve nerelerdeyiz?

Bilemiyorum, şimdi...

Birazda işin pis kısmından bahsedelim olur mu?
İşten çıkarma, performans nedeni ile,  17. Madde, 25. Madde ıvır zıvır

İşe alım kadar önemli, oldukça dikkatli bir şekilde yürütülmesi gereken kritik konulardan biridir. Kariyer planlama gibi bir fonksiyonun içerisinde iseniz günün birinde beyaz ışığa doğru yürürken çalışana eşlik etmek durumunda kalabilirsiniz.
Bittabi en güzel sonlanan hikaye tazminatı alarak gidip sonsuza kadar mutlu yaşayanların anlatıldığı hikayedir. Gök Tengri hepimize bu gibi hikayeler yaşatsın, ben 2 kez yaşadım pek keyifli oluyor, anlaşarak gitmek, o nedenle minik beyaz yakalı kardeş iş ilişkilerinde(anladın sen onu) iletişim boyutunu göz ardı etme lütfen. 

Unutma hepimiz miş gibi yapıyoruz, kimse ekstra sorun dinlemek istemez o nedenle sorunlarını Executive özeti şeklinde sınırla, sürekli söylenip bir enerji sömürücü süngere dönüşme organizasyon içerisinde, çözüm odaklı ol, kişisel algılama önemli olan işin yürümesi, ayrıca tekrarlıyorum yöneticiden arkadaş olmaz hele sevgili hiç olmaz.
Bir bölümün kapanması, bölgenin kapanması, divisionınkapanması, holding ise şirketin kapanması... Bu şekilde uzar bu liste

Up in the air bu noktada en bilinen örneğimiz, işe alırken sorun yok ama işten çıkarırken sorun olur, çıkış mülakatlarına katılıyorum işimin tanımı gereği, o an gidişler hep yanında bir istifa şarkısı beliriyor çalışanın, kendi istifa ettiyse yeni iş bulduğunda çok mutlu, genelde bir üst pozisyona ya da daha iyi bir ücret paketine geçiş yapıyor. Bir ara hep müdür gidiyordu bizden çıkan. Eğer biz çıkarıyor isek bir çalışkan ilişkileri yerine göre güvenlik bazen idari işler yetkilisi bulunuyor, yıllar önce aşırı Amerikanvari hareketlerin sergilendiği bir şirkette çalışıyordum, çıkışlar hep 6'ya doğru yapılırdı, çalışan masasının başına geldiğinde username ile sisteme giremezdi, sonra odaya alınır çat diye işten atıldığı söylenirdi..
Bu noktada ikacı ne yazık ki ketum olmak durumunda ve duygusallığa yer yok, insan değil o noktada empatiye yer yok, sevdiğin bir iş arkadaşın olması, hamile olması, borçlarının olması, parlak biri olması(yetenekler en son atılır ya da yeni göreve kaydırılır işte bunlar hep strategic plan) önemli değil, önemli olan işimizi yapabilmek, rakamlar, bütçeler, tolere edilebilir ya da edilmesi zorunlu kayıptır.
Üst yönetim kararları alır mid level uygular. 
Çıkış nedenlerine bakıldığında mobbing üst sıralarda, yeni iş fırsatı, ailevi nedenler.. Diye devam eder.  Güllük gülistanlık olan departmanlarda neler döndüğünü çıkış mülakatında öğreniriz eğer tuvalette kulak misafiri olmadıysak.
Toplu işten çıkartma
Kriz dönemini hatırlatarsınız belki, büyük çıkarımlar yapılıyordu, küçülüyordu şirketler, safralarından kurtuluyordu, önce performansa baktılar, karlılık sonra sözleşmelere  bakarak ilerlediler, mesela çalışan işe girerken çalışılmak istenen şehirlere istanbul yazdıysa onu farklı şubeye saçma bir birime yönlendireceklerini söylediler, eğer tüm türkiye işaretlediyse Hakkari'ye göndermeyi teklif ettiler, geçtiğimiz günlerde bir zirve vardı hatırlarsınız işe iade davalarını önlenmesi ile ilgili çözüm yollarının konuşulduğu bir zirve. Evet işin çirkin yüzünü görmezlikten gelebilirler bazen.
Yan haklarda kısıtlamaya gittiler, servisi ellerinden aldılar gibi gibi
Sonra gelsin işe iade davaları çünkü toplu çıkarımdan sonraki yaşanan kaosun devamında işe alım yapmaları gereken bir dönem geldi.. Yeni işe alımlar, evet
Gizli toplantılar yapılır önce, sonra hukuk danışmanları gelir, gider, gelir, gider, çaylar, kahveler, yüzler ciddi, sonra lider bir konuşma yapar ekiple, sonra senaryolar çalışılır. Gelebilecek her soru, her çıkış, her tepki çalışılır, bazen bölgeye gidilir habersiz, bir sabah ansızın gelebilirim, ellerinde dosyalar, şaşırır insanlar alla alla ika buraya önceden gelmiş, işe alım mı var, sonra şok dalgası,  sözleşmeler imzalattırılır, zimmetli eşyalar alınır. 
Daha büyük ise eğer bağlanacakları yeni müdürler ya da yöneticiler ofise gelir yine güvenlik eşyalarını toplamaları için eşlik eder ya da binaya hiç sokulmayabilirler.  Burada insanlıktan çıkılan durumları konuşuyoruz, kurumsal bünye, olur öyle.
Hatırlar mısın şutladığımız çok sevgili bir bölge müdürü vardı öhöm.. Onun gidişi de buna benzerdi, yeni bağlandığı yönetici hiçbir kişisel ya da profesyonel sorunu olmamasına rağmen içeri almamıştı, hatta arabasını almışlardı, taksi ile işe gelip gitmeye başlamıştı önce sonra komple gitti. 
Sonra diğer yönetici de gönderildi son sözleri "ama bu böyle olmamalıydı!" Oldu( gözleri dolmuştu, yüzü seyiriyordu bense içimden araba lazım mı? Diye geçiriyordum zira  havaalanı için araç göndermek gücüne gitmişti paşamın, bir de ayağına kadar araç istiyor diye arkamdan atıp tuttuğu maili genel müdür yardımcısı yerine bana atmıştı, aeh evet o kutlu günü de gördüm şu kariyerimde ki şahane yolculuğum da, ilişki durumu: keser döner sap döner horoz domalır tavuk gömer(iğrenç olduğunun farkındayım evet) bir de cadoloz bir teyze vardı bu ika ne işe yarar diyen, mülakatlar sonrasında kendi ekibinin ısrarı üzerine( tüm üretmiş olduğumuz alarmlara rağmen) işe aldığımız kekemelik problemi olan çalışanı göndermek için bahane ararken bize çemkiren, aeh evet ...

In this town we have No emphaty

Bazen bir toplantı salonu, bazen kübik ofisler, bazen de otel ayarlarız, eğitime ya da grup toplantısına çağırıyormuş gibi yapıp operasyona başlarız, massecera  başlarız. Provalar nedeni ile kısmen hazır olunan durum canlıya geçirildiğinde ufak tefek aksamalarla gerçekleşir. Ellerimizde listeler tek tek görüşürüz, sizinle içeride konuşalım mı? Normalde ne işim var benim otelde departman müdürü ile eğitim değil Bayram değil?
Üst düzeyde çıkarımlarda şirketler yöneticilere outplacement desteği sağlamaktadır, ama piramidin alt sırası için bunu bazen yaparlar bazen yapmazlar...
Ambulans kapıda ayılan ve bayılanlar için.

Hakları saklı kalmak üzere imzalar bazıları sözleşmeyi, ağlayan olur, küfreden, saldıran evet up in the air gördüğümüz sahnelerin bir çoğunu yaşadık, ofisten gönderilirken bilgisayarı fırlatan oldu, mail hesabı kapatılmadığı için tüm şirkete evden sin kaflı mail atan eski çalışan da oldu tabii..

Bu arada depresyon nedenleri sıralamasında ölüm ve boşanmanın ardından gelir işten atılma, beyinlerinize dikkat ruhlarınızı itina ile koruyunuz. 

İşte böyle bir ikacı için gerekli bir deneyimdir bu süreci yönetmek, yorucu ve üzücü,

Show must go on klişesi ile bitirirken this is şov biznız diyorum.

Always yours,

Coco