İzlekler için Sosyal Medya

ınspector clouseau

21 Ekim 2015 Çarşamba

Aday Deneyimi




Teknik olarak benim hayatımda bu ismiyle 5 yıldır zaten var, hatta EB(employer branding) olayına girince eskiden çalıştığım şirkette bunun için de  adım atmıştık, anlattım hani U know. Kapıdan girer girmez başlıyor hadise, marka elçisi olan çalışanlar, şirket hakkında yeni fikirler edinmemizi ve çıkarımlarda bulunmamızı sağlıyor.

Yakın zaman, çok yakın bir arkadaşım çok büyük bir şirkete, i mean huge ve bilinen ve tv'de 7/24 reklamını göreceğimiz bir şirkete görüşmeye gitti. Hava yağmurlu, bizimki metro çıkışından çıkıyor şemsiye ile kavga ederken teli hart diye eline giriyor, sonrasını hayal edin, gömlek falan batmış lobiye gidene kadar. Resepsiyondaki görevliye genel müdür ile görüşmeye geldiğini, öncesinde bant bulup bulamayacağını soruyor, eleman bizimkine bakıyor, yok diyor ve ekrana bakarak bizimkini görmezden geliyor. o_O Daha sonra İK ekibinden biri geliyor, ilgileniyor bıdı bıdı.
Yakın zaman, dün, çok yakın arkadaşım İK pozisyonlarından biri için İzmir'den tatilini bırakıp görüşmeye geliyor, Maçka'daki binasında Fox International için, görüşme öğleden sonra, yöneticinin asistanı yöneticinin toplantıda olacağını, beklemesine gerek olmadığını çünkü bugün zaten onunla görüşmeyeceğini iletiyor, gelmeden önce değil, geldikten ve 6 sayfalık iş başvuru formunu doldurup 1 saat bekledikten sonra, ikacıya yani aday ikacı. Danışmanlık şirketi tarafından yönlendirilmiş lakin yöneticinin yerinde yeller esiyor, akşam uçağı ile İzmir'e dönecek. Uçak bileti ücretinin ödenmesi olayına falan hiç girmiyorum, 16 saat otobüs yolculuğu yap diyen firmalar var, video mülakat başka bir seçenek tabii.
Başka bir arkadaşım, Bursa'da, İK pozisyonu için davet edilip, otelde operasyonel bir iş hatta komilik falan teklif edilirken ilk görüşmede, kendisinin yetersizlikleri ilgili ve yetkili uzman kişi tarafından suratına çotonk diye söyleniyor. Saçmalamayın Bursa'da tabii İK diye bir şey yok, ah sizi romantikler.
Başka bir aday, senin yetkinliklerine uygun bir pozisyon yok ama 12 gün beklemeni rica ediyoruz, lütfen bizden haber bekle senin için yeni bir pozisyon oluşturmaya çalışacağız diye bekletiliyor, yer İstanbul, sonuç şaşırtıcı lakin 12. günün ikindisinde beklediği telefon geliyor, teklif için ofise davet ediliyor hem de uygun kere uygun bir unvanla karşılaşıyor.
Başka bir aday pozisyon için uygun bulunmuyor ve telefonda bununla ilgili bilgilendiriliyor. Daha ileriye gidelim, Yetenek Yönetimi Zirvesi'nde Pepsico Özlem Salur adaylara pozisyona uygun bulunmama nedenini telefonda açıkladıklarını paylaşıyor, kreşendo, alkışlar yükseliyor, bir duygu seli, bravo!!!!!! Olm, atla deve değil, adaya 3 haftalık bir görüşme maratonumuz var, 4.haftada değerlendirmeleri tamamlayıp dönüşleri mail ve telefon yolu ile yapacağız diyorsun, 4. hafta mailleri portaldan gönderiyorsun bu yani. Aday ararsa da açık ve net şekilde "X,E, Z yetkinlikleri beklenen düzeyin uzağında kaldı, pozisyona daha uygun bir aday ile yolumuza devam ediyoruz" diyorsun yani duygusal değil, just biznıs.
O esnada başka bir şirketin İK departmanı, üst yönetimden biri referanslı aday yüzünden çıldırmış, kendi kafasına göre adaya işe alınacağını söylemiş ancak adayın İK görüşmesinde olaylar pek iyi sonuçlanmamış. Adaya dönüş yapılıp yapılmadığının kontrolü için şirket hatlarındaki kayıtların kontrolüne kadar gidilmiş ve bir ik'cının yaşayacağı en çukur noktaya inilmiş, yapmayın.
Turkcell seni ajanda ile karşılar. 
Bir danışmanlık şirketi masada fındık, ceviz, kayısı, badem bulundurur.
Yine bir kurumsal şirketin lobisinde adayların kemirmesi için meyve tabağı yaptırır, adayın biri beklerken tabağındaki boş olduğunu fark eden bir yönetici çıldırarak ik'yı arar lobiden bu meyveler neredeğğğğ diye böğürür, aday bu dramatik olaya şahit olmuştur ve ne acıdır ki bu hikayeyi bana anlatır. 

İK'nın temel sorunlarından biri hatasını kabullenmemesi olarak karşısına çıkacak, hatayı yap, kabullen, felaketin boyutlarını değerlendir, strateji grubu ile acil toplan, hesap sorulabilir bir sorun olduğunu gör, hatayı sahiplen. Süreçlerde mükemmelliği yakalamaya çalıştığını görüyoruz, bunu anlıyoruz aynı zamanda mükemmel olamayacağının da farkındayız sevgili İK, ayrıca seni sevmeyecekler, otur ağla şimdi. İşe alımın ilk adımından itibaren fark yaratabilecekken lütfen adaya geri dönme, hayatının en anlamsız dakikalarını yaşat, sonra da zirvelerde ve konferanslarda sahneye çık ve ne kadar mükemmel işlere imza attığını, roi'yi, yetenek yönetimini hatta işveren markası'nı anlat. Anlat da biz de gülelim. 
Mülakat teknikleri eğitimi almamış yöneticileri iş görüşmesine sok, yaptığı baraj, ağaç isimleri, tarihteki büyük isimler olarak belirlediğin toplantı odalarını karıştır ve yöneticinin yanlış adayla görüşmesini sağla, adayı mümkünse 3,5 saat beklet, ilk görüşmede siz bu işe uygun değilsiniz, ne kadar istiyorsunuz bu işi olmadı bir takla atın da görelim falan de lütfen. 
Aldığın kararların, toplantı notlarının hayata geçirilebilir ve sürdürülebilir olduğundan emin ol, en azından hatayı sahiplen ve özür dile... 
Unut bunu, bu olmayacak. 
Biri şu tatlı kızı ve yetenekli oğlanı uyandığı uykudan/gördüğü rüyadan uyandırsın. Olayın marka yönetimi, halkla ilişkiler, itibar yönetimi, işveren markası ile bağlantılı olduğunu söylemeyeceğim, İK çok rerörerö. 

Eğer bir gün tökezlersen beni hatırla, ayağa kalk, ceketin ve pantolonundaki tozları sil ve yukarıdan seni izleyip, gülen bu tatlı mı tatlı, şirin mi şirin, minnoş mu minnoş HR Rockstar'a çak bi' selam baksanaaaaaaaaaaaaaaaaaa!!!! Şarkının devamını biliyorsundur, ben hep klasik müzik, offınbah. Şaka lan şaka benimle birlikte gül lütfen, bizim ailede düşene bir de ölene çok güleriz çünkü. 
Moralinizi bozmayın hayat bir challenge o zaman siz de challenger uzay mekiğisiniz, patlamadan yolunuza devam inşallah, âmin. 

Adayları küstürmeyin, mesela beni küstürseniz çok üzülürsünüz her fırsatta yaşadığım o korkunç görüşme deneyimini anlatırım. Ya ben bir görüşmeye gittim bildiğin sirk çobanları görüşme yapıyordu...Adayları Mutlu edin, aklınızı alırım bak.





Aday deneyimi kötü olan yeteneklerin, yetenek olmayan normallerin ve travmatiklerin Azizi,

Coco 

Yazının fon müziği: Güliz Ayla Olmazsan Olmaz

19 Ekim 2015 Pazartesi

Yöneticim Arkadaşlık İsteği Gönderdi

Oh camooooooon.

Eyvah. Hayır ya, hayır hayır hayır. Lütfen Facebook kullanıcısı iseniz bir filtre oluşturun, kısıtlı alan yaratın. Yeni işinizdeki yönetici, iş arkadaşı, karşı departmandaki hödük, bölgedeki hıyar, istenmeyen tüy kılıklı akrabayı mahlukat için, yapın bunu artık. 







Biri herhangi biri bana "yöneticim çok iyi biri" dediğinde, Ay Işığında Saklıdır filmindeki sahne geliyor sürekli aklıma "yöneticiden arkadaş olmaz bunu hala öğrenemedin mi?!!!!!!". Gerçi burada Uygar asi, farklı olma eğilimli bir Reklam Yazarı, Şule bir otomotiv şirketinde(lokomotif sektördür U know) Pazarlama Yöneticisi'dir, ilişkilerinde sorun yaşarlar, Şule'nin en yakın arkadaşı aynı zamanda firmanın sahibinin kızı ve olaylar gelişir...Yıllar içerisinde fikrimin değiştiği durumlar olmadı değil, yöneticilerin bir kısmı zorlu idi, ben de kolay değildim. Yine de yöneticinle aranda mesafe olmasında fayda var okuyucu. Derdim kişiler değil iş oldu, bir şey söylediklerinde ya da çemkirdiklerinde sözleşmeye bakın dedim, olay kişisel olmadı benim için. Bana adımla hitap et Coco dediler ardından bana komutanım deme canım de diyebilirler diye hazırda bekledim.

Yönetici şapkası taşıyan birey bir şekil olur, farklı bir aleme geçer, bir adım yukarı çıkar, büyük resmi görme eğitimi alır, organizasyonel farkındalığı artar, artması gerekir, stratejik davranır, işi değil kişileri yönetir ya da tam tersi olur. Farkında mısın yine ortaokul seviyesi kompozisyon dersine çevirdim bilinçli oluyor bu yani, yeteneksiz değilim. 

Çok geriden almayacağım, sosyal medyada varsınız, Amerika'da olmadığınız için klout Score işe alımlarda o kadar önemli değil, dijital ayak izi bırakıyorsunuz, bir takım profilleriniz var, iş arayışı, profesyonel hayat, imaj, karı-kız düşürmek için falan kullanıyorsunuz, bazen geyik için, olmadı fomo nedeniyle bıdı bıdı...

Eliz ile yemekte buluşuyoruz, iş hayatı oldukça zorlu bu aralar, mesai vırt zırt anlatıyor bir şeyler, sen de var mı gelişme diyor haliyle Can'ı merak ediyor, konuşuyoruz. Ortak bir arkadaşımız o da ik işi ile ilgili yöneticisiyle bir sorun yaşıyor. Efendim 1 yıldır bu yönetici(X) ile çalışıyor, işe başlamadan önce sormuş "X nasıl biridir?" diye, "en fazla 6 ay dayanırsın" cevabını almış buna rağmen teklifi kabul etmiş, alternatif olarak bir danışmanlık şirketi ile Enerji sektöründe yöneticilik için görüşüyormuş o aralar. Danışmanlık şirketinde öküz meslektaşımız bu seçimi etkilemiş, nasıl mı? Adayı arayıp azarlamış, evet. Sonuç olarak bu noktadayız, peki neler yaşıyor kendisi derseniz, X bir manyak, 7/24 çalışan tiplerden ama sorun bu değil, kocası İzmir'de çalışıyor ve bir kedisi var, anlamsız bir şekilde uzun saatlerde çalışmaya meraklı, bunun organizasyona katkısı tartışılır, yetmezmiş gibi kedim evde yalnız kaldı deyip bizim kızı karşı yakaya evine götürüyor, evinde çalıştırıyor. Plazada kalamazlar çünkü kedi evde yalnız kalmış ve depresyona girebilir
Bir başka arkadaşım Fuat, OD tarafında çalışıyor, organizasyonel olarak gelişiyorlar, bir çok şey ik departmanları için yeniden tasarlanıyor(tasarlanıyor dediğime bakma, enteresan bir toplama ekip, yeni direktör ile kaosun içinde mucize yaratmaya çalışıyor), 02:30-03:00 gibi ofisten çıkıyor bu onun içinde bir ilk, yöneticisi whatsapp'tan taciz ediyor. 
Bir diğer arkadaşım Leyla, en sevdiğim isimlerden. Yöneticisi Twitter'da eklemiş kendisini, Abidik gubidik hastaglerine destek istiyor, yok #onlinemagazadanaldigimurunulasmadi #nebicimsirketsiniz #dahadasizdenalisverisyapmam #muhtemelenyapacagim #sizbenimkimoldugumubiliyormusunuz #buhicşıkdegil 
#andrerieuçıkbışırılı #mezzalunaivranç #demetakalinkonserimuhtesemdi gibi örnekler. Hashtagi yazıyor, öncesinde seni Twitter'da ekledim beni fallow et emri vardır, daha korkuncu fb'da bulur beni eklesene der, seni ekleyeyim mi? Bilen bilir cinsim ben biraz, fb'da arkadaşlık daveti yollamam, hatta Sinem Can'ın Facebook'ta olup olmadığını sordu, bilmiyorum dedim, bakmadım, Nasıl yaaaa diye üstüme yürüdü, ne bileyim ben, eklemiyorum işte, birileri davet yollarsa kabul ediyorum, yöneticim falansa hemen kısıtlı profil. Can konusunu bir ara anlatırım o başka bir hikayenin konusu.
Yakın arkadaşım İnez, kurumsal hayata geçmeden önce farklı tecrübeleri oldu, eğitim falan verdi, kurumsal konuşmacı ortamlarında bulundu falan. Yeni işine girdi, yöneticim çok tatlı diye bana geldiğinde oldukça mutlu olduğunu da ekledi, kendisiyle her şeyi paylaştığını, sevimli bir sincap olduğunu falan anlattı. CDO şapkamı taktım ve sevgili İnez diye başladım, sen yine de her konuyu açma, bilmediği şeyler olsun dedim, en güzel anların katili gibi görünüyordum ama bir yandan da haklı çıkmak istemiyordum. Blog yazan, maratona katılan, yurt dışında seminerlere giden bu harikulade genç yetenek işe girerken mevcut durumunun korunacağı garantisini aldı. Gel gör ki kazın ayağı... Yöneticisi 3. ayın sonunda bir manyak oldu, herkesin içinde azarlamalar, toplantılarda kötü davranmalar, hafta sonu etkinliklerini sabote etmeler, Facebook iletilerini silmesini istemeler ve daha niceleri ile karşısına çıktı. 

Ve ben haklıydım, yöneticiden arkadaş olmaz. (Çoğu Zaman)

Kadının hayatında major bir değişiklik mi oldu? dedim, sonrasında yaptığın işleri mi kıskanıyor, mevcutta bir ruhsal sıkıntısı olabilir mi soruları gelecekti. Sonuç olarak işe alım esnasında bu konular konuşulmuştu, açık-seçik. Bazen sözleşme gereği şirketin sert çizgilerine uyum sağlarsın, üzerine kayıtlı firma olmayacak, başka bir gelirin olmayacak, öyle istediğin her organizasyona konuşmacı olarak katılamayacaksın, marka elçisi oldun otur yerinde vb. Haklıydım ilk tahminimde, major bir değişiklik olmuştu, erkek arkadaşından ayrılmıştı, bazen insanlar özel hayatlarında işler yolunda gitmeyince iş hayatlarını daha da zorlu hale getirebilir. Olan ekibe olmuştu burada hatırlar mısın 6 yıl önce Burcu sevgilisinden ayrıldığında tüm ekibi delirtmişti. Her gün başka bir kurban seçip onu delirtiyordu. İnez'in yöneticisinin yöntemi ise haftalık idi, her hafta başka bir kurban, ağlama nöbetleri, odasına çağırıp bağırmalar, performans görüşmesinde yerin dibine sokmalar ama aslında verilen hedeflerin hepsinin gerçekleşmesi...

Bir başka arkadaşım önce kaba maillere, sonra fb messenger'dan daha kaba yorumlara maruz kaldı. Neyse yeni bir iş bulunan hemen gidin yöneticinizi fb'dan falan ekleyin, kime konuşuyorum ki?(retorik)

Çok istiyorsan 40 yaş üstü yöneticinin sosyal medya ile imtihanı yazılarımı okuyabilirsin. Linkedin kabul edilebilir, Twitter korumalı hesap ise sorun yok zaten, onaysız ilerleyemez ayrıca sen onu takip etmek zorunda değilsin, google Plus aynı şekilde. Facebook biraz daha kişisel gibi, aile, akrabalar, kayak arkadaşların, okul klanın... 8500 özel fotoğrafın bir anda iş arkadaşlarının mikroskobik düzeyde bakış açısına kalıyor ve ne kadar köylüsünüz günleri başlıyor. O arkadaşlık isteği geldiğinde 7 ay hiçbir şey yapmayabilirsin, ezan okunurken ölü taklidi yapar gibi mesela, direk silmezsin de bir süre Marine edersin. Ayrıca aynı şirkette çalışıyorsun diye herkesi eklemek zorunda değilsin lakin neden kabul etmedin diye sorarsa diye bir cevap hazırlayabilirsin, iyi olur. Bu durumda sana İsmail Yk Facebook şarkısını armağan ederken satırlarıma son vermek istiyorum. Çok sıkıldım çünkü bu ne saçma bir konu oldu. Hah, bazen de en yakın arkadaşını iş arkadaşın olarak tanırsın diyerek tribünlere ve türbinlere oynamak isterim.

Yazının fon müziği: Mika-Big girl you are beautiful.

Sosyal Medya'da ezilen ve örselenenlerin Aziz'i,

Coco


16 Ekim 2015 Cuma

Beyaz Yakalı

Pazartesi sendromuna kafan girsin
Cuma coşkusunu en iyi sen bilirsin
Hafta sonu bi' hangover senden gelsin
Olmadı galiba #beyazyakalı


İyi bir hafta sonu dilerim.

11 Ekim 2015 Pazar

Pepsico-Yetenekler Gelişiyor mu? O Halde Siz de Yetenek Stratejinizi Geliştirin

Önce keyifli bir işe alım videosu

 


Yetenekler Gelişiyor mu? O Halde Siz de "Yetenek Strateji'nizi Geliştirin!". Peki diye cevap verdiğim sunum notlarıyla karşınızdayım. 

FMCG'de ürüne bağlı olarak her şey çok hızlı ilerliyor, i mean her şey, everything hem de little little. Hal böyle olunca FMCG içerisinde çalışan bireylerin iş hayatında da oldukça çevik hatta zeki çevik bazen de ahlaksız şaka şaka. Sektöre bağlı standartların olması gerektiği gibi bölümlere uygulamalara göre de standartların getirilmesi zorunlu hale geliyor. HR  Dergi Seçme Yerleştirme ve Yetenek Yönetimi Zirvesi'nin en hoşuma giden oturumlarından biriydi. Özlem Salur yaptı sunumu, linkedin profiline bakın, oldukça jargon kasılan bol İngilizce soslu bir konuşma yaptı, siz de international çalışın siz de kasın. 
Aday Deneyimi, Pepsico için oldukça önemli, danışmanlık tarafında da şirket tarafında da bulunduğumdan ve yaptığım iş görüşmesi sayısı ortalama işe alımcıların çok üzerinde olduğundan, meslektaş olduğum ik'cılar nedeniyle orada burada ik ve işe alımı savunmak zorunda kaldığımdan söyleyebilirim ki aday deneyimi benim için çok önemli. Yok efendim adayı 20 dakika bekletmeler, toplantı salonunda unutmalar, 4 ay sonra hala süreç hakkında bilgi vermemeler kabul edilemez. Hatırlayın Sultanbeyli tarafında bir ilaç firmasına gidip 40 dakika bekletilmiş sonra 8 dakikalık bir görüşme yapılmış bir ikacı küçük vardı bir zamanlar. O durumlardan bu günlere ulaşmak güzel, 4 yıl önce sırf aday deneyiminin kalitesinin arttırılması için çalışmıştım eski ekip ile, neleri daha iyi yapabiliriz diye, aday önemli morukcum. Turkcell'e görüşmeye gittiğimde aday için hazırlanan kiti görüp duygulanmıştım, gerçi görüşmeci teyze resepsiyonda çikolata yiyip bir yandan respsiyon görevlisi kız ile konuşup beni bekletmeye devam etmişti, aynadan görüyordum beklediğim görüşme odasında...



Otobüs hangi otobüs? Where is attraction? 


Sunumda ilgi çeken noktalardan bir buydu, "İşe alınmasalar da en azından iyi hislerle ayrılsınlar" dedi konuşmacı. Jr recruiterlarından birinin bir aday ile telefon görüşmesine şahit olmuş, aday feedback almak istemiş ve 10 dakika boyunca adaya neden pozisyon için kabul edilmediğini anlatmış telefonda. Bu güzel bir şey, siz de yapın, ölmezsiniz. 
Jenerasyonun ne istediği de önemli dedi, sizin ne offer ettiğiniz de, dedim ya bol bol ingilizce duyduk sunumda, olduğu gibi aktarıyorum. Şirket vizyoner mi, hızlı bir şirket mi, arzulanıyor mu?
2015 için linkedin trendini almışlar, belli talentları bulmanın zor olduğu söyledi oran %46 imiş. "%34 quality of hire önemli, işe alım yapıldıktan sonra müdürlere bir survey götürüyoruz, check ediyoruz" --> Manager Satisfaction Survey. 
"Sourcing'i güzel yapıp, pipeline'ı güzel kurarsanız" sorun yok diyor. 
Yılda 6000 işe alım gerçekleştiriliyormuş Pepsico'da, işe alımın mabedi gibi diye geçirdim içimden, düşünsene 6000 işe alım, verilen ilan, kovalanan talentlar, normal işleyen süreçler, deli gibi bir operasyon, yeteneği elde tutmak için yapılanlar, succession plan falan... İşe Alım Tanrısı olduğunuzda anlarsınız tıpkı anne olunca anlayacağınız gibi. 
Rusya'dan bir örnek paylaştı, işten çıkarılan kişilerin %30'una iş bulunmuş, fena değil bir outplacement örneği işten çıkarıyorsun bari iş bul yani. Reorganizasyon, redeployment, küçülme falan olduğunda duyarız bu uygulamayı kim yapar derseniz ben hatırlıyorum Lee Hetch Harrison vardı yapan. 





Center of Excellence, metrikler belliymiş efenim, hangi metrik ne için kullanılacak, hangi form kullanılacak, işe alım müdürlerinin kapasitelerini nasıl arttırırız, EVP gibi olayların önceden konuşulup tartışıldığı bir düzen söz konusu. Doğru kültürü yaratmak, kişileri yetiştirme, ilham verme, işbirliği oluşturma gibi yetkinlikler sıralanıyor. 

Hea barrow barrow, Pepsi de olsa yapıyor yazım hatası

LEAD programında 600 kişi bulunuyor, Assesment yapılırken lifti var mı yok mu ona bakıyoruz dedi, karar tek başına verilmiyor diye de ekledi.
Not: Assessment Center/Değerlendirme Merkezi uygulamalarına giren iç adayların en çok merak ettiği konudur bu, yalnızca bu değerlendirmeye göre mi terfi belirlenecek vb. endişeleri taşırlar. Cevap veriyorum: Hayır popkekim saçmalama, performansın, yönetici geri bildirimlerin falan da eklenir ama bizler tarafsız bir şekilde, duygularımızdan arınarak yaparız o değerlendirmeyi sen her ne kadar kabul etmek istemesen de AC'de verdiğin cevaplar kadarsın, sen bu durumla baş edemiyorsun ama öyle, doldurduğun envanter var ona da itiraz ediyorsun ama ekranın başında sen doldurdun. Ve bu başka bir hikayenin konusu elbette şimdi Pepsico sunumuna geri döneyim. 
Data point olarak alınıyor ve sonrasında performans notları, 360 sonuçları, OHS bıdı bıdısı ekleniyormuş. "%90'a yakın doğruluk notu ile çıkabiliyoruz".


Efenim global leadership effectiveness model gözlüklerim olmadığından foto bulanık çıktı.


KENEXA'dan link paylaşıldığını iletti, bunun yanında Candidate Experience'ı ölçümleyebildiklerini de ekledi. iyi mi oldu kötü mü oldu?


Ah bir de daha seksi işler tanımını kullandı işte o an benim için Nirvana noktası gibiydi, yaptığınız işlere dönüp bakmanızı istiyorum bi'tanesi. 

Yazıyı bitirirken, David Novak da okuyabilirsiniz, birinci ağızdan anlatıyor.

Eski bir video paylaşayım sizlerle.

Esen kalın.

Coco



10 Ekim 2015 Cumartesi

10.10






En son bu kadar hızlı içtiğimde ki bu 2 yıl önceye denk geliyor halıya methiyeler düzmeme neden olmuştu, halı, ikea gri halısı, hani bütün estetik ve sanatsal çabalardan uzak düz halı. Tv'de bir şeyler izleyip uyudum, 11'e doğru uyanıp koruya gittim, açılmam lazım. Yine Ankara'da olan bir durum vardı, patlama yazısını görünce bıraktım. En azından her şeyden kaçıp 1 saat inkar etmeliydim tüm çirkinlikleri. Yukarı çıktım, aşağı indim, yan gittim, bir yerde duvar gibi bir şeyle karşılaştım, kim bilir koruya ne inşaatı yapıyorlar...
Gelinler sabahın o saatinde yeşil ambiyansı kullanarak romantikli fotoğraf çektiriyordu, kalp şeklinde şemşiyeler, gölette yüzen ördekler, taymlayn akıyor, digital detoks yapamayacak kadar bağımlı hissediyorum kendimi. Bir ölü kirpi, birkaç yüzen ördek, dökülen yapraklar, kelebekler, tepeden motoruyla inen bir adam, arkada kask takan bir kadın, adam çok neşeli, Ferdi Tayfur şarkısı söyleyerek mutlu bir gülümseme ile iniyor, baş selamı, aslında şarkıyı söylerken de tonunu benzetiyor Ferdi Tayfur'a. Giriş kapısına doğru süzülürken sesi uzaklaşıyor. Güneşli ferah bir gün, kafamda at var, şelalenin orada durup fotoğraf çekiyorum, Arap turistlerin olmadığı tek yer sanırım burası diye geçiyor aklımdan. 
Otoparka gidiyorum, ispark görevlisine 6 tl veriyorum, arabanın plakasını yanlış hatırlıyorum adım tamam da rakam kısmı tırt ama yine de fişi alıyorum, arabaya doğru gidiyorum, uyarı tabelasını görüyorum. Sabah 06:00-10:00 arasında yürüyüş için gelenlere ücretsizdir. Aptallığıma doymayayım, geri gidip adama ya ben yürüyüş için gelmiştim uyarmıyorsunuz demeye üşeniyorum, müziği oldukça açıp eve doğru yola çıkıyorum, saç bandımı düşürmüşüm, fak. 
Eve yaklaşırken tahammülsüz trafik magandalarının kornalarını duymamak için müziği biraz daha açıyorum, markete uğrayıp süt alıyorum. Merdivenleri koşarak çıkıyorum, duş alıyorum sonrasında derin bir nefes, bu muhteşem cumartesi gününü acaba nasıl rezil ettiler. 2 aya bir dramatik olay yüklenmiş taymlaynda korkunç videolara rastlıyorum. Ankara yerleşik arkadaşlarımın yazdıklarına bakıyorum, mesaj atıyorum birkaç tanesine, iyiler. İçmek için her türlü b.ktan sebep mevcut. Neşeden, sevgiden, sanattan, başarıdan içilmiyor zira hep dert, hep keder, gam, kasavet. Default olarak acı yüklenmiş 2015'e, sevdiklerimizi kaybederken, nötr olduklarımızı da kaybediyoruz(m). 
Talsemin arıyor, biz de Ankara'da olacaktık bugün son anda vazgeçtik gitmekten...Sanırım en sinir bozucu olanı da bu, ben de olacaktım, biz de gidecektik, neye üzüldün? Gidemediğine mi, patlamadığına mı, gidenlerin ölmesine mi, tamam sakin olayım şoka girdi hepsi ondan bu haldeyiz. Benim de hayatımda böyle bir an var, turizm bölümündekilerin takvimi erken bittiğinden mayıs ayında genelde kutlamalar olurdu biz haziran ayına kadar devam ederdik akademik yıla, onlar sıcak denizlere iner yaz döneminde çalışırlardı. Yine o gecelerden birinde yan komşu aynı zamanda okul arkadaşım Özlem akşam dışarı çıkıyoruz gelsenize dedi, bir sebepten gidemedik, gece çıkışta araba ile uçuruma yuvarlanmışlar, haber geldi, kemer takılı değil boynu kırılmış... Hastaneye gittik, birkaç saat önce bizimleydi, eve geldi, kahve içtik ikna etmeye çalıştı, ne tuhaf. Morg'un önündeyiz, ailesi İzmir'de yaşıyor, ertesi gün cenazeleri almaya geliyorlar, çok genç daha 20'lerin başındayız. Okulda(üniversite) tören düzenleniyor. Durup düşünüyorsun, arabayla gidecektik, birlikte, biz de yanında olabilirdik, ölüm bu kadar yakın vs. Sonra işte taymlaynda bir fotoğraf görüyorsun, gülümsüyor, sonra haberi geliyor patlamada yaşamını yitirdi, videoyu izliyorum, kan gölü, et parçaları, organlar... İstediğin kadar kaçmaya çalış. Hissizleşiyor muyuz, kaçıyor muyuz, bu olan biteni açıklayacak biri var mı, çok zor...






Hiç kimse bizden umudumuzu söküp alamaz. (?)




4 Ekim 2015 Pazar

Harikulade İşyeri İsimleri

Naber blög, nasılsınız izlekler? Bence şahanesiniz, ekim ayı ayı gibi bir yoğunlukla geldi, zirveler, toplantılar, toparlanmalar, iş görüşmeleri neredeyse tüm ayı kapamış durumdayım. Eğer bir girişimci olsam brütten nete isimli bir dükkan açardım ya da fotolardaki gibiminnoşluklar yapardım isimli bölümle karşınızdayım, buyrunuz:




Şarkısı bile hazır, her şey birdenbire oldu :)




Tek istediğim cam'dı

40 yapar Emlak

Ve son olarak hava bükücü

Bol şansa ihtiyacı olan Kahraman'ınız,

Coconut