İzlekler için Sosyal Medya

ınspector clouseau

30 Ocak 2014 Perşembe

seyahat kronikleri



Dönüyorum
Sabah 5te uyandım
Havaalanı yine halk günü neden çünkü Perşembe 
Son anda otobosa yetiştim çünkü halk günü yüzünden xrayde sıra bekledim
Kahvaltı yapamadım o nedenle Anadolu jetin sunta sandviçi ile idare ettim
Asistanla yanyana oturduk, sağ olsun kanarya suyu içirmişler ne gözlerimi dinlendirebildim ne uyuyabildim


Türbülansta tırnaklarını elime geçiriğinden ellerim morardı No more uyku, bir yandan sübaneke okurken diğer yandan ellerimi tutuyordu, tanrım ne romantik, bir kadın ellerimden tutuyor bu sabah, 40000 feetteyiz ve nihayet ellerimden tutan biri var, bana ihtiyacı olan biri, korkuyor, çok sağlıklı bir ilişkimiz var, titremeye başladı, hadi derin nefes al, sakinleş, hadi Binnaz, bak hava çok hoş, minik bir sarsıntı, geçecek. Bir sarsıntı daha binnaz çıldırdı ve çığlık attı, herkes bize bakıyor, el eleyiz, tanrım son dakikalarım bu olacaksa en azından binnaz değil de karşı cinsten biri olsaydı, ovalara dağlara bakıyorum, aslında o kadar zor değil diyorum binnaz Ebru şallı nefesleri alıp, ben çok korkuyorum diyor rengi giderek açıldı yüzünün umarım üzerime kusmaz diye geçiriyorum içimden, dergi ister misin? Su ister misin? Tam bir özgeci hizmet modeliyim, acaba ellerimi ne zaman bırakacak? Giderek rahatsız bir hal aldı, saçma sapan bir hikaye anlatmaya başladım, dikkatini dağıtmam gerek, söylesene sen bu durumda ne yapardın? Kızsal hikayeler hep işe yarar, sevgilisiyle arası açık ya da yeni ayrılmış kız numarası, evet, hemen bakışlar değişti, kaşlar düştü küçükemrahvari bir bakış, aldanma mahsun tatlı yüzüneeeeeeeee. O ara sağa sola dönüşler normale döndü, binnaz biraz sakinledi, aksanlı türkçesi ile ben çok korkuyorum Coco dedi, bebeğim olsa düşer, ow yea.


Sabah kalkış sırasında da çok gergindi, ben uçmayı severim dedim, hatta kalkış en sevdiğim, zira hızlanırken karnımda kelebekler gıdıklıyor gibi oluyor, belki de araba ile hız yaptığımda olduğu gibi bir his. Tek kötü yan kulaklardaki basıncın verdiği rahatsızlık hissi. 10 dakika sonra indik dolayısıyla tarlaların rengarenk fotoğraflarını çekemedim, pıffffff.


*kebap bükelim sevgilim, baklava bükelim, kapaklarını yemeyelim

Sağ burun deliği tıkalı yetmez gibi kaşınıyor,
Ses kayıp,
6 aday ok, 6da6 büyük başarı
Kebap yendi, check, 
Baklava yendi, 
Türk kahvesi içildi, 


10 yıllık çay içildi ve bu saçma şeye insanların neden katlandığını hala anlamış değilim, ewwww


Mülakat sırasında öksürük krizine girdim, gözümden yaş geldi, yönetici devraldı şükür, gidip bir yerlerden şeker buldum, şöyle ki öksürürken kusmaya başlıyorum da o tür bir rezillik yaşatmak istemedim.
Dönüşte el bagajı yüzünden tartışma çıktı önümdeki obez aile fertleri ve yer hizmetleri şefi arasında, biraz kitap okudum, kulaklarım çok ağrıdı, Sherlock izledim, rötar kaçınılmaz,
Ve evet şöför hazırdı, İstanbul 1 derece, üşüdüm ve eve attım kendimi,


o esnada mülakatta, dur panpa love is over there, davar tipi oturuş şekli, bir üst level tarlası yanmış köylü duruşu!


Bugün insanlık adına çok şey yaptım, hr adına 6 adayı kurtaran bir kahramandım.


ruh hali: senin gökyüzünde benim yerim yoktu

28 Ocak 2014 Salı

Biz sizi kanser ediyor olacağız


Bir tepki biz size dönüyor olacağız bonus biz sizi arayalım

Yani diyor ki, bir bok belli değil, kaç haftada pozisyonu kapatacağım bilmiyorum, kurumsal şirket değil sirkte çalışıyorum, ayrıca süreç hakkında bilgi vermek bana ağır geliyor. Sana da merhaba çok çalıştığını ve iyi işler çıkardığını sanan İKECİ.


Pozisyon gelir, ekrana düşer, o ne kutlu andır. Pozisyon onaylanmıştır, Ceo onayına kadar gitmiştir, artık devir işe alım tanrılarının devridir, new era diye girmek istiyorum ama sanırım havamda değilim , hafif bir baş ağrısı, burun tıkanıklığı ve giderek davudileşen bir ses tonu var elimde idare edin. Tabii ki rebellion adına her sabah konuşmamam gerekirken şarkılar söylüyorum, check on my vine :)

Hani bilmeyen vardır, 7126 kez yazdım ama yine yazıyorum neler oluyor?


İşe Alım Süreci

Görev tanımı gelir ilgili departmandan, görev tanımını iş tanımı kısmına yapıştırırsın, aranan nitelikleri yazarsın, lisans, ön lisans bilgisi en tepeye, ms office, işte tecrübe, varsa sertifikalı bir şeyler, saçma salak yetkinlikler serpiştirirsin orta kısma(sığırsın ya aday da vay be şuna bak tam da benim yetkinliklerime uygun bir ilan deyip hemen başvurur), old school olanlar prezentabl sözcüğünü cümle içerisinde kullanır. Ten points from komşu ülke Greece. Erkek adaylarımız için askerlik bilgisini en sona alırsın, ondan önce tercihen Urdu dili bilen diyerek yabancı dil vurgusu yaparsın. Unutmadan Türkiye'de yaş ve cinsiyet konusunda en az batılı medeniyetler kadar hassas olduğumuzu belirtmek isterim, evet, N'olur gülmeyiniz.

Dur ya en başta atlamadım umarım bir şey, önce biri ölür ya da biri işten çıkar ya da biri kovulur or kocaya kaçar ki yeni bir pozisyon açığı çıkar ya da organizasyonda bir kutucuk olmasına karar verilir, yaşasın headcount. Bunu azot döngüsü gibi düşünebilirsiniz. Sanırım giriş paragrafı bu olmalıydı.

Sonra ilan çıkılır bu noktada bir parantez açayım kariyet.net

1. Ilanları yayınlarken ücret aralığı belirtme zorunluluğu getirdi, aaaaaa neden böyle bilgiyi paylaşmak isteyeyim diyen bir ik tavrı var mesela, KEY accountlar rahatsız bu yenilikten, sözleşme yenileme dönemi gelince konuşulur sanırım, anket yapsanıza nedir bu big data manyaklığı,

2. Aday tarafında ilanları beğenip beğenmediğini soruyor bunu sevdim, şöyle güzel giydirme fırsatı var sınırlı kullanıcı şirketler var genelde küçük ama butik danışmanlıklarından bahsetmiyorum, biz çok butiğiz hımmmmmmhhh, hayır bahsettiğim bu değil. bu embesiller önce bir ilan veriyorlar, yeterince başvuru alıyorlar, sonra o ilanı kapatmadan içeriğini değiştirip başvuru almaya devam ediyorlar. mesela şehir mesela görev tanımı gibi bir ilan için en hayati noktalar... İşte bunu yapan aklıevveller için tarihe bir not düşülmesini sağlayan  bir yorum kutusu eklemişler. Hayatım ben öküz müyüm sence neden personel işleri ile ilgili bir ilana hem de Adapazarı'nda başvuru yapıyor gözüküyorum? Kamon İstanbul dışı? Hem de ben, owww yea hem de SGK falan iş tanımında var yok artık daha memeler.

Ilan çıkılır, güncellenir günlük tarihi, sonra yeterli başvuru alınır mesela 2 hafta sonra filtreleme ve dönüşler başlar, uygun olmayanlar, kategori dışımolanlara toplu mektup, uygun olan mesela sınav davet or mülakat davet, mülakat olumlu olan 2. mülakat davet,  ya da işte assessment falan bunlar hep stratejik şeyler bebeğim hayatım o kadar sefil değil benim, varsa ref-check, oradan ücret çalıştırılsın, hoşgeldin kitleri, happy hourslar ve de oryantasyon, Şampanya patlatma.

Gördüğün gibi olay bu, atomu parçalıyoruz, bir takvimimiz var ona uygun hareket ediyoruz, bu noktada aksama olmuyor, sürprizlerde de adaya hızlı bir şekilde bilgi dönüyoruz, o nedenle biz size dönüyor olacağız deyip adayı kandırmıyoruz, beklenti içerisinde bırakmıyoruz.




Ruh hali: El üstünde tutulmak için illa tabuta mı girmek lazım
İlişki durumu: ARO Kont Dracula

Hımmm çok komikmiş ikcı kardeş

Resmen mahalle baskısı başka bir şey değil.

Bir İKECİ olarak eğlenmemize izin vermiyorlar, biz de komiğiz olm kabul edin işte, beyaz yakalı olabiliriz hatta beyaz yakalı olup mavi yaka işe alımı yapabiliriz. 

Adam müdür seviyesinde görüşmeye geliyor, prosedür olayından en anlaması gereken kişi, eleştirim var diye giriyor mülakata bismillah, daha tokalaşmadık bile, işe alım prosedürüne karşı aday rebel çıktı Rıza Baba!

Adam değerlendirme merkezi uygulamasına geliyor, level baya baya yukarıda, konuşmuyor, iletişime kapalı, objektif değerlendirme adına konuşturmaya çabalayamıyorsun çünkü bu bir mülakat değil assesment center beah!!

Adam güvenlik müdürü ilanı için başvuruyor, davet ediyorsun, emekli eski ordu mensubu mülakat yerine kaçta intikal edeyim diye soruyor, gülümsüyorsun çünkü jargon farklı, aha aligopterle gelecek galiba diyorsun, sırıtıyorsun patapatapatapata dududuf,

Önyazı yazıyor, hikaye yazıyor, küfür yazıyor, kompozisyon yazıyor hatta bilen bilir manifesto yazıyor taleplerde bulunuyor, iletişimini beğenmediği çalışanı işten çıkartmak istiyor, adam mühendis beyler geri çekilin,bu aday hali daha,

Adayın yabancı dili Türkçe,

Aday insan değil, tehdit ediyor, takip ediyor, taciz ediyor...


Sen benim babamı tanıyor musun diyor, sen benim babamı tanıyor musun diyorum kafamda, yes ceset torbası falan i love daydreaming


Üye olduğu gruplara Facebook gruplarını link olarak ekliyor, rotaract falan değil yani :)

Aday 92 ilana birden başvuruyor, evet o kadar büyük bir organizasyondayım sadece benim 14 farklı ilanım var taam mıaaaa... Telefonla taciz ediyor, yetmiyor mail atıyor, yöneticine tacizde bulunuyor...

Kendi fotoğrafı yerine johny depp avatarı kullanıyor, 

İş tanımı yerine şarkı sözü yazıyor,

Görüşmeye Cd'sini, kitabını getiriyor ben de çıkarıp blogumu gösteriyorum, ben daha fenomenim diyorum, i am the princess one diyorum, hayır yine day dreaming...


Sonra İKECİLER çok rerörörerö, ya ne olacağıdı, bir ilan 7490 başvuru, filtreleme yapmayayım, hepsini tek tek açayım ya da asistan açsın, nasıl zaman öldürelim isimli workshopımıza hoş hoş hoş geldiniz.


Aday davar yöneticiye de maruz kalıyor hem ben gerektiğinde empati manyağı olabiliyorum biliyorsunuz büyük resim görmekten içim çıktı. Ama camooooon, adaylar bazen komik oluyor, çalışan olduklarında çalışkan ilişkilerini deli ediyorlar, idari işleri kitliyorlar, çıkış mülakatında işe alımcıya kafa atıyorlar bazen komik işte, bırak da gülsünler.

Şunun şurasında elitist bir topluluğuz, çok minnoşuz, sormayın her şey şahane gidiyor, Twitter da takip ediyorsunuzdur, herkes mükemmel mmmmmmmhhhh. 

Çok şiriniz lan!




Hadi öperler, ne zamandır öpmüyordum.

Lümpen kahramanınız Coco.

For my self

dear prudence mode on


26 Ocak 2014 Pazar

Sevgili günlük

Bugün de aramadın aybolmuyor mu?


Soğuk bir sabah, aralıklı uyuyup uyandım, 6'da biraz kitap okuyup tekrar uyudum, iyi ki haftasonu haftaiçi hastalık hiç çekilmiyor.


Sanırım çok sayıda şehirdışı organizasyonu olması ve sosyal kelebek olmam dolayısıyla kolaylıkla virüs falan kaptım, virüs bulaştıran için ne derler bilirsin "seni tanrı bile affetmeyecek".

Doktora gittim cuma günü, boynunuz mu ağrıyor, boğazınızda mı, böyle sizi dövmüşler gibi mi, ateşinizde mi var, cırcır gibi misiniz, ortalığın hastalığı eve gidin yatın bol sıvı alın dedi. İşimi anlattım ve de sıklıkla hasta olduğumu çünkü beni yaparken bozuk yapmışlardı, küçükken de hastalanırım sık sık, sen de hep hastasın diyenlere selam olsun, immün sistemimi kuvvetlendirecek bir aşk, bir sevgi kırıntısı bir hap varsa alabilirim dedim, size şahane bir ilaç yazacağım dedi, geçen sene ki Nuri Alço doktoru hatırlarsınız onun gibi. Bol sıvı tüketin, tavuk suyu çorba, her şey ılık içilsin, sizinle ilgilenecek biri var mı? YOK! Kimse yok, evde de yok, komşum bile hepsi tatilde, tek başımayım, yapayalnız, tamam mı, mutlu musun doc?

Ve bol bol dinlenin, ilaçla 1 hafta dinlenerek 7 günde geçer, konuşmayın ve işinizi değiştirin dedi. İşimi mi değiştirmek, adam haklı bu olacak bir gün, daha az insana maruz kalacağım bir iş, hımmm. 
Neyse işte eve geldim, yatıyorum, halim yok, hazır yemek söylüyorum, lahmacuncudan çorba mesela bir tezim var, lahmacun satılan yerde çorba da olur. İğrenç bir şey geliyor bir de acılıymış, içim acılı, böğrüm ağrıyor zaten, yata yata uyuya uyuya geçiriyorum haftasonunu. Okumam gereken kitaplar vardı, gözlerim kayana kadar okuyorum işte, ağzımın tadı zımpara gibi.

Unutmadan rüyamı anlatmak istiyorum;

Çok büyük bir kırtasiyedeyiz ya da işte kalem satan bir yer, biliyorsunuz kalem takıntım var, bizim plazada(mmeh mmeh mmeh) renkli kalemlerde yazıyorlar mülakat formlarına bu bana çok ilginç geliyor, çünkü lacivert ve siyah dışında resmi formlarda yazı yazmaya alışkın değilim, kırmızıyı da sadece cumhurbaşkanı kullandığına göre imza atarken? Pembe yazı yazılan görüşme formu tuhaf geliyor. Neyse kendime şahane bir kalem arıyorum, hatta abartıp üzerine adımı yazdırabilirim ya da başharflerimi, bence oldukça şık bir hediyedir, yeni işe başlayan bir arkadaşa ya da sevgiliye isme özel hediyeler gönderilebilir, tabii ki bana alan olmadı, sevgilim mi var benim!!!!! 

Sevgilim olursa bir gün ona adının başharfleri işlenmiş gömlek yaptıracağım, hımmm klişenin dibi, Ateş'in gömlekleri öyleydi, kol düğmeleri de öyleydi, adam kendine tapıyordu hanımlar beyler. Hele bir olsun da bak ben ona neler alıyorum, papyonlar, fularlar, böyle lacivert cici ceketler, denizci kazakları hımmmmm böyle lacivert,beyaz, kırmızılı. Ben de uyumlu capri pantolon ve beyazlı bluz ile eşlik edeceğim, ayrıca şapkamla, şapka benim için çok önemli biliyorsunuz, benim bir şapka koleksiyonum var. İşte böyle haftasonu kabız bir şekilde aynı eşofman takımı giyinen sevgililer gibi dolaşacağız, uzun kahvaltılar yaparken bir yandan, ona tatlı krepler yedireceğim. Aman sağlıklı olsun da ...

Evet kendime kalem alıyorum yanımda biri var! Seçmeme yardımcı oluyor o kadar yakın yani, fikrini alabileceğim kadar değerli biri, U know. Kalemi beğeniyoruz, çok şık, çok parlak, sonra görevli kadın kadife kutusunu getirmeye gidiyor, döndüğünde ne yapıyorsa yanımızdaki cam masayı kırıyor, paramparça oluyor, tuz-buz öehhh diyoruz, sonra ben uyanıyorum. 

Yoruma bakalım: 
Rüyada cam kırılması, rüya sahibinin hayatında kritik bir dönemin yaşanacağına alamet eder. Kişinin yeni kararlar alacağı, radikal işler yapacağı, birileri ile kesin olarak sonsuza kadar yollarını ayırırken birileri ile de sonsuza kadar bir araya gelmek için adım atacağı anlamına gelir. Bu rüya, sahibi için hayatının dönüm noktası sayılacak bir yol ayırımına gelmeye ve bu konuda bir karar kılmasına işaret eder.

Sevmedim. Yuzarsif yaşasaydı da yorumlasaydı.

Yazının fon müziği Ercüment Vural, Rüyalar şarkısı olsun, çok güzel bir şarkıdır...


Bence bu aletler çok estetik duruyor uzaktan, uzun uzun yürüyesim var, ama tabii iyileşince.

İlişki durumu: canlilar ikiye ayrilir: normal canlilar, erzincanlilar... Erzincanlı desinler hacı minnoş



Cv, özgeçmiş, başvuru falan işte

Leave Britney alone der gibi, 



Altın hızma mülayim seni haktan dileyeyim, yani diyor ki kariyer basamaklarını hop hop çıkayım, zıp zıp çıkayım, tek tek basayım bade süzeyim hacı. Ben böyle Leyla ile Mecnun izleye izleye hoca, hacı, hafız falan demeye başladım, sonra bir gün "kız arkadaşım bana hacı dese süper olur" dedi, ilerleyen zamanlarda normalde demem ama bir gün hacı dedim ben, hoca diye yapıştırdı cevabı neye uğradığımı şaşırdım, kızmıştı. Sanırım konuşma şeklimi düzeltmem gerekiyor, kpi listeme bunu da ekleyeyim, bugün hacı diyen yarın enseye şaplak atar, tekme atar, yastık atar, eskiden olsa bardak tabak atardı sirtaki yapardı.

Herkes bir şey ister, direktör yeni bir müdür, müdür yeni bir sr. eleman, hr kıçtan uydurulmayan bir headcount, satışçılar bütçe, kelle avcıları yeni bir aday tabiisi yerleştirmek için, işe alımcı pasifteki aday yerine başvurmuş aday ister, yeni bir kariyer portalı kullanmak ister, anne olan çalışan daha esnek çalışma saati ister, ama çoğunluk yeni bir İŞ istiyor.
Coco dünya barışı ister(bak bak kendimden 3. Tekil şahıs olarak bahsediyorum, bu başka tür bir manyaklık) şaka lan, ne isteyeceğim, ben alemlere goygoy yapmak için gönderildim. Olursa olur olmazsa olması için takla atarız...

Mükemmel cv var mıdır? 

Gülyabani diye bir şey yoktur ama olabilir de. Çok üzgünüm cv'niz şekil olarak doğru değilse, uygun kelimelerle kendinizi anlatamıyorsanız, kilit noktalarda tanıdıklarınız yoksa ve vahiy gelerek yeni bir iş bulacağınıza inanmıyorsanız biraz çaba göstermeniz gerekiyor. Bu tamamen size bağlı.
Kamooonnnn cv'nizi güncellemek gözünüzde çok büyüyor biliyorum. Lakin bu yönde bir motivasyonunuz olmadığında daha çok hata yapıyorsunuz.

Lisans eğitiminiz öyle ya da böyle sizin bir bölümden mezun olabilecek kapasiteniz olduğunu gösterir, meslek seçimi bu ülkede ne yazık ki sınav sistemi yüzünden sefil bir halde, dolayısıyla aday fizik mühendisliği bitirip bankacı olmak istediğinde "sizce bu iş tanımı sizi mutlu edebilecek mi?" gibi bir soru ile karşılaşır. Sistem ondan atomu parçalamasını bekliyor, gişe memuru olmasını değil. Ama olabilir de...

Sizin pozisyonunuzda çalışan kişinin sorumlulukları nelerdir? Bu sorunun cevabı iş tanımında olsa şahane sanki, gerçi görev tanımını yazmayan, şekil yapan aday da var, böyle gizemli bir hava yaratan, mmmmmhh.

Dürüst olun, uçmanıza gerek yok, yapmadığınız bir işi cvnize yazmayın, yapabilecek motivasyona sahip olmak ile deneyimlemiş olmak arasında fark var, seninle aramızda koca bir fark var.

Dolaylı anlatmayın, uzun cümleler kurup etkileyeceğinizi sanmayın, kısa ve de imla kurallarına uygun olsa yeter. Karşıya verdiğiniz mesaj özen gösterdim/gösteriyorum dikkatliyim falan olsun, yani Türkçe yabancı dilim değil.

Başarılarınızdan bahsedin, varsa.

Hobileriniz varsa, kanatlı hayvan yetiştiriciliği, solistlik, pul koleksiyonu falan.
İlkokul ve anaokuluna kadar inmenize gerek yok, derece falan yaptıysanız yazın ama, onör öğrencisiydim ben hey heyyyyy diye, duysunlar, bilsinler.


Kendinize inanın, güvenin, cv'niz sizi anlatsın, yaptıklarınızı yani, zibilyon tane başvuru olduğunda filtrelemeler kullanılır. Dolayısıyla okuduğunuz bölümü yazınız, iş tanımınızı yazınız, arama sözcükleri ile aday veritabanından ulaşılabilsin, erkekseniz kadın avatarı-kadınsanız erkek avatarı kullanmayın, tanrı aşkına mail adresiniz adınız ve soyadınızın kombinasyonu olsun, XXXXL@, horrorboy@, capkinhatun@, çemizgezeklidelidumrul@ falan olmasın kurumsal hayata giriyorsunuz üzgünüm. Kendi fotoğrafınızı kullanın, dizi oyuncusunun ya da Amerikalı bir şarkıcınınkini değil, idolleştirme gibi bir durum mu var diye düşünebilirler, unutmayın cv'niz beyanınızdır, doğru söylediğinizi düşünürüz, yani dizi oyuncusu başvuru yapıyor????

Bugünlük bu kadar cikleme yeter, gidip kahvaltı yapayım,

Kolaylıklar.

İlişki durumu: vıdı vıdı etme de geçeceksen geç
Ruh hali: on tekersin çok şekersin, beni sevme çile çekersin




Coco candır gerisi amcandır

Ergenliğini yeni bitiren Coco orta yaş denen şeye gidiyor, ne kadar sincapsınız tarzı bir Memo paylaşıyorum sizinle, lav yah oll


23 Ocak 2014 Perşembe

Kendime notlar

Sosyal flörting hadisesi, nasıl buluyorsunuz merak ettim, işini böyle yaptıranlar tanıyorum.




22 Ocak 2014 Çarşamba

Turnover, game over, we are so over bebek

İlişki durumu: Aramızda yetenek olmayanlar görüyorum! Bi'daha olmasın arkadaşlar.


Turnoverı yüksek olanın burnu boktan kurtulmaz derdi anneannem, haklıymış.

Hani ben danışmanım ya, artist artist olm bir stad dolusu adamla görüştüm falan diyorum ya, toplu işe alım, toplu işten çıkartma, şirket kapama, iflas, şut, dehleme, bizans oyunları diyorum ya işte bunlar hep turnover( bir an için sex diyeceğim sandınız hadi itiraf edin).
Hacı bu blogda hr'da geçirdiğim zaman dilimi, ilişkiler, üreme, yumurtalarını parayla satma, iş hayatı, meslek, aşktan falan bahsediyorum, yıpratıcı, sivridilli falan diyorlar benim için yo yooo arkamdan falan da değil böyle direkt yüzüme söylüyorlar,tarzım daha çok sorgulayacı,  ama bir nevi SATC carrie gibi çok severim kendisini, neden bu kadar çok sevgiliden bahsediyorsun falan diyen var niyeyse açıklayayım da kurtulayım dedim. 
Pazar sabahları eski filmleri izlerim hatta Türk filmlerini falan, nostaljik pazar sabahları olursa büyük bir brunch eşliğinde bakınız hayatınızdaki her şey meslekler üzerine, mesleğin var paran var kızı etkiliyorsun, aşk oluyor, seviyorsun kavuşamıyorsun, mesleğin yok paran yok oğlanın babası sınıfsal mevzulara dalıyor aşk yaşıyorsun, ayrılıyorsun şarkıcı oluyorsun, paran oluyor pavyon şarkıcısı oluyorsun mesleğin oluyor, Metin Serezli ya da Ekrem Bora ile evleniyorsun bak olay hep iş güç sahibi olmakla ilgili. Merhaba sayın seyirciler algıda seçicilik ve mesleki deformasyonda çığır açan Coco'yu izlediniz şimdi patatesli yumurtalarınızı yemeye devam edebilirsiniz.
Araştırmalar gösteriyor ki( it means kıçımdan uyduruyorum) çağrı merkezi, perakende ve bilişim tarafında turnover çok yüksek çok çok yüksek hacı bir de satış organizasyonları hani böyle eskiden kredi kartı satışı yapanlar sonra direkt satışçılar emeklilik falan satanlar abowwwwwwww.turnover bir yerde arzuladığımız bir şeydir, evet arzulamak dedim ne edepsizim.


*olm şakadan hiç anlamıyorsunuz pıffffffff


Böyle işte %50ler-%60lar çağrı merkezlerinde, bir keresinde %146( küsüratlı sayı yazayım da salladığım belli olmasın) çıkmıştı shahaahah benim değil bir arkadaşımın başına geldi, e siz küçülüyorsunuz o zaman(downsizing), küçül Alice küçül. Hizmet sektörü, evet hizmet sektörünü söylemeyi unuttum ya.
İşe alımcılar için bitmeyen bir savaş, never ending story olmadı bir kabustur. En basit metaforik anlatımla sizin bir kovanız var ama kevgir dipli. Dolu verdim boş almam diyorsunuz, sorry man o iş yaş, destek almak zorundasınız. Bu noktada danışmanlık şirketleri devreye giriyor ;) hadi köfteler sizden de bahsettim. Ya da outsource hizmet alma, outsource hizmeti outsource etme ve oha. Turnoverın önüne geçer misiniz? Yo, yavaşlatırsınız, kısa süreli bir rahatlama sağlarsınız, iğrenç bir tabir vardır açık pozisyonlar için kullanılır YANGIN, benim ateşten dolayı bir korkum var biliyorsunuz, yangın eğitiminde sıtkım sıyrıldı, kendimden geçiyordum. Bu yangın durumunu kontrol altına almazsınız ama kısa vadede bölüm yöneticilerinin çenesini kapatırsınız, overdose çalışan personelizin yükünü hafifletebilirsiniz. Ondan sonrası elde tutma, mmeh kaygan zeminden bahsediyorum. 


  • Sosyal medyayı etkin kullanın
  • Aday filtrelemeleri doğru düzgün yapın, maliyet maliyet maliyet
  • Şirket içi eğitime önem verilsin, yöneticilerinize mülakat teknikleri eğitimi aldırın
  • Değerlendirme süreciniz optimumda olsun(kıçımdan element uyduruyorum abartmayın en iyi adayı bulacağım diye buluyorsunuz elde tutamıyorsunuz davarsınız)
  • Ödüllendirme sisteminizi gözden geçirin
  • Şirket kültürü falan bunlar önemli şeyler
  • Yedeklemeden falan bahsettik mi? Onu da ağlamayalım bir doz da ondan
  • Yetenek falan uçmayın hepiniz yetenekli değilsiniz ama hepiniz yeteneklisiniz de aynı zamanda sizi eğitim listesine dahil etmediler diye üzülmeyin, işinizi değiştirin, kafanızı kompile(TDK da doğrusu yazar her şey de ayrıdır aynı zamanda) değiştirin, beyin lens o belli.


O değil de ya linkedin grupları, tematik Twitter hesapları da çok yorucu değil mi sizce, ben mi boğuluyorum, ilgimin çabuk dağıldığını söylemiştim, uzun konuşanı kısa dinleyin(mülakattan bahsetmiyorum, uzun yazanı hızlı okuyun ben zaten kolay okunan yazılar yazıyorum).


İlişki durumu: aldatmasın seni o melek bakışlar bazılarını şeytan bile ayakta alkışlar..

Bundan sonra kamyon arkası yazıları var, yerseniz.



Harikulade işyeri isimleri

Biri de çıkıp cinnet yapmamış, yazıklar olsun


Arkadaşlar hazır mıyız? İK ZİRVESİ

Evet, daha huzurlu bir dünya için? Daha aydınlanmış bir ik için?

Ben hazırım ajandamda o gün boşluk olsun diye yıllık takvimi öteledim olm aynı günlere denk geliyor diye 1 ve 3. Haftalara koydum mülakatları fixledim, olm ne çakalım var ya. Yani hiç bir bahane kalmadı önümde gayet hazırım, o gün bir uçak düşmezse, grip olmazsam, üvey kardeşlerim gidip beni evde bırakmazsa, hayatımın aşkını bulmazsam, ve tabii ki ayağımı kırmamış olursam falan gayet zirve mode on. Süper kahramanların da kendilerine zaman ayırması gerek, ruhunu beslemesi, küçük küçük isyan etmesi, ona küçük PROVOKATİK likler yapın.


Hımmm biz yine şirkettekilerle gidiyoruz, ne? Sizin şirketiniz sizi götürmüyor mu? Muhteşem ile bu konuşmayı yaptık geçen akşam, eski yöneticim vektör ve geri kalanlar Coco nasıl sürekli zirvelerde yani nasıl diye soruyorlarmış, hatta yemekte karşılaştık yüzüme karşı sordular bu soruyu, ya dedim bir zamanlar fakir!!(hııı çok) ama gururlu zirvelere göndermediğiniz bir Coco vardı ya, hıııı işte öyle.

Mesela vektör'den sonraki yöneticim yazılardan birini mail olarak paylaşmıştı habersiz o güzel olmuştu, olm hayat çok eğlenceli lan ya da benim kafam çok güzel.


Sen Bu satırları okurken okuyucu,  ben mide fesadından bayılmış olacağım, burnuma kadar kebap doluyum. Evet yine şöför alacak onun hüznü var içimde, gün güzeldi, hava değişimi nedeniyle boğazım kurudu 4 olumlu aday ile eve dönüyorum.

Ruh hali: Open your heart, i'm coming home

Uçak düşerse arkamdan bi' fatiha okuyun, zahmet olmazsa 3 gulfü 1 elham, hadi bakayım.

Ailenizin imamı,

Tellori Coco Hazretleri



20 Ocak 2014 Pazartesi

teletabilerle yaşıyorum

şirket değil adeta kreş bir ilkokul diyebiliriz. bugün de doğum günümü kutladık yanlış anlaşılmasın, şahaneydi, hatta bugünün hediyesi 1 kasa portakaldı.


güzel kokuyordu kabul :)

davetiye geldi, ik kahvaltısı, ok lakin bir yerli malları tandansı yaşacakmışız, herkes bir şey yapacakmış. diyete başladım bugün, sabah roka, peynir, zeytin öğlen özbek pilavı, hindi, baklava evet... 

eve geldim, yolda kitap okuyamadım, muhteşem aradı, kübiğimizin son ferdi de ayrılma kararı aldı, 4 aydır görüşmeleri devam ediyordu, artık girişimci olarak devam edecek kariyerine, bugün bu uğurlu haberi vererek sağlı sollu geçirmiş, detaylar haftasonu brunchta konuşulacak, bu yıl hepimizin çok çalışacağı bir yıl olacak diyor, ekipten konuştuk daha doğrusu eski ekibimiz fantasticfour :) hep bir özlemimiz var biz eğlenerek çalıştık, efsanedir. bir daha olmaz gibi geliyor aynı frekans. neyse

markete gittim bir şeyler aldım. pastaneden bir şeyler götürsem ne var ki, domestic haller içerisindeyim!!! ev yapımı poğaça falan alırdım?? so?
ama yok kafamı dağıtmam lazım, kutlu son yazıyı okumuş iyi ki macaron gönderdim sana,ne iyi bir arkadaşım, aşk acısına macaron, ayı almayı düşünüyordum ona neler yapardın tanrı bilir dedi.. kafasını bile koparabilirdin oh mine god! American horror story Coco's revenge...
neyse kafa boşaltmak için mutfak iyi seçim daha iyisi bir klişe banyo fayanslarını diş fırçası ile ovma, üniversitede sonnyden ayrılınca yaptım, yok böyle bir manyaklık çamaşır suyu ne kafa yapar bilsen en sevdiğim. hem nefesini de kesiyor, ciğerlerde ağrı, hop acile. 

yaptım bir şeyler mutfağı toplandım, bu ne lan, koştur koştur eve gel yemek yap, news: evlenmekten vazgeçtim, yoruldum ben mutfakta, or şöyle olabilir tarçın'ın dediği gibi pertev'li bir ev evet;) evde italyan bir aşçı hımmmmmmmm. ay yok ya halam geldi yine ağrıdan ne minnoşluk ne bişey kaldı, deli gibi çikolata yemem bu yüzden allahtan kutlu var da elmalı şeker, macaron, çiçek falan gönderiyor kendinizi şımartan dostlar bulun paçozlar, si yu.


ruh hali: tanrım inşallah A-D conflict yaşamıyordur onu koru rica ederim.


19 Ocak 2014 Pazar

Gelecekteki Sevgiliye Mektup



Planım şöyleydi; 

O, doğum günümü kutlamayacaktı, ben de onu sonsuza kadar affetmeyecektim. Öyle olmadı.

Uyudum ben, telefonun sesini de kıstım. Sonra zebani gibi uyandım sabah, mesaj: iyi ki doğdun.
owwwww yooooooooo her zaman ki gibi, as a gentleman. Kalbim parçalandı, burada değildi, yanımda değildi lakin kutluyordu iyi dilekleri vardı, tabii ki bir yanım unutmadığı için çok mutluydu. Ama evil planlarım için unutması gerekiyordu, kutlamayacaktı ve benim de onu tamamen unutmak için bir sebebim olacaktı. 

Gülücük, teşekkür ederim unutmadığın için(hatırladığın için mi demeliydim off sabah zaten gözlerim bulanık görüyor).

2 saat sonra(uyandı) 

Güzel dileklere devam...
Cevap: umarım

Tüm gün bir şölen havasında geçti, burada doğum günü izni yok pasta börek var, öpücükler falan, telefon, mesaj, sm tacizleri, sonra Kutlu aradı, şirkette çalışanlardan biri ile bir şeyler göndermiş, ooooo diyor Tarçın, ne oooo diyorum, o benim canım canım arkadaşım No ooooooo.

Akşam dönüşte kendimi yemeğe çıkarıyorum, alışveriş yapıyorum, eve atıyorum kendimi. planım tavuk gibi erkenden uyumak uyumasam da miskinlik yapmak, zaten 2 gündür seyahatteyim..

Sonra işte bir mesaj daha geldi, iyi ki doğdun.

derin bir nefes aldım( normale dönebilir miyiz? Lütfen/gergin olduğumuzda konuyu arkada bırakmak için sorardım bu soruyu, artık sormuyordum, sinirlendiğinde cümleleri devrik kurardı, tabi bir aralar kocaman bir adım atması gerek falan diye düşünüyordum kafamın içinde so naive, böylece her şey netlik kazanacaktı belirlilik kuramı ile devame edecektik çünkü süperkahramanlardık toplumumuz bunu gerektiriyordu).

Gözlerimden sular akmaya başladı.

Sen de dedim, sen iyi ki doğdun dedi.

İyi ki varsın dedim.

Ara ara iyi ki doğdunlara boğdu beni, her mesajında daha fazla su geliyordu gözümden. Sonra sustuk işte. Bu kadar iyi olmak zorunda mıydı? 
evdeydim, yapayalnızdım, yüzümü temizlemem gerekiyordu. sonra topuzumu açtım, saçlarımı dağıttım, yooo dedim görevdi, bitti kutladı tamam işte bundan sonra görüşmemiz için bahanemiz kalmadı,  zaten geçenlerde sevgilim değilsen görüşmeyeceğiz demiştim. bir mendil aldım foşurt diye burnumu sildim.

sonra kutlu'nun gönderdiği macaronları yedim kırmızı koltuğumda patlayana kadar. sanırım şeker komasından ölecektim, budha stayla otururken feride'nin fondan yemesi gibi kendimden geçtim. hayır bir tür yeme bozukluğu değildi, bu kez sadece anlık yapay mutluluğa ihtiyacım vardı. biliyorsunuz değil mi Lucas bir payanda olduğundan sayesinde baya baya kilo verdim, hayatımda her şey hedef olarak gören ben Nisan ayı gibiydi sanırım ona söz verdim, artık taş gibiyim... Çok destek oldu sağolsun, milletimiz varolsun, hamdolsun, sabahları ciğer yemek evet.


İşte böyle sevgili günlük,

Günler su gibi geçiyor evet evet, bazı günler daha zor geçiyor, ağlattı beni doğum günümde.

Herkes bilsin çok mutlu yaşadım, Lucas iyi biri ama bana yetecek kadar yokmuş, kimseye yetemem diye saçmaladı ama camooooon ben kimse değilim. I'm the special one.



Herhalde iyi ki varım geçen bir swot yaptım, sonuçlar şaşırtıcı.

Always get lucky kahramanınız,

Ceo




Şahane iş ilanları

Kargo firması değil pastane menüsü yine şahane! göz yoran bir ilan ile karşınızdalar...
Direktöre raporlayacak yani diyor ki arada müdür falan yok hacı ohhhh miss diyor, yersen diyor, italik okurken boynum tutuldu.



Şile'ye olmadı Abant'a falan gitmek istiyorum haftasonu lakin...




Kurak yerlerde beraber yola çıkmalık harika bir sabah değil mi sevgilim?




Kuru bir soğuk ile karşı karşıyayken mesela rüzgar yüzünden gözlerimden inciler dökülürken onları toplamanın tam zamanı. Kahvaltı için davet ettin de gelmedim mi?



Bulutları izleyelim, çimlere uzanıp, ben anlatacak bir şeyler bulurum.

Pazar günleri neden ekstra romantik oluyorum anlamıyorum, bence git bugün evini temizle.

Mine eye and heart are at a mortal war
How to divide the conquest of thy sight

C.




18 Ocak 2014 Cumartesi

ben diyeyim lotr siz anlayın yüzüklerin efendisi serisi okeay?


Ben size lotr ile tanışma öykümü de anlatmadım değil mi?

Abowwwwwwww, hemen anlatayım, hani benim bir arkadaşım vardı, hani onun nikahı yüzünden 10 kilo vermeye karar verdim, hani 4 kız kardeşlerdi, ablalarından tırsıyordum, biri kanser hastalığını yenmişti(şimdilik), biri makyaj artistiydi, hani son ablası da yeme bozukluğu olan(simit ve çay dışında bir şey yemiyordu/içmiyordu bir zaman) hah işte konu onunla ilgili. 
Banu'nun yıllar içinde çok fazla işi oldu, genelde satış üzerine çalıştı, enerjisi kendine özgü, espri anlayışı oldukça unique şahane kısa saçları olan bir ablamız, bir keresinde her şeyi bırakıp Kadıköy de kitap sattı, biz o zaman ÖSS ye hazırlanıyoruz falan sonra işte üniversiteyi kazandım, bir haftasonu onu ziyarete gittik, ay kitapçı tezgahında oturmak çok ilginç çocuklar şu anda ekran karşısında kırıtıyorum. Böyle güneşli bir sonbahar günü hepimiz montlarlayız, Akmar'a giden yol üzerinde sokaktayız, insanlar geliyor gidiyor kitap alıyor, hayır ben zaten kitap okuyan bir insanım. Duymuştum Yüzüklerin Efendisi diye bir kitap var ama alma fırsatım olmamıştı, zaten önce görmem lazımdı, rengi yüzünden, kapağı yüzünden, kaligrafi yüzünden aldığım kitap çoktur, tanrım bütün servetimi kitaplara yatırdım bir de taksilere. Sonra bir çift geldi sarışın omuzlarda saçları olan bir adam ve sevgilisi, Tolkien var mı dediler, Banu'da serinin hangi kitabını istiyorsunuz dedi, iki kuleyi istiyorlarmış, ne yazık ki 1 ve 3 vardı bizde, hıımmmm ne zaman gelir peki dediler...

Sonra baktım kitaba ooooo en sevdiğim yeşil, oooooo kapakta bir şapkalı dede var, şapkalı!!!!! bu kitabı almalıyım dedim, işte hazırlık okuyup bayıldığım o sene can sıkıntımı gidermemi farklı bir dünyada gezinmemi sağladı. Küçüklüğümden beri çok renkli bir hayal dünyam vardı, eser miktarda daydream olayı yaşıyordum, fantastik mini hikayeler yazıp quantum leap falan izliyorum, stephen king falan okuyup tırsmalar mı dersin :) ay çok gerizekalıydım :)))

Whatever, aldım kitabı hacı, okumaya başladım o da nesi, bildiğin Orta Dünya'dayım, sonradan aydım olm 3 kitap varsa sadece bu kadar hızlı okumamalıyım, mıymık mıymık yavaş yavaş böyle pleasure delay yaparak okudum seriyi bu arada hobbit, silmarillion falan var ama almıyorum böyle yıllara falan yayıyorum. Ilk film çıkıyor hayallerim yıkılır mı acep diye izlemiyorum önce sonra işte yaza doğru muydu Vcd'sini izliyorum 3 küsür saat ama yetmemiş!!! 
Neyse sonra işte malum ilk çıktığı gün sabah seansı :)

Hala okumadığım kitabı var Tolkien'in, derlemeler ya da felsefe ile bağlantılı kitap çıkınca okuyorum, Tolkien'in Ağacı'nı bitirmeme nedenim de bundan. Şimdi yeni bir tane daha geliyor.

Değişik bir fantazya, mutluluk, bir çıldırış hali. Kimi sabah bir urukhai olarak uyanırken kimi sabah bir elf prensesi kimi sabah gayet gollum oluyorum biliyorsunuz.

Hayal dünyanızı mıncıklayan şeylerden uzak kalmayın, kendinizi sevin, ork olsanız bile.



Yarın gün ışır ışımaz yola koyulacağım. Fakat yoldan gitmiyorum: burada beklemek bile yoldan gitmekten daha güvenlikli. Erdiyarı'ndan ayrıldığımı en azından birkaç gün için gizli tutmamız mümkün, ama ...


Coco 

17 Ocak 2014 Cuma

boring, sıkılıyorum

Black sabbath ironman şarkının fon müziği
Üzerine AC/DC alıyoruz wreeeahhh

Guys, i think i screwed up



Uzun süredir beklediğim güzel bir haberi aldım bugün lakin eksik bir şey mi var modunda devam ediyordum, güzel bir grup keşfettim yüzyüzeyken konuşuruz( olm yüz yüze konuşmak ne güzeldir sabaha kadar esneye esneye gözlerinden uyku akarak, dilin dolanarak, saçlarıyla oynayarak falan neyse..) bir yandan onu dinleyip bir yandan görüşme raporlarını hazırlıyordum, fak testlerden biri kayıp, ortalığı ayağa kaldırdım, Alman ekolünden gelen sivrizeka asistan beni deli etti.
Yetmezmiş gibi online testler ile ilgili sorun çıktı, yetmezmiş gibi sapphire mıdır nedir o kazulet binada kitap dükkanı olmadığını keşfettim evet öğlen orada olabilirdim acil bir iş için, fak, kitap bugün çıkıyordu, ön sipariş vermemiştim çünkü evde kimse olmadığından ofise de arada geldiğimden abi neyi açıklıyorum ki hala acaba...

Öğle yemeği yedim, hıııı bunu insan yiyecek kategorisi dışında ayı gibi 



ay lav safran u know*


Starbucksa gidip faydasız şeyler içtim, sonra toplantıya girdim, tanrım ne kadar sıkıcı bir cuma günüydü, bitse de eve gitsem diye dua ettim, cidden kasvet bastı, uçak biletini aldırmadım sanırım kulaklarımdan duman çıkıyordu idari işler beni neşelendirmeye çalıştı, olmadı hacı. 


Çıkışta gittim buldum kitabı, bu fakir kulunuz ikea köftesi yerken bir yandan diğer yandan kitap kime ithaf edilmiş onu okudu, yanında sıkıştırılmış taş dolmasını yedi, sonra ikea marketten  bunları aldı, efendimiz Coco kulunuz geldi. Sanırım stres ve üzüntü kaynaklı bir yeme krizi ile karşı karşıyayız beyler ve bayanlar. Or hallerim falan gelecek yoksa bu kadar muffinle neden şeker komasına gireyim? Huh? Kasiyerin şirinlikler yapmasına izin veriyorum, bazı insanlar flörtözdür, nşa'da buna izin vermem, ama ne beni bağlayan bir sevgilim ne de beni seven biri var, o nedenle kasiyerin ya da neyse ne eğlenmesine izin veriyorum.



let's talk about business;

Adayın biri iş teklifine kadar geldi ücretteki eleman 3 gündür ulaşamadı, it means aday teklifi kabul etmeyecek ama "vazgeçtim, istemiyorum sizi hacı" diyemiyor! Hay 1000 köfte, olm nasıl bir eziklik ya da moronlukla büyütülüyor ki bu çocuklar sonrasında "ya ben istemiyorum" diyemiyor, bu kadar mı zor. Düşünüyorum bugüne kadar geleceğim deyip de katılmadığım bir görüşme olmadı, teklif yapılan beğenmediğim pozisyona avucunuzu yalarsınız bayım dedim, telefonu suratına kapatırken bir insanın sesin uzaklaşıyor, suratına kapatıyorum falan diyorum, ya ben leydilik dersi aldım hacı siz ne diyorsunuz böyle bacaklar bitişik dik oturun Coco! falan. Dur hazır bu konuya girmişken;

Mülakat kronikleri: 

Bir gün böyle mülakattayız, ben as usual, sağ tarafımda bölüm mühendisi, sol yanımda işletme müdürü en solumda direktör(tanrı olan bu) karşıda aday, ohhhhh. Neyse işte alıyorum sazı elime hoşgeldiniz bilmem ne, adayın çalıştığı firmada kendisine bey demiyorlarmış hoşgeldiniz Ersin Bey diyorum, bir daha söyleyin lütfen diyor, bizim dallamalar tribünde sanıyor kendini kahkahalar şakalar, ayı müdür bacaklarını ayırarak oturuyor, yetmiyor mülakat boyunca bacakarasını kaşıyor, direktör burnunu karıştırıyor, mühendis bey soru soruyor ama adayın yüzüne bakmak yerine yanağındaki sivilceyle oynuyor.
Ve ben bu prenseslikle bunların arasında ne yaptığımı sorguluyorum, ayarları kaçınca "beyler devam edebilir miyiz?" diye sesimi 1 ton yukarı çekiyorum, olm ben ne ara o leydilik Okulu'ndan çıkıp bu mezbeleliğe düştüm lan diyorum bu da böyle bir anımdı.

Olay belli eve gideceğim yeni İhsan Oktay Anar kitabı Galiz Kahraman ı okuyacağım, patlayana kadar muffin yiyip şarap içeceğim, bu hafta 4 pasta kesildi, bir kutu macaron yedim, şimdi de bunlar, sanırım durum giderek kötüleşiyor, 12 Şubat'a kadar kilo vermem gerek ve bunu somutlaştıracak realize edecek kimsem yok.


Uzun süredir politikayı ve ülke gündemini takip etmiyorum, yatırım yapmıyorum, yararlı şeyler okumuyorum, hobilere de dur dedim buna rağmen zaman çok hızlı akıp gidiyor ne yapıyorsun sorusuna verecek cevabım yok.

Mülakat kronikleri:

Bu hafta ilk defa çok yaşlı bir adayım oldu uzun süreden sonra, 52 yaşındaydı, çok değişik bir görüşme geçirdim, içeriği anlatamam şimdilik ama bir tarafı çok dokundu, yönetici ile birlikte girdik, kırılma anı geliyor, adayın oğlu trafik kazasında ölmüş 21 yaşındayken, toparlanması için zaman verdik, çok hassas konular bunlar, dolayısıyla oynadığımız rollere bakarak özenli olmaktan başka bir alternatif olmadığını hatırlatmak gerek. Adayın tarafına geçmenize gerek yok, acısını paylaşabilirsiniz, gerekirse maskenizi takın ama ölüm kadar travmatiği yok sanırım. Zaten ondan sonra depresyon, tedavi, ilaçlar konusunda bilgi vermeye başlıyorlar, bazı şirketler depresyon tedavisi gören çalışan istemez mesela, bazıları türbanlı istemez, bazıları kadın istemez, kafa tokuşturan istemez. Şirket kültürü ne acayip di mi minnoşlar. Ve sen yaptığın işi iyi yapmaya çalışırsın, en iyi şekilde ama görünmeyen/söylenmeyen kurallar vardır, işte bu da bizi bir çıkmaza götürür, this is business hacı. Bazen overdose empati bazen No vicdan, sen benim bir adayı yöneticiye nasıl sattığımı görsen, günün sonunda hepimiz satış yapıyoruz.

bunu insan yiycek!!!!! #sabahkahvaltıyapınbeyiniçinaminoasitlazım 


Ben bir süper kahramanım son anda dünyayı bile kurtarabilirim,


Coco

13 Ocak 2014 Pazartesi

Kaçış

Tanrı mutlu olmamı isteseydi, kafamdan ve kalbimden geçenlerin olmasına izin verirdi. 

5te uyandım bu sabah, hayat güzel, kuşlar uçuyor, eksik bir şey mi var loopta.


PROVOKATİK İNSAN KAYNAKLARI ZİRVESİ 2014

Türkiye’nin ve Kıta Avrupası’nın en büyük İnsan Kaynakları Zirvesi, 12-13 Şubat 2014’te İstanbul’da gerçekleşiyor.






Türkiye’nin danışmanlık şirketi MCT Danışmanlık tarafından bu yıl 19’uncusu düzenlenen İnsan Kaynakları Zirvesi, ProvokatİK: İnsan Kaynaklarında Ezber Bozan Bakış Açıları” temasıaltında insan kaynaklarının yeni normalini tartışıyor.Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları kitabının yazarı John PerkinsEkvator Cumhuriyeti MutlulukEkonomisinden Sorumlu Devlet Bakanı FreddyEhlers Zuritadünyanın ilk insan kaynaklarıbloglarının kurucusu Laurie Ruettimann ve "OccupyWall StreetWall Streetİ İşgal et" hareketinin fikir babalarından Charles Eisenstein

gibi isimler zirvede deneyimlerini paylaşacak.

 

Türkiye’nin ve Kıta Avrupa’sının en büyük insan kaynakları organizasyonu olan “İnsan Kaynakları Zirvesi”, 19’uncu yılında da dünyanın önde gelenyönetim ve insan kaynakları profesyonellerini İstanbul’dabir araya getiriyor. Türkiye’nin danışmanlık şirketi MCT Danışmanlık tarafından bu yıl ProvokatİK: İnsan Kaynaklarında Ezber Bozan Bakış Açıları” temasıyla düzenlenen İnsan Kaynakları Zirvesi, geleneksel İK yaklaşımlarının yerini alan yeni İK normalini masaya yatırıyor.

 

12-13 Şubat 2014’te İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'nda düzenlenecek olan İnsan Kaynakları Zirvesi’nin içeriği, kurumlarda yüksek peformansı tetikleyen dört ana unsur olan “İklim, Etkililik, Liderlik ve Yetkinlik” başlıkları altında kurgulandı. İş dünyasını ve İK profesyonellerini ezber bozmaya davet eden 19’uncu İnsan Kaynakları Zirvesi’nde cevap aranacak sorular arasında “İnsan Kaynaklarının “Yeni Normali” nasıl tanımlanıyor?”,“Liderlik gelişimi bir kurumda nasıl ciddi bir farklılık yaratabilir?”, “Şirketlerde ödül ve performans yönetimi nasıl olmalı?” ve “Ücret ve yan haklar politikalarında ProvokatİK uygulamalar nasıl hayata geçer?” gibi konu başlıkları yer alıyor.

 

Zirvenin sürprizlerinden biriyse, Nijerya kökenli Amerikalı sanatçı Iyeoka. Müzisyenliğin yanı sıra eğitmen, şair veaktivist olan Iyeoka, 12 Şubat akşamı zirve kapsamında İstanbul’da bir

konser verecek.

 

 

 

 

 

 

 

İK Zirvesi’ne katılacak dünyaca ünlüprofesyonellerden öne çıkan isimler

 

Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları kitabının yazarıJohn Perkins

İnsan kaynakları yönetiminde sorunların ve fırsatların en etkin tartışma zemini olan İnsan Kaynakları Zirvesi’nin en ilginç isimlerinden biri kuşkusuz John Perkins“Şimdi bizim için dünyayı değiştirme zamanı” diyen Perkins,son 10 yıldır yazdıklarıyla tüm dünyada tartışma yaratan Amerikalı bir yazar ve aktivist. 30’dan fazla dile çevrilen Confessions of an Economic Hit Man’’ (Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları) kitabıyla The New York Times’ın çok satanlar listesini iki yıla yakın süre meşgul etti. Perkins, İstanbul’daki zirvede “Jeopolitik, Gelecek ve Siz / Eyleme Çağrı” başlıklı bir konuşma yapacak.

 

Ekvator Cumhuriyeti Mutluluk EkonomisindenSorumlu Bakan Freddy Ehlers Zurita

Zirvenin en ilginç isimlerinden biri de Ekvator’da Turizm Bakanlığı yapmış olan Freddy Ehlers Zurita. Eski gazeteci ve TV prodüktörü olan Freddy Ehlers Zurita, 1995'te Ekvator ve Latin Amerika'da doğal kaynakların çevresel olarak korunması ile ilgili çalışmalarından dolayı Birleşmiş Milletler tarafından Global 500 Ödülü'ne layık görülmüşEhlers, bugün Ekvator’da yeni kurulan Mutluluk Ekonomisi Bakanlığı’nda Sorumlu Devlet Bakanı olarak görevine devam ediyor. Alışık olduğumuz devlet adamı imajının çok dışında ve Latin Amerika’da hızla yayılan “Buen Vivir” kavramının sözcüsü olan Ehlers, merakla beklenenler konuşmacılar arasında yer alıyor.

 

Adam KahanePower and Love” kitabının Türkiyelansmanını zirvede yapacak

Nelson Mandela’nın “Bu çığır açan kitap zamanımızın en büyük sorununu;  yarattığımız sorunları çözmek için birlikte çalışmayışımızı ele alıyor” diyerek atıfta bulunduğu “Solving Tough Problems: An Open way ofTaklingListenind and Creating New Realities” kitabının yazarı Adam Kahane, İnsan Kaynakları Zirvesi’ne konuk oluyor. Fast Company’nin “En Hızlı Kim” sıralamasında yer alan 16 özel kişiden biri olarak seçilen Adam Kahane, İnsan Kaynakları Zirvesi’nde “Aşk, İktidar ve Değişime Dair” başlığı altında iş hayatında güç ve sevgi üzerine konuşacak. İş dünyası, devlet kurumları ve sivil toplum önderleriyle birlikte çalışarak, onların karşılaştıkları zorlukları aşmalarını sağlayan süreçlerin yönetilmesinde organizatörlük ve aracılık yapmış bir isim olan Adam KahanePower andLove” kitabının Türkçe basım lansmanını İnsan Kaynakları Zirvesi’nde yapacak.

 

Avustralyalı Prof. Alex Haslam, Türk liderlik tarihini farklı bir bakış açısıyla aktaracak

2008’de The New York Times tarafından “En iyi 100 fikir adamı” arasında gösterilen Alex Haslam’ın GlassCliff” kavramı üzerine çalışmaları bulunuyor. Haslam, İstanbul’daki İnsan Kaynakları Zirvesi’nde “Liderliğin Yeni Psikolojisi” sunumunda Mustafa Şerif ve Atatürk’ten örnekleryer verecek. Haslam, 2009’daBritish Psychological Society’nin verdiği “Psikoloji Öğretmede Mükemmellik Ödülü”nün yanı sıra UlusalOnur Ödülü unvanını aldı.

 

 

Dünyanın ilk İK bloglarının kurucusu LaurieRuettimann

Zirvenin bir diğer önemli ismi Laurie Ruettimannyazar ve sosyal medya stratejisi uzmanı. İK profesyonelleri için kurulan ilk sosyal ağlar olan HRBloggers.com ileHRMToday.com’un

kurucuları arasında yer alan Laurie Ruettimann,CareerBuilder ve CNN tarafından ‘‘En İyi 5 Kariyer Danışmanı”ndan biri olarak tanımlanıyor. Punk Rock HR, The Cynical Girl ve The HR Blogger Network’ünkurucusu olan Ruettimann, zirvede “İnsan Kaynakları Nasıl Sevilir?” sunumunu katılımcılarla paylaşacak.

 

"Occupy Wall StreetWall Streetİ İşgal et"hareketinin fikir babası Charles Eisenstein

Kalıplara sığmayan sosyal filozof olarak nitelendirilen Charles EisensteinABD'deki "Occupy Wall StreetWallStreetİ İşgal et" hareketinin fikir babaları arasında yer alıyor. 21. yüzyılda adından sıkça söz edilen araştırmacı, yazar ve düşünürlerinden biri olan Charles Eisensteinaynı zamanda Türkiye’de ve dünyada çok ses getirenSacred Economics (Kutsal Ekonomi) kitabının yazarıve bir karşı kültür entelektüeli. Çalıştığı alanlarda çektiği kısa filmler viralde fenomene dönüşen Eisenstein, Türkiye’de de satılan Sacred Economics (Kutsal Ekonomi) kitabında krize rağmen ayakta kalmanın yollarını anlatıyor.

 

Beslenme ve diyette ezber bozan yaklaşımlarıyla Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay

Son yıllarda çıkardığı ‘‘Karatay Diyeti’yle Yaşam BoyuSağlık’’, ‘‘Karatay Mutfağı’’ ve ‘‘Karatay Diyeti’yle Obeziteve Diyabete Çözüm Var’’ gibi kitaplarıyla beslenme ve diyet alanına yepyeni ve ezber bozan bir yaklaşım getiren Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay, zirvenin ilgi çekici isimleri arasında yer alıyor. Zirvede sağlıkla ilgili ezber bozan bakış açılarını paylaşacak olan Karatay, çalışma hayatında beslenmeyle ilgili tüyolarını ve deneyimlerini paylaşacak.

 

MCT Danışmanlık Hakkında

1995 yılından itibaren her yıl düzenlenen “İnsan Kaynakları Zirvesi” ve “Müşteri Çağında Pazarlama Zirvesi” gibi etkinlikler ile binlerce profesyoneli bir araya getiren MCT Danışmanlık, Investors in People(IiP) ve Investor in Customers (IIC) gibi insan kaynakları alanında tüm dünyada kabul gören ödülleri almıştır. MCT, 2012 yılında The Work Style Magazine tarafından 230 dünya şirketi arasından “Dünyanın En İyi Çalışma Kültürüne Sahip 10 Şirketi” arasında gösterilen ilk ve tek Türk şirketi olma başarısını göstermiştir. Hizmet verdiği alanlarda daima öncü rol oynayan MCT Danışmanlık, Mayıs 2012’de İMKB (Borsa İstanbul A.Ş.) Gelişen İşletmeler Piyasası’nda halka açılarak Türkiye’nin halka açık ilk ve tek danışmanlık şirketi olma gururunu yaşamıştır.