İzlekler için Sosyal Medya

ınspector clouseau

31 Ocak 2013 Perşembe

Sağlık raporu

Yeni işe başlayacağınız dönem hazırlanacak evraklar arasında,

Bazı şirketlerde heyet raporu istenirsen bazı şirketler için aile hekiminden alacağınız rapor ve beraberinde akciğer filmi yeterlioluyor, spesifik işlerde mesela mutfak için portör muayenesi vb. İstenebilir.

Gündemde ise yeni uygulama 100 tl bedel ödeyerek alma söz konusu bu biraz haksızlık değil mi, aile hekimine gidiyorsun ve sana soruyor "herhangi bir hastalığın var mı?" Hayır diyorsun çat veriyor raporu sağlıklıdır iş görebilir diye( bu da ayrı bir grotesk anlayış) ama 100 yetale ödemek neden? Ayrıca doktorların egosu da ayrı bir dert.

İşbaşı sonrası için söylene bilecek şey düzenli sağlık kontrollerini yaptırmanın gerekli olduğu. vücut iflas etmeden son ana kadar beklemeden doktora gitmek önemli, sonra vay efendim step yapıyordum dizim çekti, crossfit yapıyordum sakatlandım, iş atlarken dizim çekme yaptı, kıçım başım oynuyor olmasın.
Sağlık sigortası olanlara sözüm yok, bir sigorta şirketi biliyorum, çalışanların eşleri faydalanamıyor ÖSS' den, eş ve çocukları kapsamıyor.

Alınması gereken çok yol var.

Satışçıların aldıkları eğitimlerle duruş, nefes tekniği, fit vücut sayesinde fark yarattıklarını biliyor muydunuz?

Bir zamanlar uzun boylu olduğu için daha fazla maaş alan insanlar vardı araştırmalara göre..

Neyse bir an önce iş bulun da sağlık raporuna 100 tl bayılmayın.



Coco isyanda

29 Ocak 2013 Salı

Plaza dili ve edebiyatı

Talent mapping: yetenek haritasıçıkartma, Ivy league mezunu çalışanlarımızı kaybetmemek adına ne yapabiliriz? Diğerleri yetenek değil salla, Çinli çocuk işçiler angaryaları yapar

Potenşıl; potansiyeli var işlemek gerek

Dedike/dedike olmak: gömleğini yırtacaksınız o işi yaparken o derece tutku ile iş yapmak

Tha mamas& the papas'tan geliyor dedicated to the one i love

Durumsal: nabza göre şerbet veren, şerbeti, bozacı, şarapçı şarhoş bakı

High-potenşıl: parlak çocuk, şeytan tüyü de var

28 Ocak 2013 Pazartesi

Oh shit!!!!

Gün ortası delirmesi, hiçbir şey iletişime kapalı bir yönetici kadar rahatsız olamaz, yöneticilik kendine yakışanı yapmaktır:/

plaza dili ve edebiyatı

riski satın almak: her türlü sıçış durumunda "biz size demiştik" deme şansı tanıyan köprüden önceki son çıkış
butik danışmanlık: spesifik sektörlerde hizmet veren cici bici 3 kişiden oluşan danışmanlık şirketi

çık bışırılı: çok başarılı, mesela aaaa makarna çık bışırılı olmuş, aaa ton balıklı salata yıkılıyo yaneee

bugün off'um/off günüm: reglyim, hallerim geldi günü, ya bana çikolata verirsin ya da senin ağzını burnunu kırarım

favour yapıyoruz: iyilik yap iyilik bul kim kazanmış kötülükten?

excuse: excusumuz yok, özür dilemeyi kendine yediremeyen bünye için birebir her gün yemekten sonra 1 doz

mülakat saçmalatmaca

Şehrin öbür ucu, Yunanistan'a yakın, yok dostum oralar İstanbul değil, neyse gittim bir gün yine görüşmeye, 1 saat önce oradaydım lobi de güzel sanatsal eserler var onları izledim.

Neyse 11' de görüşmem var, yukarı alıyorlar beni ik uzmanı ile görüşmem ama aynı saate başka bir aday daha davet edilmiş beni ik yöneticisi alıyor mülakata, ne cvim var elinde, ne bir fikri var, açıklama olarak görüşmeyi yapacak uzmanın vakti olmadığı, dolayısıyla ben anlatıyorum o ajandasına not alıyor.


Sonuç; süreç hala sona ermedi, zira bana hala bilgilendirme maili göndermediler, aradan 4 yıl geçti, umudumu yitirmiş değilim:))

Deva hala böyle mi yapıyor işlerini acaba?hangi ilacının derdine DEVA olabildi?

Şimdi sakin ol ve o huniyi yavaşça yere bırak.

Gülümserim Giderim

Yeni bir işe başlama/ iş değiştirme kararı

Bu kararı almadan önce otur bir düşün futbolcu mu sanatçı mı satışcı mı olacaksın, önceki derslerimizden hatırlarsın dünyada 3 şanslı meslek grubu vardır.

Genel kanı eğer outsource olarak ya da dönemsel çalışmıyorsan 1 yılın altında deneyimlerin çok şık görünmez cvde, o nedenle işe başlarken bir yerden başlayayım panpa, sonra istediğim pozisyona geçerim gibi süper Türk bir düşünce ile hareket etme, tamam hepiniz baba parası yiyemiyor olabilirsiniz ama staj yaparken aklınız neredeydi acaba?

Bu nedenle sorarız kısa vadeli uzun vadeli planın ne hacı?
Emekli olduğunda ünvanınızın ne olmasını iatersiniz? Son çikolata ve pasta bükücü mü?
Ama hangi fantastik Kahraman olmak istersin sorusunu sormak istiyorum mesela şöyle avengers dan örnek versin aday ya da heroes dan falan negzel olurdu..
Mülakatta sorabilirsin organizasyon yapısı nasıl, Raporlama kime yapılacak, ilk yönetici kim, sorumluluk alanım nedir? En kötü aç telefonu sor, nedir aga de bu pozisyonun gerekleri bağlayıcı yanlarını beklenen, biz ikacılar cici insanlarız, sosyal kelebekiz, iletişim kurmaya bayılırız, işe alımcının sorumluluğunun bu yeaa..

Evet iş değiştirirken bak, görüşme yaptığın müstakbel şirket,
1 THY mi biliyorsun onlar kendilerine şirket demeye bayılır, ahahah, benim hostes arkadaşlarım var benim dedem hacı;)
Şirketin hâli vakti nasıl?
Yöneticin kim, soruştur?
Büyüme trendinde mi?
Şu andaki ücretinden %25 fazla alabilecek misin? Ucuza gitme( ilkokul esprileri/ kaça gidiyorsun sen küçük? *ikiye - ucuza gidiyormuşsun)
Yeni bir yere gittiğinde oryantasyon sancılı geçebilir bu riski satın alıyor musun?


Sonra işe başladığın ilk gün, ilk gün deneyimi, tokalaşmalar, tanışmalar, şakalar, ve kötü enerji üretgeçleri Allah onların belasını versin ben işe alıyorum onlar sabote ediyor...( bu noktada göklerden gelen gücü kullanmak pek iyi olmadı ama) başkana neler gelecek seninler, koridor efem yayınları...

Bir tane idari işler uzmanı arıyorduk baya bir sürdü, kıdemli bir pozisyon, adam tatilde görüşmeye davet ettik, mülakatı öteledik falan, sonra satınalmanın kıl bir yöneticisi var adı ADanalıYAK, memnuniyetsiz habis bir iblis, doktor hakstıbıl gibi yürüyor ama zenci değil. Neyse en nihayetinde kıymetli mabadını kaldırdı, görüşmeler oklendi, ref sorgusu yapıldı herşey şahane. Aday efsane çünkü mottosuyla geldi. " gülümserim işimi yaparım" oh lord bugünleri de mi görecektik, Bayram havası, hoşgeldin kiti hazır, masası, neredeyse güllerle karşılayacağız. Neyse başladı, surat düşük, açık ofis biliyorsunuz, geçerken ekranı kabak gibi, mailde "nereden geldim buraya" yazıyor, nasıl bir sirk olduğunu hızlı anladı, oh bok!! Geçerken saniyelik bakış hafif fotografik hafıza şahin gibi gözler radar gibi kulaklar bu benim lanetim..
Yaz hava ısındı, derken anam bunun içinden bir kokarca çıktı, burnum o zavallı burnum, neyse hikayenin sonu şöyle, 2 ay deneme süresi dolmadan ayrıldı, kan uyuşmazlığı, biliyorsunuz ilk 2 ay yasal iki tarafın birbirini deneme süresidir.

Gitti, bizi bıraktı gitti,

Gülümserim giderim dedi...

Pırpır ederken canlandı ellerim bak boş kaldı


27 Ocak 2013 Pazar

En kötü mülakat deneyimleri

Economic meltin olduğu dönem işsizim, ilanlara başvuru yapıyoru ama o arada da hobilerim vakit geçirmeme yardımcı oluyor.

Bir kış günüydü diyelim, görüşme Avrupa Yakası'nda profilo iş merkezi'nde, insan kaynakları uzmanı hem işe alımı hem eğitimi kapsıyor görev tanımı, çok memnunum bu durumdan, gayet mutlu mesut gidiyorum;10:30'da görüşmem. Bekleme odası gibi bir yere alıyor mağazanın içerisinden geçiyoruz o bölüme yanımda bir aday daha var, formları dolduruyoruz ve gayet ASLI tipli bir yönetici ile görüşmeye giriyoruz, giriyoruz derken bence hayali arkadaslarım değil, ben ve diğer aday, rezilliğe gel ona soru soruyor sonra bana dönüyor başka bir şey konuşuyoruz..

Rahatsız bir durum, mülakat bana özel olmalıydı, toplu mülakat bile değil...

Mobil bir pozisyon haftanın iki günü profilo'da olabilirsin gm alemdağ'da diğer günler orada olabilirsin, olabilir misin sence? Tabisii olurum No problem diyorum ki olurdum da, şimdi 2 günde 3 şehirde oluyorum..

Neyse ilerleyen dakikalarda son iş deneyimleri kısımlarını bitirdikten sonra şu anda neden çalışmadığımı soruyor, projemin bittiğini ve de krizin döneminde sonuca biraz daha uzun zamanda ulaşıldığından bahsederken, peki ne yapıyorum' u soruyor. Hobilerimi deşeliyor diyorum işte pilates, Music, sinema ve resim, resimi mıncıklamaya başlıyor anlatıyorum, evet resim yapabiliyorum, neden güzel sanatlara gitmediğimi soruyor sayısal çıkışlıyım kredili sistem bıdı bıdı...
Sonra "belki de bundan sonra kariyerinize resim yaparak devam edersiniz" diyor, ohaaaa

Tamam bazen bir tabloyu 4000 yetaleye okutabiliyorum da hacı bu nasıl mantık? Bu nasıl zihniyet? Bu nasıl insanlık?

-bu sadece bir hobi 25 yıl okudum ben yeaa diye isyan ediyorum içimden kısmi, bu bir hobi kariyerime ik tarafında devam etmek istiyorum diyorum.

Fevkalade mutsuzum, o kadar hazırlandım, uğurlu ayakkabılarımı giymedim ondan böyle oldu belki turuncu olmayınca olmuyor.

Anılarımda yerini aldı, nereden geldi aklıma geçenlerde bir arkadaşım cvplus tarafından mülakata davet edildi Gratis ik için, işte o an serbest çağrışımlar sonra anılar hızla hortladı, Gratis nedir dersen bir sürü sabunun satıldığı ikacısının kariyer koçu misali adaya bodozlama yönlendirme yaptığı ressam ol;) dediği bir mor şirket.

İkacılar da şirketi temsil eder..

Günün lafı mühür kimdeyse Süleyman odur.

Xoxo Coco

26 Ocak 2013 Cumartesi

Dress code

Casual friday ya da free friday ya da serbest cuma denen hadisen bahsediyorum bugün.

Özlem Çakır'ın konu ile ilgili kapsamlı ve görsellerle donatılmış kitaplarını tavsiye ederim bu konuda. Serbest gün,prosedürler belirlenmiş ve ekiplerle paylaşılan bir uygulama olur genellikle. Eğer o gün dış müşteri ile görüşme ya da toplantınız yok ise cumayı rahat geçirirsiniz, bu noktada şık rahat devreye giriyor.

PEKİ o ince çizgi nerede?

Hangi arada kanvastan kota gömlekten atlet tipi tshirte içindeki sütyeni belli eden bluza ve o daracık ve mide bulandırın elbiseye geçiliyor. Bazı durumlarda ayti ya da çağrı merkezi departmanları ayrı tutulabiliyor, anlaşılır ama fuzo tayt, birazdan şebnem ferah konserine katılacakmışız gibi sabah 8:30unda Emo stayla makyajı ve pearcingiyle dolaşan ceydalar, cerenler, selenler, evrimler, serkanlar transparan gömlekli ve de parmakarası terlikle gelen ik asistanı Erhan... Bu noktada leopar desenli 2 beden küçük bluzlar ve pantolonlar ile ik direktörünü geçmek istemiyorum, Tarlabaşı'nda boy gösteren son delikanlılara benziyor(trvsti), kalçası ile yürürken 8 çizebiliyor, owww yooooo.

Olayı bir ofis pornosu hikayesine döndürmeye çalışmak neden, ya da satış ekibinde çalışan dişilerin memelerini göstermede ki bu istekliliği?

Hayır yobaz değilim, gözlerim çok değerli sadece..

Etik kod, şirketin görünmeyen ve paylaşılan değerleri bu noktada devreye giriyor, yoksa neden CEO kıyafet yönetmeliği için çalışkan ilişkileri müdüründen revize edilmiş kılık kıyafet mailini göndermesini istesin, bir İbrahim tatlıses şarkısı sizler için geliyor memeler!!!

Tabisi de insanların rahat kıyafetlerle çalışmasını istiyorum bende, ama ne kadar rahat, bir yazlık klüpteymiş gibi ya da plajda bak bu noktada Victoria's Secret'ın parlatıcısını süren kurumsal iletişim uzmanı Merve'yi de es geçmiyorum.

Alerjisi olan insanlar var ofis içerisinde parfüm sıkıp kremlenmek zorunda değilsiniz, cep telefonu konuşmalarınızı da kimse dinlemek zorunda değil, dakika ile tuvalete gitmesi kısıtlanan insanlar var mesela...


Mülakata davet edildiğimde takım elbise ile gidip bilgilendirilmediğim için kotla gelen ik müdürünü gördüğümde aktifbank'ta şaşırmıştım mesela, bu işler ince işler, serbest giyim uygulaması var ise adayı bilgilendirmek gerekir, silsilei meratip gereği sen yapmıyorsan aday davetini asistanın bilgiyi vermeli adayı, keriz miyim takım elbise ile gidiyorum, bilseydim en azından çantamdaki converselerimi giyerdim azıcık nerd gözükürdüm.. Shame on you!!!

İş hayatında hepimiz çalıştığımız firmayı temsil ediyoruz, pırizantıbılız, biz zorgoyuz, biz mühendisis, iyi ki çok param olsaymış... Dolayısıyla dışarıda kişiliğinizin dışında firma imajını da etkiliyorsunuz, sonra Marmaris X'te pavyon gibiymiş dendiğinde bozulmaca yok taam mı?

P.S. Erkek için görsel bulamadım o nedenle cinsiyetçi bir tavrım olmadığı tarihe not düşülsün. Ertuğrul vardı bizde bi'tane gömleğinin içine atlet giymezdi, 110 kilo, ter kokar, yazın terler bi de yapışırdı o... Allam gömleğin içerisinden memeler gözüküyor, yapış yapış.Abowww fucking disgusting





Plaza dili ve edebiyatı

İk şemsiyesi: başına her an bir şey gelir endişesi ile yanında taşıdığın şemsiye, rengarenk puantiyeli
Günün özlü sözü: ...te giren şemsiye açılmaz


İk şapkası: huni, bildiğin huni

25 Ocak 2013 Cuma

en kötü mülakat deneyimleri

Nedir görüşme bir işe girebilmek için yetkili bir abi ya da abla ile yapılan interaktif sohbet soru cevap. Seans değil kimse dertlerinizi dinlemek istemez.(bkz: sen yetkili bir abiye benziyorsun)

Yıllar içerisinde bende birçok görüşmeye gittim hatta biz ikacılar hobi olarak da her yıl görüşmeye gideriz ne var ne yok, piyasa değerim ne( tabii ücret araştırması falan yapmıyoruz...)

Bir kere görev tanımını iyi incelemek sorgulamak gerekir, zaman maliyeti düşünün, vaktiniz çok değerlidir diye düşünüyorum.

Hani bizim Brezilya ya gidip dönüşte ay çocuklar hepiniz gidip görmelisiniz diyen bir yöneticimiz vardı anlatmıştım diye hatırlıyorum asgari ücrete yakın bir rakama çalışan ofis kölelerine şaka yapar gibiydi. işte o ekipten bir arkadaşım, seysey, proje bittikten sonra işsiz kaldı, aktif bir iş arama süreci, ekonomik erimenin hüküm sürdüğü dönem. fake ilanlar havalarda uçuşuyor, bir umutla gidiyorsun görüşmeye ama pozisyon durduruluyor sonra ya da en son aldığın ücretten daha düşük bir rakam(rakkam) paylaşılıyor seninle...

neyse seysey alibeyköy'de ikamet ediyor, avrupa yakasında bir yemek şirketi mülakata davet ediyor kendisini, öncesinde bir telekom şirketine gitti, haftasnu çalışıyorlarmış, ssk primlerini düşük gösterseler olurmuymuş... neyse mülakat günü geldi çattı, hazırlandı seysey, gitti görüşmeye, yetkili bir abi çıktı karşısına, ikacı değil, zaen ikacıların ikacılarla mülakatları sohbet gibi geçer, neyse bu abi negative bir enerjiye sahip olmakla birlikte seysey'e anasını danasını nerede oturduğunu, maaş beklentisini soruyor direkt, sonra en güzel soru geliyor;
-Nerelisin?
-Muş
-ALEVİ MİSİN?

ohaaaaa, bırşşşşş, yok artık telefondaki tepkim bu oluyor, tutamıyorum kendimi haliyle, girdiğimiz mülakatlar sonrasında telefon bağlantısı ile durum değerlendirmesi yapardık...

alevi misin? yetkili abi bu soruyu neden soruyor? amaç ne? alevi ise ne olacak? daha iyi mi yemek yapılacak? bilemiyorum. velhasıl olumlu sonuçlanmadı o görüşme tabiisi de, firmanın başharfi Keyveni, benim için yemek şirketleri değişiktir...

ben ise milattan önce gibi geliyor, Sardunya ile görüşmüştüm, yıllar yıllar önce.. adı sardunya, ctesi günü akşama doğruydu görüşmem, işsizdim ve cumartesi çalışıyor olmaları bile görüşmeye gitmem için engel teşkil etmiyordu. yine de başarılı sayılırlar, yemekhane gibi bir yerde plastik beyaz masalarda sınav uygulaması yapılıp, bu arada farklı pozisyonlar için davet edildiğimizi, ve aynı anda toplu mülakata alındığımızı da belirteyim. hava nasıl soğuk, nasıl üşüyorum, neyse işte saray mahallesi'nde bir yer, gıda uzmanı bir arkadaşım, ücretlerin düşük olduğunu ve haftasonları da çalışıldığını söylüyor o zaman... olumlu sonuçlandı demiyorum, sorular da ilginçti, ama o dönem giderek bulanıklaşıyor şu anda kafamda, tahminim artık daha iyi şartlarda daha iyi uygulamalar yapıyorlardır.

umudunuzu kaybetmeyin,

bu ülkede mezheplere önem vermeyen, doğru düzgün iş yapan insanlar ve şirketler var.



p.s. seysey bir ulaşım firmasında generalist(general) olarak çalışmakta, hayat devam ediyor, mutlu ve alevi.

23 Ocak 2013 Çarşamba

kendime notlar

Nasıl bir kafa ile yazdım ise "moda ikonası olayım da kokonası olmayayım" demişim

hello wolfgang



iş yerinizde müzik dinleyebiliyor musunuz?

bazı ofislerde girdiğinde lobiden yayılan klasik müziği duymak mümkün.

bizde müzik yayını ki iyi ki yok,  ekibe beğendirmek çok zor olurdu, egoları tavan zor beğenen bir ekip olmakla birlikte memnuniyetsizliğin el kitabını yazabiliriz.

kişisel tercihim mozart olmakla klasikmüzikperver bir bünye olduğumu belirtmeliyim. güvenlik ayarları nedeni ile fizy dinleyebiliyorum bazen, onun dışında kendi müzik arşivimden faydalanıyorum, nature soundsdan the house of rising sun'a giden karman çorman bir arşiv ama invisible modda iken müzik en iyi kaçış yolu.

uyanmak için 25. senfoni, huzur istiyorsam erik satie, bok gibi bir toplantı sonrası requiem ve melankolik hava var ise ne bileyim yağmur falan yağıyorsa gri ise ankaradaysam mesela beethoven symphony 7. kurtarıcım, kafa açıcılar largo barok stayla, rahmaninovlar debussyler vb.

takıyorum kulaklığımı c u,

izlemeyenler için günün tavsiyesi, AMADEUS 3 saatlik şölen, izlemeden ölmeyin.

Ballantine’s ile Sahne Şirketlerin


  • bu yıl  3.sü gerçekleştirilecek,
  • pop ve rock grup performansları değerlendirilecek
  • jüri müzik profesyonellerinden oluşuyor
  • bu yıl jüri başkanı nev
  • 12 şubat-9 mart arasında gerçekleşiyor oluyor olacak
  • jüri ve sms oyları belirleyici olacak
  • kazanan londra'ya muse konserine sonra da iskoçya'ya gidecek
  • al sana motivasyon



22 Ocak 2013 Salı

Ocak ayının kaçı olmuş hala bir atım yok...

Kahve zamanı

Herkese benden kahve canlarım 10 dakika ara verin kafanız açılsın şimdi mesela Miami beachteyiz dalgalar şıkır şıkır ama kahve içiyoruz ayakları suya batırıyoruz o da nesi bir at mı?

21 Ocak 2013 Pazartesi

salı sallanır


Sağlam kafa sağlam dizde bulunur

Evet neren bozuksa oraya yoğunlaşarsın ya, sanki kalbin orada atar,1 minik kağıt kesiğinden ya da ayak parmağında olusan nasırdan ya da onu vurduğun kapı kirişinden Karpal tünel sendromundan ve de kulak taşlarının yerlerinden oynamasından bahsediyorum.

Kardeşler kendinize iyi bakın. Yılın ortasıydı
Düştüm ben, bildiğin uçarak böyle asfalt zemine laps diye düştüm, uzun yıllardır düşmüyorum iyi geldi, bisiklete de 2 yaşından beri biniyorum halbuki, neyse işte düştüm kabuklar falan inadım inat 2 kanat şeklinde gitmedim doktora, iyileştim, biraz süründüm ama sonra işte farklı spor dalları denedim, step aerobik spinning dersleri derken ne olduysa dizim cortladı ağalar, topuklu ayakkabılar da cabası olmuş olabilir geçen hafta itibari ile sona geldik, ağrı hayatımı etkiler hale geldi. Bugün randevu aldım, işe adadığımdan kendimi anca vakit buldum, gittim, ayakta deformasyon, boyunda ağrı, diz kapağında ısınma ne güzel tarif ediyorum değil mi? Ağrı tanımlarının bu kadar betimlenebilir olması aslında o ağrı ile yaşanabilirliği gösterirmiş. Ağrı eşiği ise bambaşka bir hadise hallerim geldi:)
Neyse evirdi çevirdi yamulttu doktor beni çekti itti sonra birşeyler yazdı not aldı bana uzattı bi halt anlamadım tamam benim yazım yeterince çirkin ama latincem o kadar da iyi değil. MR Çekilecek dedi, niye kimse uyarmadı beni bilmiyorum, kek gibi gittim, bende sanıyorum ki house daki gibi tak tak çıkacağım hemen, nerde. Kakafonik manyak bir alet, sanki bir doktor Who bölümündeyim ve dalek'lerden biri beni esir almış birazdan exterminate diye bağıracak ve puff yok olacağım ..
Ayağımı sabitlediler sonra yarıya kadar girdim makineye bir ses aman tanrım akıl hastanesi gibi, yıllar önce underground bir partiye gitmiştim onun gibi sesler böyle bir yandan hilti var kafamın içinde 3 ayrı sound biri rnb altyapısı biri prodigy stayla 3.sü hilti evet. 1;52 ilk aralarla tekrarlıyor, aynı işkenceyi çekmemek adına kıpırdamıyorum... Bu nasıl bir işkence hassas kulaklarım mafoldu!!!
Tavanı izliyorum delikleri sayıyorum paneldeki.102de sıkıldım, owww yoooo, çıktığımda kafam zonkluyordu ve midem bulanıyordu yeni bir keşfim var hastanede klostrofobik oldum ben, evet.
Sonuçlar birkaç gün içerisinde belli olacak, şunu demek istiyorum No mr yani easy wayden halledin sorunlarınızı, dikkat edin sonra ayakkabılara veda etmek gerekebilir, uf olursunuz, böhü.

Çok üzgünüm sözlük





20 Ocak 2013 Pazar

iş görüşmesinde yapılmayacaklar


  • uygun giyin
  • geç kalma
  • araştır ve hazırlıklı gel
  • pozisyonun uygun olmadığını düşünüyorsan haber ver
  • kişisel olmaktan kaçın
  • mimiklerine dikkat et sonuçta hiçbir ikacı senin ona göz kırpmanı istemez vb
  • soru sor, pozisyon hakkında, kime bağlı olduğu hakkında
  • be positive
mutlu olmanızı istiyoruz, severek yapılan iş gibisi yok, buna inan,
biz burada iş yapıyoruz di mi canım,çelişkiler içerisindeyim, toplantı var c u, hamileler gittikten sonra yeni yapı nereye gidiyor o konuşulacak bana neyse?




Silver linings playbook

Bir araba çarpsın coşkusu vardı bugün ta ki brunch'ta şirketten uyuz bir yöneticiye rastlayana kadar, neyse kahveyi evde içelim dedik eve döndük sonra.

¥¥¥¥¥¥¥¥¥¥¥


Bakışları renkli,
Öyle bir gülüşü var ışıldayan

Evet süper bir film izledim, çok yakın arkadaşım izzie ile birlikte evde oturuyorduk kahve içtik, fincanın halini biliyorsunuz, kös kös otururken dışarı çıkalım dedi, ufak bir işi hallettikten sonra filme gidelim dedi. şu moda dünyası çalışanlarının haftasonları da işleri bitmiyor No mesai No haftasonun çalışmak.ıncubus dinliyorum, ohhhh mis gibi geldi bebek, loopa alırım ben şimdi bunu.

Neyse aldık starbuckstan ahududulu sıcak çikolatalarımızı yudumladık önce film sonra yemek dedik, Silver Linings Playbook 16:15 seansı, pazar gunü nedir yahu herkes dışarıda vıcık vıcık, pazar günleri ormana gidilmeli mesela Atatürk arboretumu( muhteşem oraya orbitalyum diyor) neyse çolukta çombolak insan kalabalığı anlatmak istediğim yanlış saat gece gidilmeli haftasonun çıkışta park sorunu yaşamazsın herkes gitmiştir çotanak diye bulursun arabayı.

Ve başlıyor film, bradley beliriyor, tamam herşeye rağmen izleyeceğim bir filmdi;) hayata dair minik detaylar barındırıyor, ve hoş, güzel bipolar esas oğlan restore edilen öndişleri nedeni ile sürekli takıldığım hunger gamesden katniss ve Robert de niro ve de anneyi oynayan o kadın şişmanlamış kocaman olmuş chris tuckerdan bahsetmiyorum bile. Ben beğendim filmi Oscar adayı olmasına rağmen sıkmıyor, arıza tiplere aşık olma klişesine tapan Türk kızı bipolarlığı da sevecektir, inan bana çok zor anlatsam inanmazsın şizofren erkek arkadaş kolay değil, bipolar sevgili zor, öyle laylaylom olmuyor, bu nesil clementine olmak istemişti bir dönem ıssız adamı izleyince ıssız Alper olmuştu lan erkekleri.
Cooper' ın performansı şahane tiff kocasının ölümünü anlatırken stüdyoda yüzündeki ifadeye dikkat, kafamı dağıttım ve kafamda sürekli mektuplar ilgili birşeyler çıkacak diye kurdum film boyunca güldük kahkaha attık iletişim sorunlarına üzüldük.bradley candır, kitchen confidential, hangover derken all about steve olaylar olaylar, gelsin evde beslerim onu.
Kitabı okumadım hayır, bu sefer değil, soundtrack iyi, öpüşsünler lan artık diye sıkıyorsun kendini, iyi ya kafa bulandırmıyor, izlensin, sevgililerinize iyi davranın. Bradley Oscar alsın inside the actors studio'da öğrenciykenden beri izliyorum lan.

Sanırım yeni haftaya hazırım, keşke insanlık bütün evrene yayılsa.


Spoliler alert!!!!!!!!

Mutlu sonla bitiyor



Son olarak, insanın dostları olmalı kimi zaman sessizliğini paylaşacak, kimi zaman kalbini kıracak öfkesini yöneltecek, hediye olarak kask alacak;)
İyi kalpli insanlar lalalalalalalalalala
Bitti.








18 Ocak 2013 Cuma

Chanel

Biyografiler candır,
Dinleme izleme fırsatı bulamadığın, yaşama fırsatın olmayan kişilerin hayatına bakarsın, kind of röntgenci ;)

Gabrielle Coco Chanel

Coco film
Ben beğenmiştim hayır audrey tatu'nun oynadığı değil barbora bobulava ve Sherliy Maclaine in oynadığı.
Artemis yayınları biyografisini yayınladı da rahatladım biraz.
Modaya bakışı, kişiliği, sembolizme olan ilgisi ve sigaraya olan düşkünlüğü. İlk bakışta göze çarpanlar onun hakkında, sürekli boynunda makaslar geziyor, eski bir dansçı, coco şarkısını söylüyor barlarda, büyük adamlarla büyük aşklar yaşıyor, maceralar maceralar,
En şaşırtıcı olanı da hayatı hakkında anlattığı tutarsız hikayeler, hayalgücü belki de kaçış yolu idi...
Bir kadını aleni pahalılıktan, rüküşlükten vekarmaşadan daha yaşlı gösteren hiçbir şeyolmadığına inanırdı ve inciler vazgeçemediği aksesuarıydı.
Siyahı kabul ettirdi,
Son sözleri "bak işte insan böyle ölür" oldu..

İlham veren, kitleleri peşinden sürükleyen, çağ açıp çağ kapayan güçlü bir kadın gabriel, sözünü sakınmayan zaman zaman tahammülsüz ve baskın bir karakter, sıkı pazarlıkçı.

No5, kennedyler, monroe, Hollywood macerası, savaş vb bir çok şey daha bir dönemi yaşamak için okunmalı,

Tanıyın, sevin

Coco







17 Ocak 2013 Perşembe

32.gün

Birand yok artık,

İyiydi değildi, seveni vardı sevmeyeni çoktu,

Ama bu sabah ilk ölüm haberi(beyin ölümü) paylaşıldığında hemen herkesin tepkisi şaşırmal oldu,

Saatleri ne olacak acaba diye soran oldu..

Benim için ilkokulda sorulan bir ayda kaç gün sorusuna verdiğim cevaptır, 5 yaşındaydım ne bileyim, Brüksel'den bağlanırdı, sonra özel Tv'ler ve can dündarlar Mithat bereketler, bu kadar.

Bilgi kirliliği kötü, Münir özkul gibi olur dedim ama olmadı.

Rip

Vincent'ı nasıl bilirdiniz?






ykb yayınları indirimde bu aralar, gidin bakın, güzel kitaplar, kitap iyidir,
vincent candır, macaronu bu işe bulaştırmayalım.

deep inside

sevgiliden ayrılmak
Aynı şirkette çalışmak, daha kötüsü aynı ofiste çalışmak,
Şimdi düşünüyorum, aynı sınıf, aynı okul, aynı kampüs, aynı şirket, aynı ev burada duralım.

Aynı evde yaşıyorsanız aynı şirkette çalışmayacaksınız zor o iş.

Yeni başladığım şirketlerden biri, ilk merak edilen eski işler sonrasında özel hayat okullar vs. diye gider, her iki taraf birbirini tartar.

Önce yemeğe gitmeler, sonra iç yazışmalar, kikirdemeler, mesajlar, iç yazışmalar, şirket hattından konuşmalar, iç yazışmalar..

Bu noktada bazı meslek grupları ve pozisyonlar için konuşmak gerekirse;

#doktorlarla olma
#satış müdürü ile olma
#sigortacılardan uzak dur
# it dekilerle olma,panpan olsunlar ama aşkın olmasınlar
#ünvan ile kendinden düşük seviyedeki ile birlikte olma
#Yöneticin ile birlikte olma
#Strateji belki olabilir, mühendislerde arıza çıkar bankacılar gıcıktır

Bazı şirketlerde birlikte olduğunu yöneticine söylemek zorundasınız bazılarında ise ik'dan biri ile evli isen akrabalık prosedürü gereği farklı bir birime yönlendirilirsiniz.

bu noktada önce Ateş'i sonra da Burç'un hikayesini anlatmam gerek,

Ateş soğuk iklimin ortasında yaşayan bir satış müdürü, iyi niyetli, böyle o bölgede organizasyon yapıyorsak hava soğuk ise "Coco sıkı giyinin" falan diye uyarıları olurdu. entellektüel düzeyde tatmin etmekle birlikte 1950lerden kalma nezaketi ile kalbimi fethettiğini  söylemek mümkün. her gidişimde ilişkimizin boyutu renk değiştirdi. gayet lacivertken mor oldu diyelim, kırmızılar kattık içerisine.
tanıştığım insanların öncelikle parmaklarına dikkat eden ben bittabi onunda parmaklarını inceledim, yaşasın tırnaklarını yemiyor, husky diyebileceğimiz bir ses tonu var(eliot spencer örneği verilebili leverage'dan), eğitimlerde öğrendiği ik numaralarını seviyor, araştırıyor, koleksiyoner, zaman geçtikçe İstanbul'a gelme düşüncesi olduğunu öğreniyorum, wulallaaaaa. neyse bir sabah erken yine hazırlanıyorum gidiyorum havaalanına, sis var, rötar olabilir. neyse habis bir uçuş sonrasında havaalanından gelip alıyor şöför, klasik yolculuk nasıl geçti muhabbetleri ve sonrasında ofise ulaşıyoruz. bu şehri sevmiyorum.
adaylar gelmeye başlamış yoğun bir gün bir maraton, 3 aday görüyoruz aralıksız, sonrasında bir ara veriyoru minik, gm'yi gmdekilerin nasıl olduğunu soruyor, derken benim projeye geliyor konu, valla işte diyorum, ekim'de son(o anda kafada ekim'e olmadı kasım'a gelirse kime gelmesse ..kime lafı geliyor hemen kafayı sallıyorum hopp düşüncelerden kurtuluyorum), "proje uzamazsa terastan şirketi izlerim"(bu noktada enteresan bir şekilde inhouse olmam konusunda iyi dilekleri var onun ama profesyonel bir çizgide iş arkadaşlığı diye bakıyorum mal mal ben ne kadar uzun süre sahalardan eksik kaldıysam artık)
evet "ekimde uzamazsa terastan şirkete bakarım" diyorum o arada "belki birlikte bakarız" diyor, saniyeler içinde ön şoku atlattıktan sonra kafamı kaldırıp gözlerine bakıyorum wtf! o arada asistan giriyor odaya aday gelmiş...birlikte mi bakarız? benim evimden mi?ne dedi bu yeaaaa?
kötü haber aldığında genelde o şehir gri olduğundan biraz hava kurşun gibi ağır alıntıları eşliğinde günü bitirip dönüş yolunda kendisi bırakmak istediğinden yol boyunca farklı konulardan bahsediyoruz. bir erkek için fazla hassas olduğunu söylemek mümkün. bunun yanısıra bu sirke nasıl katılmış anlam veremiyorum, satış örgütü içerisinde en dikkat çekici,  formatın ötesinde biri. güzel yerlerde yemek yiyoruz, bekar olduğunun bilgisi veriliyor bir ara. havaalanna geldiğimizde kapımı açıyor, tam bir centilmen uuu beybi.

bir sonraki gidişimde görüşmeler bok gibi geçiyor 2 hafta sonra yeni bir organizasyon için sözleşiyoruz, dönerken farklı bir yerden gidiyoruz havaalanına, sağ taraftaki binaları gösteriyor ve burası da benim evim diyor(doh!), yemekte davranış bilimleri ya da uygulamalı psikoloji yüksek lisansı üzerine konuşuyoruz. havaalanına vardığımızda kapımı açıyor ve uğurlarken, birlikte yüksek lisans yapalım diyor. geçen gelişimde bahsettiğim bir kitap ve cd vardı ikisini de almış arabada, vayfayfayyy.

her dönüşümde olanları muhteşem'e anlatıyorum, e sonuçta bir erkek ve yani ne iş yazıyor mu yoksa klasik satışçı olayı mıdır vs.muhteşem'in gözleri pörtlüyor anlattıklarıma havada aşk kokusu var diyor.
gel zaman git zaman mailleşmeler, komiklikler şakalar derken, ofise çiçek göndermeler, Ateş ile sevgili oluyoruz, iş konusunda profesyoneliz evet, sıkıntı yaşadığımız söylenemez. çay ve kahve içmediğim için sıcak çikolatam hazır oluyor gittiğimde, dönüş biletini en geç saate alıyorum, konaklamalı organizasyon yapmadığımızdan ertesi gün zombi bir hal ve vitaminler.
lansmanlardan sonra takılıyoruz, after partylerde biz yoğuz falan,fena değil güzel gidiyor, haftasonları orta yer buluşmaları ve kültür gezileri, saatlerce süren telefon konuşmaları ya da anlık mesajlaşmalar..

ta ki bir gün onlar ışığa yürüyene kadar, yo merak etmeyin ölmedi, sadece bir gün, organizasyon yapısı değişti, istanbul'a gelmesi planlanırken Ateş'i ve diğer peerlerini şirketten dehledik.
işte sana acıklı bir öykü.
stratejik kararlar ve bilgi gizliliği/ (bu noktada Ateş'in yöneticisi İstanbul'a transfer bilgisini paylaşıyor onunla ama daha ikdan böyle bir karar çıkılmamış, bu akıllıda gitmiş kendi ekibine anlatmış, şimdi ben sana ne diyeyim? acemiliğe gel)/
çalışkan ilişkileri ile birlikte sözleşmeleri hazırladık, tüm yasal evraklar, sürecin nasıl işleyeceği, ıvır zıvır, hiç bir şey söylemedim ona, sadece istanbul fikrini anlattığı günden itibaren yeni iş fırsatlarını değerlendirmesi gerektiğini, bir b planınn olup olmadığını sorup soruyordum, lakin bunlardan anlaması mümkün değildi.
önce şirket aracını aldılar ve başka bir departmana bağlandılar. ve takip eden günlerden bir gün güvenlik eşliğinde özlük hakları verildikten sonra dışarı çıkartıldı. konuşmadı benimle, uzun süre aramadı, toparlayamadı kendini sanırım. şehirler arası ilişkileri bilirsiniz zordur, kasar, kim o kadar özveride bulunur ki?
bitti.
sonrasında istanbul'a geldi, yemek yedik bir gün lakin sadece eski iş arkadaşıydık, sonra iş buldu hayalindeki iş değildi ama boş durmaktan iyiydi, tekrar denemek istedi, fak yu dedim.
dolayısıyla eric clapton'ın şarkısı bir şarkı olarak kaldı.

<iframe width="560" height="315" src="http://www.youtube.com/embed/lAWevLsqa4M" frameborder="0" allowfullscreen></iframe>

Gelelim Burç'a. O bir 4harfli, isimler insanların hayatını etkiler diyenlerdenim bende.
Kişilik tipi tavuskuşu, parlamayı seven bir yapısı var ilgi odağı olmak ister, kova burcu aynı zaman da yer yer küstah. Hedefleri sever, ulaşmak için her yolu dener, akıllı, çevik, ahlaksız, onunla olan ilişkimin uzun süremeyeceğinin farkındayım, peki neden bunun olmasına izin verdim? Hem de aynı şirketten, hem de ikinci defa? Herkes bir şansı hak eder sırf bir profilerım diye hayır demedim, peki eşek çamura kaç defa batar?

Tavuskuşu, yengeç burcu, aslında arogda ozan güven in oynadığı nehre bakan tip gibi düşün, akıllı geçinir, minik çakallıklar yapar, küçük hesaplar, aynı fikirde görünür, başkalarının fikirlerini kendi fikri gibi yansıtır, leş!

İstanbul'da bir kere, ilginç bir şekilde etkiliyor beni, eski sevgilime benziyor, üniversitedeki sevgilimi anımsatıyor. Dev gibi, eğlenceli mekanlara gidiyoruz, iskender yediğinde kalori hesaplıyor, sporcu, komik, şapşal(evet bir kız için şapşal başka anlamlara gelir). ona göre her şey ölümcül, önce kendi işi yapılmalı, gözleri gri gibi hani şu iskandinav halkı gibi belkide thor a benzetiyorum onu ondandı ilgim, ya da hormonal ne bileyim, neden kendimi açıklamak zorunda hissediyorum onu de bilmiyorum bu arada. belki de bir gün toplantı odasında beni öptüğü içindir.aptallaşıp gözlerimi kırpıştırdığımı söyledi dalga geçti benimle idiotta.

neyse yeteri kadar hastane dizisi izlediğimden ve sende mi brütüs(sırttan bıçaklama- arkadan iş çevirmeye alışık olduğumdan bahsetiştim) işte tam bu nedenle ayrıldım kendisinden.
kahve falı bakan müdür...(muhteşemin yorumu ya gay ya da sana ilgi duruyor yoksa neden sana kahve falı baksın idi:)
benim accountumda olması nedeni ile ve yeni yapılanma nedeni ile kendisi ile çalışma fırsatı buldum,  ahlaksız iş ahlakı yerlerde, zaman yönetimi ve organizasyon yetenekleri muhteşem olan ben, sayesinde iletişim kazaları yaşamaya başladım, hırçınlaştıkça hırçınlaştı ve direktöre ikyı şikayet etti, haksızsın ibne dedim içimden ve ona laflar hazırladım.

bu arada unutmadan her şirket içi ilişki kötü sonlanacak diye bir durum yok, mutlu aşk varsa da mutlu son yoktur bir teoman şarkısı en nihayetinde
evlenebilirler, çocukları olabilir, şirket içi aldatmalar olabilir, bunu götürdüm cümlesi kurulabilir, kötü sonlanacak diye bir şey yok.

bana gelince yok yeaa artık o şirkette bir daha kimseyle dedim ve yoluma devam ettim, boom boom boom boom.

mesaj verelim; aynı şirketten olmaz, yapma canım yapma arkadaşım.

<iframe width="560" height="315" src="http://www.youtube.com/embed/4fk2prKnYnI" frameborder="0" allowfullscreen></iframe>




16 Ocak 2013 Çarşamba

Aday kocaya kaçtı

Ya tamam mutluluk her insan evladının hakkı ama right fit lan righ fit, cici, sarışın, girişken(kriterlere gel) taam işte, satış yapacak hophophop terfi alacak deli kazançlar sağlayacak.

Teklif yapıldı, işe girişi yapıldı, bu noktada aday değil artık 2. Ay daha dolmadan haber geldi, Bursalı muhacir adayımız yok işe gelmiyor, aranıyor ulaşılamıyor, sicil dosyasından ev telefonuna ulaşıyoruz ve soruyoruz, acılı anne cevap veriyor"boyu devrilsin kocaya kaçtı ..." Çenem ayrılıyor, toparlayamıyorum ardından gülme krizi, çalışkan ilişkileri dalga geçiyor, bari 3 çocuk yapsa da bugünün hatırına birinin adını muhibbi, diğerinin adını İbrahim paşa, diğerininkini Will mcavoy koysa.

Kocaya kaçtı, tanrım, töbeler olsun

Bu yazı pofidik terlik ve depresyon hırkası ile yazıldı...



Kuşlara simit atıyorum

Düşünüyorum,yürüyorum

Yürürken mülakat yapma fikri bugünlerde hortladı, hobbit ve felsefe kitabında da bahsi geçiyor yürü ve düşün...

Taocuların dediği gibi "yol boyunca yürüme"

Usta gezginler ardında iz bırakmaz...

Eğer aklım bu koruluğun dışındaki bir şeyde kaldıysa, bu korulukta dolaşmamın ne alemi var?

İş ve özel hayatı ayrı tutmalı azizim



Bir yandan news room un tekrarı var bir tarafta muhteşem yüzyıl kaç İbrahim paşa kaç senin başına neler gelecek boynuna neler geçecek





14 Ocak 2013 Pazartesi

Doğum günü izni

No Pazartesi sendromu bugün, günlerdir bahsettiğim doğum günü izni geldi çattı, güller güzeldir:)

Hangover sonrası bikaç ik profesyonelinden de fikir alarak yeşil çay tost ve godiva da karar kılındı, bu sabah 7 de uyandım ama dur bi'dakka benim işe gitmem gerekmiyor, day off bebeğim.

Slav ırkının elflerinden iki arkadaşımı tarihi yarımadaya uğurladıktan sonra yemek için go mongo'ya gidip ekip ile buluştum izinli günde onlar ile yemek yiyorsam bu onları çok seviyorum demek, sorgulama.
Sonra kendimi alışverişe verdim canım, işte okunacak bişeyler işte izlenecek bileyler, şımartılmak ne hoş. Hediyelere bayılıyorum.
Ara vermek iyidir farklı anket grubuna girmek ise farklı bir deneyim.

Sevgiler,

Coco

















11 Ocak 2013 Cuma

minder izni



kafa izni günleri var ya, 

hani o gün işe gitsen de işe yaramaz olacağından alırsın o izni,
olmaman olmandan daha iyidir,

invisible mode on,

diş etlerine kadar uyuştuğun günler için geliyor....

yeteri kadar house ve greys anatomy izledim, armageddon'da gözlerim doldu,
işte bugün o kadar sıkıcı,
paradise dinliyorum coldplay




başınıza gelen en heyecanlı şey nedir?

bir üniversite ile birlikte bir proje yürütüyoruz o zaman,
ilanı onlar verecek ön görüşmeyi onlar yapacak biz de yönetici ile hop hop hop olumlu adayları göreceğiz, ok dediklerimiz programa başlayacak ve sonra teklif yapacağız sertifikaları aldıklarında.
sanki bütün olanlar önceden planlanmamış gibi, üzerinde hiç çalışılmamış gibi, o kadar toplantı hiç yapılmamış gibi...
ilk toplantıyı hatırlıyorum, kaynak yaratma adına gittiğimiz bu yolun o ilk habis adımını, satış tarafında bir departman müdürü kısaca jölekafa diyelim, bu amcaları bize çölde vaha bulmuş gibi getirdi, ikdan da yöneticim vektör daha önceden tanışmış, bana "cococum mömöt bey bu işin piri, satış tarafında bu kadar güçlü olması içime sindi..." hayırlara gelsin diyorum ve dalıyorum toplantıya. adam kaşarlanmış bir satıcı, hatrı sayılır firmalarda üst düzey pozisyonlarda çalışıp danışmanlık yapmaya başlamış, yanında drakula/frankenstayn bir yardımcı, neyse şekilci bir pislik gibi davranmayayım dedim ama hayatımın en uzun toplantılarından biri.
satışçı, babasını bile satabilir her an bize, bi de pepelek, allam dayanamıcam, kaşı gözü oynuyor, satışçı lan bu!! satışa getirecek bizi, ne rezillikler yaşacağız öngörüsü kehanet olup gerçekleşiyor. ilanı verecekmiş zaten hep boğaziçi, odtü başvuruyormuş bu amcanın ilanlarına(bak sen). adam mucize yaratıyor, bildiğin büyücü sihirbaz, ne yaptığını bilmiyorum ama bir garip sen benim sırtımı kaşı ben seninkini durumu yaşıyorduk,
çemkirmeyeyim dedim ama, istediğimiz sayıda adaya ulaşabilmeniz için, minimumda bu kadar cv'ye ihtiyacınız olacak dedim, haaaaeeellederiz diyor, ve herkes kafa sallıyor embesil, yanımda muhteşem var sadece bakışlarımla konuşuyorum onunla ve oda benim gibi içinden kahkahalar atıyor, let the fun begin.
neyse gel zaman git zaman, yaklaşık 3 hafta sözleşmelerin satınalma tarafından geçmesi bekleniyor, bunlar ilanları veriyorlar, planlanan mülakat tarihini de 1 hafta öne çekiyorlar adam bildiğin vampir, sürekli arayıp taciz ediyor, faturalar bilmemneler, bu olayın içine nasıl çekildim anlayamıyorum.

al bu da bize ayarladıkları mülakat odası, mülakatın ortasında temizlik görevlileri girip arkadaki abajuru alıyorlar otto, kendini tutamıyor burada görüşme yapıyoruz diyor, hey gidi ottoya bak, anarşist düzen karşıtı otto kurumsallığın dibine vuruyor.

mülakat günü iki ayrı yönetici ile günü paylaşıyorum, sabah biri geliyor o gün doğum günü bay acil, hatırlarsınız belki çok acildir işleri hep acildir ve mailleri xxx cnm diye bitirir, evet. bay acil ile birlikte giriyoruz, 2. mülakattan sonra çok işim var bugün de doğum günüm deyip gidiyor, diğeri ise otto, otto değişik bir müdür, gmy'si tarafından aşırı şişirilmiş egosu, üst yöneticileri şirketten dehlenince havası söndü gerçi(proje bitiminde son kalesi olan BENimgidişime çok üzülecek/ilerleyen bölümlerde anlatırım görüme odasından çıkartmamıştı beni dışarıya GM'ye sgk girişi gerçekleşmemiş olan adayın o gün işbaşı yaptığını söylemeyeyim diye). günün sonunda ilk mülakatlar bitti ve adaylar konusunda konuştuk, 2 turlar 1gün sonra idi..

oklenen adaylar programa başladı, bitirenler iş teklif formları sunulacak, bay acil iş teklifindeki rakama varana kadar paylaştı adaylarla bilgiyi, nedir bundan sonra olacak? aday ile evrak listesini paylaşıyor olacağız, evraklar gelecek ve işbaşı tarihi.

hayır öyle olmadı,

aynı esnada paralel evrende



limon diyelim adaya, limon geliyor, bay acil ile son görüşmeyi de yapıyor, sonra çıkışta bay acilin asistanı nülgül var,nülgül'ün temizlik görevlisi ile kendisi hakkında konuşmalarını duyuyor, aslında olumsuz değerlendirildi vs...

Limon bomba olup düşüyor genel müdürlüğe, telefonu bana bağlıyorlar saf ben sürecin devam ettiğini, bir iletişim kazası olduğunu iletiyorum ilk şokumu atlattıktan sonra ki bu arada ekip tepemde, terslik olunca voltron'un götü oluyoruz hemen canım, ekip candır.
limon ikna oluyor gibi kapatıyor telefonu, hemen bay acil'i arıyorum whatta fuck diyorum, who the hell r u diyorum, r u embesille? diyorum kabul etmiyor tabii yaptıkları gerzekliği.

vektör'e söylüyorum, vektör'de kızdı, ileride konuşulmak üzere not alıyor, aradan 1 sat geçiyor, limon genel müdürlüğe gelmiş işe giriş evraklarını istiyor.
iniyorum resepsiyona ve onu bir toplantı odasına alıyoruz, ve anlatmaya başlıyorum, bu arzu etiğimiz bir şey değil, talihsiz olay için öncelikle özür diliyoruz diyerek giriyorum konuşmaya, biz derken ben ve hayali arkadaşlarım. limon çok kızgın yüz ifadesi hem gergin ses çatal birazdan kırılacak ve ağlayacak,şirkete sayıyor, her an sosyal medyada rezil olabiliriz, skandal!!
hemen kafa sağa eğilir seni anlıyorum ifadesi ile hafifçe kafa aşağı yukarı oynatılır ve samimi bir şekilde sürecin aslında nasıl olması gerektiği konusunda bilgi verilir. doğru yerdesin, doğru ellerdesin o hayvanat acil'in ben azına.... diyen iç ses.
neyse limon insan çıktı, pozisyondan çekilmek istediğini ama oluşacak farklı açıklarda şirket için değerlendirilmek istediğini iletti, ve acil'in bir pislik olduğunun altını çizdi ve sonrasında "Coco hn. size de çok mahcup oldum, anlayışınız için teşekkürler" dedi.

çıktığımda ekip beni bekliyordu, vektör beni bekliyordu, heyecanlı heyecanlı anlattım olanları, bir kez daha dünyayı kurtarmıştım, evet.

p.s.: acil'in de ormanı yanmış evet, suç onda değil onun ormanını yakanda.


9 Ocak 2013 Çarşamba

öylemesine


An Unexpected Briefing

şimdi reklamlar


hr specialist without borders

bugün ki konumuz sınır tanımayan ikacılar, evet.


biliyorsunuz bir sirkte çalışıyorum ben, daha öncede bahsetmiştim, soytarılar tarafından yönetilen.
bugün ki bomba olayımız direktörden geliyor, işe alım ekibinden birine aramızdan birine işte veriliyor bu kutsal görev, bize danışmanlık yapmakta olan hukukçu amcaya (ki çok popüler bir tiptir hazretleri ahmet çakarla şu kabzımal vardı erman toroğlu onlarda yuvarlak konuşup dava edilmeme konusunda kendisinden fikir alırlar sıklıkla) asistan bakmak.
oha artık çüş artık yuh artık.
kendi işini gücünü pozisyonlarını, acil çok acil işlerini bırakacak ve sayın hukukçu amcaya asistan bakacak, 1000 kişilik bir şirket yapılanmasından bahsediyorum burada, uluslararası bir şirketin türkiye yapılanması, her bokumuz kurumsal, tuvaletimiz bile kurumsal yani o derece, kurumsal sıçıyoruz burada. 

gerçi ben proje yenilenmesinde iş teklifini tuvalette aldığımdan bahsetmiştim o derece kurumsalız yani:) biz derken ayıp olmasın bu kadar zamandır ekibin içerisindeyim,gönül bağı:p yersen.

proaktif işe alımdan falan bahsetmiyorum, bu yaptığımız proaktif bir işe alım değil zaten onay olmadan nereye alım yapıyorsun 2. bir emre kadar alımlar onaysız olmuyor, açığı varsa bile onaya gidemeyen yöneticiler tanıyorum ben:) turnover uçmuş birimler biliyorum vs.
ama bu nedir? gerçekten, fuck you get out of here! o derece şaşkınım, ve bunun için ekibe şu söyleniyor "çok kritik, çok önemli, direktör takip ediyor" cidden suç sizde değil, biri sizin ormanınızı yakmış ve siz ormansız kalmışsınız.. suç sizin ormanınızı yakanda. sonra Türkiye'de ik şöyle böyle...

ekipten yeni yorum var "yakında plazanın valelerini de biz alırız" diye, haksız sayılmazlar diye düşünüyorum.
bugün ki halim bir kaybedenler klübü tribidir... seni anlıyorum ve atomlarıma ayrılıyorum diyemiyorum empati kuracak hal kalmadı.


i believe in gotham city



haters gonna hate



DSC02037.jpg
sabah halim




verdiğim mesaj


an itibariyle ruh halim

yeni bir fantastik film gelse de izlesek...

8 Ocak 2013 Salı

plaza dili ve edebiyatı




canım: bir tür plaza küfrü, cümlenin kıçına ya da başına, eklendiği yere veya tonlamaya göre değişir
cnm: canım'ın daha yavşak versiyonu, işini yaptırmaya çalışan gerzek çakalların ilişki yöneteyim derken sıçma biçimi, xoxo
ev yemeği: ilginçtir tüm plaza çalışanları ahırda yaşadığından öğle yemeklerinde ev yemeği yeme merakına sahiptirler, lan!!
kurumsal abla/abi: plazada yaşayan bir segment, bir pazarlama grbu bazen de üniv. mezunu yeni işe başlayan pıtırcıkların ve stajyerlerin can kurtaran simidi, olmaz a!
charge etmek: fatura edilmesi mali konular işte


bak hele 2013 vergi tarifesi yayınlandı



resmi gazete yayınlamış,

eylül ekim gelince çalışkan ilişkilerindeki kardeşlerimizi arayıp "benim maaşım eksik yatıyooo yeaaaa"
diye çemkirmeyin, kimse keyfinden yapmıyor kesintiyi bana kalsa bol bol alın maaşınızı.
hele hele aralık gelince sesiniz daha da yükseltiyorsunuz ya sanki bağırınca bir işe yarayacak gibi:)
yapma canım yapma arkadaşım


kar katili


istanbul kara teslim biliyorsunuz,

bugün yine erken çıkacak olan şirketler var,
ben erken çıkacağım evet,
işte bugün ki plan, çabucak eve gidip çikolata yemek  belki yeşil çay ya da kahve,
bugün mülakatı olanlara not; kriz yönetimi varken bu havada aday çağırmasaydınız nolurdu???
ayağınız kırılabilir, poponuz düşüşün etkisi ile morarabilir.
kafayı serin ayakları sıcak tutun,

Sevgiler,
Coco

-naber? * standart

başınıza gelen en heyecanlı şey nedir?

geçtiğimiz günlerden birinde bir mülakatta bana soruldu...dişinde maydanoz kalmasını ya da adayın travesti olmasını geç..

şimdi size bu meslek ile ilgili en kötü anımı anlatacağım yani onlardan biri, zibilyon tane de görüşmeye gittim o apayrı bir hikayenin konusu.

mesleki açıdan yaşadığınız en kötü an


bir danışmanlık firmasında çalışıyorum o zaman, ama ne profesyonellik ne profesyonellik, 25-32 yıllık bir geçmişi var piyasada, hafta sonları çalışmıyoruz ama o hafta sonu gittik, özel bir durum vardı, bu arada maaşımı geç ödüyollar bir de fark ediyorum ki ssk primi allahlık neredeyse asgari ücret, lan!! söylüyorum a bir yanlışlık olmuş diyor allahın danası.


neyse arşiv görevlisi, görsel tasarım uzmanı, ürün yöneticisi, balık üretim çiftliğine işletme müdürü arıyorum ama kariyer portalları ile anlaşmalarını bitiriyor firma.her geçen gün "ben nasıl geldim buraya?"diye soruyorum kendime, piyasada iyi bilenen bir firma benden önceki 4 danışman gitmiş, gelen gidiyor, ama ben başladıktan sonra öğreniyorum bunları.

maaşımın bir bölümü bankaya yatıyor, bir kısmını zarfla veriyollar, hollaleyyyy.

neyse eskiden bu şirkette çalışmış ve sonrasında doğal olarak yolunu ayırmış bir kadın var, geçenlerde bir dergide röportajını okuyorum ve anılarım depreşiyor, geçmişe gidiyorum görüntü dalgalar halinde çözülüyor.
bu şirket herşeyci tabir edebileceğimiz birçok firmadan oluşan bir yapılaşma, mühendis arıyoruz avmleri için, kısa listeler oluşturuluyor, kariyer.net ile anlaşma bittiğinden çeşitli head hunt denemeleri vb. sonucunda şehir dışından adaylara ulaşıyorum, telefon mülakatları yapılıyor ve davet ediyoruz adayı. bu arada adayın yol masrafları falan karşılanmıyor bu pozisyon için şirketin o tür güzel bir uygulaması yok. bilgilendirme mailini gönderiyorum yöneticiye, cumartesi şu saatte, bu aday sizinle görüşmek için genel merkezinizde yani cehennemin dibi kadar uzak olan ikitelli'de olacak aday ankara'dan geliyor...

adayı ctesi saat 10:00 için davet ediyorum, evdeyim derken bir telefon, aday aramış asistan söylüyor aday gitmiş ama kimse yokmuş firmada kapı duvar hatta çin seddi
arıyorum teyzeyi ya diyorum fortum hanım mail atmıştık dün size adayla ilgili, "ayyy ben okumadım, uyuyorum şimdi gidemem " diyor. tövbe tanrıma iki tane fil oturuyor kafama, ne diyeceğim diye soruyorum proje liderine onun cevabı daha güzel "hasta de", kapıyı tekmelemeye başlıyorum sinirden.

kendimi en berbat hissettiğim andır kendini bilmez yöneticiler ile mülakata girdim, tuvalette iş teklifi aldım, proje nedeni ile sabah 4'te eve gidip 7'de geri döndüm, başvuru yapmamış adaya neden biz diye soran gerizekalılar da gördüm, herhangi bir şey söylemek için yanıma gelen ve beni dürten yöneticim de oldu, ya da şirket msn'ninden 10 dakikada bir aynı şeyi yazıp mobbing yapan yöneticim, ama bu denyo anların en kötüsüydü benim için, bunun üzerine çıkan bir bankanın 22. katının toplantı salonunda kendini elleyen müfettiş vardır, 10 kişi toplantı yaparken, benim gitmem lazım diyerek alı al moru mor çıkmıştır, diğer müfettişlerde arkasından gülmüştür, yemekte tavuk yedi ondandır diye, ne tür sapıklarsınız anlamadım.


aday tekrar arandı ve açıklama ne yapılabilir ki? bir misunderstanding oldu diyeceksin, adam kalkı ta ankara'dan geldi ya...adam bizi öldürmek istiyor haklı olarak...


aradan 3 ay geçti maaşım ödenmiyordu, ayrılma kararı aldım, 2 maaşım içeride kaldı, her seferinde cuma ödenecek, şu gün ödenecek bak arkadaşlarında alamıyor falan derken patronun kanser olduğu söylendi. bıraktım bende peşini dava etmedim, o enerjim yoktu, bildiğin strese sokuyor o konu beni.

o sırada paralel evrende

aradan zaman geçti tabi ben yeni bir projedeyim, bir önceki gün sakaryadayım, dönüyorum ve harika'nın masasında bunların broşürünü görüyorum, hani bana maaşımı ödemeyen kanser olan kadın, sait halim paşa yalısı ya da esma sultan hadi siz anlayın Ankara Hilton da bir davet veriyor, kutlama yapıyollarmış. salon kadını kimliğimi bozmadan davete katılayım diyorum, harika konuyu biliyor ve gülerek "git istersen coco" diyor. tabisi de gitmiyorum, ama arıyorum kadını hello bir zamanlar maaşını ödemediğiniz zeki ama mutsuz bir kız çocuğu vardı o benim! diyorum. gayet yüzsüz " aaa biz de size ulaşmaya çalışıyoruz, geriye dönük tüm borçlarımızı kapatıyoruz diyor" bana mı ulaşmaya çalışıyordun? çalıştığım firmanın direktörüne davetiye yollayarak mı? buna kim inanır diyorum içimden"kadir inanır" diyorum ve tiksiniyorum o an kendimden aslında kadından, neyse buyrun bir gün birşeyler içelim diyor aman yok diyorum AA toplantısından yeni çıktım, yöneticiler için düzenlenen eğitimlerde JB'ler havalarda uçuşuyordu çok meşhurdu o zamanlar eğitimleri teyzenin...
merhaba ben coco, ben bir ik bağımlısıyım..

cep telefonuna mesaj atıyorum hesap bilgilerim şudur, cuma günü saat 11'e kadar yatırılması konusunda bla bla... bir sıkıntı çıkmayacağını umduğumu da ekliyorum.


ankaradayım, bölge görüşmeleri için, banka hesabıma yatmış para, inanmıyorum, bu gerçek mi falan, nasıl bir şok yaşıyorsam, nasıl ümidimi kestiysem, neyse yaşam koçumla zaten bir sürü plan yapmıştım, para yatıryo ben kadını bir daha aramıyorum ve o parayla yurtdışına gidiyorum, geziyorum, yiyorum içiyorum.


bu da böyle bir anımdı, seni anlıyorum dediğinizi duyar gibiyim.

seni anlıyorum ve atomlarıma ayrılıyorum.

aptallık bir tuğla olsa idi bu kadın çin seddi kare olurdu.