İzlekler için Sosyal Medya

ınspector clouseau

17 Ocak 2014 Cuma

boring, sıkılıyorum

Black sabbath ironman şarkının fon müziği
Üzerine AC/DC alıyoruz wreeeahhh

Guys, i think i screwed up



Uzun süredir beklediğim güzel bir haberi aldım bugün lakin eksik bir şey mi var modunda devam ediyordum, güzel bir grup keşfettim yüzyüzeyken konuşuruz( olm yüz yüze konuşmak ne güzeldir sabaha kadar esneye esneye gözlerinden uyku akarak, dilin dolanarak, saçlarıyla oynayarak falan neyse..) bir yandan onu dinleyip bir yandan görüşme raporlarını hazırlıyordum, fak testlerden biri kayıp, ortalığı ayağa kaldırdım, Alman ekolünden gelen sivrizeka asistan beni deli etti.
Yetmezmiş gibi online testler ile ilgili sorun çıktı, yetmezmiş gibi sapphire mıdır nedir o kazulet binada kitap dükkanı olmadığını keşfettim evet öğlen orada olabilirdim acil bir iş için, fak, kitap bugün çıkıyordu, ön sipariş vermemiştim çünkü evde kimse olmadığından ofise de arada geldiğimden abi neyi açıklıyorum ki hala acaba...

Öğle yemeği yedim, hıııı bunu insan yiyecek kategorisi dışında ayı gibi 



ay lav safran u know*


Starbucksa gidip faydasız şeyler içtim, sonra toplantıya girdim, tanrım ne kadar sıkıcı bir cuma günüydü, bitse de eve gitsem diye dua ettim, cidden kasvet bastı, uçak biletini aldırmadım sanırım kulaklarımdan duman çıkıyordu idari işler beni neşelendirmeye çalıştı, olmadı hacı. 


Çıkışta gittim buldum kitabı, bu fakir kulunuz ikea köftesi yerken bir yandan diğer yandan kitap kime ithaf edilmiş onu okudu, yanında sıkıştırılmış taş dolmasını yedi, sonra ikea marketten  bunları aldı, efendimiz Coco kulunuz geldi. Sanırım stres ve üzüntü kaynaklı bir yeme krizi ile karşı karşıyayız beyler ve bayanlar. Or hallerim falan gelecek yoksa bu kadar muffinle neden şeker komasına gireyim? Huh? Kasiyerin şirinlikler yapmasına izin veriyorum, bazı insanlar flörtözdür, nşa'da buna izin vermem, ama ne beni bağlayan bir sevgilim ne de beni seven biri var, o nedenle kasiyerin ya da neyse ne eğlenmesine izin veriyorum.



let's talk about business;

Adayın biri iş teklifine kadar geldi ücretteki eleman 3 gündür ulaşamadı, it means aday teklifi kabul etmeyecek ama "vazgeçtim, istemiyorum sizi hacı" diyemiyor! Hay 1000 köfte, olm nasıl bir eziklik ya da moronlukla büyütülüyor ki bu çocuklar sonrasında "ya ben istemiyorum" diyemiyor, bu kadar mı zor. Düşünüyorum bugüne kadar geleceğim deyip de katılmadığım bir görüşme olmadı, teklif yapılan beğenmediğim pozisyona avucunuzu yalarsınız bayım dedim, telefonu suratına kapatırken bir insanın sesin uzaklaşıyor, suratına kapatıyorum falan diyorum, ya ben leydilik dersi aldım hacı siz ne diyorsunuz böyle bacaklar bitişik dik oturun Coco! falan. Dur hazır bu konuya girmişken;

Mülakat kronikleri: 

Bir gün böyle mülakattayız, ben as usual, sağ tarafımda bölüm mühendisi, sol yanımda işletme müdürü en solumda direktör(tanrı olan bu) karşıda aday, ohhhhh. Neyse işte alıyorum sazı elime hoşgeldiniz bilmem ne, adayın çalıştığı firmada kendisine bey demiyorlarmış hoşgeldiniz Ersin Bey diyorum, bir daha söyleyin lütfen diyor, bizim dallamalar tribünde sanıyor kendini kahkahalar şakalar, ayı müdür bacaklarını ayırarak oturuyor, yetmiyor mülakat boyunca bacakarasını kaşıyor, direktör burnunu karıştırıyor, mühendis bey soru soruyor ama adayın yüzüne bakmak yerine yanağındaki sivilceyle oynuyor.
Ve ben bu prenseslikle bunların arasında ne yaptığımı sorguluyorum, ayarları kaçınca "beyler devam edebilir miyiz?" diye sesimi 1 ton yukarı çekiyorum, olm ben ne ara o leydilik Okulu'ndan çıkıp bu mezbeleliğe düştüm lan diyorum bu da böyle bir anımdı.

Olay belli eve gideceğim yeni İhsan Oktay Anar kitabı Galiz Kahraman ı okuyacağım, patlayana kadar muffin yiyip şarap içeceğim, bu hafta 4 pasta kesildi, bir kutu macaron yedim, şimdi de bunlar, sanırım durum giderek kötüleşiyor, 12 Şubat'a kadar kilo vermem gerek ve bunu somutlaştıracak realize edecek kimsem yok.


Uzun süredir politikayı ve ülke gündemini takip etmiyorum, yatırım yapmıyorum, yararlı şeyler okumuyorum, hobilere de dur dedim buna rağmen zaman çok hızlı akıp gidiyor ne yapıyorsun sorusuna verecek cevabım yok.

Mülakat kronikleri:

Bu hafta ilk defa çok yaşlı bir adayım oldu uzun süreden sonra, 52 yaşındaydı, çok değişik bir görüşme geçirdim, içeriği anlatamam şimdilik ama bir tarafı çok dokundu, yönetici ile birlikte girdik, kırılma anı geliyor, adayın oğlu trafik kazasında ölmüş 21 yaşındayken, toparlanması için zaman verdik, çok hassas konular bunlar, dolayısıyla oynadığımız rollere bakarak özenli olmaktan başka bir alternatif olmadığını hatırlatmak gerek. Adayın tarafına geçmenize gerek yok, acısını paylaşabilirsiniz, gerekirse maskenizi takın ama ölüm kadar travmatiği yok sanırım. Zaten ondan sonra depresyon, tedavi, ilaçlar konusunda bilgi vermeye başlıyorlar, bazı şirketler depresyon tedavisi gören çalışan istemez mesela, bazıları türbanlı istemez, bazıları kadın istemez, kafa tokuşturan istemez. Şirket kültürü ne acayip di mi minnoşlar. Ve sen yaptığın işi iyi yapmaya çalışırsın, en iyi şekilde ama görünmeyen/söylenmeyen kurallar vardır, işte bu da bizi bir çıkmaza götürür, this is business hacı. Bazen overdose empati bazen No vicdan, sen benim bir adayı yöneticiye nasıl sattığımı görsen, günün sonunda hepimiz satış yapıyoruz.

bunu insan yiycek!!!!! #sabahkahvaltıyapınbeyiniçinaminoasitlazım 


Ben bir süper kahramanım son anda dünyayı bile kurtarabilirim,


Coco

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder