İzlekler için Sosyal Medya

ınspector clouseau

29 Ekim 2014 Çarşamba

Profesyonel Hayat vs. Duygu Yönetimi




Yer: İstanbul, 
Müzik: Çok iyi sabah sabah yağmur var ve Mad About You-hooverphonic falan çalıyor
Kahvaltı: Portakal suyu+Kuru domates ve pesto soslu falan tost

Parmaklarımı esnetiyorum ve başlıyorum. 


Elimde şahane bir pozisyon var, senin için çok uygun ama profesyonel manada senden iğrendiğim için hiçbir şey yokmuş gibi davranacağım.

Olay aslında, "duygularımı bir noktaya kadar kontrol ediyorum" ve bir noktadan sonra o 3 harfli ego  devreye giriyor ve başka bir odaya giriyoruz.

Bir noktadan sonra önündeki tüm açık pozisyonları Taylor'ın vida ve mavi yaka bağlantısı gibi kapanması gereken delikler, adayları da lego parçaları gibi oturması eklenmesi parçalar gibi görebilirsin. Beğenmedin mi? Puzzle diyeyim? Yine mi olmadı? Anahtar kilit diyeyim, bak giderek bilinçaltına oynuyorum, birazdan dark side'a geçeceğiz. 

Profesyonel hayat çok güzel ya, herkes minnoş, her yer Taksim, böyle bir sinerji, sevgi pıtırcıklığı. 


Camooon.

Masanın bir yanında oturan bu beyaz yakalıların kırılma noktası vardır, garanti ederim. Bizler bir noktaya kadar durumu yönetiriz, gülümseriz maskelerin ardına saklanırız, politik oluruz, bazen de o görünmeyen sınır geçilir, o kırmızı hat. 
Yapılanlar unutulmaz, beklenti: konfor alanıma tecavüz etmesin, gerçekleşen: babasının tarlası sanki girdi, bahçedeki elmaları çaldı, erikleri yedi, tam bir öküz.

Geçtiğimiz ay performans görüşmeleri yapıldı, her şey iyi gidiyor, beklentiler gerçekleşti, yetmedi accountumdaki direktör bir geri bildirim yaptı. A+, geliştirilmesi gereken alan çok kurumsal duruş. Daha kötüsü de olabilirdi, adaylarımı en gözde evlatlarım gibi sevebilirdim, onlar ki benim için ölüme bile gidebilirdi. Adaylarla aramda duygusal bir bağ olmaz, olması da saçma olurdu. 

Not: Herkesi kurtaramazsınız

Önüne geleninin headhuntcılık oynadığı bir dönem, biraz minnoşluk, biraz leydilik biraz kontluk falan bekliyor insan. Tarzınız olmalı ve bunu konuşturmalısınız. İşe alım kazalarından daha önce bahsettim size, yıl sonuna kadar yeni bir bölüm ile karşınıza gelecek. 

Direktör sordu, "senin benim ile ilgili geri bildirimin ne olur?", bakın ne güzel bir organizasyon, sence ben neleri daha iyi yapabilirim diye soran bir yönetici ile çalışmak büyük keyif. Umarım sizin de olur böyle yöneticileriniz hatta iç müşterileriniz vs. Hatta bcc savaşları dönmeyen bir organizasyon, her şey açık, herkes iş odaklı falan.

Açıkça söylemek gerekirse major bir sorun göremiyorum ama biliyorsunuz sizin ekip biraz şey(ayı), malum ben leydilik dersi aldım(yani aday karşısında göbeğimi kaşımam, kol altlarımı adayın ağzına sokarcasına ellerimi kafamın arkasında birleştirmem, burnumu karıştırmam, boğazımı temizlemem, leş gibi sigara kokmam, mülakat arasında odaya dalan görevliye öğle yemeğinde ne var sorusunu sormam, uyuz olmuş gibi hatır hatır kaşınmam, bacak aramı kaşımam/tombala çekmem, tanımadığım insanları Facebook'tan eklemem, linkedinden taciz etmem, siz diye hitap ederim...) alışmak zor oldu(gülüşmeler). Ayrıca hızlı geri dönüş alabilmek benim için de çok önemliydi...


Bazen insanları profesyonel düzeyde ignore edersin, benim için o kadar yoksun ki'yi söyleme biçimidir bu. Sosyal medya sınırları kaldırıp, bireyleri birbirine yaklaştırır. Ah evet, yaklaşık 10 yıldır, zirveler aksiyonlar, partiler, okazyonlar içerisinde boğulan kahramanımız her yeni oluşumun içine atlamaz. Çok tanıdık, inanmıyorum ama bir sinerji var, birlikte daha iyiye daha güzele.

Ya saçmalama yazının sonuna kadar okudun ve bu yazı kesinlikle direktör ile ilgili değil, bunu biliyorsun.

Evet benim de çalıştığım, kritik, stratejik üstelik tam da sana uygun bir pozisyonum var ama üzgünüm linkedin'de bile varlığını kabul etmediğim bir insana görüşme takvimi ayarlamayacağım.

Sınırlarımızı bilelim, koruyalım, yoksa beyaz yakalılar onları ekmek sanıyor boğazlarına takılıyor işin kötüsü ölmüyorlar.

Kelle avcınız,

Coco

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder