İzlekler için Sosyal Medya

ınspector clouseau

6 Aralık 2013 Cuma

Bu kimin?


No

5 Aralık 2013 Perşembe

Mülakat Deneyimi

Nasıl? Sizin hala mülakat deneyimi gibi dertleriniz yok mu kuzum?

Turkcell ve grubu şirketlerinde çalışıp sonrasında farklı yapılara geçenlerin böyle dertleri var, dert derken mutlu bir dert, bile isteye yani. Amaç adaya harika bir mülakat deneyimi yaşatmak.

Hani sen adaya "biz size döneriz, neden biz, söylesene neden biz, sence ben neden beynimi aldırmış olabilirim?" minvalinde şahane şeyler söyleyip, saçma sapan sorular falan soruyorsun ya, ilana başvurmayan adaya telefonda minicik de olsa bilgi vermeden çağırıyorsun ya. Sonra da "aday bana şöyle böyle" dedi diyorsun ya, dostum lütfen işini biraz ciddiye al, fark yarat, şanın yürüsün, senin dar ufuklu bu denyo hareketin yüzünden İK kötü olan imajını düzeltmeye uğraşıyor.

Siemens AG sanırım yanlış hatırlamıyorsam sisteme kullanıcı adı ile giriş yapıp hangi aşamada olduğunuzu görebiliyordunuz. Daha ne gelecek başınıza, hangi kim ile hangi ülkede görüşmeniz olacak falan falan, ne büyük mutluluk, kimseyi aramak zorunda değilsin, gecikme falan yok, geribildirimler şahane. Bi' kuzenim görüşmeye falan gitmişti rüzgar türbinleri ıvır zıvır bişeyler işte, şimdi açıp soramayacağım kusura bakmayın.

Mesela prensip olarak başvuru yapmayan adayı, pasif adayı davet etmeyen şirketler var hacı mmmmmm, veri madenciliği oynamak/yapmak zorunda kalmıyorsun, aday veritabanı da neymiş...

Kazara mülakata gelsem size mesela o gün ki ruh halinize ve benim ruh halime bağlı olarak burada şahane şeyler yazarım, adaylara iyi davranın!

Daha anlatacaklarım var ama bana biraz izin verin, ofise masör geldi, c yah!



Bir İş Teklifi Hikayesi


Burada yazdıklarım kuzenimi bağlar, gerisi ninja kaplumbağlar hayde.


Şimdi düşünüyorumda hala iş bulamadıysanız ve benim yazdıklarımdan ilham alacağınızı düşünüyorsanız falan vay halinize.
Yani muhtemelen hem yaptığım aday görüşmesi sayısı hem de benim aday şapkamla yaptığım iş görüşmesi sayısı sizinkinden fazladır tabi. Hep başarılardan bahsedecek değilim, ya bak bu kadar mükemmel olmama rağmen inan ben de başarısız oldum, valla.


Fizik dersi vardı lisedeyken böyle işte geometrik olmayan cisimlerin ağırlık merkezi falan öyle ilginç konular vardı  ve ben fizikten kaldım hacı, o meymenetsiz kadın dönem ödevimi bile hiçe sayıp beni o dersten bıraktı, Allah'tan kredili sistem diye saçma bir şey vardı ve ben onun son kurbanlarındandım, başka bir ders alarak 2.5 yılda liseden mezun oldum, sweet sixteen yaşına yeni girmiştim eki eki. 

Peki en büyük başarısızlığım bu muydu? 
Hayır değildi, bir keresinde uçağı kaçırdım, işte bu benim en büyük başarısızlığımdır ya da değildir.
Bir gün tuzsuz pilav pişirmiştim.
Bir defasında leylak renginden nefret ettiğim için kırmızı, mavi ve beyazı karıştırıp bür türlü doğru tonu bulamamıştım, çok kötü bir gündü yardım aldım.
Tesadüfen derece yapmıştım okulda ama 1. değildim bak bu başarısızlık, uzun hikaye başka zaman anlatırım onu.
Bir defasında da meğer bana sorulmamış olan bir soruya cevap verdim, sonny'nin babası, sonny ve ben arabadaydık, tanrım rezil olmuştum, kulaklarıma kadar kızarmıştım.


Yaptığım hatalara karşı tahammülüm yok, kendime karşı karşı çok acımasızım, beklentim yüksek ama aynı zamanda ilk şoku geçirdiğim ilk 3 sn. sonrasında boşver çocuk diyen bir içsesim var.
Data bolluğunda boğulduğum bir jrlık dönemim var, çok özenle yapardım işimi, kontrolü seviyordum, sürprizlere karşı hep hazırlıklı olmalıydım... Zamanla yuvarlak köşeler oluşturmak için zorladım kendimi, kendine bu kadar haksızlık etme herkes senin hızına yetişemiyor, yetenekleri farklı diyerek normalleştirmeye çalıştım.

İş yapış şekli

Temiz, detaycı, minimalist, yormadan, elegan bir tavırla, sinirlendiğinde direk söyleyerek, çok açık sözlü(dııııztttttt system failure).

Evet iş teklifi, benim işimin köprüden önceki son çıkışı, K2'ye tırmanırken son engel falan. İş görüşmesinde ücret beklentisini aldığımız bir an gelir, bu bazı şirketlerde formlarda kutucuk şeklinde belirtilmişken bazılarında sözel olarak da teyid edilen şey işte. Ücret çalıştırmak için beklentiyi alır, çalışkan ilişkilerindeki miniona bu bilgiyi verir ve Allah rızası için insani şartlara uygun bir rakam paylaşmasını bekleriz. Sonradan aday ile saçmalamayalım diye, vakit hepimiz için değerli. Satış grubuna bakınca en güzel yan, sabit ücretin grade'e göre standart olması, performansa bağlı primler falan şahane lakin diğer pozisyonlara gelince çingene pazarlığı yapan üst yöneticiler(çünkü kendilerinden onay almak gerekir bazı durumlarda) acı çektirebiliyor.




Benim ise son zamanlarda en mızırdandığım konu biliyorsunuz daha telefon mülakatında ücret pazarlığına başlayan ik insancıkları, asistanlar, sr. danışmanlar falan... 
Şimdi size eski şirketimden bana 3 kez ücret beklentimi sorup( farklı zamanlarda) sonra bana çok denyo bir rakamla iş teklifi yapan kızın hikayesini anlatacağım. Ne zaman harika bir toplantıya ya da organizasyona ya da sinemaya gitsem arıyordu, görüşmeler falan ok derken bir gün iş teklifi yapmak istedi, telefonda sesi çok az geldiğinden kendimi tuvalete attım o sırada yine çok elit bir toplulukla bir açılıştaydım, kültür sanat falan. Hem bir keresinde yine tuvalette projenin uzadığı bilgisini paylaşmamış mıydı eski direktörüm, elimi yıkarken, evet işimin ne kadar boktan olduğu konusunda hem fikiriz sanırım. İşte yaya yaya konuşuyordu cici kız, teklifi yaptı, PARDON dedim, asıl ben pardon dedi, yanlış bir şey mi yaptım, yes tatlım yanlış bir şey yaptın, aslında senin varoluşun koca bir yanlışlık, anan seni doğurmamış sıçmış, hatta sen 5 dakikalık bir zevkin ürünüsün ve bunu unutmuş gibisin tarzında bir şey geçti kafamdan ve ona " sanırım notlarınıza tekrar bakmanız gerekecek, ücret beklentimin bunun çok çok üstünde olduğunu unutmuşsunuz ya da atlamışsınız" dedim. Pardon, çok özür dilerim dedi. Ok, tamam size abartıyorum gibi gelebilir, lakin danışmanlık şirketleri hakkında bilmeniz gereken şey 1. hedef baskısı yüzünden iş çıktılarında kalitesizlik olabiliyor 2. zaten adımbaşı danışmanlık firması var önüne gelen adayı yönlendiriyor 3. dinleme becerisinden yoksun mini mini bir bi' danışman size çakallık yaparsa sosyetik burnu havada tavrınınızı takınmanız şart! Burnum düşse yere, almam.



Hem bana 3 kez beklenti sorup, hem not alıp hem salağa yatamazsın, kusura bakma ama salağa yatmanın kitabı çoktan yazıldı tatlım. İşte bu yüzden aptallığa tahammülüm yok, vakti zamanında Ateş'in yaptığı bir salaklığı marka zarar görmesin büyük sıçış yapmayalım diye ben temizlemek zorunda kaldım. İşe alım ciddi bir iş, dikkatli olmak zorundayız. Yoksa 4 defa arayıp, hayır cevabı alırsın. En sonunda sanırım anlayamadınız şu anda tek motivasyon kaynağı ücret olacak ve bunu kabullenmeniz gerek dedim, deal with it, bitch!

Bu da böyle bir anımdı, standardım var diye kimse beni suçlayamaz, serbest piyasa koşulları, sonra o kız da elim bir trafik kazasında kaşlarını kaybetmiş çok üzüldüm, kulak delikleri de kapanmış. Nereden mi biliyorum, konserde karşılaştık, anlattı.


Mutlu aşk varsa da mutlu son yoktur weirdolar. Tabiisi rakama takılmayın, önemli olan mutlu mutlu çalışmanız. Maaş: yani diyor ki iş tatmininin olmadığı yerdeki mutluluk çubuğu.

Beyne giden damarları açan süper kahramanınız,

Cici.


Bir insanın hayatından 8000 defa gitmek


Sıkıcı bir Perşembe günü işte, the originals falan. Bir karar vermem gerekiyor, ciddi kararlar almaktan hoşlanmıyorum.

*****
Belki benimle gurur duymanı falan bekliyordum, beni çok sevmeni, böyle salakça şeyler geçiyordu aklımdan, bırakıp gitmen falan değil, geçmişin hayaletine takılman ve sürekli onu düşünmene ihtiyacım yoktu benim. Tutunduğun acıyı bırak artık, ona çok anlam yüklemişsin, bir mit, bir masal olmuş senin için. Yanındakini görmüyorsun, yeni anılar yaratmıyorsun, yaratamıyorsun... Uf'larından öperim çocuk, benim de dizlerim çok kanamıştı...

*****

Ona starbucks'tan Türk kahvesi fincanı alın, mutlu olsun, hala böyle salak şeylere mutlu olabiliyorken...

Hafıza insanoğlunun lanetidir. Haydi unutalım.

4 Aralık 2013 Çarşamba

Digital hr konferansındaki siyah elbiseli kız, bul beni(lütfen)

Pazarlama Zirvesi'nde Avea sunumu uykumu getirdi an itibarı ile. Always Connected olması fmcg nin işleyişini değiştirmiş, esniyorum blög. Baran Yurdagül diye biri konuşuyor, tam plaza türkçesi kullanıyor mmmhhhh.

O değil de; 
Digital hr konferansında kahve arasında gördüm elbiseyi, bak kızı değil elbiseyi gördüm.
Elbise çok güzeldi yahu, o sırada iki arkadaşımla sohbet ettiğimden soramadım da nereden, online mağazalardan baktım bulamadım, moralim çok bozuk. Yoksa network bahanesiyle sinsice gidip sohbet edebilirdim, öğrenebilirdim! 
Sonra kızı Kabataş-Üsküdar motorunda gördüm ama yine yanımda bir arkadaşım olduğundan öğrenemedim >_<

Tarif ediyorum elbiseyi siyah, kabartılı bir dokusu var, göbekte 3 pili, diz altında, bu kadar üzerine hırka giymişti, ve 3 sn görebildim :) ahahaha duyan bilen varsa bir el atsın, alışverişim geldi.

Xxx,

Hoho

3 Aralık 2013 Salı

Bugün kendin için ne yaptın?

Bugün de aramadın aybolmuyor mu?


Sevgili günlük,

son dönemlerde soğuk algınlığı nedeni ile ayküm 7,5 points seviyelerindeydi, salyamı silerken bir yandan, bir yandan digital HR konferansında yanımda oturup, tüm oturum boyunca üzerime öksürerek bana virüs bulaştıran nestle ekibindeki kıza teşekkürlerimi sunuyorum. Kafam zonkluyor. Öhö de sana.

Burnumun tıkanıklığı durdu, hafif ateşim var, onun dışında sanırım sümüğüm boğazıma doğru aktığından mıdır nedir acayip midem bulanıyor, diğer ilaçları da kullanmaya devam ediyorum, 3 gün sonra bitiyor bakalım iyileşecek miyim, bir değişiklik olmazsa tekrar doktora gideceğim tekrar testler ve sorular sorular. Mide asidim beynime çıkmak üzere. Kendime not: unutma sümük ne kadar yeşilse o kadar hastasın ve sen bayağı baya hastaydın, ayrıca bence de dudak kıvrımların mona lisa'ya benziyor... Depresyon hırkamı giydim, ergenlik sivilcelerim de var, mis gibiyim şıkır şıkırım...


Öğle uykusuna bayılmışım, saçma sapan bir rüyayla uyanıp bu hale rağmen bir Türk kahvesi alırız di mi diyerek kendimle sohbet ettim.





Dün Life of Pi'ya denk geldim, izledim, Ang Lee' nin Oscar ödüllü bu filmi hikayenin sonunda bir Tarsem Singh tandansı yaşattı bana, Oscarlı filmleri izleme baskısı olmuyor bende bir şeyi eğer istersem yapıyorum U know, vaktim çok değerli, düşünmem falan gerek, felsefe, anatomi bunlar önemli şeyler. Neyse filmi boşuna izlemedim, yarın kendim için bir şey yapacağım, Pazarlama Zirvesi'ne(2013 müşteri çağında falan) gideceğim by MCT canım Fazıl Oral var işte, ayrıca Yann Martel falan işte ve diğerleri. Sinemaya yalnız da gidilebileceğini savunan ben neden zirveye de yalnız gidilmesin diyorum, hatta K2'de yalnız yaşamıyor muyum:) Filme geri dönecek olursam bence de filmde ada Dini temsil ediyor, 33 milyon tane Tanrı'ya tapınca tabii. Ay lav mutlu sonlar, iç huzur ve aydınlanma. Ayrıca Hindistan o kadar da hoşlanmadığımı fark ettim, tapınaklar ok ama mmmmhhh.


İlişki durumu: Ona Tanju Okan albümü alın evdekini kaybetmiş, olmadı mangala alın kafayı yesin. Ona çok değerli olduğunu hissettirin, küçük kalp krizleri yaşatın. 
Ya da ona gemi maketi alın birleştirmek, cilalamak falan zorunda kalsın.
Onun için bugünden itibaren tarihe küçük notlar düşün gördüğünüzde verirsiniz.

Ruh hali: en nihayetinde hepimiz 5 dakikalık zevkin ürünüyüz, atomu parçalamak falan değil yani, o kadar özel değiliz.

Tırnağım kırıldı ve kırmızı oje sürmem gerek pofff. Ayrıca hayatımda ilk kez ojelerim soyuldu ve hiç bir şey yapmadan baktım onlara 2 gün, çok çirkindi çok paçozdum.

Size hiç küvet bataryası taktığımı anlatmış mıydım? Ama kombi ayarlamayı bilmiyorum, ayrıca kombiden korkuyorum ve çıkır çıkır sesler çıkaran animasyon efektlerinden.

Danışmanlık firmalarının aranan adayı, uykum bitti.

Coco

3 Aralık dünya engelliler günü

Engelli istihdamı bir lütuf değil bir yanlış anlama olmasın.

Burger King şubelerinde çalışıyorlar mesela.
Vodafone'nun düşler akademisi var mesela, iş yapış şekline dönüştürmüşler,
LCW'nin topluluğu varmış mesela, 

Bir de sen gelme biz maaşını banka hesabına yatırırızcılar var mesela..

Bu ay yayınlanan kariyer.net dergide Bimeks'in uygulaması da anlatılıyor.




2 Aralık 2013 Pazartesi

No masa No telefon No pasaran!


Bir ilk iş günü klasiği daha doğrusu Coco klasiğini anlatayım size ilk gün deneyimi diye bir şey var. Ve ben yıllardır çalışan bir işçi olduğuma göre...



Normalde gelirsin, sabah servis alır, bilgilendirme yapılmıştır, masan ve it zımbırtıları ayarlanmıştır, girişte buddy ya da ik'dan biri seni karşılar, masanda welcome Coco kiti hazırdır, tabii projelerde çalıştığım için bunlar çok sonradan normal bir iş bulduğumda oldu.
  • Mesela bir keresinde servis almadı,
  • Mesela bir keresinde hatırlarsınız sabah başka akşam başka servis varmış evden bayağı uzak bir yere gitmiştim,
  • Bir defasında yeni taşınılacaktı sadece masa vardı, zımba falan yoktu,
  • Bir defasında 1 yıl boyunca başka bir departmanın stajyeri gözükmüştüm, ilk günden nasıl kaydedildi sen düşün,
  • Bir defasında bozuk olan havalandırması bir türlü tamir edilmeyen ofiste bilimum hastalığa yakalanmıştım, aaa sizde rapor nasıl oluyor demişlerdi,
  • Her keresinde yeni taşınmış olurlardı ofise, yerleri değişmiş olurdu...


Sonra işte oryantasyon dönemi başlar 1-2-3 hafta, departmanlara tanıştırılma bir nevi kotilyon gibi düşünebilirsiniz bunu, sonra işte kurum kültürüne göre enseye şaplak falan.

Ona bir oda verin eğer mülakat yapmasını istiyorsanız, ona bir masa verin, hiçbir şey veremiyorsanız bir huzur verin rica ediyorum, freelance çalışmıyorsa bazı  şeyleri vermeniz gerekiyor hacı. Bir defasında Bursa bölge'de oda kalmamıştı da açık ofisin ortasında mülakat yapmak zorunda kalmıştım, rezillik, alçaklık ve de çukurluk canım başka bir şey değil, adayın yaşadığı mülakat deneyimine bak, Coco'nun işinden soğumasına gel, e bunun dönüşü muhteşem olmuştu bölge müdürüne çok güzel ayar verilmişti, içimin yağları erimişti.

Ona bir masa ver, çm agentlarının bile bir masaları, kübikleri, kutuları oluyor, ona bir dahili hat ver kendi telefonunu kullanmak zorunda kalmasın, ona giriş kartı ver ki öyle her yere girip çıkamasın, takip edilsin. Onu ilk gün en az 26 kişi ile tanıştır, isim hafızası kötü olduğu için bir çorba olsun. 





Listening, team playing, story telling bunlar önemli şeyler hacı.

Adayın makinesi bozulmuş, üzerine ejderha gibi parça püskürtmüş falan, dalek'ten hallice durumlar sen ne diyorsun?

Halime bak dertli çal kemancı başımın tacı gitme bu gece sen de kal benim halim çok acı, çay içiyorum canım.

Hadi öperler.

Harikulade işyeri isimleri


Kasım'da bi' b.k olmadı Aralık'ta ne başkaydı yeaaaa diyenler için, olmadı Ocak... Cildim yaşlanıyor efendiler, Ocak'ta ne başkaydı demiyorsunuz, Ocak'ta önemli olan tek şey benim doğum günüm olması, Aralık'tan itibaren kutlamaya başlanması ve Şubat 14-15 civarı gibi kutlamaların sona ermesi, İstiklal Marşı ve kapanış. Çok şaşaalı şeyler beni bekliyor.

Doğum günümde ilk şarkı Bülent Ersoy'un doğum günüm bana geldiğin gündür olacak,
Sonra işte bu bizim hikayemiz olur kapanışı da Tarkan düeti ile yaparız zoooooooor çok zoooorrrrrrr ne çektiğimi bir ben bir Allah biliyor falan, hemcinsim diye söylemiyorum bağırmadığında güzel güzel dinliyorum.

Konuşamıyorum Konuşamıyorum konu şa mıyorum


Eski yöneticim Vektör( bu ara niye vektör'e taktım bilmiyor ben) mini toplantılarımızı Cafe'de veya değişik yerlerde yapmak için en az bizim kadar can atardı çünkü Plaza'da mobiliteye ihtiyaç duyuyor insan. Her organizasyon ne yazık ki esnek değil, serbest cuma yok, sıkı, sıkıcı, soğuk bir çehreye sahip.
Vektör iletişim becerileri tavan yapmış, ikili ilişkilere ve algı yönetimine oynamayı severdi, ben ondan çok şey öğrendim. Şimdilerde takıldığım konulara takılmamamı söylüyor. İşte bu toplantılara gidip kahvelerimizi order ettiğimizde giriş konuşması yerine ee Coco anlat bakalım derdi, gündem tabiisi belli ama bir giriş şart. Malı Arap Faik'ten alıyoruz tavrıyla giriyordum konuşmaya. O sıralar bölge organizasyonları olduğu için ayı gibi gezdiğimden haftalık toplantılarda ya da ekip yemeklerinde söz bana verildiğinden alışkınım, vır vır konuşuyordum. Nasıl satış müdürü bir pot kırmış, asılan bölge müdürü ve onun kişilik envanteri ile tutarlı yorumlar mı dersin, mülakatta ayağa kalkıp teatral konuşan aday mı? Millet deliye ben akıllıya hasrettim. 




... konuşmak çok güzel lan.

Daha önce test uygulamaları yüzünden amfilerde de halka seslenmişliğim vardı, kopya çekmeyin benim adım kül yutmaz! demiyordum ama arkadaşlar oha eşek kadar oldunuz etik, ahlak, aile terbiyesi önemli diye bir giriş yapıyordum, evet kopya nedeniyle elediğimiz adaylar oldu, hayır asla pişman değilim, akademisyen olsam sıfırcı olurdum, oldukça açık.

Evet, konuşmacılar, kurumsal hayattan kendini zor atmış yeni nesil eğitimciler, doğal yetenekliler, sonradan olanlar ve olamayanlar. Çok sigara içtiği için sürekli boğazını temizleyen höhöcü ve leş gibi kokan konuşmacılar, uyku apnesi ya da kilo nedeniyle nefes nefese kalan konuşmacılar, ağlayan konuşmacılar, kötü oyuncu olan konuşmacılar, detone olanlar, burnu havada olup tespit s.çan konuşmacılar, teklemeyenler, monoton tonda konuşanlar bir de bunu hukuk ile ilgili bir şey anlatırken yapan konuşmacılar, kendi sorup kendi cevaplayanlar(evet siz bayım beni sinir ediyorsunuz) turuncu kafalı iletişimciler, bilgi küpleri, eğlenceliler, zeka fışkıranlar, nerdler ve rahmetli turtlenecke öykünenler, her soruya cevabı olanlar, akademisyenler, politikacı tipli ruhu alınmışlar(faustlar diyelim buna)...

Eğitimcinin eğitimi diye bir konu var, o şart hatta gerek şart, çok iyi yazıp konuşmayan insanlar biliyorum. Harika projeler yapıp, uygulamada ödül alıp zirve ve kongrelerde anlatamayıp "ki ki ki" diye takılanlar, ııııııııı aaaaaaaağğğğğğ eeeeeeee ohmmmmmmmmmmcular, sahte sahte gülenler, samimi olacağım derken sakil duranlar.

Hımm, evet daha yeni 2 organizasyondan çıktım, konuşmacı üzerine konuşmacı dinledi bu zavallı kulaklar, digital HR konferansı için şunu söylemek mümkün 15-20 dakikalık konsantre konuşmalar şahane ama kabul edelim konuşmacıların tümü henüz buna hazır değildi, her şey daha iyi olacak, inanıyorum tabi.?

Dostlarım! Yurttaşlarım! Aziz Romalılar!
Ben buraya Sezar'ı övmeye değil, gömmeye geldim hacı.

Yarın bir gün konuşmak zorunda kalabilirsiniz topluluk önünde öyle kıçı kırık sunum yapmaya, hallederiz yeaa ya benzemiyor, insanları etkilemeyi deneyin, sevgi içinizde lan, enerji içinizde.

Sahneye çıkınca ayrı pırıldayan, alkışlar eşliğinde ışığa yürüyen, içindeki çocuğa oha diyemeyen, assolist kılıklı asosyal, apolitik süper kahramanınız,

Coco,

O bir dünya markası, galaksi harikası.

Bakmayın böyle coştuğuma kalbim fena halde kırık.Yüzüm gülüyor, içim gülmüyor, tutun kollarımdan düşerim şimdi. Diego dediğin bir yaralı dağ aslanı, çok sinirlenip kızdığında adını D koyuyordum.


1 Aralık 2013 Pazar

Herkesin bir derdi var durur içerisinde


Bugün çok he doesn't love me ile i just want to cuddle arasında gidip geliyorum. Süper kahramanlar da ağlar.
Ayrıca bir anlaşılmama durumum var, okuduğumuzu anladık mı? Tabii ki hayır, Türkçe yabancı dilim, algıda işime gelencilik oynuyorum... 
Kendimizi kandırmayalım, bir tane superherom vardı, kriptonitinin ben olduğum,sentimental bir şeydi yaşadığımız canım. Ayrıca kırmızı çok yakışmış, doğru kırmızı, bu kadar yakışıklı gözükmesi haksızlık.




Son işinizden neden ayrıldınız?

Dar geliyordu, spor yapmak istemedim. Yani diyor ki benim yeteneklerim bu şirkete çok bile! Also, kısıtlıyordu beni, ileriye dönük hedeflerim vardı, hani benim gençliğim anne?



Etrafta insanlar görüyorum, 30 yaşındayım daha yönetici olamadım diye mızırdanıyorlar, ya minnoş daha önce de konuştuk bunu, herkese yetecek kadar pozisyon yok, ayrıca herkes yönetici olacak diye bir kaide yok ve lütfen kendini değerlendirir misin? Really? Kafan hazır da ruhun hazır mı?( size Banu Çakar taklidi yaptım) #liderlikruhu :) bakalım kişisel markan yönetici olmaya hazır mı? ( size Salih Tahir taklidi yaptım şimdi de) #içselmarka daha fazla ilerletemiyorum, sümük forever iq 7,5 bugün.

Belki ikinci adamsın, belki destek ya da danışmanlık tarafında daha iyisin? Who knows? Tabiisi İK knows. İnsan yönetmek patates yönetmeye benzemez, karınca çiftliği yönetmeye benzemez. Küstüm çiçeği vardır bilir misin? Böyle dokunursun yapraklar slowmotion kapanmaya başlar hah işte aynen öyle küsen insanlar var, bir de vay cen yöneteceksin yani, ayrı bir yetenek ister.

Terfi almak, yükselmek, gelişmek her çalışanın hakkı, neden olmasın. Hepinizi kapsayacak uydurma ünvanlar yaratarak ücrette değişim yapmaksızın yetki falan verebiliriz, hatta tek kişilik departmanda müdür falan olursun hatta asistanın olmaz kağıt işleri ile sen uğraşırsın, holalaleyyyy. Yaşanmıştır, detay veremeceğim çok da eski sayılmayan bir mesele.

Öğreti bazen bu hareketi gerektirir, hayat adil değil bunu sana kim söyledi, karma is a bitch :)




Bütün bu anlattıklarımın ışığında eklemek isterim ki yeni bir iş bulmadan ayrıldıysanız ik insanının sizi sıkıştıracak sorular sormasına hazırlıklı olun, baba parası yemiyorsanız, servetiniz yoksa, 2. bir kariyeriniz ya da geliriniz yok ise durup dururken işten çıkmıyorsunuzdur hacı, bunu anlamak için de gerizekalı sorular soruyor gözükebiliriz. O nedenle baban nabiyo??? Burada anlamaya çalıştığımız düşünme şekliniz, kararları alırken neyi göz önünde bulunduruyorsunuz, realist misiniz-duygusal mısınız, angut musunuz? 

Hepinizin yüksek zekalarınızdan ve duygusal yanlarınızdan öpüyorum.

Her zaman çok aklı başında kararlar veren süper kahramanınız,

Coco

P.S. Size İzmir'de bölge görüşmelerine katılacaksınız dediklerinde "İzmir bende kaşıntı yapıyor"diyerek iş teklifini reddettiğimi anlatmış mıydım? Aynısının Bursa versiyonu da mevcut gördüğünüz gibi hep mantıklı kararlar veriyorum. Kendi en iyi versiyonum, bu. 

İlişki durumu: Sevgilim olunca ona Oxford Profesörü ya da Yale Profesörü ceketi alacağım, böyle boynu uzun olduğu için yakışacak, lacivert ve toprak rengi kombinasyonu yapacağım. Çok yakışacak çok, bende yanında pijamalarımla gezineceğim Avm'de, evet.

Bu yazının fon müziği entarisi dım dım yar.







Günaydın





Böyle bir sabaha uyanalım dedin de hayır mı dedik?

Batıya bakan penceremden güneş doğuyor, yan tarafta hayvani bir gökdelen var sabahları güneş yansıyor camlarında hem batı hem Güney penceresinden bir ışık bir ışık, güneşi ne kadar sevdiğimi bilirsiniz zaten.

Sabahın körü bir saatte uyandım işte.

Paul Walker ölmüş, Selim Atalay sağolsun haberi ondan duydum, üzüldüm de fast&furious severdim, hız severdim, hala da seviyorum lakin bu reckless hallere son veren bir olay yaşadım.

Huzur şart moruk, bu tip bir huzuru vaad edebilmelisin bana yoksa ne yapayım kurbağa prensi? Sarılamayan adamla olmaz, lahmacun yemeyen adamla olmaz, yanyana yürürken elini tutmayan tahta ile hiç olmaz.

İlişki durumu: Sevgilim olunca ne hediye alsam? Neyden hoşlanır? Adı ne olur acaba? İnşallah erkek olur, aman sağlıklı olsunda ... Adını Burç koyacağım, rahmetli dedemin ismi.