İzlekler için Sosyal Medya

ınspector clouseau

20 Temmuz 2014 Pazar

İş-Özel Hayat Dengesi

Merhaba,

Yine çok dengeli bir gün ile karşınızdayım, ben Coco, hizmetinizdeyim(burada şapkamı çıkarıp yerlere kadar eğildiğim kısım geliyor).



Konumuz iç huzurumu kaybettim, dengem nerede?

Denge, kulaktaki taşlarla sağladığımız şey. Üniversite yıllarında bir arkadaşım vardı annesinin esnaf olması ile övünen bu kız Ankara'nın bağrında doğup büyümüş sonrasında ÖSS'ye girmiş, nasıl olduysa aynı bölümü kazanmıştı. Olay şu, ne oldu bilmiyoruz ama bizimki zırt pırt bayılıyor, dehşet, kafasını bir yere vuracak diye endişe ediyoruz. Sonra işte doktora gidiyor, a-aaaaaaa ne olsa beğenirsiniz, küçük hanımın kulaklarındaki taşlar göbek atmış kızcağız bu yüzden dengesini sağlanamıyor. Aramızda kalsın pek kepçe kulaklı bir şeydi, saçlarını kulaklarının üzerinden sarkıtırdı hep, bittabi bir elf kızı değildi.

Evet bu gereksiz ayrıntı, vertigo falan gibi şeyler aklıma geldiğinden şimdi, bu noktadan serbest çağrışım ile sizleri alıyor iş-yaşam dengesi, para-çokomel eğrisi tarafına getiriyorum.

Ben küçükken kulaklarım çok küçüktü, büyüdüm hala kulaklarım çok küçük, şükürler olsun iyi ki kulaklarım var. Yani diyorum ki dengeli bir hayatım var. Geçen gün bir okazyonda eski ekiplerden birinde Sr. Danışman olarak çalışmış bir arkadaşımı gördüm, şimdi kullandığım bir markanın işe alım müdürü oldu. Ay günlük hatırlar mısın, servise giderken şpakat atmıştım ayağım kayıp, bir cuma günüydü, sonra doktora gitmiş rapor almıştım. Cumartesi yatıyordum evde hani bu arayıp ofise gelir misin demişti, Nurbanu saçmalama istersen raporluyum yatıyorum dediğimde taksi ile gel o zaman demişti...

Taksi ile gel o zaman, taksi ile, gel... O zaman... Taksiiiiiiii

Taksi ile gitmedim, hiç gitmedim, sağlam düşüp yan yemiş gibi yatıyordum, elimde kumanda, sevgilim hastabakıcılığımı üstlenmiş vaziyetteydim.

Nurbanu, mesai kavramı olmayan bir insandı, işine aşık, işi ile evli, hızlı konuşan, çok konuşan, dağınık, işini yönetemeyen, dolayısıyla bir döngünün içine girmiş. Efem her genç kızın(Nurbanu, 35, bekar, İstanbul) başına geldiği gibi bir acıklı aşk hikayesi vardı. Nişanlısı bunu(bu mu? Oha yok artık) başka bir kız için terk ediyor, yetmiyor evleniyor, Nubanucuk kendini işine veriyor, yiyiyor yiyiyor domuzcuk oluyor, yetmiyor sabah akşam ikacılık oynuyor idi. Hayatına yeni birinin girmesine de izin vermediği için, iş-ev-Antep-iş-ev-iş-iş döngüsünde hem bizim hayatımızı darlıyor hem de çalışmaktan başka bir şey yapmıyordu. Aradan neredeyse 7 yıl geçti, Nurbanu'nun kurduğu cümle, "ah Coco'cum nerede işe alım orada ben, açık hiç bitmiyor, iş hiç bitmiyor, sanki adayları cebimde taşıyorum, yönetici arıyor yarın sabaha aday gönder diyor..." Bu tarzda 8 cümle daha kurdu, not: Nurbanu akşam 9'da fizik mühendisliği bölümünden mezun adayı saha satışı için mülakata davet eden bir insan, arkadaşları ona "sen hiç head hunter olamayacaksın" diyor. Migren ağrısı tutan asistana " mesaiye kalınca geçer diyen de kendisiydi. Kabul edin onu çok sevdiniz.

Sanırım artık toparlamak gerek;
Efem gönül işleri zor, unutamıyorsanız yardım almayı deneyin, psikolog, ilişki koçu, jigolo, olmadı esgort(o öyle yazılmaz)
Sosyal çevrenizi değiştirin,
Kendinize yeni bir hobi bulun,
Kendinize yeni bir sevgili bulun,
Kendinize yeni bir iş bulun(hooooop geldik mi yine cv'ye),
Zamanınızı yönetimiyorsanız bununla ilgili kitap alın, workshop'a katılın, koçluk alın, olmadı şirketin soft skill eğitimini falan alın, bak dağılmasın kafanız, masanız, iş süreçleriniz,
İşte yardım falan isteyin ekip arkadaşlarınızdan,
BILMIYORUM deyin, iş hayatında bunun kadar etkili bir cümle yok, bilmiyor olmak değil, öküz olmak, öğrenmiyor olmak sorun, eğitilebilirsiniz, ben inanıyorum,
İşi işte bırakın, eve geldiğinizde o günü tekrar tekrar kafanızda çevirmeyin, senaryo yazmayın,
Ailenize, dostlarınıza vakit ayırın,
Sosyal projelere, gönüllü hizmetlere katılın, sivil toplum organizasyonları, festivaller, sergiler falan,
Mesela "sergiye git tuvale bak, bunu ben de yaparım ki" de, olamaz mı? Olabilir(hayır spreyle sokakta yerde yapılan uzay resimlerini sevmiyorum, hayır yaparım, hayır tarzım değil),




Bunların hepsini yapmak için tabiisi küçük bir hap var, evet benim kendi imalatım, yanında limon sıkacağı da veriyoruz, bitmedi Akbil de var, bitmedi, soğan soyucu da var, patates dilimleyici...
Unutma eşini değiştirebilirsin ama işini asla! Ya da tam tersi, aslında bu doğru bir tespitte değil, Nurbanu'ya gelince ekibinde beni görmek istediğini söyledi, teşekkür ederek geriye doğru gitmeye başladım, sen de duyuyor musun, birazdan beni çağıracaklar, hadi si yuuuuuu, sesin uzaklaşıyor derken havadan öpücük gönderdim. Ay şöyle pilot milot tanıdıklarımızdan biri ile kendisini evlendirsek, ne hoş olur.


Bu yazıyı Morocco çayımı yudumlarken yazıyorum, bir yandan da böyle mistik müzikler çalıyor. Daisy ve Tarçın gelecek birazdan performans kartı mı ne varmış ona bakacağız. Morocco çayı naneli, bittabi sesimi kaybettiğim için içiyorum bunu, sizinki de laf, yoksa çay ile ne işim olur.

Work-Life balanceını sağlamış, Mordor'da kıçının üzerine oturup geçmişini ve kendini affetmiş olan kahramanınız,

Coco

P.S. Hayatıma yeni anlamlar yükledim, niye öyle düşündünüz ki?
Yazının fon müziği: Ben Nasıl Büyük Adam Olucam/pinhani

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder