İzlekler için Sosyal Medya

ınspector clouseau

4 Ağustos 2014 Pazartesi

Koridor Efem(fm)






Size de günaydın içindeki Polyanna'nın rakıyı susuz götürdüğü faniler, hello Kezban tell me what r u doing? Hello Africa

Her sabah yaklaşık bir saat öncesinde(minimum) ofiste olduğumdan, kahvaltıyı evde yapmak yerine dışarıda, Plaza'nın altındaki Cafe'de, olmadı starbucks'ta olmadı karşısındaki pastanede yapıyordum.

Ahali genelde yalnız bırakmıyor, 4square check-in'i gören köprüdeki ik profesyonelleri 5 dakikaya oradayım, beni de bekleyin, bana bir sebzeli omlet söyler misiniz ile whatsapp'tan yürüyor, ar-ge'deki mühendis Berk eşlik edebilirim deyip sandalyeyi çekiyor cevap vermeden, kendisi bir çizgi roman hayranı, olaylar olaylar, gazete ya da yazı okuyayım derken bir bakıyorum yine bol gıybetli bir kahvaltı masası. 

Gündemin gerisinde kalan bu profesyoneller biz 7/24 online olan social media profesyonellerinin bayağı arkadaşından koşuyor, tüketmiş olduğumuz görselleri humorlarını paylaştıkça minik bir tebessümle geçiştiriyorum. 

Aynı mekana gidip aynı siparişleri vermekten hoşlanmıyorum, sürekli aynı konuları konuşmaktan hoşlanmıyorum, asistanın sürekli çocuğunu anlatmasından da hoşlanmıyorum, alternatifli bir hayatım olsun, sürekli içinden bir şey seçeyim istiyorum, evet modern pazarlamanın bir kölesiyim.

Geçtiğimiz sabah garson kız ki kendisine hayranım sabahın o saatinde fönlenmiş saçlar ve düzgün yapılmış makyaj ile her gün gülümseyerek karşılıyor menüyü getirdi. Sabah sabah yumurta erken saatte, bu sıcakta mmeh, ne alayım ne alayım işte tost var böyle kepekli ekmeğe, içerisinde zeytin ezmesi olmadı mozarellalı sandviç, sıcak kahvaltı tabağı... Daisy ile konuşurken menüyü sağ el işaret parmağı ile yukarı doğru kaydırmaya başladığımı fark ettim, owwwww yooooo, intervenşın taym. Beyin yanmıştı tabi,  overdose iş hayatı aldığımdan mini bir tatile ihtiyacım vardı. Neyseki tatil birleştirildi de 9 günlük bir ara verildi. Gerçi menüyü istedim de ne oldu, tost sipariş verdim ve garson kızımız, yine tost yiyorsunuz dedi, ayh unutmadan bir de Bayrampaşa'nın nadide karakteri Nedim var, o geldiği zaman senin yerine sipariş verebiliyor bugün Ananas dilimi yiyin, çok güzel çok taze, Bayrampaşa'da yaşıyor olabilir ama o pastanenin gülü, saçları da çok şekil.

Şirketten tipler geliyor yan masalara ayh bilseniz insanlar ne tuhaf, çok very confidential bilgileri bu gibi yerlerde duymanız çok olağan, bu nedenle kod isimler kullanır insanlar, kimin kimi tanıdığı bilinmez bazen plazalarda, koridorlarda kulaktan kulağa fısıldanır...

Yan masa:

"Simge diyorum işte, ne olmuş biliyor musun, pazarlama müdürü ile yatmış" owww yea, sabah sabah duymak istediğimiz şeyler bunlar. Terfi dönemi geldiğinde seyr eyle gümbürtüyü, başarıya giden her yol mübah mıdır? Sen ne düşünüyorsun okuyucu? Bence doğal ve normal, özgür irade yani, serbest piyasa, normal şartlar altı yani, code of ethics de bir yere kadar değil mi? 

Dur, yıllar öncesine bir yolculuk yapayım, bir toplantı yapıyoruz, şube müdürü, proje yöneticisi, cfo hımmm evet cfo. Gece 9, tamamlanması gereken bir rapor var, şube müdürü yeni aldığı Iphone'u ile oynuyor evli, hırslı, oldukça güzel bir kadın(erkek olsa şu hikaye bomba final yapardı yalnız), bir çocuğu var, kocasının lise mezunu olması ekibin 1 numaralı gündemi, proje yöneticisi dişlerini rotringle karıştırıp çıkanı yer, bekar, evde kaldığını iddia ediyor o zamanlar 32 yaşında ve yıllar sonra hala evlenmiş değil anket grubunda yer değiştirdi, cfo bekar, o gün o saatte orada olmasını gerektirecek hiçbir şey yok, olmamalı, ayrıca fanatik galatasaraylı ve o gece maç var. Ben, konu tamamen benim hazırladığım rapor ile ilgili ve aslında her şey doğru neden oradayım bilmiyorum. 

Müdür: "ay Erik, bak telefonumu sallayınca şarkı değişiyor", Erik bakar... 

Wtf, benim burada ne işim var acaba. Neyse 1 yıl sonra, müdür kocasından boşandı, Erik ile evlendi, evlenmeden önce olanları anlatmayacağım, sorry, öncesinde ülke müdürü oldu, Erik'ten de bir çocuğu oldu, işte bildiğiniz şeyler. Yani diyorum ki iletişim önemli, biliyorsunuz %100 iletişim yatakta boyların eşitlendiği zaman olur, ben demiyorum Joe Navarro diyor, bkz: beden dili isimli kitabı.

Kitap okuyorum olm ben, çok kültürlüyüm, ibiş.

Ruh hali: Hayatın sefil, önümden çekil -_-

Yazımın fon müziği: Simavi-to the ends of the earth

Tatilden dönüp hemen plaza hayatına uyum sağlayan, dertli gönüllere giren kahramanınız,

Coco

Öperler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder