İzlekler için Sosyal Medya

ınspector clouseau

8 Ocak 2013 Salı

başınıza gelen en heyecanlı şey nedir?

geçtiğimiz günlerden birinde bir mülakatta bana soruldu...dişinde maydanoz kalmasını ya da adayın travesti olmasını geç..

şimdi size bu meslek ile ilgili en kötü anımı anlatacağım yani onlardan biri, zibilyon tane de görüşmeye gittim o apayrı bir hikayenin konusu.

mesleki açıdan yaşadığınız en kötü an


bir danışmanlık firmasında çalışıyorum o zaman, ama ne profesyonellik ne profesyonellik, 25-32 yıllık bir geçmişi var piyasada, hafta sonları çalışmıyoruz ama o hafta sonu gittik, özel bir durum vardı, bu arada maaşımı geç ödüyollar bir de fark ediyorum ki ssk primi allahlık neredeyse asgari ücret, lan!! söylüyorum a bir yanlışlık olmuş diyor allahın danası.


neyse arşiv görevlisi, görsel tasarım uzmanı, ürün yöneticisi, balık üretim çiftliğine işletme müdürü arıyorum ama kariyer portalları ile anlaşmalarını bitiriyor firma.her geçen gün "ben nasıl geldim buraya?"diye soruyorum kendime, piyasada iyi bilenen bir firma benden önceki 4 danışman gitmiş, gelen gidiyor, ama ben başladıktan sonra öğreniyorum bunları.

maaşımın bir bölümü bankaya yatıyor, bir kısmını zarfla veriyollar, hollaleyyyy.

neyse eskiden bu şirkette çalışmış ve sonrasında doğal olarak yolunu ayırmış bir kadın var, geçenlerde bir dergide röportajını okuyorum ve anılarım depreşiyor, geçmişe gidiyorum görüntü dalgalar halinde çözülüyor.
bu şirket herşeyci tabir edebileceğimiz birçok firmadan oluşan bir yapılaşma, mühendis arıyoruz avmleri için, kısa listeler oluşturuluyor, kariyer.net ile anlaşma bittiğinden çeşitli head hunt denemeleri vb. sonucunda şehir dışından adaylara ulaşıyorum, telefon mülakatları yapılıyor ve davet ediyoruz adayı. bu arada adayın yol masrafları falan karşılanmıyor bu pozisyon için şirketin o tür güzel bir uygulaması yok. bilgilendirme mailini gönderiyorum yöneticiye, cumartesi şu saatte, bu aday sizinle görüşmek için genel merkezinizde yani cehennemin dibi kadar uzak olan ikitelli'de olacak aday ankara'dan geliyor...

adayı ctesi saat 10:00 için davet ediyorum, evdeyim derken bir telefon, aday aramış asistan söylüyor aday gitmiş ama kimse yokmuş firmada kapı duvar hatta çin seddi
arıyorum teyzeyi ya diyorum fortum hanım mail atmıştık dün size adayla ilgili, "ayyy ben okumadım, uyuyorum şimdi gidemem " diyor. tövbe tanrıma iki tane fil oturuyor kafama, ne diyeceğim diye soruyorum proje liderine onun cevabı daha güzel "hasta de", kapıyı tekmelemeye başlıyorum sinirden.

kendimi en berbat hissettiğim andır kendini bilmez yöneticiler ile mülakata girdim, tuvalette iş teklifi aldım, proje nedeni ile sabah 4'te eve gidip 7'de geri döndüm, başvuru yapmamış adaya neden biz diye soran gerizekalılar da gördüm, herhangi bir şey söylemek için yanıma gelen ve beni dürten yöneticim de oldu, ya da şirket msn'ninden 10 dakikada bir aynı şeyi yazıp mobbing yapan yöneticim, ama bu denyo anların en kötüsüydü benim için, bunun üzerine çıkan bir bankanın 22. katının toplantı salonunda kendini elleyen müfettiş vardır, 10 kişi toplantı yaparken, benim gitmem lazım diyerek alı al moru mor çıkmıştır, diğer müfettişlerde arkasından gülmüştür, yemekte tavuk yedi ondandır diye, ne tür sapıklarsınız anlamadım.


aday tekrar arandı ve açıklama ne yapılabilir ki? bir misunderstanding oldu diyeceksin, adam kalkı ta ankara'dan geldi ya...adam bizi öldürmek istiyor haklı olarak...


aradan 3 ay geçti maaşım ödenmiyordu, ayrılma kararı aldım, 2 maaşım içeride kaldı, her seferinde cuma ödenecek, şu gün ödenecek bak arkadaşlarında alamıyor falan derken patronun kanser olduğu söylendi. bıraktım bende peşini dava etmedim, o enerjim yoktu, bildiğin strese sokuyor o konu beni.

o sırada paralel evrende

aradan zaman geçti tabi ben yeni bir projedeyim, bir önceki gün sakaryadayım, dönüyorum ve harika'nın masasında bunların broşürünü görüyorum, hani bana maaşımı ödemeyen kanser olan kadın, sait halim paşa yalısı ya da esma sultan hadi siz anlayın Ankara Hilton da bir davet veriyor, kutlama yapıyollarmış. salon kadını kimliğimi bozmadan davete katılayım diyorum, harika konuyu biliyor ve gülerek "git istersen coco" diyor. tabisi de gitmiyorum, ama arıyorum kadını hello bir zamanlar maaşını ödemediğiniz zeki ama mutsuz bir kız çocuğu vardı o benim! diyorum. gayet yüzsüz " aaa biz de size ulaşmaya çalışıyoruz, geriye dönük tüm borçlarımızı kapatıyoruz diyor" bana mı ulaşmaya çalışıyordun? çalıştığım firmanın direktörüne davetiye yollayarak mı? buna kim inanır diyorum içimden"kadir inanır" diyorum ve tiksiniyorum o an kendimden aslında kadından, neyse buyrun bir gün birşeyler içelim diyor aman yok diyorum AA toplantısından yeni çıktım, yöneticiler için düzenlenen eğitimlerde JB'ler havalarda uçuşuyordu çok meşhurdu o zamanlar eğitimleri teyzenin...
merhaba ben coco, ben bir ik bağımlısıyım..

cep telefonuna mesaj atıyorum hesap bilgilerim şudur, cuma günü saat 11'e kadar yatırılması konusunda bla bla... bir sıkıntı çıkmayacağını umduğumu da ekliyorum.


ankaradayım, bölge görüşmeleri için, banka hesabıma yatmış para, inanmıyorum, bu gerçek mi falan, nasıl bir şok yaşıyorsam, nasıl ümidimi kestiysem, neyse yaşam koçumla zaten bir sürü plan yapmıştım, para yatıryo ben kadını bir daha aramıyorum ve o parayla yurtdışına gidiyorum, geziyorum, yiyorum içiyorum.


bu da böyle bir anımdı, seni anlıyorum dediğinizi duyar gibiyim.

seni anlıyorum ve atomlarıma ayrılıyorum.

aptallık bir tuğla olsa idi bu kadın çin seddi kare olurdu.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder