İzlekler için Sosyal Medya

ınspector clouseau

17 Ocak 2013 Perşembe

deep inside

sevgiliden ayrılmak
Aynı şirkette çalışmak, daha kötüsü aynı ofiste çalışmak,
Şimdi düşünüyorum, aynı sınıf, aynı okul, aynı kampüs, aynı şirket, aynı ev burada duralım.

Aynı evde yaşıyorsanız aynı şirkette çalışmayacaksınız zor o iş.

Yeni başladığım şirketlerden biri, ilk merak edilen eski işler sonrasında özel hayat okullar vs. diye gider, her iki taraf birbirini tartar.

Önce yemeğe gitmeler, sonra iç yazışmalar, kikirdemeler, mesajlar, iç yazışmalar, şirket hattından konuşmalar, iç yazışmalar..

Bu noktada bazı meslek grupları ve pozisyonlar için konuşmak gerekirse;

#doktorlarla olma
#satış müdürü ile olma
#sigortacılardan uzak dur
# it dekilerle olma,panpan olsunlar ama aşkın olmasınlar
#ünvan ile kendinden düşük seviyedeki ile birlikte olma
#Yöneticin ile birlikte olma
#Strateji belki olabilir, mühendislerde arıza çıkar bankacılar gıcıktır

Bazı şirketlerde birlikte olduğunu yöneticine söylemek zorundasınız bazılarında ise ik'dan biri ile evli isen akrabalık prosedürü gereği farklı bir birime yönlendirilirsiniz.

bu noktada önce Ateş'i sonra da Burç'un hikayesini anlatmam gerek,

Ateş soğuk iklimin ortasında yaşayan bir satış müdürü, iyi niyetli, böyle o bölgede organizasyon yapıyorsak hava soğuk ise "Coco sıkı giyinin" falan diye uyarıları olurdu. entellektüel düzeyde tatmin etmekle birlikte 1950lerden kalma nezaketi ile kalbimi fethettiğini  söylemek mümkün. her gidişimde ilişkimizin boyutu renk değiştirdi. gayet lacivertken mor oldu diyelim, kırmızılar kattık içerisine.
tanıştığım insanların öncelikle parmaklarına dikkat eden ben bittabi onunda parmaklarını inceledim, yaşasın tırnaklarını yemiyor, husky diyebileceğimiz bir ses tonu var(eliot spencer örneği verilebili leverage'dan), eğitimlerde öğrendiği ik numaralarını seviyor, araştırıyor, koleksiyoner, zaman geçtikçe İstanbul'a gelme düşüncesi olduğunu öğreniyorum, wulallaaaaa. neyse bir sabah erken yine hazırlanıyorum gidiyorum havaalanına, sis var, rötar olabilir. neyse habis bir uçuş sonrasında havaalanından gelip alıyor şöför, klasik yolculuk nasıl geçti muhabbetleri ve sonrasında ofise ulaşıyoruz. bu şehri sevmiyorum.
adaylar gelmeye başlamış yoğun bir gün bir maraton, 3 aday görüyoruz aralıksız, sonrasında bir ara veriyoru minik, gm'yi gmdekilerin nasıl olduğunu soruyor, derken benim projeye geliyor konu, valla işte diyorum, ekim'de son(o anda kafada ekim'e olmadı kasım'a gelirse kime gelmesse ..kime lafı geliyor hemen kafayı sallıyorum hopp düşüncelerden kurtuluyorum), "proje uzamazsa terastan şirketi izlerim"(bu noktada enteresan bir şekilde inhouse olmam konusunda iyi dilekleri var onun ama profesyonel bir çizgide iş arkadaşlığı diye bakıyorum mal mal ben ne kadar uzun süre sahalardan eksik kaldıysam artık)
evet "ekimde uzamazsa terastan şirkete bakarım" diyorum o arada "belki birlikte bakarız" diyor, saniyeler içinde ön şoku atlattıktan sonra kafamı kaldırıp gözlerine bakıyorum wtf! o arada asistan giriyor odaya aday gelmiş...birlikte mi bakarız? benim evimden mi?ne dedi bu yeaaaa?
kötü haber aldığında genelde o şehir gri olduğundan biraz hava kurşun gibi ağır alıntıları eşliğinde günü bitirip dönüş yolunda kendisi bırakmak istediğinden yol boyunca farklı konulardan bahsediyoruz. bir erkek için fazla hassas olduğunu söylemek mümkün. bunun yanısıra bu sirke nasıl katılmış anlam veremiyorum, satış örgütü içerisinde en dikkat çekici,  formatın ötesinde biri. güzel yerlerde yemek yiyoruz, bekar olduğunun bilgisi veriliyor bir ara. havaalanna geldiğimizde kapımı açıyor, tam bir centilmen uuu beybi.

bir sonraki gidişimde görüşmeler bok gibi geçiyor 2 hafta sonra yeni bir organizasyon için sözleşiyoruz, dönerken farklı bir yerden gidiyoruz havaalanına, sağ taraftaki binaları gösteriyor ve burası da benim evim diyor(doh!), yemekte davranış bilimleri ya da uygulamalı psikoloji yüksek lisansı üzerine konuşuyoruz. havaalanına vardığımızda kapımı açıyor ve uğurlarken, birlikte yüksek lisans yapalım diyor. geçen gelişimde bahsettiğim bir kitap ve cd vardı ikisini de almış arabada, vayfayfayyy.

her dönüşümde olanları muhteşem'e anlatıyorum, e sonuçta bir erkek ve yani ne iş yazıyor mu yoksa klasik satışçı olayı mıdır vs.muhteşem'in gözleri pörtlüyor anlattıklarıma havada aşk kokusu var diyor.
gel zaman git zaman mailleşmeler, komiklikler şakalar derken, ofise çiçek göndermeler, Ateş ile sevgili oluyoruz, iş konusunda profesyoneliz evet, sıkıntı yaşadığımız söylenemez. çay ve kahve içmediğim için sıcak çikolatam hazır oluyor gittiğimde, dönüş biletini en geç saate alıyorum, konaklamalı organizasyon yapmadığımızdan ertesi gün zombi bir hal ve vitaminler.
lansmanlardan sonra takılıyoruz, after partylerde biz yoğuz falan,fena değil güzel gidiyor, haftasonları orta yer buluşmaları ve kültür gezileri, saatlerce süren telefon konuşmaları ya da anlık mesajlaşmalar..

ta ki bir gün onlar ışığa yürüyene kadar, yo merak etmeyin ölmedi, sadece bir gün, organizasyon yapısı değişti, istanbul'a gelmesi planlanırken Ateş'i ve diğer peerlerini şirketten dehledik.
işte sana acıklı bir öykü.
stratejik kararlar ve bilgi gizliliği/ (bu noktada Ateş'in yöneticisi İstanbul'a transfer bilgisini paylaşıyor onunla ama daha ikdan böyle bir karar çıkılmamış, bu akıllıda gitmiş kendi ekibine anlatmış, şimdi ben sana ne diyeyim? acemiliğe gel)/
çalışkan ilişkileri ile birlikte sözleşmeleri hazırladık, tüm yasal evraklar, sürecin nasıl işleyeceği, ıvır zıvır, hiç bir şey söylemedim ona, sadece istanbul fikrini anlattığı günden itibaren yeni iş fırsatlarını değerlendirmesi gerektiğini, bir b planınn olup olmadığını sorup soruyordum, lakin bunlardan anlaması mümkün değildi.
önce şirket aracını aldılar ve başka bir departmana bağlandılar. ve takip eden günlerden bir gün güvenlik eşliğinde özlük hakları verildikten sonra dışarı çıkartıldı. konuşmadı benimle, uzun süre aramadı, toparlayamadı kendini sanırım. şehirler arası ilişkileri bilirsiniz zordur, kasar, kim o kadar özveride bulunur ki?
bitti.
sonrasında istanbul'a geldi, yemek yedik bir gün lakin sadece eski iş arkadaşıydık, sonra iş buldu hayalindeki iş değildi ama boş durmaktan iyiydi, tekrar denemek istedi, fak yu dedim.
dolayısıyla eric clapton'ın şarkısı bir şarkı olarak kaldı.

<iframe width="560" height="315" src="http://www.youtube.com/embed/lAWevLsqa4M" frameborder="0" allowfullscreen></iframe>

Gelelim Burç'a. O bir 4harfli, isimler insanların hayatını etkiler diyenlerdenim bende.
Kişilik tipi tavuskuşu, parlamayı seven bir yapısı var ilgi odağı olmak ister, kova burcu aynı zaman da yer yer küstah. Hedefleri sever, ulaşmak için her yolu dener, akıllı, çevik, ahlaksız, onunla olan ilişkimin uzun süremeyeceğinin farkındayım, peki neden bunun olmasına izin verdim? Hem de aynı şirketten, hem de ikinci defa? Herkes bir şansı hak eder sırf bir profilerım diye hayır demedim, peki eşek çamura kaç defa batar?

Tavuskuşu, yengeç burcu, aslında arogda ozan güven in oynadığı nehre bakan tip gibi düşün, akıllı geçinir, minik çakallıklar yapar, küçük hesaplar, aynı fikirde görünür, başkalarının fikirlerini kendi fikri gibi yansıtır, leş!

İstanbul'da bir kere, ilginç bir şekilde etkiliyor beni, eski sevgilime benziyor, üniversitedeki sevgilimi anımsatıyor. Dev gibi, eğlenceli mekanlara gidiyoruz, iskender yediğinde kalori hesaplıyor, sporcu, komik, şapşal(evet bir kız için şapşal başka anlamlara gelir). ona göre her şey ölümcül, önce kendi işi yapılmalı, gözleri gri gibi hani şu iskandinav halkı gibi belkide thor a benzetiyorum onu ondandı ilgim, ya da hormonal ne bileyim, neden kendimi açıklamak zorunda hissediyorum onu de bilmiyorum bu arada. belki de bir gün toplantı odasında beni öptüğü içindir.aptallaşıp gözlerimi kırpıştırdığımı söyledi dalga geçti benimle idiotta.

neyse yeteri kadar hastane dizisi izlediğimden ve sende mi brütüs(sırttan bıçaklama- arkadan iş çevirmeye alışık olduğumdan bahsetiştim) işte tam bu nedenle ayrıldım kendisinden.
kahve falı bakan müdür...(muhteşemin yorumu ya gay ya da sana ilgi duruyor yoksa neden sana kahve falı baksın idi:)
benim accountumda olması nedeni ile ve yeni yapılanma nedeni ile kendisi ile çalışma fırsatı buldum,  ahlaksız iş ahlakı yerlerde, zaman yönetimi ve organizasyon yetenekleri muhteşem olan ben, sayesinde iletişim kazaları yaşamaya başladım, hırçınlaştıkça hırçınlaştı ve direktöre ikyı şikayet etti, haksızsın ibne dedim içimden ve ona laflar hazırladım.

bu arada unutmadan her şirket içi ilişki kötü sonlanacak diye bir durum yok, mutlu aşk varsa da mutlu son yoktur bir teoman şarkısı en nihayetinde
evlenebilirler, çocukları olabilir, şirket içi aldatmalar olabilir, bunu götürdüm cümlesi kurulabilir, kötü sonlanacak diye bir şey yok.

bana gelince yok yeaa artık o şirkette bir daha kimseyle dedim ve yoluma devam ettim, boom boom boom boom.

mesaj verelim; aynı şirketten olmaz, yapma canım yapma arkadaşım.

<iframe width="560" height="315" src="http://www.youtube.com/embed/4fk2prKnYnI" frameborder="0" allowfullscreen></iframe>




2 yorum:

  1. O listeye bi de şunu eklemek lazım:
    #yöneticinin kardeşiyle asla olma! ;)

    YanıtlaSil
  2. Aaaa bak bu da güzel, arttırıyorum cfo ile olma;p

    YanıtlaSil